باب: {الذين
استجابوا لله
والرسول} / آل
عمران: 172/.
25. "ALLAH'IN VE RESULÜNÜN DAVETİNE İCABET EDENLER ...
"[Ali İmran, 172] AYETİ
حدثنا محمد:
حدثنا أبو
معاوية، عن
هشام، عن أبيه،
عن عائشة رضي
الله عنها:
{الذين
استجابوا لله
والرسول من
بعد ما أصابهم
القرح للذين
أحسنو منهم
واتقوا أجر
عظيم} قالت
لعروة: يا ابن
أختي، كان
أبوك منهم:
الزبير وأبو
بكر، لما أصاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ما أصاب
يوم أحد،
وانصرف عنه
المشركون،
خاف أن يرجعوا،
قال: (من يذهب
في إثرهم).
فانتدب منهم
سبعون رجلا،
قال: كان فيهم
أبو بكر
والزبير.
[-4077-] Aişe r.anha'dan rivayete göre:
"Yaralandıktan sonra yine Allah'ın ve Resulünün davetine icabet edenler,
onlardan iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükfaat vardır."[Ali
İmran, 172] buyruğu ile ilgili olarak Urve'ye şunları söylemiştir:
Kardeşimin oğlu, senin iki baban Zübeyr ve Ebu Bekir bunlar
arasında idi. Uhud günü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in başına
gelenler gelip çatınca müşrikler de onu bırakıp geri dönünce tekrar (Müslümanların
üzerine) geri geleceklerinden korktu. Kim onların arkasından gider, diye sordu.
Aralarından yetmiş kişi bunun için öne çıktı."
(Urve) dedi ki: Aralarında Ebu Bekir ve Zübeyr'de vardı.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Allah'ın ve Resulünün davetine icabet edenler[Ali İmran,
172] buyruğu" Başlık, bu buyruğun nüzuI sebebi ve bunun Uhud ile alakası
olduğu anlamındadır.
İbn İshak dedi ki: Uhud Şewalin ortası ve cumartesi günü oldu.
Ertesi gün Şewalin 16'sına rastlayan Pazar günü Resulullah salı allah u aleyhi
ve sellem'in münadisi halk arasında, düşmanın arkasından gidip, düşmanı takip
etmek için nida ettirdi ve, bizimle beraber ancak dün Uhud'da bulunanlar
çıkabilir, dedi. Cabir b. Abdullah da onunla birlikte çıkmak için izin
isteyince ona izin verdi. O Sadece düşmanları korkutmak için ve karşı karşıya
kaldıkları musibetlerin kendilerini, düşmanlarını takip etmekten yana acze
düşürmediğini anlamalarını sağlamak için çıktı. Hamrau'l-Esed denilen yere
ulaşınca Huzaalı Said b. Ebi Mabed onunla karşılaştı. Bana Abdullah b. Ebi
Bekr'in anlattığına göre ashabının karşı karşıya kaldığı musibet dolayısıyla
ona taziyede bulundu ve Ebu Süfyan ile beraberindekilerle er-Ravha denilen
yerde karşılaşmış olduğunu, kendi kendilerini: Muhammed'in ashabının pek çoğunu
ve onların ileri gelenlerini öldürdüğümüz halde onları toptan imha etmeden geri
döndük diye kınadıklarınr, bunun üzerine Mabed'in onlara Muhammed (Uhud'a)
katılmayıp, Medine'de geri kalanlardan oluşan benzerini görmediğim büyük bir
toplulukla sizin arkanızdan sizi takip etmek üzere yola koyulduklarını haber
verdiğini söyledi. (Abdullah b. Ebi Bekr) dedi ki:
Bu onları görüşlerinden vazgeçirdi, bunun üzerine Mekke'ye geri
döndüler."
باب: من قتل
من مسلمين يوم
أحد.
26. UHUD GÜNÜ MÜSLÜMANLARDAN ÖLDÜRÜLENLER
منهم: حمزة بن
عبد المطلب،
واليمان،
وأنس بن النضر،
ومصعب بن عمير.
Hamza b. Abdulmuttalib, el-Yeman, Enes b. Nadr ve Mus'ab b.
Umeyr bunlar arasındadır.
حدثني عمرو
بن علي: حدثنا
معاذ بن هشام
قال: حدثني
أبي، عن قتادة
قال:
ما
نعلم حيا من
أحياء العرب،
أكثر شهيدا،
أعز يوم
القيامة من
الأنصار.
قال قتادة:
وحدثنا أنس بن
مالك:
أنه
قتل منهم يوم
أحد سبعون،
ويوم بئر
معونة سبعون،
ويوم اليمامة
سبعون. وقال:
وكان بئر معونة
على عهد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
ويوم اليمامة
على عهد أبي
بكر، يوم
مسيلمة الكذاب.
[-4078-] Katade dedi ki: "Kıyamet gününde arap
kabileleri arasında Ensardan nurlu şehitleri daha çok olacak olan herhangi bir
kabile bilmiyorum. Katade dedi ki:
Ayrıca bize Enes b. Malik'in anlattığına göre Uhud günü Ensardan
70 kişi öldürüldü. Bi'ri Maune'de 70 kişi, kıyamet gününde 70 kişi şehit düştü.
(Enes) dedi ki: Bi'ri Maune, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hayatta
iken olmuştu, Yemame günü de Ebu Bekir'in halifeliği döneminde
Müseylimetu'I-Kezzab'ın öldürüldüğü gündür."
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا الليث،
عن ابن شهاب،
عن عبد الرحمن
بن كعب بن
مالك: أن جابر
بن عبد الله
رضي الله عنهما
أخبره:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كن يجمع
بين رجلين من
قتلى أحد في
ثوب واحد، ثم
يقول: (أيهم أكثر
أخذا للقرآن).
فإذا أشير له
إلى أحد قدمه في
اللحد، وقال:
(أنا شهيد على
هؤلاء يوم
القيامة).
وأمر بدفنهم
بدمائهم، ولم
يصل عليهم،
ولم يغسلوا.
[-4079-] Cabir b. Abdullah r.a.'ın şöyle dediği rivayet
edilmiştir:
"ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud'da
öldürülenlerden iki kişiyi aynı kefene sarıyar, sonra bunların hangisi daha çok
Kur'an'ı biliyordu diye soruyordu. Ona herhangi birisi işaret edilecek olursa
lahde onu öne yerleştiriyor ve şöyle buyuruyordu:
Kıyamet gününde bunlara ben şahit olacağım. Allah Resulü
şehit1erin kanlarıyla gömülmesini emretti, onlara namaz kılmadı ve gusül de
edilmediler."
وقال أبو
الوليد، عن
شعبة، عن ابن
المنكدر قال:
سمعت جابر ابن
عبد الله قال:
لما
قتل أبي جعلت
أبكي، وأكشف
الثوب عن
وجهه، فجعل
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم ينهونني
والنبي صلى
الله عليه
وسلم لم ينه،
وقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (لا
تبكيه - أو: ما
تبكيه -
مازالت الملائكة
تظله
بأجنحتها حتى
رفع).
[-4080-] Cabir dedi ki: Babam öldürülünce ağlamaya ve
yüzü üzerindeki örtüyü açmaya başladım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
ashabı ise benim bu işimi engellemek istedikleri halde Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem engellemedi. Ayrıca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Onun için ağlama!. Çünkü kaldırılıncaya kadar melekler
kanatlarıyla onu gölgelendirip durdu."
حدثنا محمد
بن العلاء:
حدثنا أسامة،
عن بريد بن
عبد الله بن
أبي بردة، عن
جده أبي بردة،
عن أبي موسى
رضي الله عنه - أرى
- عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(رأيت في رؤياي
أني هززت سيفا
فانقطع صدره،
فإذا هو ما أصيب
من المؤمنين
يوم أحد، ثم
هززته أخرى
فعاد كأحسن ما
كإن، فاذا هو
ما جاء به
الله من الفتح
واجتماع
المؤمنين،
ورأيت فيها
بقرا، والله
خير، فاذا هم
المؤمنون يوم أحد).
[-4081-] Ebu Musa r.a. --zannederim Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'den diye nakletti- dedi ki:
"Rüyamda bir kılıç salladığımı gördüm. Ön tarafının ortası
kırıldı. Meğer o Uhud günü mu'minlerden isabet alacak olanlar demekmiş. Sonra
onu bir daha salladım, önceki halinden daha güzel bir hale geldi. Meğer o da
Allah'ın nasip edeceği fetih ve mu'minlerin bir araya gelip toplanmaları
demekmiş. Rüyamda ayrıca birtakım inekler gördüm. Şüphesiz Allah en hayırlı
olandır. Meğer onlar da Uhud günü (şehid düşecek) mu'minler demekmiş."
حدثنا أحمد
بن يونس:
حدثنا زهير:
حدثنا الأعمش،
عن شقيق، عن
خباب رضي الله
عنه قال:
هاجرنا
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم ونحن نبتغي
وجه الله،
فوجب أجرنا
على الله،
فمنا من مضى،
أو ذهب، لم
يأكل من أجره
شيئا، كان
منهم مصعب بن
عمير، قتل يوم
أحد، فلم يترك
إلا نمرة، كنا
إذا غطينا بها
رأسه خرجت
رجلاه، وإذا
غطي بها رجلاه
خرج رأسه،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (غطوا
بها رأسه،
واجعلوا على
رجليه
الإذخر). أو قال:
(ألقوا على
رجليه من
الإذخر). ومنا
من أيعنت له
ثمرته فهو
يهدبها.
[-4082-] Habbab r.a. dedi ki: "Bizler yüce Allah'ın
vechini (rızasını) arayarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte
hicret ettik. Ecrimizi vermek Allah'a aittir. Aramızdan kimisi ecrinden hiçbir
şey yemediği haldegeçip gitti. Bunlardan birisi Mus'ab b. Umeyr idi.
Uhud günü öldürüldüğünde geriye sadece çizgili bir elbise
bırakmıştı. Onunla baş tarafından onu örttüğümüz takdirde ayakları dışarıda
kalıyordu. O örtüyle ayakları örtülecek olursa başı dışarıda kalırdı. Bunun
üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bizlere: Onunla baş tarafından onu
örtün üz ve ayakları üzerine de izhir otu bırakınız, diye buyurdu. Ya da,
ayakları üzerine izhirden bir miktar bırakınız, dedi. Kimisinin de meyveleri
kendisi için olgunlaştı. İşte o da onları toplamaktadır."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Ve onların cenaze namazıarını kılmadı." Bu hadise
dair açıklamalar daha önce Cenazeler bölümünde(1343. hadiste) geçmiş
bulunmaktadır.
"Ki hayır Allah'tandır." Bu da Iyad'ın ve başkalarının
açıkça belirttikleri gibi rüyanın bir parçasıdır ..
es-Süheyll der ki: Buyruk, "boğazlanan inekler gördüm,
hayır da Allah'tandır" demektir.
Derim ki: İbn İshak'ın rivayetinde: "Ve ben -ki hayır Allah'tandır-
inekler gördüm" şeklindedir.
Mürselolarak Urve'den gelen İbn Abbas'ın zikrettiği hadiste
şöyle denilmektedir: "Gördüğüm inekleri aramızda bir takım kimselerin
öldürülmesi şeklinde yorumladım. (İbn Abbas) dedi ki: Bu Müslümanlardan şehit
edilenler olarak çıktı."
(İnek demek olan "bekar" kelimesi ile aynı kökten
gelen) "Bakr: boğazlamak, kesmek" lafzı karnın yarılması demektir.
İşte bu da isimden uygun bir anlamın çıkartılması suretiyle rüya yorum
şekillerinden birisidir.
باب: (أحد
يحبنا ونحبه).
27. UHUD BİZİ SEVEN, BİZİM DE KENDİSİNİ SEVDİĞİMİZ BİR DAğDIR
قاله عباس بن
سهل، عن أبي
حميد، عن
النبي صلى الله
عليه وسلم.
Bunu Abbas b. Fuheyr, Ebu Humeyd'den, o Nebi s.a.v.'den diye
zikretmiştir.
حدثني نصر بن
علي قال:
أخبرني أبي،
عن قرة بن خالد،
عن قتادة:
سمعت أنسا رضي
الله عنه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (هذا
جبل يحبنا
ونحبه).
[-4083-] Katade, Enes r.a.'l şöyle derken dinledim:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Uhud bizi seven, bizim" de kendisini sevdiğimiz bir
dağdır."
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن عمرو، مولى
عبد المطلب،
عن أنس رضي
الله عنه:
أن
رسول صلى الله
عليه وسلم طلع
له أحد، فقال: (هذا
جبل يحبنا
ونحبه، اللهم
إن إبراهيم
حرم مكة، وإني
حرمت ما بين
لابتيها).
[-4084-] Enes b. Malik r.a.'dan rivayete göre "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud'u görünce şöyle buyurdu: Bu bizi seven, bizim
de kendisini sevdiğimiz bir dağdır. Allah'ım, gerçek şu ki İbrahim Mekke'yi
haram belde kıldı. Ben de onun (Medine'nin) iki kara taşlığı arasını haram
(belde) kılıyorum."
حدثني عمرو
بن خالد،
حدثنا الليث،
عن يزيد بن أبي
حبيب، عن أبي
الخير، عن
عقبة:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم خرج
يوما، فصلى على
أهل أحد صلاته
على الميت، ثم
انصرف إلى المنبر
فقال: (إني فرط
لكم، أنا شهيد
عليكم، وإني لأنظر
إلى حوضي
الآن، وإني
أعطيت مفاتيح
خزائن الأرض،
أو مفاتيح
الأرض، وإني
والله ما أخاف
عليكم أن
تشركوا بعدي،
ولكني أخاف
عليكم أن
تنافسوا فيها).
[-4085-] Ukbe'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bir gün çıkıp Uhud'da şehit düşenler üzerine cenaze namazı kıldı. Daha
sonra minbere çıkıp şöyle buyurdu:
"Ben sizden önce gideceğim. Ben size karşı bir şahidim.
Andolsun şu anda Havz'ıma bakıyorum. Bana yeryüzü hazinelerinin anahtarları -ya
da yeryüzünün anahtarları- verildi. Ben Allah'a yemin ederim ki sizin
hakklnlzda benden sonra şirk koşacağınızdan korkmuyorum,. Fakat sizin için onda
(dünyaIık hususunda) birbirinizle yarışa gireceğinizden korkuyorum."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bu, bizi seven, bizim de kendisini sevdiğimiz bir
dağdır." Bundan sonraki rivayetten açıkça anlaşıldığına göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sözü, hacdan dönüşü sırasında dağı gördüğü vakit
söylemiştir. Bunun anlamı ile ilgili olarak ilim adamlarının farklı görüşleri
vardır:
1- İfadede muzaf hazf edilmiştir. Bunun takdiri: "Uhud
halkı" şeklindedir.
Bununla da kastedilen Ensardır ... Çünkü Uhud'a komşu olanlar
onlardır.
2- Allah ResLılü bunu aile halkına yaklaşıp, onlarla
karşılaşacağı için bir seferden döndüğü vakit lisan-ı hali ile sevincini
anlatmak için söylemiştir. Nitekim seven kimsenin sevdikleriyle karşılaşması
halinde yaptığı budur.
3- Sevgi gerçek manasıyla, hakikati ve zahiri üzere ifade
edilmiştir.. Çünkü Uhud, Ebu Abs b. Cebr yoluyla gelen merfu hadiste Sabit
olduğu üzere cennetteki dağlardan birisidir: "Uhud bizi seven, bizim de
kendisini sevdiğimiz bir dağdır ve o cennetteki dağlardandır." Bu hadisi
Ahmed rivayet etmiştir.
Dağın tesbih etmesi mümkün olduğu gibi, onun sevgi beslernesi de
mümkündür ve buna bir engel yoktur. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu dağa
sarsılması üzerine akıl sahibi varlıklara hitap edildiği gibi hitap etmiş ve
ona: "Hareket etme Uhud" demiştir.
Süheyli der ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güzelliklere
yormayı, gUzel ismi severdi. Ehadiyetten türemiş isimden daha güzel bir isim de
olamaz. (es-Süheyli devamla) der ki: Uhud her ne kadar ehadiyet'ten türetilmiş
ise de, harflerinin harekesi ötredir. Bu ise ehad (ber ve tek) olanın dininin,
yüce ve üstün olduğu izlenimini vermektedir. Dolayısıyla Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'in Uhud'a sevgisi hem lafzen, hem de manen sözkonusu olup, dağlar
arasında bundan dolayı ona tahsis edilmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Nebi efendimizin "bizi seven, bizim de kendisini
sevdiğimiz" sözleri ile ilgili açıklamalar Çihad bölümünün "hizmet
görmek üzere küçük çocukla gazaya çıkan" başlığında (2893. hadiste) geçmiş
bulunmaktadır.