SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1715 >>

EK SAYFA – 1715-3

ENBİYA SURESİ

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن أبي إسحاق قال: سمعت عبد الرحمن بن يزيد،

 عن عبد الله قال: بني إسرائيل والكهف ومريم وطه والأنبياء: هن من العتاق الأول، وهن من تلادي.

 

[-4739-] Abdullah İbn Mes'ud'un şöyle söylediği rivayet edilmiştir: İsra, Kehf, Meryem, Taha ve Enbiya sureleri ilk inen ve ilk önce ezberlediğim surelerdendir.

 

 

وقال قتادة: {جذاذا} /58/: قطعهن.

Katade şöyle demiştir: جذاذا Cuzaza (Enbiya 58) "[İbrahim'in putları] parça parça ettiğini gösterir.

 

وقال الحسن: {في فلك} /33/: مثل فلكة المغزل {يسبحون} يدورون.

Hasan في فلك  fi felek (Enbiya 33) "ip bükme aletinin döndüğü boşluğa benzer," يسبحون  yesbehun (Enbiya 33) "dönerler" anlamına gelir, demiştir.

 

قال ابن عباس: {نفشت} /78/: رعت ليلا. {يصحبون} /43/: يمنعون. {أمتكم أمة واحدة} /92/: قال: دينكم دين واحد.

İbn Abbas şöyle demiştir; نفشت Nefeşet (Enbiya 78) "gece atladı," يصحبون yushabun (Enbiya 43) "korunmazlar," أمتكم أمة واحدة ummetukum ummeten vahıde (Enbiya 92) "sizin dininiz bir tek dindir," anlamına gelir.

 

وقال عكرمة: {حصب} /98/: حطب بالحبشية.

İkrime şöyle demiştir: حصب  Hasabu (Enbiya 98) Habeşçe'de "odun" anlamına gelir.

 

وقال غيره: {أحسوا} /12/: توقعوا، من أحسست. {خامدين} /15/: هامدين. {حصيد} /هود: 100/: مستأصل، يقع على الواحد والاثنين والجميع. {لا يستحسرون} /19/: لا يعيون، ومنه: {حسير} /الملك: 4/. وحسرت بعيري. {عميق} /الحج: 27/: بعيد. {نكسوا} /65/: ردوا. {صنعة لبوس} /80/: الدروع. {تقطعوا أمرهم} /93/: اختلفوا. الحسيس والحس والجرس والهمس واحد، وهو من الصوت الخفي. {آذناك} /فصلت: 47/: أعلمناك. {آذنتكم} /109/: إذا أعلمته، فأنت وهو {على سواء} /109/: لم تغدر.

Bir başka müfessir de şunları söylemiştir: أحسوا Ehassu (Enbiya 12) أحسست ehsestu

kökünden gelir ve "beklediler," خامدين hamidine (Enbiya 15) "sönmüş haldeler," حصيد hasid "kökü kazınmış" anlamına geHi. Bu kelime bu şekilde tekil, tesniye ve çoğul için kullanılır. لا يستحسرون la yestahsirun (Enbiya 19) "yorulmazlar" manasındadır. حسير Hasir (Mülk 4) (yorgun) ve حسرت بعيري hasartu bairi (devemi yordum) ifadeleri de bunun gibidir. عميق Amik'''uzak,'' نكسوا nukkisa "döndürüldüler" anlamına gelir. صنعة لبوس San'ate lebus (Enbiya 80) "[ifadesindegeçen lEbus kelimesi] "zırhlar" anlamına gelir; تقطعوا أمرهم Tekattau emrahum (Enbiya 93) "ihtilaf ettiler," demektir. حسيس Hasis, حس hiss, جرس cers ve همس hems kelimelerinin manası birdir ve bu kelimeler "cılız ses" anlamına gelir. آذناك Azennake (Enbiya 93) "sana bildirdik," آذنتكم azentukum (Enbiya 109) ["size bildirdim"], "bir bilgiyi ona bildirirsen, sen ve o eşit hale gelirsin ve aldatmamış olursun," demektir.

 

وقال مجاهد: {لعلكم تسألون} /13/: تفهمون. {ارتضى} /28/: رضي. {التماثيل} /52/: الأصنام. {السجل} /104/: الصحيفة.

Mücahid şöyle demiştir: لعلكم تسألون Le,allekum tus'elun (Enbiya 13) "[umulur ki] anlaşılırsınız," ارتضى irteda (Enbiya 28) "razı oldu," تماثيل temasil (Enbiya 52) putlar ve سجل sicill (Enbiya 104) "sayfa" anlamına gelir.       '       

 

AÇiKLAMA : ........Sicill 'sayfa' anlamına gelir," yorumunu Firyaı senetli olarak nak!etmiştir. Ferra bu yorumun kesin olduğuna hükmetmiştir. Imam Taberi de Ali bin Ebi Talha kanalıyla İbn Abbas'ın ".......ketayyi's-sicill" ayetini "sayfanın, yazılı tarafı içte kalacak şekilde dürürmesi" şeklinde izah ettiğini nakletmiştir. Taberi de şöyle demiştir: Bu ifade, "yazı içerde kalacak şekilde sayfanın rulo yapılması gibi" anlamına gelir. İbn Abbas'ın sözünde geçen ........ala harf-i cerrinin .......min harf-i cerri anlamına geldiği de ileri sürülmüştür. Buna göre ayetin anlamı şu şekilde olur: Yazı yüzünden kağıdın dürüldüğü gibi. Çünkü amel defteri, içindeki yazıdan dolayı iyilikleri katlar.

 

İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, Sicii, Hz. Nebi'in katiplerinden birinin adıdır. Ebu Davud, Nesaı ve Taberi', Amr İbn Malik ve Ebu'l-Cevza kanalıyla İbn Abbas'tan bu bilgiyi aktarmışlardır.

 

باب: {كما بدأنا أول خلق نعيده وعدا علينا} /104/.

1. "TIPKI İLK YARATMAYA BAŞLADIĞIMIZ GİBİ ONU TEKRAR O HALE GETİRİRİZ. (BU,) ÜZERİMİZE ALDIĞIMIZ BİR VAAD OLDU,"(Enbiya 104) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا شعبة، عن المغيرة بن النعمان، شيخ من النخع، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال: خطب النبي صلى الله عليه وسلم فقال:

 (إنكم محشورون إلى الله حفاة عراة غرلا: {كما بدأنا أول خلق نعيده وعدا علينا إنا كنا فاعلين}. ثم إن أول من يكسى يوم القيامة إبراهيم، ألا إنه يجاء برجال من أمتي فيؤخذ بهم ذات الشمال، فأقول: يارب أصحابي، فيقال: لاتدري ما أحدثوا بعدك، فأقول كما قال العبد الصالح: {وكنت عليهم شهيدا ما دمت - إلى قوله - شهيد}. فيقال: إن هؤلاء لم يزالوا مرتدين على أعقابهم منذ فارقتهم).

 

[-4740-] İbn Abbas'ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir konuşma,yaptı ve şöyle buyurdu: "Siz yalın ayaklı, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah'ın huzurunda bir araya getirileceksiniz. 'Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz. (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu. Biz, (vadettiğimizi) yaparız.' Sonra kıyamet günü ilk giydirilen Hz. İbrahim olacak.

 

Bakın, buna dikkat edin!

 

Ümmetimden bazı insanlar getirilecek. Akabinde sol tarafa doğru götürülecekler. Bunun üzerine; 'Ya Rabbi! Onlar benim ashabım!' diyeceğim. Bana; 'Onların seniri ardından hangi bid'atleri çıkardığını bilmiyorsun,' denecek. Ben de salih kulun söylediği gibi 'İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerinde kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerinde gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin,' diyeceğim. O vakit şöyle denecektir: Bunlar, sen onları terk ettikten sonra gerisin geri ökçeleri üzerine dönmeye devam ettiler."

 

 

İmam Buhari bu başlık altındaİbn Abbas'tan nakledilen hadisi verdi. Bu hadisin açıklaması "Kitabu'r-rikak"ta yapllacaktır inşallah.