SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1733 >>

EK SAYFA – 1733-2

ZUHRUF SURESİ

وقال مجاهد: {على أمة} /22، 23/: على إمام. {وقيله يا رب} /88/: تفسيره: أيحسبون أنا لا نسمع سرهم ونجواهم، ولا نسمع قيلهم.

Mücahid şöyle demiştir: على أمة Ala ümmetin "bir lidere uyar halde" demektir. وقيله يا رب ve kilehu ya Rabbi ifadesinin açıklaması şöyledir: "Yoksa onlar sırlarını, fısldaşmalarını ve sözlerini işitmediğimizi mi sanıyorlar!"

 

وقال ابن عباس: {ولولا أن يكون الناس أمة واحدة} /33/: لولا أن يجعل الناس كلهم كفارا، لجعلت لبيوت الكفار {سقفا من فضة ومعارج} من فضة، وهي درج، وسرر فضة. {مقرنين} /13/: مطيقين. {آسفونا} /55/: أسخطونا. {يعش} /36/: يعمى.

İbn Abbas şöyle demiştir: ولولا أن يكون الناس أمة واحدة velev la en yekune'n-nase ümmeten vahıdeten (Zuhruf 33) [ayefi şu manayı ifade eder:] Eğer insanların hepsini kafir yapmasaydı, kafirlerin evlerine gümüş tavan, gümüş merdiven ve gümüş divan yapardım. مقرنين Mukrinin (Zuhruf 13) "güç yetirenler," آسفونا asefuna (Zuhruf 55) "bizi kızdırdılar," يعش ya'şu (Zuhruf 36) "görmüyor" anlamına gelir.

 

وقال مجاهد: {أفنضرب عنكم الذكر} /5/: أي تكذبون بالقرآن، ثم لا تعاقبون عليه؟ {ومضى مثل الأولين} /8/: سنة الأولين. {وما كنا له مقرنين} /13/: يعني الإبل والخيل والبغال والحمير. {ينشأ في الحلية} /18/: الجواري، يقول: جعلتموهن للرحمن ولدا، فكيف تحكمون؟ {لو شاء الرحمن ما عبدناهم} /20/: يعنون الأوثان، يقول الله تعالى: {ما لهم بذلك من علم} أي الأوثان، إنهم لا يعلمون. {في عقبه} /28/: ولده. {مقترنين} /53/: يمشون معا. {سلفا} /56/: قوم فرعون سابقا لكفار أمة محمد صلى الله عليه وسلم. {ومثلا} عبرة. {يصدون} /57/: يضجون. {مبرمون} /79/: مجمعون. {أول العابدين} /81/: أول المؤمنين.

Mücahid şöyle demiştir: أفنضرب عنكم الذكر Efenadribu ankümü'z-zikra (Zuhruf 5) [ifadesi şu anlama gelir:] "Siz Ku!:an'ı yalanliyorsunuz, sonra bundan dolayı cezalandırılmayacak mısınız?" ومضى مثل الأولين ve mada meselü'l-ewelın (Zuhruf 8) [ifadesindeki meselu'l-ewelln ibaresi] "öncekilerin sünneti" anlamına gelir. وما كنا له مقرنين ve ma kunna lehu mukrinın (Zuhruf 13) [ay:tide geçen lehu ifadesi ile] develer, atlar, kahrlar ve merkepler kastedilmiştir. ينشأ في الحلية Yenşeu fi'l-hllye (Zuhruf 18) [ifadesi ile] "kız çocukları" kastedilmiştir. [Müşriklere' de 'şu mesaj verilmiştir:] "Siz bu kızları Rahman'ın çocuğu mu yaptınız? Ne biçim hükmediyorsunuz?" لو شاء الرحمن ما عبدناهم Lev şae'r-Rahmanu ma abednahum (Zuhruf 20) [ayetindeki hum/onlara zamiri ile müşrikler] putları kastetmişlerdir. Allah Teala da "Onların bu konuda hiçbir bilgisi yok," buyurmuştur. Burada "onlar" lafzı ile putlar kastedilmiştir. Çünkü onlar bilmezler. في عقبه fi akibihı (Zuhruf 28) "çocuklarında," مقترنين mukterinln (Zuhruf 53) "birlikte yürüyenler" anlamına gelir. سلفا Selefen (Zuhruf 56) ifadesi ile 'Firavun halkı kastedilmiştir. Çünkü onlar Hz. Muhammed ümmetinden kafirler için seleftir. مثلا Meselen (Zuhruf 59) "ibret," يصدون yasiddun (Zuhruf 57) "gürültü ediyorlar," مبرمون mubrimun (Zuhruf 79) "bir araya gelenler," أول العابدين ewelu'l-abidın (Zuhruf 81) "müminIerin 'ilki" demektir.

 

وقال غيره: {إنني براء مما تعبدون} /26/: العرب تقول: نحن منك البراء والخلاء، والواحد والاثنان والجميع، من المذكر والمؤنث، يقال فيه: براء، لأنه مصدر، ولو قال: بريء، لقيل في الاثنين: بريئان، وفي الجميع: بريئون، وقرأ عبد الله: {إنني بريء} بالياء. والزخرف: الذهب. {ملائكة يخلفون} /60/: يخلف بعضهم بعضا.

Bir diğer müfessir de إنني براء مما تعبدون inni beraun min ma ta'budun (Zuhruf 26) ayeti hakkında şöyle demiştir: Araplar نحن منك البراء والخلاء nahnu minke'l-berau ve'l-halau (Biz senden uzak ve ayrıyız) derler. Bu kefimenin hem müzekker, hem de müennes tekili, ikili ve çoğulu için براء berau lafzı kullanılır. Çünkü bu kelime masdardır. Şayet burada ........beri'un lafzı kullanılmış olsaydı, bunun ikili بريئان beriani, çoğulu da بريئون beriun şeklinde gelirdi. Abdullah ayeti ya harfi إنني بريء innl beriun şeklinde okumuştur. زخرف Zuhruf (Zuhruf 35) "altın" demektir. ملائكة يخلفون melaiketen yahlufun (Zuhruf 60) ifadesi "meleklerin birbirinin yerini almasını" ifade eder.

 

AÇIKLAMA : Ümmet kelimesinin lider ile açıklanması Ebu Ubeyde'ye aittir. Abd İbn Humeyd, İbn Ebı Necih kanalıyla Mücahid'in bu ifadeyi inanç olarak açıkladığını nakletmiştir. Taberi de Ali İbn Ebı Talha kanalıyla İbn Abbas'ın bu ifadeyi din olarak tefsır ettiğini rivayet etmiştir.

 

İmam Taberi şöyle demiştir:  .......ve kıluhu. ifadesini Kufeli kıraat alimleri cer ile .......ve kllihi şeklinde okumuşfardır. Manası da "Kıyametin bilgisi ve onun sözünün bilgisi Allah katındadır," şeklindedir. Bunlar, manaları sahıh iki kıraattir .

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Katade'den ........ümmeten vahıdeten ifadesinin "küfürde tek millet" manasını ifade ettiğini gösterı:;n bir yorum nakletmiştir. İmam Taberi, Avf kanalıyla Hasan-ı Basri'nin ........ümmeten vahideten ifadesini "dünyaya meyleden küfürde tek millet" olarak açıkladığını ve şöyle söylediğini nakletmiştir: "Allah Teala böyle yapmadığı halde, insanların çoğu dünyaya meyletmiştir. Eğer böyle yapsaydı, kim bilir nasıl olurdu."

 

Allah Teala meleklerin Allah'ın kızları olduğunu söyleyen inkarcıların bu iddialarını reddetmiştir: "Yoksa Allah, yarattıklanndan kızlan kendisine aldı da oğullan size mi ayırdı?"(Zuhruf 16) Bu ayette müşriklere şu mesaj verilmiştir: Siz kızlardan hoşlanmıyorsunuz, onlardan nefret ediyorsunuz. Nefret ve hoşlanmama konusunda o• kadar ileri gittiniz ki, onları diri diri toprağa gömüyorsunuz. Size göre iki türden iyi olanı kendinize ayırıp kötü olanı Allah'a nispet ediyorsunuz. Üstelik bu kötü grup akıl eksikliğine götürecek ve delilleri sıralamaya mani olacak süs ve oyuncak içinde yetişiyor!

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Katade'nin "süs içinde yetişen"(Zümer 18) ifadesini "kızlar" olarak tefsir ettiğini, "Tartışmada meramını kuvvetle anlatamayan"(Zümer 18) ifadesi hakkında da şöyle söylediğini nakletmiştir: Kadınlar ne zaman kendi lehlerine bir delil ile konuşacak olsalar, söyledikleri aleyhlerine delil olur."

 

Firyabi'nin senediyle birlikte aktardığı rivayete göre Mücahid, ...........ve kalu lev şae'r-Rahmanu ma abednahum; ifadesinde geçen ibadet edilen varlıkları "putlar" olarak açıklamış, " .......ma lehum bizalike min ilm" ifadesi hakkında da şöyle demiştir. "Siz Allah'in kudretini bilmiyorsunuz." Buna göre ayetteki ..........lehüm ifadesinde geçen zamir, kafirleri göstermektedir. Dolayısıyla ayetin anlamı şu şekilde olur: O kafirlerin, Allah'ın iradesi konusunda söyledikleri sözler hakkında herhangi bir bilgileri ve delilleri yoktur. Sadece zanna dayanarak bunu söylüyorlar.

 

Bu ifadedeki zamirin putları gösterme ihtimali de vardır. Bu durumda putlar akıllı varlıkların konumuna çıkarılmış ve onların müşriklerin kendilerine tap maları konusunda bir bilgilerinin olmadığı ifade edilmiştir .

 

Firyabi senediyle birlikte Mücahid'in ..........ewelurl-abidin ifadesinde geçen abidin kelimesini "mürninler" olarak tefsır ettiğini nakletmiştir. Abdurrezzak İbn Hemmam ise Ma'mer ve İbn Ebi Necih kanalıyla Mücahid'in bu ayeti şu şekil de açıkladığını nakletmiştir: "Ben, yalnızca Allah'a kulolup sizin söylediklerinizi de inkar eden ilk kişiyim!"

 

باب: قوله: {ونادوا يا مالك ليقض علينا ربك قال إنكم ماكثون} /77/.

1. "EY MALİK! RABBİN BİZİM İŞİMİZİ BİTİRSİN! DİYE SESLENİRLER. MALİK DE: SİZ BÖVLE KALACAKSINIZ! DER, "(Zuhruf 77 AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا حجاج بن منهال: حدثنا سفيان بن عيينة، عن عمرو، عن عطاء، عن صفوان بن يعلى، عن أبيه قال:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقرأ على المنبر: {ونادوا يا مالك ليقض علينا ربك}.

 

[-4819-] Safvan İbn Ya'la, babasının, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in minberde

 

"Ey Malik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler, "(Zuhruf 77 ayetini okuduğunu işittiğini rivayet etmiştir.

 

وقال قتادة: {مثلا للآخرين} /56/: عظة لمن بعدهم.

Katade şöyle demiştir: مثلا للآخرين  Meselen li'l-ahırın (Zuhruf 56) ifadesi "Onlardan

sonra gelenler için ibret" anlamına gelir.

 

وقال غيره: {مقرنين} /13/: ضابطين، يقال: فلان مقرن لفلان ضابط له.

Bir diğer müfessir ise şöyle demiştir: مقرنين Mukrinin (Zuhruf 13) "zaptedenler" demektir. Arapçada فلان مقرن لفلان fulanun mukrinun li flflanin dendiği zaman, bu "falanca kimse falanca'yı zapt.etti' anlamına gelir.

 

والأكواب: الأباريق التي لا خراطيم لها.

أكواب Ekvab "emzikleri olmayan ibrikler" demektir.

{أول العابدين} /81/: أي ما كان، فأنا أول الآنفين، وهما لغتان: رجل عابد وعبد.          وقرأ عبد الله: وقال الرسول يا رب.         ويقال: {أول العابدين} الجاحدين، من عبد يعبد.

أول العابدين Ewelu'l-abidın (Zuhruf 81) [ifadesinden önce geçen ...........in kane li'r-Rahmani veledün ifadesi] Rahman'ın çocuğu yoktur anlamına gelir. Bu ifade ise "O'nun çocuğu olduğu iddiasını reddenlerin ilki benim," anlamındadır . .........Abid ve .......abid aynı manayı ifade eden iki farklı kullanımdır. Abdullah İbn Mes'lid .......ve kllihi ya Rabbi ayetini (Zuhruf 88) .........ve kale'r-Raslilü ya Rabbi şeklin'de okumuştur. Bir görüşe göre er..........ewelu'l-abidln ifadesindeki abidın kelimesi ........abide-ya'bedu kökünden gelir ve "inkar edenler" anlamını ifade eder.       '

 

وقال قتادة: {في أم الكتاب} /4/: جملة الكتاب، أصل الكتاب. {أفنضرب عنكم الذكر صفحا أن كنتم قوما مسرفين} /5/: مشركين، والله لو أن هذا القرآن رفع حيث رده أوائل هذه الأمة لهلكوا. {فأهلكنا أشد منهم بطشا ومضى مثل الأولين} /8/: عقوبة الأولين. {جزءا} /15/: عدلا.

Katade şöyle demişitr: في أم الكتاب fi ümmi'l-kitab (Zuhruf 4) "kitabın cümlesinden, kitabın aslından" anlamına gelir.

 

AÇIKLAMA : "Ey Mdlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin! diye seslenirler, "(Zuhruf 77) ayetinden ilk etapta akla gelen manaya göre, Cehennemlikler, şaşkınlıktan ve söyleyecek söz bulamamaktan dolayı uzun süre sustuktan sonra konuşmuşlardır. Onların uzun süre bekledikten sonra konuşmaları, araya zaman girdiği için biraz olsun rahatlamalarından ileri gelir.

 

Taberi, Ali İbn Ebı Talha kanalıyla İbn Abbas'ın, ..........in kan e li'r-Rahmani veledun ayetini "Allah'ın hiçbir çocuğu yoktuf' şekIlnde açıkladığını nakletmiştir. Said kanalıyla da Katade'nin şöyle söylediğini aktarmıştır: Arap dilinde .........in kane li'r-Rahmani veledun ifadesi "böyle bir şeyin olmadığı" anlamına gelir: Zeyd İbn Eslem'den de şunu rivayet etmiştir: Bu ayet,

 

Arapların .........in kane haze'l-emr kaddu ifadesinde olduğu gibi anlaşılır ve Allah'ın çocuğunun olmadığı anlamı ortaya çıkar.

 

Ebu Ubeyde şöyle demiştir: "Bir görüşe söre .......in edatı, olumsuzluk edatı .....ma anlamında kullanılmıştır. ........fe ene ewelu'l-abidın ifadesindeki ........fe harfi ise .......vav harfi anla;:Dında geçmiştir. Buna göre ayetin anlamı şu şekilde olur: Rahman'ın kesinlikle bir çocuğu yoktur. Ben de O'na kulolanların ilkiyim.

 

Bazı müfessirler de ayetin şu anlama geldiğini söylemişlerdir: Eğer sizin iddia ettiğiniz gibi, Rahman'ın bir çocuğu varsa, sizin bu sözünüzü ilk inkar eden benim!"

 

 

2. Siz haddi aşan kimseler oldunuz diye  sizi kur’an’la uyarmaktan  vazmı geçelim (Zuhruf 5) AYETİNİN TEFSİRİ

 

Ayette geçen ......musrifın kelimesi "müşrikler" anlamına gelir.

 

Allah'a yemin ederim ki, bu Kur'an, bu muhatapları tarafından reddedildiği zaman yok olsaydı, o insanlar helak olurdu.

 

...........fe ehlekna eşedde minhum bedşen ve meda meselu'l-ewel ayetinde geçen meselu'l-ewelın ifadesi "öncekilere verilen ceza," .......cuz'en kelimesi de "denk" anlamına gelir.

 

AÇiKLAMA: İbn Ebi Hatim, Said ve Ebu Urve kanalıyla Katade'nin "Allah'a yemin ederim ki, bu Kur'an, bu muhatapları tarafından reddedildiği zaman yok olsaydı, o insanlar helak olurdu," dediğini nakletmiştir. Ayrıca bu rivayette şu ziyade de vardır:

 

"Ancak Allah rahmetiyle onlara muamele etti. Birbiri ardına vahyini gönderdi ve kendilerini ona davet etti."