SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1582 >>

DEVAM: 18. bab

 

حدثني عبد الله بن محمد: حدثنا مروان بن معاوية: حدثنا هاشم بن هاشم السعدي قال: سمعت سعيد بن المسيب يقول: سعد بن أبي وقاص يقول:

 نثل لي النبي صلى الله عليه وسلم كنانته يوم أحد، فقال: (أرم فداك أبي وأمي).

 

[-4055-] Sa'd b. Ebi Vakkas dedi ki: "Uhud günü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ok torbasındaki okları benim önüme açarak: Anam babam sana feda olsun, ok at, diye buyurdu."

 

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن يحيى بن سعيد قال: سمعت سعيد ابن المسيب قال: سمعت سعدا يقول:

 جمع لي النبي صلى الله عليه وسلم أبويه يوم أحد.

 

[-4056-] Yahya b. Said dedi ki: Said b. el-Müseyyeb 'i şöyle derken dinledim: "Ben Sa'd'i şöyle derken dinledim: Uhud günü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ana ve babasını bir arada benim için zikretti ve onlar sana feda olsun, diye buyurdu."

 

 

حدثنا قتيبة: حدثنا ليث، عن يحيى، عن ابن المسيب أنه قال: قال سعد بن أبي وقاص رضي الله عنه:

 لقد جمع لي رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم أحد أبويه كليهما، يريد حين قال: (فداك أبي وأمي) وهو يقاتل.

 

[-4057-] İbn el-Müseyyeb'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Sa'd b. Ebi Vakkas r.a. dedi ki: Uhud günü Resulullah sallal1ahu aleyhi ve sellem savaşırken benim için anne babasının her ikisini de bir arada zikretti -o bu sözleriyle, babam ve anam sana feda olsun dediği zamanı kastetmektedir.-

 

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا مسعر، عن سعد، عن ابن شداد قال: سمعت عليا رضي الله عنه يقول:

 ما سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يجمع أبويه لأحد غير سعد.

 

[-4058-] İbn Şeddad dedi ki: "Ali r.a.'ı şöyle derken dinledim: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Sa'd'in dışında herhangi bir kimse için (babam anam sana feda olsun, diyerek) baba ve annesini bir arada zikrettiğini hiç işitmedim."

 

 

حدثنا يسرة بن صفوإن: حدثنا إبراهيم، عن أبيه، عن عبد الله ابن شداد، عن علي رضي الله عنه قال:

 ما سـمعت النبـي صلـى اللـه عليه وسلم جمـع أبويه لأحد إلا لسعد بن مالك، فإني سمعته يقول يوم أحد: (يا سعد ارم، فداك أبي وأمي).

 

[-4059-] Ali r.a. dedi ki: "Ben Sa'd b. Malik dışında kimseye baba ve annesini bir arada zikir {ederek, sana feda olsunlar deldiğini duymadım. Ben Uhud günü onu: Ey Sa'd ok at, babam anam sana feda olsun derken dinledim."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Beraberinde iki adam vardı. Onun önünde savaşıyorlardı." Bunlar Cibril ve Mikail idiler. Nitekim Müslim'de bir başka rivayet yoluyla Mis'ar'den böyle rivayet edilmiştir. Hadisin sonunda: "Cibril ve Mikail'i kastediyor" denilmektedir.

 

"Sa'd'in dışında" kastettiği Sad b. Ebi Vakkas'tır. {Ebu Vakkas} da ikinci rivayette olduğu gibi İbn Malik'tir.

 

 

حدثنا موسى بن إسماعيل، عن معتمر، عن أبيه قال:

 زعم أبو عثما ن: أنه لم يبق مع النبي صلى الله عليه وسلم، في بعض تلك الأيام التي يقاتل فيهن، غير طلحة وسعد. عن حديثهما.

 

[-4060 - 4061-] Mu'temir, babasından rivayetle dedi ki: "Ebu Osman, o günlerin birisinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte kalıp da savaşmış Talha ve Sa'd'ın dışında kimse kalmamış olduğunu --onlardan rivayet ettiği iki hadislerine göre- söylemiştir.

 

 

حدثنا عبد الله بن أبي الأسود: حدثنا حاتم بن إسماعيل، عن محمد بن يوسف قال:سمعت السائب بن يزيد قال:

 صحبت عبد الرحمن بن عوف وطلحة بن عبيد الله والمقداد وسعداً رضي الله عنهم، فما سمعت أحدا منهم يحدث عن النبي صلى الله عليه وسلم، إلا أني سمعت طلحة يحدث عن يوم أحد.

 

[-4062-] Muhammed b. Yusuf dedi ki: es-Saib b. Yezid'i şöyle derken dinledim: "Ben, Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah, el-Mikdad ve Said (Allah onlardan razı olsun) ile birlikte arkadaşlık ettim. Onlardan birisinin Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den hadis naklettiğini duymadım. Ancak ben Talha'nın Uhud gününden söz ettiğini dinledim."

 

 

حدثني عبد الله بن أبي شيبة: حدثنا وكيع، عن إسماعيل، عن قيس قال: رأيت يد طلحة شلاء، وقى بها النبي صلى الله عليه وسلم يوم أحد.

 

[-4063-] Kays dedi ki: "Ben Talha'nın Uhud günü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kendisiyle koruduğu elinin felç olmuş olduğunu gördüm."

 

 

حدثنا أبو معمر: حدثنا عبد الوارث: حدثنا عبد العزيز، عن أنس رضي الله عنه قال:

 لما كان يوم أحد إنهزم الناس عن النبي صلى الله عليه وسلم، وأبو طلحة بين يدي النبي صلى الله عليه وسلم مجوب عليه بحجفة له، وكان أبو طلحة رجلا راميا شديد النزع، كسر يومئذ قوسين أو ثلاثا، وكان الرجل يمر معه بجعبة من النبل، فيقول: (إنثرها لأبي طلحة). قال: ويشرف النبي صلى الله عليه وسلم ينظر إلى القوم، فيقول أبو طلحة: بأبي أنت وأمي، لا تشرف، يصبك سهم من سهام القوم، نحري دون نحرك، ولقد رأيت عائشة بنت أبي بكر وأم سليم، وإنهما لمشمرتان، أرى خدم سوقهما، تنقزان القرب على متونهما، تفرغانه في أفواه القوم، ثم ترجعان فتملآنها، ثم تجيئإن فتفرغانه في أفواه القوم، ولقد وقع السيف من يد أبي طلحة، إما مرتين وإما ثلاثا.

 

[-4064-] Enes r.a. dedi ki: "Uhud gününde insanlar Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in etrafından dağıldılar. Ebu Talha ise Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önünde, kalkanı ile onu koruyordu. Ebu Talha oldukça hızlı bir şekilde ok atan bir kişi idi. O gün iki ya da üç yay kırdı. Bir adam beraberindeki ok torbası ile yanından geçiyor, Nebi ona: O ok torbasını Ebu Talha'nın önüne bir saç, diyordu.

 

(Enes) dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de uzanıp oradakileri gözetliyor idi. Ebu Talha ise: Babam anam sana feda olsun, öne uzanıp bakma, sana düşmanın attığı oklardan birisi isabet eder. Benim göğsüm sana siper olsun, diyordu.

 

Ebu Bekir'in kızı Aişe ile Ümmü Süleym'in ise elbiselerini toplamış oldukları halde onların baldırlarındaki halhallarının göründüğünü ve omuzlarında kırbaları taşıyarak savaşçıların ağızlarına boşalttıklarını, sonra tekrar geri dönüp o kırbalarını doldurduklarını, sonra gelerek o kırbaların sularını savaşçıların ağızlarına boşalttıklarını gördüm. Andolsun Ebu Talha'nın elinden kılıç (uyuklamaktan dolayı) iki ya da üç defa düştü."

 

 

حدثني عبيد الله بن سعيد: حدثنا أبو أسامة، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 لما كان يوم أحد هزم المشركون، فصرخ إبليس لعنة الله عليه: أي عباد الله أخراكم، فرجعت أولاهم فاجتلدت هي وأخراهم، فبصر حذيفة فإذا هو بأبيه اليمان، فقال: أي عباد الله أبي أبي، قال: قالت: فوالله ما احتجزوا حتى قتلوه، فقال حذيفة: يغفر الله لكم. قال: عروة: فوالله ما زالت في حذيفة بقية خير، حتى لحق بالله عزوجل.

بصرت علمت، من البصيرة في الأمر، وأبصرت من بصر العين، يقال: بصرت: وأبصرت واحد.

 

[-4065-] Aişe r.anha dedi ki: "Uhud gününde (ilkin) müşrikler bozguna uğradı. İblis --üzerine Allah'ın Ianeti olsun--: Ey Allah'ın kulları, arkanıza dikkat ediniz, diye feryat etti. Bunun üzerine onların önlerinde olanlar geri döndü, arkada kalanlarıyla birlikte şiddetlice savaştılar. Huzeyfe bakınınca babası el-Yeman'ı görüverdi.

 

Ey Allah'ın kulları babam, babam (onu sakın öldürmeyin) dedi.

 

(Urve) dedi ki: Aişe r.anha dedi ki: Allah'a yemin ederim onu öldürmekten geri durmadılar. Bunun üzerine Huzeyfe: Allah size mağfiret buyursun, dedi. Urve dedi ki: Allah'a yemin ederim, Huzeyfe'de Allah'a kavuşuncaya kadar hayır hep devam etti."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"İnsanlar dağıldı" bozguna uğradı. Maksat onların bir kısmıdır. Bu ifadeyi bu şekilde mutlak olarak kullanması daha önce açıklandığı gibi onların dağılmış olmaları dolayısı iledir. Gerçekte durum şudur: Savaşa katılanlar üç gruba ayrıldılar. Bir kısım Medine'nin yakınlarına varıncaya kadar geri dönüp kaçmaya devam etti. Bunlar savaş bitene kadar geri dönmediler. Bunların sayısı pek azdı. Yüce Allah'ın: "İki ordunun karşılaştığı gün içinizden geri dönüp kaçanları ancak şeytan yaptıkları bazı işler yüzünden yoldan çıkarmak istemişti."[Al-i İmran, 155] buyruğu bunlar hakkında nazil olmuştur. Bir başka kesim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in öldürüldüğünü işitince şaşırıp kaldılar. Onlardan her birisinin amacı ya kendisini korumak yahut da savaş ile ilgili kanaati ve basireti doğrultusunda öldürülünceye kadar devam etmek istemişti. Ashabın çoğunluğu da bunlar idi. Bir diğer kesim de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte sebat göstermişti. Daha sonra ikinci kısımda bulunanlar da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in az önce kaydedilen yedinci hadiste (4060-4061) açıkladığım gibi peyderpey geri döndüler. Böylelikle Nebi sallalliıhu aleyhi ve sellem ile birlikte kalanlara dair birbirinden farklı çeşitli haberlerin arası telif edilebilir.

 

"O gün elinde" ileri derecede ok attığından dolayı "iki ya da üç yay kırıldı."

 

"Bakma" yani onların ne yaptıklarını görmek için bakma.

"Sana isabet eder." O bunu bir örnek olsun diye söylemiş gibidir yani bakarsan sana isabet edebilir.

 

"Ben senin önünde çarpışıyorum." Yani kendimi sana feda ediyorum.

 

"Ebu Bekir 'in kızı" mu'minlerin annesi "Aişe'yi" ve Enes'in annesi "Ümmü Suleym'i gördüm ... "

 

"Halhallarını görüyordum." Hadis daha önce Cihad bölümünde (2880 numara ile ) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Uhud gününde müşrikler geri dönüp kaçtı. İblis: Ey Allah'ın kulları, arkanıza dikkat edin diye feryat etti." Yani arka tarafınızdan kendinizi korumaya çalışın. Bu, savaş esnasında gerisinden saldırıya uğrayacağından korkulan kimseler için söylenen bir sözdür. Bu olay da okçuların yerlerini terk edip daha önce açıklandığı gibi, müşriklerin karargahında ganimet toplamak üzere girdikleri vakit olmuştu.

 

"Bunun üzerine öndekiler geri döndü, geride bıraktıklarıyla birlikte savaştı." Yani onların düşman olduklarını zannediyorlardı. Buna dair açıklamalar da geçmiş bulunmaktadır. Geri döndüklerinde Müslümanlar müşriklere karıştı ve her iki ordu birbirinden ayırtedilmeyecek şekilde birbirine girdi. Bu sebeple de Müslümanlar birbirlerini öldürdüler.

 

İbn İshak der ki: "Bana Asım b. Ömer, Mahmud b. Lebid'in şöyle dediğini nakletti: Huzeyfe'nin babası el-Yeman ile Sabit b. Vakş oldukça yaşlı iki ihtiyar idiler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem onları kadın ve çocuklarla birlikte bırakmıştı. Onlar da kendi aralarında konuşarak şehit olmayı arzu ettiler. Kılıçlarını alıp müslümanların geri çekilmelerinden sonra Müslümanlara yetiştiler. Fakat Müslümanlar onların yanlarına geldiklerini bilmiyarlardı. Sabit'i müşrikler öldürdü, el-Yeman'ın ise Müslümanların kılıçları üzerine inip kalktı ve onun kim olduğunu tanımadan onu öldürdüler."

 

"Urve dedi ki. .. " İbn İshak'ın rivayetinde şöyle denilmektedir: Huzeyfe: Babamı öldürdün, dedi. Onlar: Allah'a yemin ederiz onu tanımadık, dediler. Doğruyu söylediler. Bunun üzerine Huzeyfe: Allah size mağfiret etsin, dedi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem el-Yeman'ın diyetin i ödemek istedi, Huzeyfe ise onun diyetini Müslümanlara sadaka olarak bağışladı. Bu hali onun Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in nezdindeki hayırlı oluşunu daha da arttırdı.

 

 

باب: قول الله تعالى: {إن الذين تولوا منكم يوم التقى الجمعان إنما استزلهم الشيطان ببعض ما كسبوا ولقد عفا الله عنهم وإن الله غفور حليم} /آل عمران: 155/.

19. YÜCE ALLAH'IN: "İKİ ORDUNUN KARŞILAŞTIĞI GÜN İÇİNİZDEN GERİ DÖNÜP KAÇANLARI ANCAK YAPTIKLARI BAZI İŞLER YÜZÜNDEN ŞEYTAN YOLDAN ÇIKARMAK İSTEMİŞTi. ANDOLSUN ALLAH ONLARI AFFETTİ.. ÇÜNKÜ ALLAH MAĞFİRET EDENDİR, RAHİMDİR." [Al-i İmran, 155] AYETİ

 

حدثنا عبدان: أخبرنا أبو حمزة، عن عثمإن بن موهب قال:

 جاء رجل حج البيت، فرأى قوما جلوسا، فقال: من هؤلاء القعود؟ قالوا: هؤلاء قريش. قال: من الشيخ؟ قالوا: ابن عمر، فأتاه فقال: إني سائلك عن شيء أتحدثني؟ قال: أنشدك بحرمة هذا البيت، أتعلم أن عثمان بن عفان فر يوم أحد؟ قال: نعم. قال: فتعلمه تغيب عن بدر فلم يشهدها؟ قال: نعم. قال: فتعلم أنه تخلف عن بيعة الرضوان فلم يشهدها؟ قال: نعم. قال: فكبر، قال ابن عمر: تعالى لأخبرك ولأبين لك عما سألتني عنه، أما فراره يوم أحد، فأشهد أن الله عفا عنه، وأما تغيبه عن بدر، فإنه كان تحته بنت رسول الله صلى الله عليه وسلم وكانت مريضة، فقال له النبي صلى الله عليه وسلم: (إن لك أجر رجل ممن شهد بدرا وسهمه). وأما تغيبه عن بيعة الرضوان، فإنه لو كان أحد أعز ببطن مكة من عثمان بن عفان لبعثه مكانه، فبعث عثمان، وكانت بيعة الرضـوان بعد مـا ذهب عثمان إلـى مكة، فقـال النبي صلى الله عليه وسلم بيده: (هذه يد عثمان - فضرب بها على يده، فقال - هذه لعثمان). اذهب بهذا الآن معك.

 

[-4066-] Osman b. Mevheb'den dedi ki: Beytullah'ı hacceden bir adam geldi.

Bir takım kimselerin oturmakta olduğunu görünce:

 

Bu oturanlar kimlerdir, diye sordu. Bunlar Kureyş'tendir, dediler. Peki bu yaşlı kişi kimdir, diye sordu. O, İbn Ömer'dir, dediler.

 

Onun yanına giderek: Ben sana bir hususa dair soru soracağım. Bana anlatır mısın dedi ve sordu:

 

Bu Beyt'in hürmeti ile sana söz veriyorum. Osman b. Affan'ın Uhud günü kaçtığını biliyor musun?    

 

İbn Ömer: Evet dedi.

 

Yine sordu: Bedir günü de bulunmadığını ve Bedir'e katılmadığını da biliyor musun?

 

İbn Ömer: Evet dedi.

 

Bu sefer: Onun Rıdvan Bey'atinde de bulunmayıp, ona katılmadığını da biliyor musun, diye sordu.

 

İbn Ömer yine: Evet deyince, adam tekbir getirdi.

 

İbn Ömer: Gel de senin bana sorduğun hususları bildirip açıklayayım dedi ve şunları ekledi:

 

Onun Uhud günü kaçtığını sordun. Şehadet ederim ki Allah bundan ötürü onu affetmiştir. Bedir'de bulunmayışına gelince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızı onun nikahı altında idi ve o sırada hastaydı. Bu sebeple Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona:

 

"Sana Bedir'e katılmış olan birisinin ecri ve payı verilecektir" diye buyurdu. Rıdvan bey'atinde bulunmayışına gelince, eğer Mekke vadisinde Osman b. Affan'dan daha güçlü birisi bulunsaydı, şüphesiz onun yerine onu gönderirdi. (Fakat olmadığından) Osman'ı göndermişti. Rıdvan bey'ati ise Osman Mekke'ye gittikten sonra oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem da sağ elini göstererek:

 

Bu Osman'ın elidir deyip, onu kendi elinin üzerinekoyup: Bu da Osman için (bey'at) olsun, dedi. Haydi şimdi bu söylediklerimi de öğrenmiş olarak gidebilirsin."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"İki ordunun karşılaştığı gün içinizden geri dönüp kaçanları ... "[Ali İmraın, 155} Nakil ilmini bilenlerin ittifakla belirttiklerine göre burada bundan maksat, Uhud günüdür. Bedir günü olduğunu söyleyenler yanıImıştır .. Çünkü Bedir günü Müslümanlardap hiçbir kimse geri dönüp kaçmamıştır. Evet, yüce Allah'ın: "Furkan günü olan iki ordunun birbirleriyle karşılaştıkları günde kulumuza indirdiğimize inanmışsanız ... "[Enfa!,41] buyruğu ile kastedilen -ki bu ayet el-Enfal suresindedir- Bedir günüdür,. Fakat burada: "İki ordunun karşılaştığı zaman" buyruğu her nerede geçtiyse onunla Bedir gününün kastedilmesi gerekmez.

 

"Yoldan çıkarmak istemişti." Yani yoldan çıkmayı onlara süslü ve güzel göstermişti.

Bu rivayette: "Bu Beyt'in hürmeti için söz veriyorum" ibaresinin kullanılması Abdullah b. Ömer'e göre böyle bir yeminin caiz olduğu anlamını vermektedir .. Çünkü o bu şekilde yemin etmesine tepki göstermemiştir. Bu hususta bir dereceye kadar bazı açıklamalar, yüce Allah'ın izniyle el-Eyman ve'n-Nüzur (yeminler ve adaklar) bölümünde gelecektir.

 

 

باب: {إذ تصعدون ولا تلوون على أحد والرسول يدعوكم في أخركم فأثابكم غما بغم لكيلا تحزنوا على ما فاتكم ولا ما أصابكم والله خبير بما تعملون} /آل عمران: 153/.

تصعدون: تذهبون، أصعد وصعد فوق البيت.

20. YÜCE ALLAH'IN: "HANİ NEBİ ARKANIZDAN SİZE SESLENİP DURURKEN, SİZ BOYUNA HİÇ KİMSEYE DÖNÜP BAKMADAN UZAKLAŞIP DURUYORDUNUZ. KAYBETTİKLERİNİZE VE BAŞINIZA GELENLERE ÜZÜLMEYESİNİZ DİYE ALLAH SİZİ KEDER ÜSTÜNE KEDER VEREREK CEZALANDIRDI. ALLAH BÜTÜN YAPTIKLARINIZDAN HABERDARDIR."[Ali İmran, 153] AYETİ

 

حدثني عمرو بن خالد، حدثنا زهير: حدثنا أبو إسحاق قال: سمعت البراء ابن عازب رضي الله عنهما قال:

 جعل النبي صلى الله عليه وسلم على الرجالة يوم أحد عبد الله بن جبير، وأقبلوا منهزمين. فذاك إذ يدعوهم الرسول في أخراهم.

 

[-4067-] Ebu İshak dedi ki: Bera' b. A'zib r.a.'ı şöyle derken dinledim:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud günü piyadelerin başına Abdullah b. Cubeyr'i kumandan tayin etti. Bunlar geriye dönüp kaçtılar. İşte yüce Allah'ın:

 

"Nebi arkanızdan size seslenip dururken" [Ali İmran, 153] buyruğu bunu anlatmaktadır.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Allah size keder üstüne keder vererek cezalandırdı." Abd b. Humeyd'in Mücahid yoluyla rivayetine göre o, şöyle demiştir: "Birinci keder; Muhammed öldürüldü, diyen sesi işitmeleri idi. İkinci kederleri ise, Nebi satlallahu aleyhi ve sellem'in etrafından dağılıp dağda yukarıya doğru koşmaları idi. O sırada da aralarından öldürülenleri hatırladılar ve üzüldüler."

 

"Kaybettiklerinize" ele geçiremediğiniz ganimetiere "ve başınıza gelenlere" yaralanmalar ve kardeşlerinizin öldürülmesine "üzülmeyesiniz diye."

 

 

باب: {ثم أنزل عليكم من بعد الغم نعاسا يغشى طائفة منكم وطائفة قد أهمتهم أنفسهم يظنون بالله غير الحق ظن الجاهلية يقولون هل لنا من الأمر من شيء قل إن الأمر كله لله يخفون في أنفسهم ما لا يبدون لك يقولون لو كإن لنا من الأمر شيء ما قتلنا ها هنا قل لو كنتم في بيوتكم لبرز الذين كتب

عليهم القتال إلـى مضاجعهم وليبتـلي اللـه مـا فـي صدوركم وليمحص مـا فـي قلوبكـم واللـه عليـم بذات الصدور} /آل عمران: 154/.

21. VÜCE ALLAH'IN:  "SONRA O KEDERİN ARDINDAN ÜZERiNiZE BiR EMNiYET, BiR UVUKLAMA iNDiRDi Ki O iÇiNiZDEN BiR KISMINI ÖRTÜP BÜRÜYORDU. BiR KISMI DA CANLARI SEVDASINA DÜŞMÜŞLERDi. ALLAH'A KARŞI CAHiLİYET ZANNI GiBi HAKKIN DIŞINDA BiR ZAN BESLİYORLARDI. 'BU iŞTEN BİZE BİR ŞEY VAR MI' DiYORLARDI. DE Ki: 'HER ŞEV ALLAH'IN ELiNDEDiR.' ONLAR SANA AÇIKLAMADIKLARI ŞEYi iÇLERiNDE GİZLİVORLAR. 'BiZiM BU iŞTEN BiR PAYIMIZ OLSAYDI BURADA ÖLDÜRÜLMEZDiK' DiYORLAR. DE Ki: 'EVLERiNiZDE OLSAYDINIZ BiLE ÜZERLERiNE ÖLDÜRÜLMELERi YAZILMIŞ OLANLAR YATACAKLARI VERLERE ÇIKIP GİDERLERDi. ALLAH GÖĞÜSLERİNİZDEKİNİ YOKLAMAK, KALPLERİNİZDEKİNİ TEMİZLEMEK İÇİN (BÖYLE YAPTI). ALLAH KALPLERİN ÖZÜNÜ ÇOK İYİ BİLENDİR."'[Ali İmran, 154] AYETİ.

 

وقال لي خليفة: حدثنا يزيد بن زريع: حدثنا سعيد، عن قتادة، عن أنس، عن أبي طلحة رضي الله عنهما قال:

 كنت فيمن تغشاه النعاس يوم أحد، حتى سقط سيفي من يدي مرارا، يسقط وآخذه، ويسقط فآخذه.

 

[-4068-] Enes, Ebu Talha'dan rivayetle (Allah ikisinden de razı olsun) dedi ki:

 

"Ben de Uhud günü uyuklamanın kendisini bürüdüğü kimselerden idim. O kadar ki kılıç elimden defalarca düştü. O düşüyor, ben onu alıyordum, o düşüyor ben onu alıyordum."

 

Bu Hadis 4562 numara ile gelecektir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Sonra o kedein i:l:rdından üzerinize bir emniyet, bir uyuklama indirdi. .. "[Ali İmran, 154] buyruğu hakkında ıbn ıshak der ki: Yüce Allah uyuklamayı yakın sahibi kimse'. !ere güvenlik olmak üzere indirdi.. Çünkü onlar uykudayken korkmazlar. Kendi nefislerinden başka bir şeyin telaşına düşmeyen münafıklar ise son derece korku ve dehşet içinde idiler.