DEVAM: 74. EŞ'ARİLER İLE YEMENLİLERİN GELMESİ
حدثنا محمد
بن بشار:
حدثنا ابن أبي
عدي، عن شعبة،
عن سليمان، عن
ذكوان، عن أبي
هريرة رضي الله
عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (أتاكم
أهل اليمن، هم
أرق أفئدة
وألين قلوبا،
الإيمان يمان
والحكمة
يمانية،
والفخر والخيلاء
في أصحاب
الإبل،
والسكينة
والوقار في أهل
الغنم).
وقال غندر،
عن شعبة، عن
سليمان: سمعت
ذكوان، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-4388-] Ebu Hureyre r.a. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
şöyle buyurduğunu aktardı: "Size Yemen halkı geldi. Onlar yürekleri en
yufka, kalpleri en yumuşak olanlardır. İman Yemenlidir, hikmet Yemenlidir,
böbürlenmek ve büyüklenmek deve sahiplerinde, ağır başlılık ve sükunet ise
koyun sahiplerindedir."
Diğer tahric edenler: Tirmizi Menakib; Müslim, İman
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني أخي، عن
سليمان، عن ثور
بن زيد، عن
أبي الغيث، عن
أبي هريرة:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(الإيمان يمان،
والفتنة ها
هنا، ها هنا
يطلع قرن
الشيطان).
[-4389-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"İman Yemenlidir, fitne ise işte şuradandır. İşte şuradan
şeytanı n boynuzu çıkacaktır."
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب:
حدثنا أبو الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(أتاكم أهل
اليمن، أضعف
قلوبا، وأرق
أفئدة، الفقه
يمان الحكمة
يمانية).
[-4390-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Size Yemen halkı geldi. Onlar kalpleri en zayıf, yürekleri
en yufka olanlardır. Fıkıh Yemenlidir, hikmet Yemenlidir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İman Yemenlidir." Buna dair açıklamalar yüce Allah'ın
izniyle Fitneler bölümünde (5092.hadiste) gelecek inşaallah.
حدثنا
عبدان، عن أبي
حمزة، عن
الأعمش، عن
إبراهيم، عن
علقمة قال:
كنا جلوسا مع
ابن مسعود،
فجاء خباب،
فقال: يا أبا
عبد الرحمن،
أيستطيع
هؤلاء الشباب
أن يقرؤوا كما
تقرأ؟ قال:
أما إنك لو
شئت أمرت
بعضهم يقرأ
عليك؟ قال:
أجل، قال:
أقرأ يا علقمة،
فقال زيد بن
حدير، أخو زيد
بن حدير: أتأمر
علقمة أن يقرأ
وليس
بأقرئنا؟ قال:
أما إنك إن
شئت أخبرتك
بما قال النبي
صلى الله عليه
وسلم في قومك
وقومه؟ فقرأت
خمسين آية من
سورة مريم،
فقال عبد
الله: كيف
ترى؟ قال: قد أحسن،
قال عبد الله:
ما أقرأ شيئا
إلا وهو يقرؤه،
ثم التفت إلى
خباب وعليه
خاتم من ذهب،
فقال: ألم يأن
لهذا الخاتم
أن يلقى، قال:
أما إنك لن
تراه علي بعد
اليوم،
فألقاه. رواه
غندر، عن شعبة.
[-4391-] Alkame dedi ki: İbn Mes'ud ile birlikte oturuyorduk. Habbab
gelerek: Ey Ebu Abdurrahman, şu gençler senin okuduğun gibi okuyabilirler mi
diye sordu. İbn Mes'ud dedi ki:
Eğer arzu edersen onlardan birisine sana okumasını emrederim.
Habbab: Peki dedi. İbn Mesud:
Oku ey Alkame dedi. Ziyad b. Hudeyr'in kardeşi olan Zeyd b.
Hudayr: O aramızda en iyi okuyan kişi olmadığı halde Alkame'ye mi okumasını
emrediyorsun, dedi. İbn Mes'ud: Sana gelince, eğer istersen sana senin kavmin
ile onun kavmi hakkında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in neler söylediğini
haber verebilirim.
Ben (Alkame): Meryem suresinden 50 ayet okudum (dedi.) Abdullah:
Nasıl buldun diye (Habbab'a) sordu. Habbab: Pek güzel dedi.
Abdullah dedi ki: Ben ne okursam muhakkak onu Alkame de okur.
Sonra Habbab'a doğru yöneldi. Habbab'ın üzerinde (elinde) altın bir yüzük
vardı. Artık bu yüzüğün atılma zamanı gelmedi mi, diye sordu. Habbab:
Sana şunu söyleyeyim ki bugünden sonra bu yüzüğü üzerimde asla
görmeyeceksin deyip, o yüzüğü attı."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Habbab" b. el-Erett adındaki o meşhur sahabe
"geldi." "Ey Ebu Abdurrahman" İbn Mes'ud'un künyesidir.
"Abdullah: Nasıl buldun dedi." Abdullah bu soruyu
Habbab'a sordu. Çünkü ondan birisine okutmasını isteyen ilk kişi o idi. Habbab
"Pek güzel" diye cevap verdi.
"Sonra Habbab'a döndü, üzerinde {elinde} altından bir yüzük
vardı. Bu yüzüğün atılma" onu bırakıp atma "zamanı gelmedi mi,
dedi."
Hadis-i şerifte İbn Mes'ud'a ait bir menkıbe olduğu gibi, onun
öğüt verirken ve öğretirken güzel bir teenni ile hareket ettiği
anlaşılmaktadır. Aynı şekilde bazı ashabı kiram bazı hükümleri bilmeyebilirdi.
Bu hususta dikkati çekilirse yanlışından da dönerdi. Muhtemelen Habbab erkeklerin
altın giymelerine dair nehyin tenzih ifade ettiğine inanıyordu. Fakat İbn
Mes'ud haram olduğuna dikkatini çekince hemen bu kanaati kabul edip, kendi
kanaatinden döndü.