باب: هجرة
الحبشة.
37. HABEŞİSTAN HİCRETİ
وقالت عائشة:
قال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (أريت
دار هجرتكم،
ذات نخل بين
لابتين).
فهاجر من هاجر
قبل المدينة،
ورجع عامة من
كان هاجر بأرض
الحبشة إلى
المدينة.
Aişe r.anha dedi ki: Nebi s.a.v. şöyle buyurdu: "Hicret
edeceğiniz yurt bana iki kara taşlık arasında hurmalıklı bir yer olarak
gösterildi" Bunun üzerine hicret edenler Medine'ye doğru hicret ettiler.
Habeşistan'a hicret etmiş olanlar da Medine'ye döndüler.
فيه، عن أبي
موسى،
وأسماء، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
Ebu Musa'dan ve Esma'dan, onlar Nebi s.a.v.’den diye gelmiş
rivayet(ler) vardır
حدثنا عبد
الله بن محمد
الجعفي: حدثنا
هشام: أخبرنا
معمر، عن
الزهري: حدثنا
عروة بن
الزبير: أن
عبيد الله بن
عدي بن الخيار
أخبره: أن
المسور بن
مخرمة وعبد
الرحمن بن
الأسود بن عبد
يغوث قالا له:
ما
يمنعك أن تكلم
خالك عثمان في
أخيه الوليد بن
عقبة، وكان
أكثر الناس
فيما فعل به،
قال عبيد
الله: فانتصبت
لعثمان حين
خرج إلى
الصلاة، فقلت
له: إن لي إليك
حاجة، وهي
نصيحة، فقال:
أيها المرء،
أعوذ بالله
منك،
فانصرفت،
فلما قضيت الصلاة
جلست إلى
المسور وإلى
ابن عبد يغوث،
فحدثتهما
بالذي قلت
لعثمان وقال
لي، فقالا: قد
قضيت الذي كان
عليك، فبينما
أنا جالس
معهما، إذ جاءني
رسول عثمان،
فقالا لي: قد
ابتلاك الله،
فانطلقت حتى
دخلت عليه،
فقال: ما
نصيحتك التي
ذكرت آنفا؟
قال: فتشهدت،
ثم قلت: إن
الله بعث
محمدا صلى
الله عليه
وسلم وأنزل
عليه الكتاب،
وكنت ممن
استجاب لله
ورسوله صلى
الله عليه
وسلم وآمنت
به، وهاجرت
الهجرتين
الأوليين،
وصحبت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ورأيت هديه،
وقد أكثر
الناس في شأن
الوليد بن عقبة،
فحق عليك أن
تقيم عليه
الحد، فقال
لي: يا ابن
أختي، آدركت
رسول الله صلى الله
عليه وسلم؟
قال: قلت: لا،
ولكن قد خلص
إلي من علمه
إلى العذراء
في سترها،
قال: فتشهد
عثمان فقال:
إن الله بعث
محمدا صلى
الله عليه وسلم
بالحق، وأنزل
عليه الكتاب،
وكنت ممن
استجاب لله ورسوله
صلى الله عليه
وسلم، وآمنت
بما بعث به محمد
صلى الله عليه
وسلم، وهاجرت
الهجرتين الأوليين،
كما قلت،
وصحبت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وبايعته،
والله ما
عصيته ولا
غششته حتى
توفاه الله،
ثم استخلف
الله أبا بكر،
فوالله ما
عصيته ولا
غششته، ثم
استخلف عمر،
فوالله ما
عصيته ولا
غششته، ثم
استخلفت،
أفليس لي
عليكم مثل
الذي كان لهم
علي؟ قال:
بلى، قال: فما
هذه الأحاديث
التي تبلغني
عنكم؟ فأما ما
ذكرت من شأن
الوليد بن
عقبة، فسنأخذ
فيه إن شاء
الله بالحق،
قال: فجلد
الوليد
أربعين جلدة، وأمر
عليا أن
يجلده، وكان
هو يجلده.
وقال يونس،
وابن أخي
الزهري، عن
الزهري: أفليس
لي عليكم من
الحق مثل الذي
كان لهم.
[-3872-] Urve b. Zubeyr'den rivayete göre; Ubeydullah b.
Adiy b. el-Hiyar'ın kendisine Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. el-Esved b.
Abdi Yeğus'dan şöyle dediklerini haber vermektedir: Dayın Osman ile (onun anne
bir) kardeşi Velid b. Ukbe hakkında konuşmaktan seni alıkoyan nedir? Çünkü
herkes Osman'ın ona yaptıkları dolayısı ile çok konuşmaya başlamıştı.
Ubeydullah dedi ki: Bunun üzerine ben de Osman namaza çıkıp
giderken önüne çıktım ve, seninle görülecek bir işim var. Bu iş bir nasihattir,
dedim. Ey adam senden Allah'a sığınırım dedi. Bunun üzerine ben de ayrılıp
gittim.
Namazı bitirdikten sonra el-Misver ile İbn Abdi Yeğus'un yanına
oturdum.
Ben de onlara Osman'a söylediğimi, onun da bana verdiği cevabı
aktardım. Her ikisi de bana, sen üzerine düşeni yaptın, dediler. Ben onlarla
birlikte oturuyorken, Osman'ın elçisi yanıma geldi. Bana: Allah seni sınıyor,
dediler. Gittim ve Osman'ın yanına girdim.
Bana, az önce sözünü ettiğin nasihatin neydi, dedi. (Ubeydullah)
dedi ki: Önce kelime-i şahadet getirdim, sonra şunları söyledim: Şüphesiz Allah
Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i Nebi olarak gönderdi. Üzerine Kitabı
indirdi. Sen de Allah'ın ve Resulünün davetini kabul edip, ona iman edenlerden
oldun. İlk iki hicrette bulundun. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
sahabilik ettin, onun hareket ve tutumlarını gördün. İnsanlar ise Velid b. Ukbe
hakkında çokça konuşur oldular. Dolayısıyla senin ona had uygulamak senin
üzerinde bir hak oldu.
Bana dedi ki: Kardeşimin oğlu, sen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e yetiştinmi? Ben: Hayır dedim fakat örtüsünün arkasındaki bakire kıza
kadar ulaşan ilmi bana da ulaştı.
(Ubeydullah) dedi ki: Osman da kelime-i şahadet getirdikten sonra
dedi ki: Şüphesiz Allah Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i hak ile
gönderdi. Üzerine Kitabı indirdi, ben de Allah ve Resulünün davetini kabul
edenlerden oldum. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile gönderilenlere iman
ettim. Senin de dediğin gibi ilk iki hicrette bulundum. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e sahabelik ettim, ona bey'at ettim. Allah'a yemin ederim,
Allah onun ruhunu kabzedinceye kadar ona itaatsizlik etmedim, onu aldatmadım.
Daha sonra Yüce Allah Ebu Bekir'e halifelik verdi. Allah'a yemin ederim, ona da
karşı gelmedim ve onu da aldatmadım. Sonra Ömer halife oldu. Allah'a yemin
ederim ona da karşı gelmedim, onu da aldatmadım. Arkasından ben halifelik
makamına getirildim, onların benim üzerimdeki hakları ne idiyse, benim de sizin
üzerinizde öyle hakkım yok mudur? (Ubeydullah), evet dedi.
(Osman) dedi ki: O halde sizden bana ulaşan bu sözler
(dedikodular) ne oluyor? el-Velid b. Ukbe'nin durumu ile ilgili olarak söylediklerine
gelince, inşallah bu hususta biz hak olan ne ise onu yapacağız.
(Ubeydullah) dedi ki: Velid'e de kırk celde vurdu. Ali'ye celdeyi
vurması için emir verdi, ona celde vuran o oldu."
Yunus ile Zühri'nin kardeşinin oğlu, Zühri'den şöyle dediğini nakletmektedirler:
"(Osman dedi ki): Onların hakkı gibi benim de sizin üzerinizde hakkım yok
mu?"
قال أبو عبد
الله: {بلاء من
ربكم} /البقرة: 49/
و/الأعراف: 141/: ما
ابتليتم به من
شدة. وفي موضع:
البلاء الابتلاء
والتمحيص، من
بلوته
ومحصته، أي استخرجت
ما عنده،
يبلو، يختبر.
{مبتليكم}
/البقرة: 249/:
مختبركم. وأما
قوله: بلاء
عظيم: النعم،
وهي من
أبليته، وتلك
من
ابتليته.
Ebu Abdullah (Buhari) dedi ki: "Rabbinizden bir bela"
yani sizin müptela olduğunuz sıkıntılar demektir. Bela, ibtila ve tamhıs
(arındırmak) demek olup, "belevtuhu ve mahhastuhu" onda olanı açığa
çıkardım, demektir. "Yeblu" sınar demektir. "Mubtellkum"
sizi sınayacaktır. "Belaun azim"den kasıt, nimetlerdir.
حدثني محمد
بن المثنى:
حدثنا يحيى،
عن هشام قال:
حدثني أبي، عن
عائشة رضي
الله عنها:
أن
أم حبيبة وأم
سلمة ذكرتا
كنيسة رأينها بالحبشة
فيها تصاوير،
فذكرتا للنبي
صلى الله عليه
وسلم فقال: (إن
أولئك إذا كان
فيه مالرجل
الصالح فمات،
بنوا على قبره
مسجدا،
وصوروا فيه
تيك الصور،
أولئك شرار
الخلق عند
الله يوم
القيامة).
[-3873-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Ümmü Habibe
ile Ümmü Seleme Habeşistan'da iken gördükleri ve içinde suretler bulunan bir
kiliseyi söz konusu ettiler. Onu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattılar,
o şöyle buyurdu: Onlar, aralarında salih bir insan öldüğü takdirde kabri
üzerine bir mescit bina eder ve o mescidin içinde o suretleri yaparlardı.
Bunlar kıyamet gününde Allah nezdinde insanların en şerlileridir."
حدثنا
الحميدي:
حدثنا سفيان:
حدثنا إسحاق
بن سعيد
السعيدي، عن
أبيه، عن أم
خالد بنت خالد
قالت:
قدمت
من أرض الحبشة
وأنا جويرية،
فكساني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
خميصة لها
أعلام، فجعل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يمسح
الأعلام بيده
ويقول: (سناه
سناه).
قال الحميدي:
يعني حسن حسن.
[-3874-] Halid kızı Ümmü Halid dedi ki: "Ben küçük
bir kız iken Habeşistan'dan geri geldim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bana üzerinde çizgiler bulunan bir elbise giydirdi. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem eliyle o çizgilerin üzerini siliyor ve senah senah
diyordu."
Humeydi dedi ki: "(Senah senah), güzel güzel demektir."
حدثنا يحيى
بن حماد:
حدثنا أبو
عوانة، عن سليمان،
عن إبراهيم،
عن علقمة، عن
عبد الله رضي الله
عنه قال:
كنا
نسلم على
النبي صلى
الله عليه
وسلم وهو يصلي
فيرد علينا،
فلما رجعنا من
عند النجاشي
سلمنا عليه
فلم يرد
علينا، فقلنا:
يا رسول الله،
إنا كنا نسلم
عليك فترد
علينا؟ قال:
(إن في الصلاة
شغلا). فقلت
لإبراهيم: كيف
تصنع أنت؟
قال: أرد في
نفسي.
[-3875-] Abdullah r.a. dedi ki: "Daha önce Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e namazda olduğu halde selam veriyor, o da
selamımızı alıyordu. Fakat Necaşi'nin yanından döndükten sonra ona selam verdik
ama selamımızı almadı.
Ey Allah'ın Resulü dedik, daha önce biz sana selam veriyorduk, sen
de selamımızı alıyordun. Şöyle buyurdu: Şüphesiz namazda belli bir meşguliyet
vardır."
(Senedde yer alan ravilerden Süleyman dedi ki): "Ben
İbrahim'e: Sen nasıl yapıyorsun, diye sordum. O da İçimden selamı alıyorum,
dedi."
حدثنا محمد
بن العلاء:
حدثنا أبو
أسامة: حدثنا
بريد بن عبد
الله، عن أبي
بردة، عن أبي
موسى رضي الله
عنه:
بلغنا
مخرج النبي
صلى الله عليه
وسلم ونحن باليمن
فركبنا
سفينة،
فألقتنا
سفينتنا إلى
النجاشي
بالحبشة،
فوافقنا جعفر
بن أبي طالب،
فأقمنا معه
حتى قدمنا،
فوافقنا
النبي صلى
الله عليه وسلم
حين افتتح
خيبر، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (لكم
أنتم يا أهل
السفينة
هجرتان).
[-3876-] Ebu Musa r.a.'dan rivayete göre "Biz
Yemen'de bulunuyorken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Nebiliğini açıkladığı
haberi ulaştı. Bunun üzerine biz de bir gemiye bindik. Gemimiz bizi
Habeşistan'da Necaşi'ye attı. Bu sırada Ca'fer b. Ebi Talib'e rastladık.
(Medine'ye) gelinceye kadar onunla birlikte kaldık. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in Hayber'i fethi sırasında onunla karşılaştık. Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle buyurdu: Ey gemi yolcuları, sizin için iki hicret (sevabı)
vardır."
AÇIKLAMA: "Habeşistan'a
hicret" Yani Müslümanların Mekke'den Habeşistan'a hicretleri.
Bu hicret iki defa gerçekleşmiştir. Siyer bilginlerinin
naklettiklerine göre birincisi Nebiliğin beşinci yılında Receb ayında
gerçekleşmiştir. İlk hicret eden kimseler arasında onbir erkek ve dört tane
kadın vardı. İki kadın olduğu da söylenmiştir. Erkeklerin oniki olduğu da, on
kişi oldukları da söylenmiştir. Deniz kıyısına yürüyerek gitmişler ve yarım
dinar ücretle bir gemi kiralamışlardı.
İbn İshak'ın naklettiğine göre buna sebep, Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in müşriklerin onlara işkence ettiklerini, müşrikleri onlara
işkence etmekten alıkoyamadığını görünce ashabına şunları söyledi:
"Habeşistan'da nezdinde kimsenin zulme uğramadığı bir kral vardır. Allah
sizin için bir çıkış yolu takdir edinceye kadar keşke onun yanına
gitseniz."
Bu sebeple onlardan ilk hicret edenler arasında Osman b. Affan
da vardı. Beraberinde de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızı ve onun
eşi Rukayye de vardı. Onların durumu ile ilgili haberlerin Resulullah
(s.a.v.)'e ulaşması bir parça gecikmişti. Yakub b. Süfyan, Enes'e kadar mevsul
bir senedle şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Her ikisine dair
haberlerin Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e varması gecikmişti. Bir
kadın geldi ve ona dedi ki: Andolsun ben o ikisini gördüm. Osman hanımını bir
eşeğe bindirmiş idi. Allah Resulü bunun üzerine: Allah onlarla beraber olsun,
dedi. Hiç şüphesiz Osman, Lut'tan sonra hanımıyla beraber hicret eden ilk kişi
olmuştur."
Derim ki: Buhari'nin bu başlığın başına Osman'ın hadisini
zikrederek başlamasındaki nükte de ortaya çıkmaktadır. İbn İshak bu hicrete
katılanların isimlerini de sıralamıştır. Bu hicrete katılan erkekler: Osman b.
Affan, Abdurrahman b. Avf, ez-Zubeyr b. el-Avvam, Ebu Huzeyfe b. Utbe, Mus'ab
b. Umeyr, Ebu Seleme b. Abdu'l-Esed, Osman b. Maz'un, Amil b. Rabia, Suheyl b.
Beyda ve Ebu Sebre b. Ebi Ruhm el-Amirl'dirler.
İşte bu on kişi Müslümanlardan Habeşistan'a ilk çıkıp
gidenlerdir. İbn Hişam der ki: Bana ulaştığına göre başlarında Osman b. Maz'un
vardı. Beraberlerindeki hanımlara gelince, Nebi (s.a.v.)'in kızı Rukayye, Ebu
Huzeyfe'nin hanımı Sehl kızı Sehle, Ebu Seleme'nin hanımı ve Ebu Umeyye'nin
kızı Ümmü Seleme, Amir b. Rabia'nın hanım i Ebu Hasme kızı Leyla. el-Vakidı de
bu hanımların isimlerini ona uygun olarak vermiş, ayrıca Abdullah b. Mes'ud ile
Hatıb b. Amr'ı da eklemiştir. İbn İshak ikinci hicrete katılanların da
isimlerini vermektedir. Bunlar da seksen kişiden fazladırlar. İbn Cerir
et-Taberi der ki: Bunlar hanımları ve çocukları dışında seksensekiz erkektiler.
Ammar b. Yasir hakkında ise aralarında olup olmadığı hususunda şüphe etmiştir.
Ammar ile erkeklerin sayısı otuzsekize ulaşmaktadır. Hanımların sayısının
onsekiz olduğu da söylenmiştir.
38. NECAŞİ'NİN ÖLÜMÜ
حدثنا أبو
الربيع: حدثنا
ابن عيينة، عن
ابن جريح، عن
عطاء، عن جابر
رضي الله عنه:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم حين مات
النجاشي: (مات
اليوم رجل
صالح، فقوموا
فصلوا عل أخيكم
أصحمة).
[-3877-] Cabir r.a.'dan: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Necaşi öldüğünde buyurdu ki: Bugün salih bir insan öldü. Kalkın
kardeşimiz Ashama'nın cenaze namazını kılınız."
حدثنا عبد
الأعلى بن
حماد: حدثنا
يزيد بن زريع:
حدثنا سعيد:
حدثنا قتادة:
أن عطاء
حدثهم، عن جابر
بن عبد الله
الأنصاري رضي
الله عنهما:
أن
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم صلى على
النجاشي،
فصفنا وراءه،
فكنت في الصف
الثاني أو
الثالث.
[-3878-] Cabir b. Abdullah el-Ensari r.a.'dan rivayete
göre; "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necaşi'nin üzerine cenaze namazı
kıldırdı. Bizi arkasında saf halinde dizdi. Ben ikinci ya da üçüncü safta
idim."
حدثني عبد
الله بن أبي
شيبة: حدثنا
يزيد بن هارون،
عن سليم بن
حيان: حدثنا
سعيد بن
ميناء، عن
جابر بن عبد
الله رضي الله
عنهما: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم صلى على
أصحمة النجاشي،
فكبر عليه
أربعا.
تابعه عبد
الصمد.
[-3879-] Cabir b. Abdullah r.a.'dan rivayete göre,
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necaşi Ashama üzerine cenaze namazı
kıldırdı. Üzerine dört tekbir aldı."
Abdussamed de ona mutabaatta bulunmuştur.
حدثنا زهير
بن حرب: حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم: حدثنا
أبي، عن صالح،
عن ابن شهاب
قال: حدثني
أبو سلمة بن
عبد الرحمن
وابن المسيب:
أن أبا هريرة
رضي الله عنه
أخبرهما: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نعى لهم
النجاشي،
صاحب الحبشة،
في اليوم الذي
مات فيه، وقال:
(استغفروا
لأخيكم).
[-3880-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre;
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendilerine vefat ettiği aynı
günde Habeşistan sahibi (hükümdarı) Necaşi'nin vefat ettiğini haber verdi ve:
Kardeşiniz için mağfiret dileyiniz, dedi."
وعن صالح، عن
ابن شهاب قال:
حدثني أبو
سلمة بن عبد
الرحمن وسعيد
بن المسيب: أن
أبا هريرة رضي
الله عنه
أخبرهم:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم صف بهم
في المصلى،
فصلى عليه،
وكبر أربعا.
[-3881-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre;
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, musallada onları saf halinde
dizdi ve üzerine• namaz kıldırdı ve dört tekbir aldı."
AÇIKLAMA: "Necaşi'nin
ölümü" Cenazeler bölümünde (1334 numaralı hadiste) onun ve babasının adı
sözkonusu edilmiş idi. Necaşi'nin de Habeşistan'a kral olanların lakabı
olduğunu da belirtmiştik. Burada Müslümanların onun yanına hicret etmiş
olmaları sebebiyle onun vefatından bir istitrad olmak üzere sözkonusu
edilmiştir. Onun vefatı çoğunluğun görüşüne göre hicretten sonra dokuzuncu
yılda gerçekleşmiştir. Mekke'nin fethinden önce sekizinci yılda olduğu da
söylenmiştir. Nitekim Beyhaki, Delailu'n-Nübuvve adlı eserinde bunu zikretmiş
bulunmaktadır.
Burası yeri olmakla birlikte Buhari'nin başlıkta onun Müslüman
oluşunu sözkonusu etmeyip, Habeşistan hicretinden uzunca bir zaman sonra vefat
etmiş olmasına rağmen onun vefatını bu başlıkta sözkonusu etmiş olması,
açıklaması zor hususlardan birisi olarak görülmüştür.
Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Hangi vasıflarda Müslüman
olduğuna dair açıklamalar ihtiva eden kıssa Buhari tarafından sabit görülmemiş
olmakla birlikte, onun Müslüman oluşuna delalet eden hadis ona göre sabit
olmuştur. Ayrıca bu hadis onun vefatı hususunda da açık ifadeler taşımaktadır.
Böylelikle onun üzerine cenaze namazı kılınmış olduğundan Müslüman olduğu
sonucuna ulaşılması için bu şekilde bir başlık açmış bulunmaktadır.
Cenazeler bölümünde bu başlıktaki iki hadis hakkında gerekli açıklamalar
daha önceden geçmiş bulunmaktadır.(Bk. 1318 nolu hadis)