SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1744 >>

EK SAYFA – 1744-5

HAŞR SURESİ

{الجلاء} /3/: الإخراج من أرض إلى أرض.

جلاء Cela "insanları bir bölgeden bir başka bölgeye sürmek" anlamına gelir.

 

1. BAB

 

حدثنا محمد بن عبد الرحيم: حدثنا سعيد بن سليمان: حدثنا هشيم: أخبرنا أبو بشر، عن سعيد بن جبير قال:

 قلت لابن عباس: سورة التوبة، قال: التوبة هي الفاضحة، ما زلت تنزل، ومنهم ومنهم، حتى ظنوا أنها لن تبقي أحدا منهم إلا ذكر فيها، قال: قلت: سورة الأنفال، قال: نزلت في بدر، قال: قلت: سورة الحشر، قال: نزلت في بني النضير.

 

[-4882-] Said bin Cübeyr'den rivayet edildiğine göre, onunla İbn Abbas arasında şöyle bir konuşma geçmiştir:

 

Said İbn Cübeyr: Tevbe Suresi kimler hakkında indi?

 

İbn Abbas: Tevbe Suresi mi? Bu surenin adı Fadıha (ayıpları sayıp döken)'dir.

Onlardan bazıları, onlardan bazıları şeklinde başlayan ayetler inmeye devam etti. Hatta münafıklar istisnasız kendilerinden her birinin bu surede anlatılacağını düşünmeye başladılar.

 

Said İbn Cübeyr: Peki Enfal Suresi hangi konuda nazil oldu?

 

İbn Abbas: Bu sure Bedir Savaşı hakkında indi.

 

Said İbn Cübeyr: Haşr Suresi hangi konuda nazil oldu?

 

İbn Abbas: Bu sure Nadir oğulları hakkında indi

 

 

حدثنا الحسن بن مدرك: حدثنا يحيى بن حماد: أخبرنا أبو عوانة، عن أبي بشر، عن سعيد قال:

 قلت لابن عباس رضي الله عنهما: سورة الحشر، قال: قل: سورة النضير.

 

[-4883-] Said'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

 

İbn Abbas'a "Haşr Suresi" dedim, o da bu sure için "Nadir Suresi de!" dedi.

 

 

AÇiKLAMA :

 

Öyle anlaşılıyor ki, İbn Abbas haşr kelimesi ile kıyametin anlaşılmaması için bu sureye Haşr adının verilmesini uygun görmemiştir. Zira burada bu kelime ile Nadiroğullarının sürgün edilmesi kastedilmiştir.

 

باب: {ما قطعتم من لينة} /5/.

2. HURMA AĞAÇLARINDAN HERHANGİ BİRİNİ KESMENİZ (Haşr 5) AYETİNİN TEFSİRİ

 

نخلة، ما لم تكن عجوة أو برنية

 Ayette geçen لينة line kelimesi, "acve ve berniyye olmayan hurma" anlamına gelir.

 

حدثنا قتيبة: حدثنا ليث، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم حرق نخل بني النضير وقطع، وهي البويرة، فأنزل الله تعالى: {ما قطعتم من لينة أو تركتموها قائمة على أصولها فبإذن الله وليخزي الفاسقين}.

 

[-4884-] İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nadiroğullarının Buveyra mevkiindeki hurmalarını yaktırmış ve kestirmişti. Bunun üzerine Allah Teala şu ayeti indirmiştir:

 

Hurma ağaçlanndan herhangi birini kesmeniz veya olduğu gibi bırakmanız hep AIIah'ın izniyledir ve O'nun yoldan çıkanları rezil etmesi içindir.

 

 

AÇIKLAMA

 

Tirmizi'nin tahric ettiği İbn Abbas rivayetinde .......line kelimesi "hurma" olarak açıklanmıştır. Said İbn Mansur, İkrime'nin bu kelimeyi "acve olmayan hurma" şeklinde açıkladığını nakletmiştir. Süfyan da şöyle demiştir: Line, "çekirdeğinden yarılan sapsarı hurmaya" denir.

 

باب: قوله: {ما أفاء الله على رسوله} /6، 7/.

3."ALLAH'IN, NEBİiİNE VERDİĞİ GANİMETLER"(Haşr 6) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان، غير مرة، عن عمرو، عن الزهري، عن مالك بن أوس بن الحدثان، عن عمر رضي الله عنه قال:

 كانت أموال بني النضير مما أفاء الله على رسوله صلى الله عليه وسلم، مما لم يوجف المسلمون عليه بخيل ولا ركاب، فكانت لرسول الله صلى الله عليه وسلم خاصة، ينفق على أهله منها نفقة سنته، ثم يجعل ما بقي في السلاح والكراع، عدة في سبيل الله.

 

[-4885-] Hz. Ömer şöyle demiştir: Nadıroğullarının malları, Allah Teala'nın Nebii Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Müslümanların at ve deve koşturmadan verdiği fey gelirlerindendir. Fey geliri, sadece Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e aitti. O, bundan ailesinin bir yıllık geçimini temin ederdi. Artan kısmını ise Allah yolunda bir hazırlık olarak silah ve atlara harcardı.

 

 

AÇiKLAMA

 

Bu rivayetin şerhi fey'in açıklamasında geçmişti. Fey ile ganimet arasındaki fark ise Kitabu'l-cihad'ın sonlarında yer almaktadır.

 

باب: {وما آتاكم الرسول فخذوه} /7/.

4. "NEBİ SİZE NE VERDİYSE ONU ALIN, SİZE NEYİ YASAKLADIYSA ONDAN DA SAKININ,"(Haşr 7) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، عن منصور، عن إبراهيم، عن علقمة، عن عبد الله قال:

 (لعن الله الواشمات والمتوشمات، والمتنمصات والمتفلجات للحسن، المغيرات خلق الله).

فبلغ ذلك امرأة من بني أسد يقال لها أم يعقوب، فجاءت فقالت: إنه بلغني أنك لعنت كيت وكيت، فقال: وما لي لا ألعن من لعن رسول الله صلى الله عليه وسلم، ومن هو في كتاب الله، فقالت: لقد قرأت ما بين اللوحين، فما وجدت فيه ما تقول، قال: لئن كنت قرأتيه لقد وجدتيه، أما قرأت: {وما آتاكم الرسول فخذوه وما نهاكم عنه فانتهوا}. قالت: بلى، قال: فإنه قد نهى عنه، قالت: فإني أرى أهلك يفعلونه، قال: فاذهبي فانظري، فذهبت فنظرت، فلم تر من حاجتها شيئا، فقال: لو كانت كذلك ما جامعتنا.

 

[-4886-] Abdullah İbn Mes'ud'un şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

"Allah Teala dövme yaptıran, dövme yapan, yüzlerindeki kılları alan, güzel görünmek için dişlerinin arasını ayrık hale getiren ve Allah'ın yarattığını değiştiren kadınlara lanet etmiştir."

 

Onun bu sözü Esed kabilesinden Ümmü Ya'kub adındaki bir kadının kulağına gitti. Bunun üzerine Ümmü Ya'kub ona gidip

 

"Bana senin şu, şu kadınlara la'net okuduğun haberi geldi," dedi. Bunun üzerine İbn Mes'ud şöyle dedi:

 

"Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in lanetlediği ve Allah'ın kitabında lanetlenmiş olan insanları benim lanetlememde ne var ki?" Buna karşılık olarak kadın:

 

"Yemin ederim ki, Mushaf'ın iki kapağı arasındaki ayetleri okudum. Ancak senin söylediğini Kur'an'da bulamadım," diyerek itiraz etti. İbn Mes'ud:

 

"Şayet Kur'an'ı baştan sona okuduysan, benim söylediğimi Kur'an'da görmüşsündür. Allah Teala:

 

'Nebi size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının,' buyurmuyar mu?" dedi. Kadın:

 

"Elbette buyuruyor," şeklinde cevap verdi. İbn Mes'ud:

 

"Hz. Nebi bütün bunları yasaklamıştır," dedi. Bu defa kadın: "Ben senin eşinin de bunları yaptığını gördüm" dedi. Bunun üzerine İbn Mes'ud:

 

"Git bak bakalım" dedi. Kadın gitti, ancak aradığını bulamadı. Bunun üzerine İbn Mes'ud şöyle dedi:

 

"Eğer eşim bunlardan birini yapsaydı, onunla birlikte olmazdım!"

 

Hadisin geçtiği diğer yerler: 4887, 5931, 5939, 5943, 5948.

 

 

حدثنا علي: حدثنا عبد الرحمن، عن سفيان قال: ذكرت لعبد الرحمن بن عباس حديث منصور، عن إبراهيم، عن علقمة، عن عبد الله رضي الله عنه قال:

 لعن رسول الله صلى الله عليه وسلم الواصلة. فقال: سمعته من امرأة يقال لها أم يعقوب، عن عبد الله، مثل حديث منصور.

 

[-4887-] Abdullah İbn Mes'ud'un şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

"Allah Teala başkasının saçını kendi saçına ekleyen kadına lanet etmiştir." Hadisin ravilerinden Abdurrahman şöyle demiştir:

 

"Bu sözü, ravilerden Mansur'un rivayetindeki gibi Abdullah İbn Mes'ud'dan naklen Ümmü Ya'kub adında bir kadından işittim."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Ayetin "Nebi size ne verdiyse onu alın" kısmı, "Nebi size neyi emrettiyse onu yapın!" şeklinde anlaşılır. Çünkü bu ifadenin mukabilinde "Size neyi yasakladıysa ondan da sakının," ifadesi vardır.

 

Yukarıdaki ilk rivayetin açıklaması Kitabu'l-libas'ta yapılacaktır.(Hadis no: 5931)

 

Abdullah İbn Mes'ı1d'un hanımının adı Zeyneb bint Abdillah es-Sekafiyye'dir. Ümmü Ya'kı1b, Abdullah İbn Mes'ı1d'un hanımının da lanete sebep olan bu

 

fiillerden birini yaptığını zannetmiştir. Bir görüşe göre Ümmü Ya'kı1b gerçekten onun eşinin bu fiillerden birini yaptığını görmüştür. Ancak Abdullah İbn Mes'ı1d bu tür şeyleri hoş karşılamayınca hanımı bunlardan vazgeçmiştir. Bu yüzden Üm mü Ya'kı1b onun yanına gittiği zaman daha önce gördüklerini görememiştir.

 

Abdullah İbn Mes'ud'un "onunla birlikte olmazdım" sözü iki manaya gelebilir:

Onunla yatmazdım. Onunla evliliği sürdürmezdim. Bu ikinci görüş daha güçlüdür.

Bu hadis, Hz. Nebi'in lanetine sebep olan bir özelliği taşıyan kimsenin lanetlenebileceğine delil olarak getirilmiştir. Zira lanet, sadece hak edene okunur.

 

باب: {والذين تبوؤوا الدار والإيمان} /9/.

5. "DAHA ÖNCEDEN MEDİNE'Yİ YURT EDİNMİŞ VE GÖNÜLLERİNE İMANI YERLEŞTİRMİŞ OLAN KİMSELER" (Haşr 9) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا أحمد بن يونس: حدثنا أبو بكر، يعني: ابن عياش، عن حصين، عن عمرو بن ميمون قال: قال عمر رضي الله عنه:

 أوصي الخليفة بالمهاجرين الأولين: أن يعرف لهم حقهم، وأوصي الخليفة بالأنصار، الذين تبوؤوا الدار والإيمان من قبل أن يهاجر النبي صلى الله عليه وسلم: أن يقبل من محسنهم، ويعفو عن مسيئهم.

 

[-4888-] Amr İbn Meymun'dan rivayet edildiğine göre, Hz. Ömer şöyle demiştir:

 

Benden sonraki halifeye ilk muhacirlerin haklarını tanımasını, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Medıne'ye hicret etmesinden önce burayı yurt edinip imanı gönüllerine yerleştirmiş olan ensardan iyi kimselerin iyiliklerini kabul etmesini ve kötü işlere bulaşanları da hoş görmesini tavsiye ediyorum.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Ayette geçen .......tebevveu lafzı hem "vatan edindiler," hem de "buraya yerleştiler" şeklinde açıklanmıştır. İlk açıklamaya göre bu fiilin anlamı sadece ensara aittir. Diğer açıklamaya göre ise bu fiilin ifade ettiği anlam, hem ensarı, hem de ilk muhacirleri kapsar.

 

Burada İmam Buharı, Hz. Ömer'in suikaste maruz kaldıktan sonra söylediği sözlerden bir kısmını zikretti. Bu rivayetin açıklaması Kitabu fezaili's-sahabe'de geçmişti. (Hadis no: 3800)

 

باب: {ويؤثرون على أنفسهم}. الآية /9/.

6. "ONLARI KENDİLERİNE TERCİH EDERLER,"(Haşr 9) AYETİNİN TEFSİRİ

 

الخصاصة: الفاقة. {المفلحون}: الفائزون بالخلود، الفلاح: البقاء، حي على الفلاح: عجل. وقال الحسن: {حاجة} /9/: حسدا.

خصاصة Hasasa (Haşr 9) "fakirlik" demektir. مفلحون Muflihun (Haşr 9) "ebediliği kazananlar" anlamına gelir. Nitekim felah "kalmak" demektir. حي Hayye ale'l-felah [ifadesinde geçen حي hayye kelimesi] "acele et" anlamına gelir.

 

Hasan-ı Basrı şöyle demiştir: حاجة  Hace (Haşr 9) "haset" anlamına gelir.

 

حدثني يعقوب بن إبراهيم بن كثير: حدثنا أبو أسامة: حدثنا فضيل بن غزوان: حدثنا أبو حازم الأشجعي، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 أتى رجل رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله، أصابني الجهد، فأرسل إلى نسائه فلم يجد عندهن شيئا، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ألا رجل يضيفه هذه الليلة، يرحمه الله). فقام رجل من الأنصار فقال: أنا يا رسول الله، فذهب إلى أهله فقال لامرأته: ضيف رسول الله صلى الله عليه وسلم، لا تدخريه شيئا، قالت: والله ما عندي إلا قوت الصبية، قال: فإذا أراد الصبية العشاء فنوميهم وتعالي، فأطفئي السراج، ونطوي بطوننا الليلة، ففعلت، ثم غدا الرجل على رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقال: (لقد عجب الله عز وجل، أو: ضحك من فلان وفلانة). فأنزل الله عز وجل: {ويؤثرون على أنفسهم ولو كان بهم خصاصة}.

 

[-4889-] Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

 

Bir adam Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip:

 

"Ey Allah'ın elçisi! Açlıktan takatim kesildi," dedi. Hz. Nebi de onu eşlerinin yanına gönderdi. Ama adamcağız mu'minlerin annelerinin yanında yiyecek bir şey bulamadı. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Bu gece bu adamı misafir edecek yok mu? Misafir edecek kimseye Allah merhameti ile muamele etsin!" buyurdu. Bunun üzerine ensardan biri kalkıp

 

"Ey Allah'ın elçisi! Onu ben ağırlayacağım" dedi ve hanımının yanına gidip ona; "Bu, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in misafiridir, ondan hiçbir şeyi esirgeme!" dedi. Hanımı: "Allah'a yemin ederim ki, elimde sadece çocukların yiyeceği var," diyerek [çaresizliğini anlattı]. Bunun üzerine adam şöyle dedi: Öyleyse çocuklar akşam yemeğini yemek istedikleri zaman onları uyut, sonra gel ve lambayı söndür. Biz de bu geceyi aç geçirelim."

 

Kadın kocasının söylediklerini yaptı. Ertesi sabah misafir Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gitti. Allah Resıılü şöyle buyurdu:

 

Allah Teala falanca adam ile filanca kadının yaptıklarına hayret etti veya güldü. İşte bu olay üzerine Allah Teala şu ayeti indirdi:

 

Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. (Haşr 9)

 

 

AÇIKLAMA :

 

İbnu't-TIn şöyle demiştir: "Dil alimlerinden hiçbiri ........hayye kelimesini bu şekilde açıklamamış, aksine onlar bu kelimeyi "haydi!, yönel! şeklinde izah etmişlerdir." Hakikat İbnu't-Tın'in söylediği gibidir. Ancak bu ifadede acele etmenin istendiğine bir işaret vardır. Dolayısıyla bu ifade "acele yöneı" anlamına gelir.