SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

FEDAİLU’S-SAHABE

<< 1546 >>

EK SAYFA – 1546-4

35. ÖMER B. EL-HATTAB R.A.'IN MÜSLÜMAN OLMASI

 

حدثني محمد بن كثير: أخبرنا سفيان: عن إسماعيل بن أبي خالد، عن قيس بن أبي حازم، عن عبد الله بن مسعود رضي الله عنه قال: ما زلنا أعزة منذ أسلم عمر.

 

[-3863-] Abdullah b. Mes'ud r.a. dedi ki: "Ömer İslam'a girdikten sonra hep aziz (güçlü) olageldik."

 

 

حدثنا يحيى بن سليمان قال: حدثني ابن وهب قال: حدثني عمر ابن محمد قال: فأخبرني جدي زيد بن عبد الله بن عمر، عن أبيه قال:

 بينما هو في الدار خائفا، إذ جاءه العاص بن وائل السهمي أبو عمرو، عليه حلة حبرة وقميص مكفوف بحرير، وهو من بني سهم، وهم حلفاؤنا في الجاهلية، فقال له: ما بالك؟ قال: زعم قومك أنهم سيقتلونني إن أسلمت، قال: لا سبيل إليك، بعد أن قالها أمنت، فخرج العاص فلقي الناس قد سال بهم الوادي، فقال: أين تريدون؟ فقالوا: نريد هذا ابن الخطاب الذي صبأ، قال: لا سبيل إليه، فكر الناس.

 

[-3864-] Abdullah b. Ömer, babasının şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Kendisi evde korku ile duruyorken yanına el-As b. Vail es-Sehmi Ebu Amr üzerinde çizgili bir cübbe ve ipek şeritler konulmuş bir gömlek bulunduğu halde --ki o Sehm oğullarından olup, cahiliye döneminde bizimle antlaşmalı olanlardan idi-- dedi ki: Bu halin nedir? (Ömer) cevap verdi: Senin kavmin İslama girdiğim takdirde beni öldüreceklerini ileri sürüyorlar.

 

el-As b. Vail: Onlar sana bir zarar veremezler, dedi. O bana bu sözü söyledikten sonra ben de kendimi güvende hissettim. el-As dışarı çıktı. İnsanların vadiyi bir sel gibi doldurmuş olduklarını gördü, nereye gitmek istiyorsunuz diye sordu. Onlar şu dininden dönen Hattab'ın oğlunun yanına gidiyoruz deyince, elAs: Hayır, buna imkan yok dedi ve bunun üzerine insanlar geri döndü."

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان، قال عمرو بن دينار: سمعته قال: قال عبد الله بن عمر رضي الله عنهما:

 لما أسلم عمر، اجتمع الناس عند داره، وقالوا: صبأ عمر، وأنا غلام فوق ظهر بيتي، فجاء رجل عليه قباء من ديباج، فقال: قد صبأ عمر، فما ذاك؟ فأنا له جار، قال: فرأيت الناس تصدعوا عنه، فلت: من هذا؟ قالوا: العاص بن وائل.

 

[-3865-] Amr b. Dinar Abdullah b. Ömer'den rivayetle dedi ki: "Ömer Müslüman olunca insanlar onun evinin yanında toplandılar ve Ömer dininden döndü dediler. --Bu sırada ben küçük bir çocuktum ve odamın damında idim.-- Üzerinde ipekten bir kaftan bulunan bir adam geldi. Ömer dininden döndü, bu da ne oluyor? İşte ben onu himayeme alıyorum, dedi. (İbn Ömer) dedi ki: İnsanların yanlarından bölük bölük ayrılıp gittiklerini gördüm. Bu adam kim, diye sordum. Bu el-As b. Vail'dir dediler."

 

 

حدثنا يحيى بن سليمان قال: حدثني ابن وهب قال: حدثني عمر: أن سالما حدثه، عن عبد الله بن عمر قال:

 ما سمعت عمر لشيء قط يقول: إني لأظنه كذا، إلا كان كما يظن، بينما عمر جالس، إذ مر به رجل جميل، فقال: لقد أخطأ ظني، أو إن هذا على دينه في الجاهلية، أو: لقد كان كاهنهم، علي الرجل، فدعي له، فقال له ذلك، فقال: ما رأيت كاليوم استقبل به رجل مسلم، قال: فإني أعزم عليك إلا ما أخبرتني، قال: كنت كاهنهم في الجاهلية، قال: فما أعجب ما جاءتك به جنيتك، قال: بينما أنا يوما في السوق، جاءتني فيها الفزع، فقالت: ألن تر الجن وإبلاسها، ويأسها من بعد إنكاسها، ولحوقها بالقلاص وأحلاسها. قال عمر: صدق، بينما أنا عند آلهتهم إذ جاء رجل بعجل فذبحه، فصرخ به صارخ، لم أسمع صارخا قط أشد صوتا منه يقول: يا جليح، أمر نجيح، رجل فصيح، يقول: لا إله إلا أنت، فوثب القوم، قلت: لا أبرح حتى أعلم ما وراء هذا، ثم نادى: يا جليح، أمر نجيح، رجل فصيح، يقول: لا إله إلا الله، فقمت، فما نشبنا أن قيل: هذا نبي.

 

[-3866-] Abdullah b. Ömer dedi ki: "Ömer'in bir şey için, ben onun böyle olduğunu zannediyorum, dediğini ne kadar işittimse mutlaka o şeyin onun zannettiği gibi olduğunu gördüm. Ömer oturuyorken yanından güzel bir adam geçti. Bunun üzerine Ömer, andolsun bunun hakkındaki zannım doğru çıkmadı, yahut bu cahiliye dönemindeki dini üzere devam etmektedir ya da cahiliye döneminde onların kahini idi, o adamı yanıma getirin, dedi.

 

Adam yanına çağrılınca ona bunları söyledi. O adam dedi ki: Ben bugün gördüğüm şekilde bir Müslüman adamın bir şeyle karşılanmış olduğunu görmedim.

 

Ömer dedi ki: Sana ant vererek söylüyorum ki, mutlaka bana haber vermelisin. Adam:

 

Evet, ben cahiliye döneminde onların kahinleri idim, dedi. Ömer, Peki, sana haber getiren kadın cinnin sana getirdiği en şaşırtıcı neydi, diye sordu.

 

Adam dedi ki: Bir gün ben çarşıda iken halinden korkuya kapılmış olduğunu anladığım bir vaziyette bana geldi ve cinlerin ne kadar ümitsiz olduğunu ve artık baş aşağı geri çevrildikten sonra ne kadar ümitlerini kestiklerini, develerinin yanına ve onların eğerleri altında konulanlara var(ıp sığın)dıklarını görmüyor musun, dedi.

 

Ömer dedi ki: Doğru söylüyor. Ben bir gün onların putlarının yakınlarında bir yerde uyurken bir adam bir buzağı ile geldi ve onu boğazlayıverdi. Ona birisi yüksek sesle bağırdı. .Asla ondan daha yüksek sesle bağıran bir kimseyi işitmiş değilim. Şöyle diyordu:

 

Ey açıkça düşmanlık eden kişi! Başarılı bir iş ortaya çıktı. Fasih bir adam senden başka hiçbir ilah yok, diyor. Bunun üzerine herkes ileri atıldı. Ben de, bunun ötesinde ne olduğunu öğrenmeden durmayacağım dedim. Sonra bir daha seslendi:

 

Ey düşmanlığı açıkça olan bir kimse! Başarılı bir iş ortağı çıktı, fasih bir adam la ilahe illallah diyor. Ben de kalktım, aradan fazla zaman geçmemişti ki bize, bu bir nebidir denildi."

 

 

حدثني محمد بن المثنى: حدثنا يحيى: حدثنا إسماعيل: حدثنا قيس قال: سمعت سعيد بن زيد يقول للقوم:

 لو رأيتني موثقي عمر على الإسلام، أنا وأخته، وما أسلم، ولو أن أحدا انقض لما صنعتم بعثمان، لكان محقوقا أن ينقض.

 

[-3867-] Kays dedi ki: "Ben Said b. Zeyd'i etrafındakilere şöyle derken dinledim: Ömer'in henüz daha Müslüman olmadan önce, beni ve kendi kız kardeşini Müslüman olmuşuz diye nasıl bağlamış olduğunu bir görseydiniz. Eğer Osman'a da yaptıklarınızdan dolayı Uhud çöküp yerinden gitse, gerçekten bu (yaptığınız işin büyüklüğüne göre) hak ve uygun bir şey olur."

 

 

AÇIKLAMA:     3864- "Üzerinde çizgili bir elbise olduğu halde" çizgili olarak dikilmiş burdeye "hulletun habirun" denilir.

 

3865- "Bu da ne demek?" Yani böyle bir şeyolmaz, kimse seni öldüremez, kimse sana ilişemez. "Ben onu himayeme alıyorum." Kimsenin ona haksızlık etmesine karşı onu korumama alıyorum.

 

3866- "Mutlaka onun zannettiği gibi olurdu." Bu da onun daha önce menkıbeleri anlatılırken muhaddes birisi olduğuna uygun bir açıklamadır.

 

"Bunun hakkındaki zannım doğru çıkmadı." İbn Ömer yoluyla gelen Beyhaki'nin kaydettiği rivayette şöyle denilmektedir: "Ben feraset sahibi birisi idim. Şayet bu adam vaktiyle kahinlik yapan birisi değilse şu an için benim görüşüm doğru olamaz demektir."

 

.. "Andolsun o onların kahini idi." Yani kavmine kahinlik yapardı. Hulasa Ömer iki tahminde bulundu. Bu iki tahmininden birisinin de iki ihtimali vardı. Şöyle demiş gibidir: Benim bu zannım ya yanlıştır, ya doğrudur. Eğer doğru ise şu anda bu kişi ya küfrü üzere devam etmektedir ya da daha önce bir kahin idi. Durum sonuncusunun doğru olduğunu ortaya çıkarmıştır. Muhtemelen o bu halini yürüyüşünün şeklinden ya da bu zanna sahip olmasını etkileyen daha başka bir karineden tespit etmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Ben sana and veriyorum." Muhammed b. Ka'b yoluyla gelen rivayette: "Bi_ zim daha önceki müşrikliğimiz senin daha önce yapmış olduğun kahinliğinden daha büyüktür" denilmektedir.

 

"Mutlaka bana haber vermelisin." Yani ben senden bana •haber vermeni istiyorum. Başkasını kabul etmem.

 

"Evet, ben cahiliye döneminde onların kahini idim." Kahin gaybi işlere dair haber getiren kimsedir. Cahiliye döneminde çok idiler. Onların önemli bir çoğunluğu da bu hususta cinlerine tabi olurdu. Bazısı ise kendisine soru soranın sözlerinden hareketle meydana gelecek bazı işlerin daha önce ortaya çıkacak olan sebeplerini bildiği iddiasında bulunuyordu. Böyle olan kimseye de arraf adı verilir. İleride buna dair hükmün ne olduğu Tıp bölümünde (5758 nolu hadiste) açıkve anlaşılır bir şekilde gelecektir.

 

 

SONRAKİ