SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1604 >>

DEVAM: 35. HUDEYBİYE GAZVESİ

 

حدثنا ابن نمير: حدثنا يعلى: حدثنا إسماعيل قال: سمعت عبد الله بن أبي أوفى رضي الله عنهما قال:

 كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم حين اعتمر، فطاف فطفنا معه، وصلى فصلينا معه، وسعى بين الصفا والمروة، فكنا نستره من أهل مكة لا يصيبه أحد بشيء.

 

[-4188-] Abdullah b. Ebi Evfa r.a. dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem umre yaptığında biz de onunla beraber idik. O tavaf yaptı, onunla beraber biz de tavaf ettik. O namaz kıldı, biz de onunla beraber namaz kıldık. Safa ile Merve arasında da sa'y etti. Biz herhangi bir kimse ona bir şeyatıp isabet ettirmesin diye Mekkelilere karşı onu saklıyor (koruyor)duk."

 

 

حدثنا الحسن بن إسحاق: حدثنا محمد بن سابق: حدثنا مالك بن مغول قال: سمعت أبا حصين قال: قال أبو وائل:

 لما قد سهل بن حنيف من صفين أتيناه نستخبره، فقال: اتهموا الرأي، فلقد رأيتني يوم أبي جندل ولو أستطيع أن أرد على رسول الله صلى الله عليه وسلم أمره لرددت، والله ورسوله أعلم، وما وضعنا أسيافنا على عواتقنا لأمر يفظعنا إلا أسهلن بنا إلى أمر نعرفه قبل هذا الأمر، ما نسد منها خصما إلا انفجر علينا خصم ما ندري كيف نأتي له.

 

[-4189-] Ebu Husayn Ebu Vail'den rivayetle dedi ki: "Sehl b. Huneyf Sıffin'den döndüğünde yanına gidip ondan haberleri öğrenmek istedik. Dedi ki:

 

Görüşlerinizi itham ediniz (kişisel görüşlerinize güvenmeyiniz). Ben Ebu Cendel günü kendimi şu halde görmüştüm: Eğer Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emrini geri çevirebilecek olsaydım onu geri çevirecektim. Fakat Allah ve Resulü daha iyi bilir. Bizi dehşete düşüren bir iş dolayısıyla kılıçlanmızı omuzlanmıza ne kadar koyduysak mutlaka bildiğimiz bir işe bizi kolaylıkla ulaştırmıştır. Bu işten önce. (hep böyleydi). Ancak biz bu işten bir gediği kapatır kapatmaz mutlaka bizim aleyhimize ona nasıl karşı duracağımızı bilemeyeceğimiz daha başka gedikler açıld!."

 

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حماد بن زيد، عن أيوب، عن مجاهد، عن ابن أبي ليلى، عن كعب بن عجرة رضي الله عنه قال:

 أتى علي النبي صلى الله عليه وسلم زمن الحديبية، والقمل يتناثر على وجهي، فقال: (أيؤذيك هوام رأسك). قلت: نعم، قال: (فاحلق، وصم ثلاثة أيام، أو أطعم ستة مساكين، أو انسك نسيكة). قال: أيوب: لا أدري بأي هذا بدأ.

 

[-4190-] Ka'b b. Ucre r.a. dedi ki: "Hudeybiye zamanında bitler (başımdan) yüzüme saçılıp dökülürken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanıma gelerek:

 

Başındaki haşereler seni rahatsız ediyor mu, diye sordu.

 

Ben: Evet dedim. Şöyle buyurdu: O halde saçlarını traş et, üç gün oruç tut yahut altı yoksula yemek yedir ya da bir kurban kes."

 

Eyyub dedi ki: "Bunların hangisi ile (söze) başladığını bilmiyorum."

 

 

حدثني محمد بن هشام أبو عبد الله: حدثنا هشيم، عن أبي بشر، عن مجاهد، عن عبد الرحمن بن أبي ليلى، عن كعب بن عجرة قال:

 كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم بالحديبية ونحن محرمون، وقد حصرنا المشركون، قال: كانت لي فروة، فجعلت الهوام تساقط على وجهي، فمر بي رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (أيؤذيك هوام رأسك). قلت: نعم، قال: وأنزلت هذه الآية: {فمن كان منكم مريضا أو به أذى من رأسه ففدية من صيام أو صدقة أو نسك}.

 

[-4191-] Ka'b b. Ucre dedi ki: "Hudeybiye'de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte -ihramlı halde- idik. Müşrikler bizi (Beyte ulaşmaktan) alıkoymuştu. (Ka'b) dedi ki:

 

Benim de kulaklarımın yumuşaklarına kadar varan saçlarım vardı. Haşereler (bitler) yüzüme dökülmeye başladı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanımdan geçince: Başındaki haşereler seni rahatsız ediyor mu, diye sordu. Ben:

 

Evet dedim ve şu: "Artık içinizde her kim hasta olur yahut başında bir eziyet bulunursa ona oruç, sadaka yahut da kurbandan (biriyle) fidye gerekir. "[Bakara, 196] ayeti nazil oldu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kimse ona bir şey isabet ettirmesin diye." Bu kaza umresinde idi. Abdullah b. Ebi Evf€ı'nın ağaç altında beyTat edenlerden olduğu daha önce de geçmişti. Ayrıca o Hudeybiye umresinde de bulunmuştu. Çünkü Hudeybiye'de bulunan herkes ertesi sene Nebi sallallShu aleyhi ve sellem ile birlikte kaza umresini yapmak üzere umreye gitmişti. Bu hadis daha önce Cihad bölümünün sonlarında da geçmişti.

 

 

باب: قصة عكل وعرينة.

36. UKL VE UREYNE(LİLER)İN KISSASI

 

حدثني عبد الأعلى بن حماد: حدثنا يزيد بن زريع: حدثنا سعيد، عن قتادة: أن أنسا رضي الله عنه حدثهم: أن ناسا من عكل وعرينة، قدموا المدينة على النبي صلى الله عليه وسلم وتكلموا بالإسلام، فقالوا: يانبي الله، إنا كنا أهل ضرع، ولم نكن أهل ريف، واستوخموا المدينة، فأمرلهم رسول الله صلى الله عليه وسلم بذود وراع، وأمرهم أن يخرجوا فيه فيشربوا من ألبانها وأبوالها، فانطلقوا حتى إذا كانوا ناحية الحرة كفروا بعد إسلامهم وقتلوا راعي النبي صلى الله عليه وسلم واستاقوا الذود، فبلغ النبي صلى الله عليه وسلم فبعث الطلب في آثارهم، فأمر بهم فسمروا أعينهم، وقطعوا أيديهم، وتركوا في ناحية الحرة حتى ماتوا على حالهم.

قال قتادة: بلغنا أن النبي صلى الله عليه وسلم بعد ذلك كان يحث على الصدقة، وينهى عن المثلة.

وقال شعبة أبان وحماد عن قتادة: من عرينة. وقال يحيى بن أبي كثير وأيوب عن أبي قلابة عن أنس: قدم نفر من عكل.

 

[-4192-] Katade'den rivayete göre Enes r.a. kendilerine şunu anlatmıştır:

 

"Ukl ve Ureyne'den bir takım kimseler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna geldiler ve Müslüman olduklarını ifade ederek:

 

Ey Allah'ın Nebisi! Bizler hayvancılıkla uğraşan kimselerdik. Ancak ziraat yapan kimseler değildik dediler.

 

Medine'nin havasını da ağır bulduklarından Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara bir kaç deve ve bir çobanın tahsis edilmesini emretti. Onlara da bunlarla birlikte (Medine'nin dışına) çıkmalarını ve develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini emretti. Onlar da çıkıp gittiler.

 

Nihayet el-Harre denilen yerin bir tarafına geldiklerinde İslama girdikten sonra kafir oldular, Nebiin çobanını öldürdüler, develeri de önlerine katıp götürdüler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e haber ulaşınca o da peşlerinden onları takip edecek kimseler gönderdi. Onlar hakkında verdiği emir üzere kızdırılmış çivilerle gözlerini dağladılar, ellerini kestiler. Kendi halleriyle ölünceye kadar elHarre'nin bir kenarına terk edildiler."

 

Katade dedi ki: "Bize ulaştığına göre bundan sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemin Sadaka vermeyi teşvik ettiği ve müsle yapmayı yasakladığı haberi ulaşmıştır."

 

 

حدثني محمد بن عبد الرحيم: حدثنا حفص بن عمر، أبوعمر الحوضي: حدثنا حماد بن زيد: حدثنا أيوب والحجاج الصواف قال: حدثني أبو رجاء مولى أبي قلابة، وكان معه بالشأم: أن عمر بن عبد العزيز استشار الناس يوما، قال: ما تقولون في هذه القسامة؟ فقالوا: حق قضى بها رسول الله صلى الله عليه وسلم وقضت بها الخلفاء قبلك، قال: وأبو قلابة خلف سريره، فقال عنبسة بن سعيد: فأين حديث أنس في العرنيين؟ قال أبو قلابة: إياي حدثه أنس بن مالك.

قال: عبد العزيز بن صهيب، عن أنس: عن عرينة. وقال أبو قلابة، عن أنس: من عكل، ذكر القصة.

 

[-4193-] Ebu Kilabe'nin azadlısı Ebu Reca'dan rivayete göre Ömer b. Abdulaziz bir gün etrafındakilerle istişare etti ve:

 

Şu kasame hakkında ne dersiniz, dedi. Onlar: O, bir haktır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona göre hüküm vermiştir. Senden önceki halifeler de böylece hüküm vermişlerdir, dediler.

 

(Ebu Reca) dedi ki: "Ebu Kilabe de onun tahtı arkasında bulunuyordu. Anbese b. Said: Peki, Enes'in Uranller hakkında rivayet ettiği hadisi nerede kaldı, deyince Ebu Kilabe: O hadisi bana Enes b. Malik nakletmiştir, dedi ."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bize ulaştığına göre bundan sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sadaka vermeyi teşvik ettiği ve müsle yapmayı yasakladığı haberi ulaşmıştır." İleride yüce Allah'ın izniyle ZebfÜh bölümünde (5515 nolu hadiste) müsleye dair açıklamalar gelecektir.