EK SAYFA - 1737-3
HUCURAT SURESİ
وقال مجاهد:
{لا تقدموا} /1/: لا
تفتاتوا على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حتى يقضي
الله على لسانه.
{امتحن} /3/: أخلص.
{تنابزوا} /11/:
يدعى بالكفر
بعد الإسلام.
{يلتكم} /14/:
ينقصكم.
ألتنا: نقصنا.
Mücahid şöyle demiştir: لا
تقدموا
la tukaddimu (Hucurat 1) ifadesi) 'Allah Teala Nebiinin dili ile hüküm
verinceye kadar Allah Resulü'nün önüne geçmeyin anlamına gelir. امتحن
İmtehane (Hucurat 3) "bir şeyin özünü ortaya çıkardı," demektir. تنابزوا ve la tenabezu' (Hucurat 11) ifadesi hakkında şunlar
söylenebilir: Tenabüz, bir kişinin Müslüman olduktan sonra kafir olarak
çağrılmasıdır. يلتكم Yelitkum (Hucurat 14) "eksiltmez" anlamına gelir.
Nitekim ألتنا Eletna ifadesi "eksilttik" anlamına gelir.
AÇiKLAMA : Hucurat kelimesi ile Nebi s.a.v.'in eşlerinin evleri
kastedilir. Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Katade'nin
.........imtehane hakkında şöyle söylediğini nakletmiştir: Allah Teala onların
kalplerini sevdiği şeyler için hazır hale getirmiştir.
Firyabı "Tenabüz, bir kişinin Müslüman olduktan sonra kafir
olarak çağrılmasıdır," ifadesini senetli olarak Mücahid'den şu şekilde
nakletmiştir: Tenabüz, Müslüman olan birinin kafir olarak çağrılmasıdır.
Abdurrezzak İbn Hemmam'ın Ma'mer kanalıyla rivayet ettiğine
göre, Katade .......vela telmizu enfusekum ifadesini "Birbirinizi
yaralayıcı söz söylemeyin!" şeklinde açıklamış, ..........vela tenabezu
bi'l-elkab ifadesinin yorumu hakkında ise şöyle demiştır: "Müslüman
kardeşini 'Ey Fasık!', 'Ey münafık!' gibi kötü sıfatlarla anma!"
Hasan-ı Basrı şöyle demiştir: Bir Yahudi Müslüman olduğu zaman
ona "Yahudi" denmeye devam edilirdi. Sonra insanların iman edenlere
bu şekilde lakap takması yasaklandı.
باب: {لا
ترفعوا
أصواتكم فوق
صوت النبي}
الآية /2/.
1. "SESLERİNİZİ NEBİ'İN SESİNİN ÜSTÜNE YÜKSELTMEYİN,
"(Hucurat 2) AYETİNİN TEFSİRİ
{تشعرون}
تعلمون، ومنه
الشاعر.
تشعرون Teş'urun "bilirsiniz" anlamına gelir. Şair
kelimesi de bu kelime ile aynı kökten türemiştir.
حدثنا يسرة
بن صفوان بن
جميا اللخمي:
حدثنا نافع بن
عمر، عن ابن
أبي ملكية قال:
كاد
الخيران أن
يهلكا أبو بكر
وعمر رضي الله
عنهما، رفعا
أصواتهما عند
النبي صلى
الله عليه
وسلم حين قدم
عليه ركب بني
تميم، فأشار
أحدهما
بالأقرع بن
حابس أخي بني
مجاشع، وأشار
الآخر برجل
آخر، قال
نافع: لا أحفظ
اسمه، فقال: أبو
بكر لعمر: ما
أردت إلا
خلافي، قال:
ما أردت خلافك،
فارتفعت
أصواتهما في
ذلك، فأنزل
الله: {يا أيها
الذين آمنوا
لاترفعوا
أصواتكم}.
الآية. قال
ابن الزبير:
فما كان عمر
يسمع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم بعد
هذه الآية حتى
يستفهمه. ولم
يذكر ذلك عن
أبيه، يعني
أبا بكر.
[-4845-] İbn Ebi Müleyke'nin şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
En hayırlı iki kişi olan Ebu Bekir ile Ömer neredeyse helak
olacaktı. Çünkü Temimoğulları kafilesi geldiği zaman, Hz. Nebi'in yanında
seslerini yükseltmişlerdi. Onlardan biri Mücaşioğullannın kardeşi Akra' İbn
Habis'in, diğeri de başka birinin onlarla ilgilenrnek üzere görevlendirilmesi
yönünde kanaat belirtmişti. Hadisin ravilerinden Nafi'
"Ben bu kişinin (Ebu Bekir'in önerdiği kişinin) ismini aklımda
tutamıyorum," demiştir. Ebu Bekir, Ömer'e:
"Sen sadece bana muhalefet etmek istiyorsun," dedi.
Neticede ikisinin de bu konuda sesi yükselmeye başladı. Bunun üzerine Allah
Teala şu ayeti indirdi:
"Ey iman edenler! Seslerinizi Nebi'in sesinin üstüne
yükseltmeyin. "(Hucurat 2)
İbnü'z-Zübeyr şöyle demiştir: Hz. Ömer bu ayetten sonra, Allah
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine bir şey sorup öğrenmek isteyineeye
kadar sesini ona duyurmaz oldu. İbnü'z-Zübeyr dedesi Ebu Bekir hakkında böyle
bir şey söylememiştir.
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا أزهر بن
سعد: أخبرنا
ابن عون قال:
أنبأني موسى
بن أنس، عن
أنس بن مالك
رضي الله عنه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم افتقد
ثابت بن قيس،
فقال رجل: يا
رسول الله،
أنا أعلم لك
علمه، فأتاه
فوجده جالسا
في بيته، منكسا
رأسه، فقال
له: ما شأنك؟
فقال: شر، كان
يرفع صوته فوق
صوت النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقد حبط
عمله، وهو من
أهل النار.
فأتى الرجل
النبي صلى
الله عليه
وسلم فأخبره
أنه قال كذا
وكذا، فقال
موسى: فرجع
إليه المرة
الآخرة
ببشارة عظيمة،
فقال: (اذهب
إليه فقل له:
إنك لست من
أهل النار،
ولكنك من
أهل الجنة).
[-4846-] Enes İbn Malik r.a.'den rivayet edildiğine göre,
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sabit İbn Kays'ı göremedi. Bunun
üzerine biri
"Ey Allah'ın elçisi! Senin için onun hakkında bilgi
edinirim," dedi ve ona gitti. Sabit'i, evinde başını öne eğmiş bir halde
otururken buldu. Ona
"Neyin var?" diye sordu. O da "Kötüyüm. [Kendisini
kastederek bu adam] Hz. Nebi'den daha yüksek sesle konuşuyordu. Bu yüzden
amelleri boşa gitti ve Cehennem ehlinden oldu," diye cevap verdi. Bunun
üzerine adam Hz. Nebi'e gelip Sabit'in söylediklerini anlattı.
Hadisin ravilerinden Musa olayın devamım şu şekilde anlatmıştır:
Adam tekrar Sabife gitti ve ona büyük bir müjde verdi. Çünkü Hz. Nebi ona şu
talimatı vermişti: Ona git ve 'Sen Cehenne ehlinden değilsin, bilakis Cennet
ehlindensin,' de!
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Temimoğulları kafilesi ifadesi Ahmed İbn Hanbel'in rivayetinde
Temimoğulları heyeti şeklinde geçmiştir. Temimoğulları, Uyeyne İbn Hısn'ın Temim
kabilesinin bir' kolu olan Anberoğullarını kırıp geçirmesinden sonra hicretin
9. yılında Medıne'ye gelmişti.
Bu rivayetin ayrıntılı açıklaması "Kitabu'l-menakıb"da
geçmiştj,(Hadis no: 3613)
باب: {إن
الذين
ينادونك من
وراء الحجرات
أكثرهم لا
يعقلون} /4/.
2. "(RESULÜM!) SANA ODALARIN ARKA TARAFINDAN BAĞIRANLARIN
ÇOĞU AKLI ERMEZ KİMSELERDİR," (Hucurat 4) AYETİNİN TEFSİRİ
حدثنا الحسن
بن محمد:
حدثنا حجاج،
عن ابن جريج
قال:
أخبرني ابن
أبي ملكية: أن
عبد الله بن
الزبير أخبرهم:
أنه
قدم ركب من
بني تميم على
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال
أبو بكر: أمر
القعقاع بن
معبد، وقال
عمر: بل أمر
الأقرع بن
حابس، فقال
أبو بكر: ما
أردت إلى - أو:
إلا - خلافي،
فقال عمر: ما
أردت خلافك،
فتماريا حتى
ارتفعت
أصواتهما،
فنزل في ذلك:
{يا أيها
الذين آمنوا لا
تقدموا بين
يدي الله ورسوله}.
حتى انقضت
الآية.
[-4847-] Abdullah İbnü'z-Zübeyr'den rivayet edildiğine göre, Temimoğulları
kafilesi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelmişti.
Ebu Bekir "Ey Allah'ın elçisi! Ka'ka' İbn Ma'bed'i onlarla
ilgilenrnek üzere görevlendir," dedi. Ömer de "Yok yok, Akra' İbn
Habis'i onlarla ilgilenrnek üzere görevlendir," dedi. Bunun üzerine Ebu
Bekir, Ömer'e "Sen sadece bana muhalefet etmek istiyorsun," diye
karşılık verdi. Ömer de ona "Ben sana muhalefet etmeyi kastetmedim,"
dedi ve tartışmaya başladılar. Neticede sesleri yükseldi. Bunun üzerine
"Ey iman edenler! Allah'zn ve Resulünün önüne geçmeyin, "(Hucurat 1)
ayetinin tamamı nazil oldu.