SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1710 >>

NAHL SURESİ

{روح القدس} /102/: جبريل. {نزل به الوح الأمين} /الشعراء: 193/. {في ضيق} /127/: يقال: أمر ضيق وضيق، مثل هين وهين، ولين ولين، وميت وميت.

{روح القدس Ruhu'l-kudüs (Nahl 102) "Cebrail"dir. Nitekim نزل به الوح الأمين nezele bihi'r-'ruhu'l-emin (Şuara 193) ayeti de bunu gösterir. في ضيق fi daykin (Nahl 127) [ifadesindeki dayk kelimesinin izahı şu şekildedir: Arpçada ضيق وضيق dayk ve dayyik kelimeleri aynı anlama gelir. Nitekim] ........emrun daykun deneceği gibi .... enrun dayyikun da denir. Bu kelimenin kullanımı هين وهين heyn ve heyyin. لين ولين leyn ve leyyin ميت وميت meyt ve meyyit kelimelerinin kullanımına benzer. '

 

قال ابن عباس: {تتفيأ ظلاله} /48/: تتهيأ. {سبل ربك ذللا} /69/: لا يتوعر عليها مكان سلكته.

İbn Abbas şöyle demiştir: تتفيأ ظلاله Tetefeyyeu zllaluhu (Nahl 48) "[gölgesi] meyleder," سبل ربك ذللا subule Rabbiki zulula (Nahl 69) ise "arının tuttuğu yolların hiçbirinde bir engebenin bulunmadığı" anlamına gelir.

 

وقال ابنة عباس: {في تقلبهم} /46/: اختلافهم.

Yine İbn Abbas şöyle demiştir: تقلبهم tekallubihim (Nahl 46) "gidişgelişlerinde"

anlamına gelir.

 

وقال مجاهد: {تميد} /15/: تكفأ. {مفرطون} /62/: منسيون.     وقال غيره: {فإذا قرأت القرآن فاستعذ بالله} /98/: هذا مقدم ومؤخر، وذلك أن الاستعاذة قبل القراءة، ومعناها: الاعتصام بالله.

Mücahid şöyle demiştir: تميد Temid (Nahl 15) "devrilir," مفرطون mufradun (NahI 62) ."Unutulacak kimseler" nlamına gelir. Başka bir müfessir ise şöyle demiştir: " فإذا قرأت القرآن فاستعذ بالله (NahI,98) ayetinde takdim tehır vardır. Şöyle ki; istiaze, okumaya başlamadan önce olur. lstiazenin anlamı, tam olarak Allah'a güvenmektir.

 

وقال ابن عباس: {تسيمون} /10/: ترعون. {قصد السبيل} /9/: البيان. الدفء: ما استدفأت. {تريحون} /6/: بالعشي، و{تسرحون} /6/: بالغداة. {بشق} /7/: يعني المشقة. {على تخوف} /47/: تنقص. {الأنعام لعبرة} /66/: وهي تؤنث وتذكر، وكذلك: الأنعام جماعة النعم. {أكنانا} /81/: واحدها كن مثل: حمل وأحمال. {سرابيل} قمص {تقيكم الحر وسرابيل تقيكم بأسكم} /81/: فإنها الدروع. {دخلا بينكم} /92 - 94/: كل شيء لم يصح فهو دخل.

İbn Abbas şöyle demiştir: تسيمون Tusimune (Nahl 10) "otlatırsınız," ........şakiletih (İsra 84) "mizacına," قصد السبيل kasdu's-sebil (yolun doğrusu) (Nahl 9) "yolun doğrusunu açıklamak," الدفء ed-dif'u (Nahl 5) "ısınmak için kullandığın nesne," تريحون turihune (Nahl 6) "akşam getiriyorsunuz," تسرحون tesrahune (Nahl 6) "sabah salıvermek," بشق bi şikkin (NahI 7)  "güçlükle," على تخوف ala tehavvuf (Nahl 47) ":hsi1terek" anlamına gelir. الأنعام لعبرة En'ami le ibraten ifadesinde geçen , أنعام en'am (hayvanar) (Nahl 66) kelimesi hem müzekker, hem de müennes olarak Kullanılır. Aynı şekilde النعم en-neam kelimesi de hem müzekker, hem de müennes olaak kullanılır. .......En'am kelimesi ........en-neam kelimesinin çoğuludur. أكنانا Eknan kelimesi كن kinn kelimesinin çoğuludur. Vezin bakımından bu kelime أحمال ahmal'in حمل himl'in çoğulu olmasına benzer. سرابيل Serabil (Nahl 81) "gömlekler," تقيكم الحر tekikumu'l-harra (Nahl 81) "sizi ..........teen korur," سرابيل تقيكم serabile, tekikum, be'sekum (Nahl 81) ifadesinde geçen .....serabil ise"zırhlar" anlamına gelir. دخلا بينكم Dehalen beynekum (Nahl 94) ifadesinde geçen دخلا dehalen kelimesi "uygun olmayan her şey" anlamına gelir.

 

قال ابن عباس: {حفدة} /72/: من ولد الرجل. السكر ما حرم من ثمرتها، والرزق الحسن ما أحل الله.

İbn Abbas şöyle demiştir: حفدة Hafede (Nahl 72) "torun," السكر es-seker "[ağaçların] meyvelerinden yapılan haram kılınmış içki," الرزق الحسن er-rızku'l-hasen "Allah'ın helal kıldığı rızık" anlamına gelir.

 

وقال ابن عيينة، عن صدقة: {أنكاثا} /92/: هي خرقاء، كانت إذا أبرمت غزلها نقضته.

İbn Uyeyne şöyle demiştir: Sadaka [Ebu Huzeyl'in] nakline göre, أنكاثا  enkasa (Nahl 92) lafzının geçtiği ayette sözü edilen kadının adı Harka'dır. Bu kadın ipini sağlamca eğirdikten sonra gerisin geri bozardı. "

 

وقال ابن مسعود: الأمة معلم الخير، والقانت المطيع.

İbn Mes'ud şöyle demiştir: أمة Umme (Nahl 120) "hayır öğreticisi," قانت kanit (Nahl 120) "itaat eden" anlamına gelir.

 

AÇIKLAMA: Said İbn Cübeyr'in şöyle söylediği naklediimiştir: ........Mufradan "ateşe terk edilecek ve orada unutulacak kimseler" anlamına gelir. Said kanalıyla da Katade'nin bu kelimeyi "çabucak [Cehenneme atılacaklar] " şeklinde izah ettiği aktarılmıştır. İmam Taberi şöyle demiştir: Katade bu yorumu, Arapların, birini ileri sürdükleri zaman ".......efradna fulanen" demelerine dayanarak yapmıştır. Zira öne sürülen kimseye 1,).;lmufrad denir. ...... (Havzın başına aranızda ilk önce ben varacağım) hadisinde de bu anlamda kullanılmıştır." Bütün bu yorumlar )ra harfini şeddesiz ve fethalı okuyan çoğunluğun kıraatine göredir. Nafi' ise bu harfi kesreli okumuştur. Bu durumda söz konusu kelime "aşırı gitmek" kökünden türemiş olur. Ebu Cafer İbnu'l-Ka'ka' ise bu kelimeyi ...jl fe harfinin fethası, )ra harfinin şeddesi ve kesresi ile okumuştur. Bu durumda söz konusu sözcük, "kötülükte haddi aşanlar ve görevleri konusunda gereğini yapmayanlar" anlamına gelir.

 

Ebu Ubeyde şöyle demiştir: ......ed-Dif'u, ısınmak için kullanılan hayvan kılı ve bunun dışındaki diğer faydaları ifade eder. ........Dehalen kelimesi 'uygun olmayan her şey' anlamına gelir," yorumu da Ebu Ubeyde'ye aittir. İbn Ebı Hatim, Saıd kanalıyla Katade'nin bu kelimeyi "ihanet" olarak yorumladığını nakletmiştir.

 

İmam Taberi, Saıd İbn Cübeyr kanalıyla İbn Abbas'tan ........benine ve hafedeten kelimelerinin anlamı hakkında senetli olarak şu açıklamayı nakl etmiştir: Benın, çocuklar; hafede ise torunlar anlamına gelir. Bu rivayetin senedi sahihtir. İkrime'nin "..........hafede 'hizmetçiler' anlamına gelir," dediği nakledilmiştir.

 

Hasan-ı Basrı'nin de şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "........Hafede, oğullar ve oğulların oğullarıdır. Ailenden ve hizmetçilerden biri sana yardım ederse, bunun için ........hafedeke tabiri kullanılır." Bu son görüş, bütün görüşleri toplamıştır. Bu ifade ile bütün görüşler birleştirilmiştir.

 

İmam Taberi çeşitli senetlerle Amr İbn Süfyan kanalıyla İbn Abbas'tan, '........es-seker "[ağaçların] meyvelerinden yapılan haram kılınmış içki, .......er-rizku'l-hasen "Allah'ın helal kıldığı rızık" anlamına gelir," görüşünü nakletmiştir. Bu rivayetin senedi sahihtir.

 

باب: {ومنكم من يرد إلى أرذل العمر} /70/.

1. "SİZDEN BAZI KİMSELER ÖMRÜN EN KÖTÜ ÇAĞINA KADAR YAŞATILACAK,"(Nahl 70) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا هارون بن موسى، أبو عبد الله الأعور، عن شعيب، عن أنس بن مالك رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يدعو: (أعوذ بك من البخل والكسل، وأرذل العمر، وعذاب القبر، وفتنة الدجال، وفتنة المحيا والممات).

 

[-4707-] Enes İbn Malik'ten rivayet edildiğine göre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu şekilde dua ederdi:

 

[Allahım!] Cimrilikten, tembellikten, ömrün en kötü çağından, kabir azabından, deccal fitnesinden, dirilerin ve ölülerin fitnesinden sana sığınmm.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buhari bu başlık altında, ömrün en kötü çağına ulaşmaktan ve diğer bazı hususlardan Allah'a sığınmak için yapılan dua konusunda Enes'ten rivayet edilen hadisi aktardı. Bu hadisin açıklaması "Kitabu'd-deavat"ta yapllacaktır.