SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1739 >>

EK SAYFA – 1739-2

ZARİYAT SURESİ

قال علي عليه السلام: الذاريات الرياح. 

Ali r.a. şöyle demiştir: ذاريات Zariyat "rüzgarlar" anlamına gelir .

 

وقال غيره: {تذروه} /الكهف: 45/: تفرقه. {وفي أنفسكم أفلا تبصرون} /21/: تأكل وتشرب في مدخل واحد، ويخرج من موضعين.

Diğer bir müfessir ise şöyle demiştir: تذروه tezruhu "onu dağıtır" demektir. وفي أنفسكم أفلا تبصرون ve fi enfusikum efela tubsirun (Zariyat  21) [ifadesinde geçen nefislerdeki ayetlerden maksat] kişinin bir organı ile yiyip içmesi ve bunları iki organı ile çıkarmasıdır.

 

{فراغ} /26/: فرجع. {فصكت} /29/: فجمعت أصابعها، فضربت جبهتها. والرميم: نبات الأرض إذا يبس وديس. {لموسعون} /47/: أي لذوو سعة، وكذلك {على الموسع قدره} /البقرة: 236/: يعني القوي.

فراغ fe Raga (Zariyat  26) "döndü" demektir. فصكت Fesakket (Zariyat  29) "hemen parmaklarını birleştirip eliyle alnınavurdu," anlamına gelir. رميم Ramim (Zariyat  41-42) "yeryüzündeki kurumuş ve tepelenmiş bitkilere" denir. لموسعون Lemusiun (Zariyat  47) "genişlik sahibiyiz" ar:lamına gelir. Nitekim على الموسع قدره ale'I-musii kaderuh ayetinde geçen ......mıusi' (Bakara 236) kelimesi bu manada, yani güçlü manasındadır.

 

{خلقنا زوجين} /49/: الذكر والأنثى، واختلاف الألوان: حلو وحامض، فهما زوجان. {ففروا إلى الله} /50/: معناه: من الله إليه.

خلقنا زوجين  Halakna zevceyni (Zariyat  49) [ifadesindeki zevzeyn/çift kelimesinden maksat] dişi ve erkektir. Renklerin birbirinden farklı olması ve [yiyeceklerin] bazısının tatlı, bazısının ise ekşi olması çift yaratılmanın bir örneğidir. ففروا إلى الله Fefirru ilallahi (Zariyat 50) ifadesi, Allah'tan Allah'a koşun anlamına gelir.

 

{وما خلقت الجن والإنس إلا ليعبدون} /56/: ما خلقت أهل السعادة من أهل الفريقين إلا ليوحدون، وقال بعضهم: خلقهم ليفعلوا، ففعل بعض وترك بعض، وليس فيه حجة لأهل القدر. والذنوب: الدلو العظيم.

وما خلقت الجن والإنس إلا ليعبدون  Ve ma halaktu'l-cinne ve'l-inse illa li ya'budun (Zariyat 56) ifadesi şu anlama gelir: Bu iki gruptan biri olan saadet ehlini/iman edenleri sadece beni birlemeleri için yarattım. Bir başka müfessir ise bu ifadeyi şu şekilde açıklamıştır: Allah Teala onları kendisine kulolmaları için yarattı. Bir kısmı kuloldu, bir kısmı kulluğu terk etti. Burada Mutezile için herhangi bir delil yoktur. .....Zenub (Zariyat 59) "büyük kova" demektir.

 

وقال مجاهد: {صرة} /29/: صيحة. {ذنوبا} /59: سبيلا. {العقيم}: التي لا تلد.

Mücahid şöyle demiştir: صرة Sarra "çığlık," ذنوبا zenub Yol," عقيم .akim "kısır kadın ve erkek" için kullanılır:

 

وقال ابن عباس: والحبك: استواؤها وحسنها. {في غمرة} /11/: في ضلالتهم يتمادون.

İbn Abbas şöyle demiştir: حبك Hubuk göğün düzgünlüğünü ve güzelliğini ifade eder.......Fi ğamratin (Zariyat 11) müşriklerin sürdürdükleri dalaleti anlatır.

 

وقال غيره: {تواصوا} /53/: تواطؤوا. وقال: {مسومة} /34/: معلمة، من السيما.         {قتل الخراصون} /10/: لعنوا.

Bir başka müfessir şöyle demiştir: تواصوا Tevasav (Zariyat 53) "aralarında anlaştılar," demektir. Bir diğer müfessir ise şöyle demiştir: مسومة musevveme, (Zariyat 34) ........sima kökünden türemiş olup "işaretli" anlamına gelir. .......Kutile'l-insan [ifadesindeki kutile] "lanet olsun" demektir.    '

 

AÇiKLAMA : İbn Uyeyne, tefsirinde İbn Ebi'I•Huseyn'den yukarıda Hz. Ali'den nakledilen rivayetten daha ayrıntılı bir rivayeti şu şekilde aktarmıştır: "Ebu't-Tufeyl şöyle nakletti: İbnu'l-Küva'yl Hz. Ali'ye .............ve'z-zariyati zerva ayetinin tefsirini sorarken işittim. O da 'Zariyat'tan maksat rüzgarlardır' diye cevap verdi. İbnu'lKüva I;J ........fe'I-Hamilati vikra ayetinin tefsirini sordu. O 'hamilat, bulutlardır,ı' diye evap verdi. İbnu'l-Küva \ ........fe'l-cariyati yusra ayetinin tefsirini sordu, o 'cariyat, gemilerdir,' diye cevap verdi. İbnu'I-Küva ı;i ........fe'l-mukassimati emra ayetinin tefsirini sordu, o 'mukassimat, meleklerdir;' diye cevap verdi." Hakim, başka bir senetle Ebu't-Tufeyl'den gelen bu rivayeti sahıh kabul etmiştir.

 

.............ve fı enfusikum efela tubslrun [ifadesinde geçen nefislerdeki ayetlerden maksat] kişinin bir organı ile yiyip içmesi ve bunları iki organı ile çıkarmasıdır. Bu yorum Ferra'ya aittir .

 

............Kutile'l-harrasun ayetinde geçen ........kutile fiili "lanet olsun!" anlamına gelir. İmam Taberi, Ali İbn Ebı Talha kanalıyla İbn Abbas'ın bu ayeti şu şekilde açıkladığını nakletmiştir: "Yalancılara lanet olsun!"

 

...........Fefirru ilaılahi ifadesi, "Allah'tan Allah'a koşun!" anlamına gelir.

 

Yani' Allao'a isyan etmekten kaçıp ona itaate; O'nun azabından kaçıp rahmetine koşmayı ifade eder.

 

Ferra .........vema halaktu'l-cinne ve'l-inse illa li ya'budun ifadesini ''Bu iki gruptan biri olan saadet ehlini/iman edenleri sadece beni birlemeleri için yarattım," şeklinde açıklamıştır. Baylece ayetteki hasrı tahsis etmiştir. Bunun sebebi ise, Allah'a kulolmayanların var olmasıdır. Şayet ayeti zahirine hamletseydi, illet ile malCıI arasında çelişki meydana gelirdi.

 

Yukarıda "Allah Teala onları kendisine kulolmaları için yarattı. Bir kısmı kul oldu, bir kısmı kulluğu terk etti. Burada Mutezile için herhangi bir delil yoktur," şeklinde ifade edilen yorum, Ferra'ya aittir. Bu konuda ileri sürülen iki yorumdan birincisine göre, ayetin [ez-Zanyat 51/56] lafzı genel mana taşımaktadır. Ancak kendisiyle özel bir mana kastedilmiştir. Burada cinlerden ve insanlardan iman mutluluğuna eren kimseler kastedilmiştir. İkinci yoruma göre ise, ayetin genel mana ifade etmesi sürmektedir. Ancak burada "kabiliyet" kastedilmiştir. Bir başka ifade ile Allah Teala insanları ve cinleri kulolabilecek donanımda ve kabiliyette yaratmıştır. Ancak onların bir kısmı itaat etmiş, bir kısmı ise isyan etmiştir. Bu ayetin lafzı Arapların.............(Deve toprağı sürmek için yaratılmıştır) sözüne benzer. Nitekim bu 'sözün anlamı, "Deve toprağı sürecek kabiliyettedir," şeklindedir. Ferra'nın "Burada Mutezile için herhangi bir delil yoktur," sözüne gelince; şunları söylemek mümkündür: Burada yaratmadan maksat, fıtrat bakımından yaratma değil, teklif bakımından yaratmadır. Allah Teala kimi muvaffak kılarsa, o kimse yaratılış gayesine uygun hareket eder. Allah Teala kimi de yalnız bırakırsa, o kimse yaratılış gayesine aykırı hareket eder. Mutezile mezhebine mensup kimseler bu ayeti delil göstererek, Allah'ın iradesinin insana taalluk etmediğini ileri sürmüştür. Onlara şu şekilde cevap verilir: Bir şeyin bir başka şey ile gerekçelendirilmesi, o şeyin bizzat kastedildiği veya ondan başkasının kastedildiği anlamına gelmez.

 

Belki de Ferra "Burada Mutezile için herhangi bir delil yoktur," demekle, Mutezilenin bu ayeti delil göstererek, Allah'ın fiillerinin mutlaka gerçekleşeceğini ve her birinin bir illetinin olduğunu ileri sürdüklerini kastetmiş ve şöyle demek istemiştir: Bir yerde yapılan ta'lllin her yerde olması gerekmez. Bize göre ta'lll olabilir, ama her zaman gerekli değildir.

 

Ferra .......zenub kelimesini "büyük kova" şeklinde açıklamıştır. Ancak Buhari'nin metninde müzekker sigası ile ........azım şeklinde geçen "büyük," Ferra'da müennes sigası ile .......azimetun şeklinde geçmektedir. Ayrıca Ferra şu ilave bilgileri de vermiştir: "Ancak Araplar bu lafız ile 'pay' ve 'nasip' manalarını kastederler." Ebu Ubeyde de şöyle demiştir:......Zenub, "pay" demektir. Kova ile payın ifade edilmesi, bir şeyin kova ile ölülmesinden ileri gelir. .........Zenub ile secl kelimeleri aynı anlamdadır. Ancak sed kelimesi, tam doldurulmamış kova için kullanılır."

 

Mücahid ise .......zenub kelimesini."yol" şeklinde açıklamıştır. Firyabı, İbn Ebı Nedh kanalıyla Mücahid'in ........zenuben misle zenubi ashabihim ayetini şu şekilde açıkladığını senediyle birlikte nakletmiştir: "Geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır."

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Katade'nin /akım kelimesini "doğuramayan kadın" şeklinde izah ettiğini nakletmiştir.

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Katade'nin ..........ve's-semai zati'l-hubuk ayetini "Güzel yaratılış lı gök hakkı için'f şeklinde' açıklamıştır. Taberi de, Avf kanalıyla Hasan-ı Basrı'nin bu ayeti, "Yıldızlarla güzelce örÜhnüş gök hakkı için" şeklinde açıkladığını nakletmiştir. İmran İbn Cedir'den de şunu rivayet etmiştir: İkrime'ye ..........ve's-semai zati'l-hubuk ayetinin manası soruldu. O: "Güzel yaratllışlı gok hakkı için anlamına gelir. Dokumacı bir elbise dokuduğu zaman ona bakarsın değil mi?" şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine soru soran: "Allah Teala ne de güzel dokumuş ... " dedi.

 

İbnu'l-Münzir, Ebu Ubeyde'nin .......etevasav bih ifadesi hakkında şöyle söylediğini nakletmiştir: Bu ifade "Bunun üzerine anlaştılar. Bunu, bir kısmı bir kısmından aldı," anlamına gelir. Bir özellik bir topluma hakim olduğu zaman, onlar için ..........tevasavbih tabiri k"ullanılır. Taberi de birçok senetle Katade'nin bu ifadeyi 'şu şekilde açıkladığını nakletmiştir: "Onlardan öncekiler, sonrakilere yalanlamayı mı tavsiye etti?"