SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1728 >>

EK SAYFA – 1728-3

YASİN SURESİ

وقال مجاهد: {فعززنا} /14/: شددنا. {يا حسرة على العباد} /30/: كان حسرة عليهم استهزاؤهم بالرسل. {أن تدرك القمر} /40/: لا يستر ضوء أحدهما ضوء الآخر، ولا ينبغي لهما ذلك. {سابق النهار} /40/: يتطالبان حثيثين. {نسلخ} /37/: نخرج أحدهما من الآخر، ويجري كل واحد منهما. {من مثله} /42/: من الأنعام. {فكهون} /55/: معجبون. {جند محضرون} /75/: عند الحساب.

Mücahid şöyle demiştir: عززنا Azzezna (Yasin 14) "destekledik" anlamına gelir. يا حسرة على العباد  ya hasreten ale'l-ibad [ifadesinde geçen hasret kelimesinden maksat] (Yasin 31) inkarcıların,Nebilerle alayetmelerinden dolayı yaşayacakları pişmanlıktır أن تدرك القمر  En tudrike'l-kamere (Yasin 40) ayeti, güneş ve aydan birinin diğerinin ışığını örtemyeceğini ifade eder. Onların böyle bir özelliği yoktur. سابق النهار Sabiku'nnehar "AmanslZca birbirlerini takip ederler," anlamını ifade eder. نسلخ Neslehu (Yasin 37) "Birini diğerinden çıkartırız ve onlardan her biri devam eder," demektir . من مثله Min mislihi (Yasin 42) "binek hayvanlarım" ifade eder. فكهون Fekihun (Yasin 55} "hoşnt 'edilmiş" anlamına gelir. جند محضرون Cundun muhdarun (Yasin 75) "Allah'ın dışında tapılan ilahların hesap zamanında bir araya getirileceklerini" ifade eder.

 

ويذكر عن عكرمة: {المشحون} /41/: الموقر.

İkrime'den nakledildiğine göre مشحون meşhun (Yasin 41) "yüklü" anlamına gelir.

 

وقال ابن عباس: {طائركم} /19/: مصائبكم. {ينسلون} /51/: يخرجون. {مرقدنا} /52/: مخرجنا. {أحصيناه} /12/: حفظناه. {مكانتهم} /67/: ومكانهم واحد.

İbn Abbas şöyle demiştir: طائركم tairukum  "musibetlleriniz ينسلون yensilun (Yasin 51) "çıkarlar," مرقدنا merkadina (Yasin 52) "çıkacağımız yer" ve أحصيناه ahsaynahu (Yasin 12) "koruduk" anlamına gelir. مكانتهم Mekanetuhum (Yasin 67) ile مكانهم mekanuhum kelimeleri aynı anlama gelir ..

 

AÇIKLAMA: Firyabı senetli olarak yine Mücahid kanalıyla İbn Abbas'tan .......min mislihi ifadesindeki mislihi/benzerini kelimesinden maksadın "gemiler'" olduğu açıklamasını nakletmiştir. Ayetin devamında yer alan "Dilesek onları suda boğarız, "(Yasin 43) ayetinden dolayı bu yorumu tercih etmiştir. Çünkü binek hayvanları ile boğulma olmaz.

 

Firyabı, Mücahid'den senediyle birlikte "........fekihun 'hoşnut edilmiş' anlamına gelir," yorumunu nakletmiştir. Ebu Ubeycfe de şöyle demiştir: "Bu ayeti ........fakihun şeklinde okuyanlar anlamı 'meyvesi bol'a çevirmiş olurlar."

 

İbn Abbas'ın ........tairukum hakkındaki açıklaması Enbiya Bölümü'nde geçmişti. İmam Taberi bir başka senet ile onun şöyle söylediğini nakletmiştir: ".......tairukum 'amelleriniz' anlamına gelir." Ebu Ubeyde de şöyle demiştir: " .......tairukum 'hayır ve şerden nasibiniz,' demektir."

 

باب: {والشمس تجري لمستقر لها ذلك تقدير العزيز العليم} /38/.

1. "GÜNEŞ, KENDİSİ İÇİN BELİRLENEN YERDE AKAR. İŞTE BU, ÜSTÜN VE BİLEN ALLAH'IN KANUNUDUR, "(Yasin 38) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا الأعمش، عن إبراهيم التيمي، عن أبيه، عن أبي ذر رضي الله عنه قال:

 كنت مع النبي صلى الله عليه وسلم في المسجد عند غروب الشمس، فقال: (يا أبا ذر، أتدري أين تغرب الشمس). قلت: الله ورسوله أعلم، قال: (فإنها تذهب حتى تسجد تحت العرش، فذلك قوله تعالى: {والشمس تجري لمستقر لها ذلك لمستقر لها ذلك تقدير العزيز العليم})

 

[-4802-] Ebu Zer’ r.a.'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

Güneşin batışı esnasında Mescid-i Nebevi'de Hz. Nebi'in yanında idim. Bana; "Ey Ebu Zerr, güneş nerede batzyor, biliyor musun?" diye sordu. Ben de; "Allah ve Resulü daha iyi bilir," şeklinde cevap verdim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Güneş gider ve nihayet Arş'zn altznda secde eder. İşte bu durum şu ayette ifade edilmektedir: Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar. İşte bu, azız ve alım olan Allah'zn takdiridir."

 

 

حدثنا الحميدي: حدثنا وكيع: حدثنا الأعمش، عن إبراهيم التيمي، عن أبيه، عن أبي ذر قال:

 سألت النبي صلى الله عليه وسلم عن قوله تعالى: {والشمس تجري لمستقر لها}. قال: (مستقرها تحت العرش).

 

[-4803-] Ebu Zerr'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: "Hz. Nebie 'Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar' [ayetinde geçen yerin neresi 01duğudunu] sordum. O da şöyle buyurdu: Güneşin yeri, Arş'zn altzndadır.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Vehb ve Cabir kanalıyla Abdullah İbn Amr'ın bu ayet hakkında şöyle dediğini nakletmiştir: Güneşin müstekarrından maksat şudur: Doğması ve insanların günahlarının onu geri döndürmesidir. Güneş batınca selam verir ve secde eder. Yeniden doğmak için izin ister. Kendisine izin verilmez. İşte o zaman "İlerlemek uzak bir ihtimaloldu, şayet bana izin verilmezse, artık ulaşamam/doğamam," der. Allah'ın dilediği bir süre alıkonulur. Sonra kendisine: "Haydi battığın yerden doğ!" denir. İşte o günden kıyamete kadar hiç kimseye, edeceği iman fayda vermez."

 

Güneşin Arş'ınaltına gelmesi, onun hizasında olması şeklinde izah edilmiştir.

 

Yukarıdaki hadisler "Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balc çıkta batar buldu, "(Kehf 86) ayeti ile çelişmez. Çünkü burada güneşin, batışı sırasında gözden uzaklaşması kastedilmiştir. Onun Arş'ın altında secde etmesi ise batışından sonragerçekleşmektedir.

 

Bu hadiste müstekar kelimesi ile güneşin çıkacağı en yüksek noktanın kastedildiğini söyleyenlere bir red söz konusudur. Güneşin en yüksek noktaya çıkması, yılın en uzun gününde olur. Müstekar kelimesi dünyanın sonu gelince güneşin varacağı son nokta olarak da açıklanmıştır.

 

Hadisten ilk başta akla gelen manaya göre; güneşin karar kılması, secde etmesi sırasında her gün ve her gece meydana gelmektedir. Karar kılmanın zıddı ise akmak kelimesi ile anlatılan sürekli hareket etmektir.  Doğrusunu en iyi Allah bilir.