SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1596 >>

-3- 30 - باب: غزوة بني المصطلق من خزاعة، وهي غزوة المريسيع.

32. HUZAALILARDAN MUSTALiK OğULLARI GAZVESİ -Kİ BU EL-MUREYSi' GAZVESİDİR-

 

قال ابن إسحاق: وذلك سنة ست. وقال موسى بن عقبة: سنة أربع.

وقال النعمان بن راشد، عن الزهري: كان حديث الإفك في غزوة المريسيع.

İbn İshak: Bu gazve 6. yılda olmuştur, demiştir. Musa b. Ukbe ise dördüncü yılda olmuştur, demektedir. en-Numan b. Raşid de ez-Zührl'den naklen: İfk hadisesi el-Mureysı' gazvesinde olmuştur, demiştir.

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: أخبرنا إسماعيل بن جعفر، عن ربيعة بن أبي عبد الرحمن، عن محمد بن يحيى بن حبان، عن ابن محيريز أنه قال:

 دخلت المسجد، فرأيت أبا سعيد الخدري فجلست إليه، فسألته عن العزل، قال: أبو سعيد: خرجنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في غزوة بني المصطلق، فأصبنا سبيا من سبي العرب، فاشتهينا النساء، واشتدت علينا العزبة وأحببنا العزل، فأردنا أن نعزل، وقلنا نعزل ورسول الله بين أظهرنا قبل أن نسأله، فسألناه عن ذلك، فقال: (ما عليكم أن لا تفعلوا، ما من نسمة كائنة إلى يوم القيامة إلا وهي كائنة).

 

[-4138-] İbn Muhayrİz'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mescide girdim. Ebu Said el-Hudri'yi gördüm. Onun yanına oturdum. Ona azil yapmaya dair soru sordum.

 

Ebu Said dedi ki: Mustalik oğulları gazvesinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte çıktık. Arap kadın esirlerinden bir takım esirler aldık. Canımız kadınlarla beraber olmayı çekti. Bekarlık da bize ağır gelmeye başladı. Bununla birlikte de azilde bulunmayı yani azl yapmayı istedik. Kendi aramızda: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem aramızda bulunuyorken ona sormadan nasıl azl yapabiliriz, diye konuştuk. Ona bu hususa dair soru sorduk. O da şöyle buyurdu:

 

Bunu yapmamanızda bir beis yoktur (yani azl yapmamak sizin için vacip değildir). Çünkü kıyamet gününe kadar var olacağı takdir edilmiş herbir can mutlaka var olacaktır. "

 

 

حدثنا محمود: حدثنا عبد الرزاق: أخبرنا معمر، عن الزهري، عن أبي سلمة، عن جابر بن عبد الله قال: غزونا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم غزوة نجد، فلما أدركته القائلة، وهو في واد كثير العضاه، فنزل تحت شجرة واستظل بها وعلق سيفه، فتفرق الناس في الشجر يستظلون، وبينا نحن كذلك إذ دعانا رسول الله صلى الله عليه وسلم فجئنا، فإذا أعرابي قاعد بين يديه، فقال: (إن هذا أتاني وأنا نائم، فاخترط سيفي، فاستيقظت وهو قائم على رأسي، مخترط صلتا، قال: من يمنعك مني؟ قلت: الله، فشامه ثم قعد، فهو هذا). قال: ولم يعاقبه رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-4139-] Cabir b. Abdullah dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Necid gazvesine katıldık. Öğle sıcağı bastırınca dikenleri Arabistan kirazı ağacı gibi iri ağaçların çokça bulunduğu bir vadide idi. Bineğinden inip bir ağacın altına geçip o ağacın gölgesinde oturdu, kılıcını da (ağaca) astı. Herkes gölgelenrnek üzere ağaçların arasına çekilip dağıldı.

 

Biz bu halde iken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bizi çağırdığını duyduk. Yanına gittik. Önünde bedevi bir arab’ın oturduğunu gördük. Bize dedi ki:

 

Ben uyuyorken bu yanıma geldi. Kılıcımı kınından çekti. Uyandığımda başıma dikilmiş ve kılıcımı kınından sıyırmış olduğu halde duruyordu. Seni elimden kim kurtarabilir, dedi. Ben: Allah dedim. Sonra onu (kılıcımı) kınına yerleştirdi ve yerine oturdu. İşte bu adam odur."

 

(Cabir) dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu cezalandırmadı bile."