SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1561 >>

EK SAYFA – 1561-2

2. NEBİ S.A.V.'İN BEDİR'DE ÖLDÜRÜLECEKLERİ SÖZKONUSU ETMESİ

 

حدثني أحمد بن عثمان: حدثنا شريح بن مسلمة: حدثنا إبراهيم ابن يوسف، عن أبيه، عن أبي إسحاق قال: حدثني عمرو بن ميمون: أنه سمع عبد الله بن مسعود رضي الله عنه: حدث عن سعد بن معاذ أنه قال:

 كان صديقا لأمية بن خلف، وكان أمية إذا مر بالمدينة انطلق سعد معتمرا، فنزل على أمية بمكة، فقال لأمية: انظر لي ساعة خلوة لعلي أن أطوف بالبيت، فخرج به قريبا من نصف النهار، فلقيهما أبو جهل فقال: يا أبا صفوان، من هذا معك؟ فقال: هذا سعد، فقال له أبو جهل: ألا أراك تطوف بمكة آمنا وقد آويتم الصباة، وزعمتم أنكم تنصرونهم وتعينونهم، أما والله أنك مع أبي صفوان ما رجعت إلى أهلك سالما. فقال له سعد، ورفع صوته عليه: أما والله لئن منعتني هذا لأمنعنك ما هو أشد عليك منه، طريقك على المدينة، فقال له أمية: لا ترفع صوتك يا سعد على أبي الحكم، سيد أهل الوادي، فقال سعد: دعنا عنك يا أمية، فوالله لقد سمعت الرسول صلى الله عليه وسلم يقول: (إنهم قاتلوك). قال: بمكة؟ قال: لا أدري، ففزع لذلك أمية فزعا شديدا، فلما رجع أمية إلى أهله قال يا أم صفوان، ألم تري ما قال لي سعد؟ قالت: وما قال لك؟ قال: زعم أن محمدا أخبرهم أنهم قاتلي، فقلت له: بمكة، قال لا أدري، فقال أمية: والله لا أخرج من مكة، فلما كان يوم بدر استنفر أبو جهل الناس قال: أدركوا عيركم؟ فكره أمية أن يخرج، فأتاه أبو جهل فقال: يا أبا صفوان، أنك متى ما يراك الناس قد تخلفت، وأنت سيد أهل الوادي، تخلفوا معك، فلم يزل أبو جهل حتى قال: أما إذ غلبتني، فوالله لأشترين أجود بعير بمكة، ثم قال أمية: يا أم صفوان جهزيني، فقالت له: يا أبا صفوان، وقد نسيت ما قال لك أخوك اليثربي؟ قال: لا، ما أريد أن أجوز معهم إلا قريبا، فلما خرج أمية أخذ لا ينزل منزلا إلا عقل بعيره، فلم يزل بذلك، حتى قتله الله عز وجل ببدر.

 

[-3950-] Ebu İshak dedi ki: Bana Amr b. Meymun'un anlattığına göre Abdullah b. Me'sud r.a.'ı şunları söylerken dinlemiştir: Kendisi, Umeyye b. Halefin arkadaşı idi. Umeyye'nin Medine'ye yolu düştü mü Sad'a misafir olurdu. Sad da Mekke'ye gitti mi Umeyye'nin yanında misafir olurdu.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye gelince, Sad umre yapmak üzere gitmişti. Mekke'de Umeyye'nin yanında misafir oldu. Umeyye'ye, Beyt'i tavaf edebilmem için bana tenha olduğu bir zamanı göster, dedi. Günün ortasına yakın onu alıp çıktı. Ebu Cehil ile karşılaştılar.

 

Ebu Cehil: Ey Ebu Safvan, bu beraberindeki kimdir, diye sordu. Umeyye: Bu Sad'dır dedi. Ebu Cehil ona: Sizler dinlerinden dönenleri barındırıp, onlara yardım ettiğinizi, onlara destek olduğunuzu iddia ettiğiniz halde Mekke'de güvenlik içerisinde tavaf ettiğini görüyorum, öyle mi? Allah'a yemin ederim. Eğer sen Ebu Safvan ile birlikte olmasaydın sağ salim ailene (ailene) geri dönemezdin.

 

Sa'd ona karşı sesini yükselterek dedi ki: Allah'a yemin ederim, eğer beni bu işten alıkoymaya kalkışacak olursan ben de seni, senin için bu işten daha ağır gelecek bir işten alıkoyarım. Yolun Medine üzerindendir, dedi.

 

Bunun üzerine Umeyye ona: Ey Sa'd! Bu vadi halkının efendisi olan Ebu'l-Hakem'e sesini yükseltme, dedi. Bunun üzerine Sa'd:

 

Bu lakırdıları bırak ey Umeyye, Allah'a yemin ederim, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i, şüphesiz onların seni öldüreceklerini söylerken dinledim. Mekke'de mi diye sordu, bilemiyorum dedi. Bundan dolayı Umeyye oldukça korktu.

 

Umeyye ailesinin yanına geri dönünce: "Ey Ümmü Safvan!" dedi. Sa'd'ın bana neler söylediğini biliyor musun? Hanımı: Sana ne dedi, diye sordu.

 

Umeyye: Onun iddia ettiğine göre Muhammed, beni öldüreceklerini onlara haber vermiş, dedi. Ben ona Mekke'de mi, diye sordum. Sa'd: Bilemiyorum dedi. Bunun üzerine Umeyye: Allah'a yemin ederim, Mekke'den dışarı çıkmayacağım, dedi.

 

Bedir'e gitmek üzere Ebu Cehil herkesin savaşa katılmasını istedi ve haydi kervanınıza yetişin, dedi. Umeyye çıkmak istemedi. Ebu Cehil yanına giderek dedi ki: Ey Ebu Safvan, sen öyle birisin ki, insanlar senin bu vadinin efendisi olduğun halde savaştan geri kaldığını görecek olurlarsa onlar da seninle birlikte geri kalırlar.

 

Ebu Cehil ona ısrar edip durdu. Sonunda şunları söyledi: Madem sen beni mecbur ettin, Allah'a yemin ederim Mekke'deki en asil deveyi satın alacağım. Sonra Umeyye (hanımına) dedi ki: Ey Ümmü Safvan, hazırlıklarımı yap. Hanımı ona: Ey Ebu Safvan, Yesrib'li kardeşinin sana neler söylediğini unuttun mu yoksa? Umeyye: Hayır. Fakat ben sadece onlarla birlikte çok yakın bir yere kadar gitmek istiyorum.

 

Umeyye yola çıkınca nerede konaklarlarsa devesini mutlaka bağlıyordu.

Yüce Allah'ın takdiri ile Bedir'de öldürülünceye kadar bu halini sürdürüp gitti."

 

 

AÇIKLAMA:     "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Bedir'de öldürülecekleri sözkonusu etmesi" Yani Bedir vakası olmadan bir süre önce bunları söyle,miştir ve dediği gibi olmuştur. Müslim'de Enes yoluyla gelen rivayete göre Ömer şöyle demiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bedir'de öldürüleceklerin ölü olarak yıkılacakları yerleri gösteriyor ve: Burası yüce Allah'ın izniyle yarın filan kişinin ölüp yıkılacağı yerdir, burası filanın ölüp yıkılacağı yerdir, diyordu. Onu hak ile gönderene yemin olsun ki o sınırları aşmadılar."

 

"Ebu'I-Hakem" Ebu Cehl'in künyesidir. Ona Ebu Cehil lakabını veren de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'dir.

 

"Allah'a yemin ederim, Resulullah (s.a.v.)'i: Onlar seni öldüreceklerdir, derken dinlemişimdir." Kastedilen kimseler de Müslümanlar yahut Nebi (s.a.v.)'dir. Ondan bu şekilde çoğulolarak söz etmesi ise onu tazim içindir.

 

"Bundan dolayı Umeyye oldukça korktu." Onun korkma sebebini İsrail yoluyla gelen rivayette açıklamıştır. Orada şöyle denilmektedir: "(Umeyye) dedi ki: Allah'a yemin ederim, Muhammed konuştu mu yalan söylemez."

 

"Bedir günü olunca" İsrail: "Ve savaş için feryat edici de gelince" fazlalığını eklemektedir. Bilindiği gibi bu feryat eden kişinin adı Gıfar'lı Damdam b. Amr'dır. İbn İshak'ın senetleriyle zikrettiğine göre Damdam Mekke'ye varınca, devesinin kulaklarını kesmiş, eğerini ters çevirmiş, gömleğini yırtarak şöyle bağırıp feryat etmişti: Ey Kureyşliler, mallarınız Ebu Süfyan ile birlikte iken Muhammed onlara baskına çıkmıştır. İmdada yetişin imdada! "Kervanınıza yetişin." Ebu Süfyan ile birlikte bulunan kafileye yardıma koşun.

 

"Sen bu vadinin halkının efendisi iken" Vadiden kasıt Mekke vadisidir. Daha önce Umeyye'nin, Ebu Cehil'i Sad ile konuşurken bu şekilde nitelediği geçmiş bulunmaktadır. Orada şöyle dediği belirtilmiştir: "Bu vadi ahalisinin efendisi olan Ebu'I-Hakem'e karşı sesini yükseltme!" Böylelikle karşılıklı olarak birbirlerini övmüş oldular. Her birisi kendi kavmi arasında bir efendi idi.

 

"Ebu Cehil arkasını bırakmadı." İbn İshak, Ebu Cehil'in Umeyye'ye karşı tedbirini de anlatmış ve sonunda Umeyye'nin Mekke'den çıkmama hususundaki kararına muhalefet etmiş olduğunu belirtmiştir. İbn İshak der ki: Bana İbn Ebi Necih'in anlattığına göre Umeyye b. Halef çıkmama kararını vermiştir. O oldukça iri cüsseli, yaşlı birisi idi. Ukbe b. Ebi Muayt bir buhurdanı alıp onun yanına gitti ve önüne bırakarak: Sen ancak kadınlardan sayılırsın, dedi. Bu sefer Umeyye: Allah seni kahretsin dedi."

 

Sanki Ebu Cehil, Ukbe'yi ona karşı kışkırtmış ve o da Umeyye'ye bunu yapmıştır. Ukbe sefihin teki idi.

 

"Andolsun Mekke'deki en asil deveyi satın alacağım." Yani herhangi bir zor durum karşısında onun üzerinde kolaylıkla kaçabilmek için hazırlanacağım.

 

Hadis-i şerifte Nebi (s.a.v.)'in apaçık bir takım mucizeleri vardır. Ayrıca Sad b. Muaz'ın ruhen ne kadar güçlü ve ne kadar büyük bir yakine sahip olduğu da görülmektedir.

 

Yine hadisten anlaşıldığına göre umre eskiden beri bilinen bir ibadettir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kendisi de ashab-ı kirama -hacdan farklı olarakkendisi umre yapmadan önce umre yapmalarına izin verilmişti.

 

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

 

3. BEDİR GAZVESİ KISSASI

 

وقول الله تعإلى: {ولقد نصركم الله ببدر وأنتم أذلة فاتقوا الله لعلكم تشكرون. إذ تقول للمؤمنين ألن يكفيكم أن يمدكم ربكم بثلاثة آلاف من الملائكة منزلين. بلى إن تصبروا وتتقوا ويأتوكم من فورهم هذا يمددكم ربكم بخمسة آلاف من الملائكة مسومين. وما جعله الله إلا بشرى لكم لتطمئن قلوبكم به وما النصر إلا من عند الله العزيز الحكيم. ليقطع طرفا من الذين كفروا أو يكبتهم فينقلبوا خائبين} /آل عمران 123 - 127/.

Ve yüce Allah'ın: "Andolsun ki siz zayıfken Allah size Bedir'de yardım etmişti. O halde Allah'tan sakının ki şükretmiş olasınız. Hani sen mu'minlere: İndirilen üçbin melekle Rabbinizin size yardım etmesi size yetmez mi, diyordun. Evet, siz sabreder ve sakınırsanız, bunlar da ansızın üstünüze buradan gelecek olurlarsa Rabbiniz işaretlenmiş beşbin melekle size yardım edecektir. Allah onu (bu yardımı) size ancak müjdelemek için ve kalpleriniz onunla huzur bulsun diye yaptı. Yoksa yardım ancak Aziz ve hakim olan Allah katındandır. Allah kafirlerden bir kısmını helak etsin yahut bozguna uğratıp, perişan etsin ..  diye. "[Al-i İmran, 123-127[

 

Vahşi dedi ki: Hamza Bedir gününde Tuayma b. Adiy b. el-Hiyar'ı öldürmüştü ve yüce Allah'ın: "Hani Allah size o iki taifeden birinin sizin olacağını vaat ediyordu."[Enfal, 7] buyruğu

 

حدثني يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن عبد الرحمن بن عبد الله بن كعب: أن عبد الله بن كعب قال: سمعت كعب بن مالك رضي الله عنه يقول:

 لم أتخلف عن الرسول صلى الله عليه وسلم في غزوة غزاها إلا في غزوة تبوك، غير أني تخلفت عن غزوة بدر، ولم يعاتب أحد تخلف عنها، إنما خرج الرسول الله صلى الله عليه وسلم يريد عير قريش، حتى جمع الله بينهم وبين عدوهم على غير معاد.

 

[-3951-] Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b'dan rivayete göre Abdullah b. Ka'b dedi ki: Ben, Ka'b b. Malik (r.a.)'ı şöyle derken dinledim: Tebuk gazvesi dışında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in katılmış olduğu hiçbir gazveden geri kalmış değilim. Ancak Bedir gazvesinde geri kalmıştım.. Fakat o gazveden geri kalan hiçbir kimseye bundan dolayı sitem edilmedi .. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Kureyş'in kervanı üzerine gitmek maksadıyla çıkmıştı. Nihayet Allah onları daha önce aralarında belirlenmiş bir vakit olmaksızın düşmanları ile karşı karşıya getirdi."

 

 

AÇIKLAMA:     "Bedir" ünlü bir kasabadır. Oradaki kuyunun adı olduğu da söylenmiştir.

 

Kuyunun ağzının yuvarlaklığı yahut da suyunun berraklığı dolayısıyla bu ad verilmiştir. Suyu berrak olduğundan dolayı ondördündeki ay o suda görülebiliyordu.

 

"Siz zayıfken" karşılarına çıkan müşriklere nispetle az idiler. Aralarındaki çok az sayıdaki kişi dışında piyade olmaları, silahlarının da yokluğu bakımından zayıf idiler. Müşriklerin ise durumu tam bunun aksine idi.

 

Bunun sebebi ise, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in insanları Ebu Süfyan'ın karşısına çıkmak için çağırmış olması idi. Onunla birlikte Kureyş'e ait mallar alınacaktı. Nebi'in beraberindekiler de sayıca azdı. Ensarın çoğu bir savaş olacağını sanmamıştı. Bundan dolayı Ensardan onunla birlikte çok az kişi gitmişti. Hazırlıklarını da gerektiği gibi yapmamışlardı. Müşriklerin durumu bunun aksine idi. Onlar mallarını korumak üzere hazırlanarak çıkmışlardı.

 

"Hani Allah size o iki taifeden birinin sizin olacağını vaat ediyordu. Siz ise kuvvet ve silah bulunmayan (kervanın) kendinizin olmasını arzu ediyordunuz. "[Enfal, 7] Bu ayet-i kerimenin Bedir olayı ile ilgili olarak indiği hususunda görüş ayrılığı yoktur. Hatta Enfal suresinin tamamı yahut da büyük bir bölümü Bedir olayını zikretmek üzere inmiştir. İleride Said b. Cubeyr'in: "İbnAbbas'a: (Ya) Enfal suresi dedim, o, Bedir hakkında inmiştir, dedi." şeklindeki sözleri açıklanırken gelecektir

 

İki taifeden maksat, kervan ile savaşa çıkan ordudur. Kervanda Ebu Süfyan ile Amr b. As, Mahreme b. Nevfel gibi kimseler ile beraberindeki mallar bulunuyordu. Yardıma gelenler arasında ise Ebu Cehil, Utbe b. Rabia ve Kureyş'in diğer ileri gelenleri vardı. Bunlar silahları ile hazırlık yapmış ve savaş için donanmışlardı. Müslümanlar ise onların kervanlarını ele geçirmek eğiliminde-idi. Yüce AIlah'ın:

 

"Siz ise kuvvet ve silahı bulunmayan (kervan)ın kendinizin olmasını arzu ediyordunuz."[Enfal, 7] buyruğu ile kastedilen de budur. " Silahı olan" ile kastedilenler ise .. silahları bulunan kesimdir.

 

 

SONRAKİ