EK SAYFA – 1546-2
33. EBU ZER' EL-ĞIFARİ R.A.'IN MÜSLÜMAN OLMASI
حدثني عمرو
بن عباس:
حدثنا عبد
الرحمن بن
مهدي: حدثنا
المثنى، عن
أبي جمرة، عن
ابن عباس رضي الله
عنهما قال:
لما
بلغ أبا ذر
مبعث النبي
صلى الله عليه
وسلم قال
لأخيه: اركب
إلى هذا
الوداي فاعلم
لي علم هذا
الرجل الذي
يزعم أنه نبي،
يأتيه الخبر من
السماء،
واسمع من قوله
ثم ائتني،
فانطلق الأخ
حتى قدمه،
وسمع من قوله،
ثم رجع إلى
أبي ذر فقال
له: رأيته
يأمر بمكارم
الأخلاق، وكلاما
ما هو بالشعر،
فقال: ما
شفيتني مما
أردت، فتزود
وحمل شنة له
فيها ماء حتى
قدم مكة، فأتى
المسجد
فالتمس النبي
صلى الله عليه
وسلم ولا
يعرفه، وكره
أن يسأل عنه
حتى أدركه بعض
الليل، فرآه
علي فعرف أنه
غريب، فلما
رآه تبعه فلم
يسأل واحد
منهما صاحبه
عن شيء حتى
أصبح، ثم
احتمل قربته
وزاده إلى
المسجد، وظل
ذلك اليوم ولا
يراه النبي
صلى الله عليه
وسلم حتى
أمسى، فعاد
إلى مضجعه فمر
به علي فقال:
أما نال للرجل
أن يعلم
منزله؟
فأقامه فذهب
به معه، لا
يسأل واحد
منهما صاحبه
عن شيء، حتى
إذا كان اليوم
الثالث، فعاد
علي مثل ذلك،
فأقام معه ثم
قال: ألا
تحدثني ما
الذي أقدمك،
قال: إن
أعطيتني عهدا
وميثاقا
لترشدني
فعلت، ففعل
فأخبره، قال:
فإنه حق، وهو
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فإذا
أصبحت
فاتبعني،
فإني رأيت
شيئا أخاف
عليك قمت كأني
أريق الماء،
فإن مضيت
فاتبعني حتى
تدخل مدخلي
ففعل، فانطلق
يقفوه حتى دخل
على النبي صلى
الله عليه
وسلم ودخل
معه، فسمع من
قوله وأسلم
مكانه، فقال
له النبي صلى
الله عليه
وسلم: (ارجع
إلى قومك فأخبرهم
حتى يأتيك
أمري). قال:
والذي نفسي
بيده، لأصرخن
بها بين
ظهرانيهم،
فخرج حتى أتى
المسجد،
فنادى بأعلى
صوته: أشهد أن
لا إله إلا
الله، وأن
محمدا رسول
الله، ثم قام
القوم فضربوه
حتى أضجعوه،
وأتى العباس
فأكب عليه، قال:
ويلكم ألستم
تعلمون أنه من
غفار، وأن
طريق تجاركم
إلى الشأم،
فأنقذه منهم،
ثم عاد من الغد
لمثلها،
فضربوه
وثاروا إليه،
فأكب العباس
عليه.
[-3861-] İbn Abbas r.a., dedi ki: "Ebu Zer', Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e Nebilik verildiği haberini alınca kardeşine: (Devene) bin de şu vadiye
git. Kendisinin bir Nebi olduğunu, semadan kendisine haber geldiğini iddia eden
bu adam ile ilgili bana bilgi topla ve onun sözünü bizzat işit, sonra yanıma
gel, dedi.
Kardeşi gitti, onun yanına vardı, onun sözlerini dinledi. Sonra da
Ebu Zerr'in yanına dönerek ona dedi ki: Ben onun ahlakın üstün değerlerini
emrettiğini, şiir olmayan bir söz söylediğini gördüm.
Ebu Zerr, bana istediğim bilgiyi beni rahatlatacak şekilde
getiremedin, dedi.
Bunun üzerine kendisi azığını hazırladı, içinde su bulunan
kırbasını yüklendi. Nihayet Mekke'ye geldi. Mescide gitti. Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i aradı ama onu tanımıyordu. Ona dair kimseye bir şey
sormaktan da hoşlanmadı. Sonunda gece oldu. Ali onu görünce bir yabancı
olduğunu anladı. (Ebu Zerr) onu görünce onun (Ali'nin) arkasından gitti.
Onlardan biri arkadaşına sabah oluncaya kadar hiçbir şey sormadı. Daha sonra
kırbasını ve azığını taşıyarak mescide gitti. O gün geçip gitti ve akşam oluncaya
kadar Nebi onu görmedi.
Nihayet akşam olunca yatacağı yere geri döndü. Yine Ali yanından
geçerek, bu adamın kalacağı yeri bilme zamanı gelmedi mi, dedi. Sonra onu
kaldırdı ve onunla birlikte gitti, ama biri arkadaşına bir şey sormuyordu.
Nihayet üçüncü gün oldu, Ali tekrar aynı şeyi yaptı. Yine onunla birlikte
kalktı, gitti. Sonra, bana senin buraya neden geldiğini anlatmayacak mısın,
dedi. Ebu Zerr, eğer bana mutlaka doğruyu göstereceğine dair bir söz ve bir ant
verecek olursan anlatırım, dedi. O da istediğini verdi. Ebu Zerr de ona durumu
bildirdi.
(Ali) dedi ki: O haktır, o Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'dir. Sabahı edince benim arkamdan gel. Ben senin için korkulacak bir şey
görürsem su döker gibi duracağım. Yoluma devam ettiğim takdirde benim gireceğim
yere sen de girene kadar arkamdan gel. O da bunu yaptı. Arkasından onu takip
etmeye koyuldu. Nihayet (Ali) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna
girdi. O da onunla birlikte girdi, bazı sözlerini dinledi ve hemen o yerde
Müslüman oldu.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona dedi ki: Sen kavminin yanına
geri dön ve onlara bildir. Benim emrim (durumum) sana gelinceye kadar (öylece
kal.)
(Ebu Zer') dedi ki: Nefsim elinde olana yemin ederim ki onların
(Kureyş'in) arasında bunu yüksek sesle bağırıp söyleyeceğim. Dışarı çıktı ve
mescide gitti. En yüksek sesiyle bağırdı: Şahadet ederim ki Allah'tan başka
hiçbir ilah yoktur ve şüphesiz Muhammed Allah'ın Resulüdür. Hemen akabinde
orada bulunanlar ayağa kalkıp canını acıtacak şekilde onu dövdüler.
Abbas geldi, üzerine abanarak: Yazık size! Siz bunun Gıfar
kabilesinden olduğunu bilmiyor musunuz? Sizin Şam'a giden ticaret yolunuzun
üzerinde olduklarını bilmiyor musunuz, diyerek onu ellerinden kurtardı. Ertesi
gün aynı şeyi yaptı, yine onu dövdüler, üzerine yürüdüler. el-Abbas da üzerine
abandı (onu korudu)."
AÇIKLAMA: "Ebu Zerr
el-Gıfari" Cundub b. Cunade b. Süfyan b. Ubeyde b. Haram b. Gıfar
(el-Gıfari) "nin Müslüman olması" Gıfar Kinane oğullarındandır.
"Ona dair soru sormaktan hoşlanmadı." Çünkü Nebiin
kavminin onun yanına gitmek isteyenlere işkence ettiklerini yahut bizzat yanına
gelmek isteyenler dolayısıyla Nebi'e işkence ettiklerini ya da onun işinin
açığa çıkmasından hoşlanmadıkları için hakkında soru soranlara yol
göstermediklerini veya onunla bir araya gelmeyi engellediklerini ya da onu
bırakıp geri dönsün diye o soranı aldatmak istediklerini anlamıştı.
"Ali b. Ebi Talib onu gördü." Bu, Ebu Zerr'in başından
geçen bu olayın Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e Nebiliğin verilmesinden iki
seneden daha fazla bir süre geçtikten sonra cereyan etmiş olduğunu
göstermektedir. Öyle ki Ali bu zaman zarfında tek başına yabancılarla
konuşabilecek ve onları misafir olarak ağarlayabilecek bir konuma gelmişti. Çünkü
sahih kabul edilen görüşe göre nubuvvet verildiği sırada Ali 10 yaşında idi.
Bundan daha küçük olduğu da söylenmiştir. Bu haber ise yaşı ile ilgili sahih
kabul edilen görüşü daha da pekiştirmektedir.
"Kavminin yanına geri dön, onlara haber ver. Benim emrim
sana gelinceye kadar..." Ebu Kuteybe'nin rivayetinde şöyle denilmektedir:
"Bu durumu gizle ve kavminin yanına geri dönerek onlara haber ver. Bizim
üstün geldiğimize (ya da durumumuzun açığa çıktığına) dair haber sana ulaşınca
sen de geL"
Abdullah b. es-Samit'in rivayetinde şöyle denilmektedir:
"Benim önümde hurmalıkları olan bir yer bana gösterildi. Sen benden
kavmine tebliği götürebilir misin? Belki Allah senin vasıtanla onlara fayda
verir." Bundan sonra da kardeşi Uneys'in annesinin İslam'a giriş olayını
zikretti, onların kavimleri Gıfar'a gittiklerini ve onların yarısının Müslüman
olduklarını zikrettiği hadisi aktardı.
"Andolsun bunu yüksek sesle" yani tevhid kelimesini
bağırarak "söyleyeceğim." Maksat onun yüksek sesle bunu müşrikler
arasında açıkça söyleyeceğidir. O Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisine
gizleme emrini vermesinin vücub ifade etmek üzere değil, kendisine şefkati
sebebiyle söylediğini anlamış gibidir. Böylelikle ona kendisinin bu işe gücünün
yettiğini anlatmış oldu. Bundan dolayı da Nebi (s.a.v.) onun bu işi yapmasına
itiraz etmemiştir.
Bundan hakkı söyleyen kimseye eziyet (ve işkence) yapacağından
korkulan kimselerin yanında hakkı söylemenin -susmak caiz olsa bile- caiz
olduğu anlaşılmaktadır. Meselenin tahkiki sonucu, bu hususun hükmü durumun ve
maksatların farklılığına göre farklı olacağıdır, buna göre ecrin kazanılıp
kazanılmayacağıdır.
"Sonra oradakiler kalktı." İbn Kuteybe rivayetinde:
"Bu Sabii (dininden dönen)in üzerine kalkınız (hücum ediniz),
dediler."
"Onlar da kalktılar." Müslüman olan kimseye Sabii
derlerdi. Çünkü bu kelime bir şeyden bir şeye intikal etmeyi anlatmak üzere
kullanılan "saba, yesbu" fiilinden gelmektedir.
"Canını acıtacak kadar onu dövdüler." Ebu Kuteybe
rivayetinde: "Öleyim diye beni dövdüler." Yani beni öyle bir dövdüler
ki, dövenler ondan dolayı ölseydim dahi buna aldırmazlardl.
"Bunun üzerine beni bıraktılar" dövmekten vazgeçtiler.
* * *
Bu cümle Buhari'deki bu başlıkta bulunmamaktadır. Daha önce 3522
numara ile geçmiş bulunan Ebu Kuteybe rivayetinde yer almaktadır.
(Fethu'l-Bari, VII, 214'deki dipnot).
* * *
"el-Abbas onun üzerine abandı." Ebu Kuteybe yoluyla
gelen rivayette: "Bir önceki gün söylediği sözün aynısını tekrarladı"
şeklindedir. Hadiste el-Abbas'ın güzel tutum sergilediğine ve onun güzel
kavrayışlı olduğuna delil olacak ifadeler bulunmaktadır. Çünkü o, kavminden
onları korkutarak Ebu Zerr'i kurtarmak sonucuna ulaşmıştır. Zira onun kavmi
ticaret yollarını keserek onları uzaklaştırabilirdi. Mekkelilerin ise geçimleri
ticarete bağlı idi. Bundan dolayı hemen onu dövmekten vazgeçtiler.
Yine hadiste Ebu Zerr'in erken dönemde Müslüman olduğuna delil
bulunmaktadır. Fakat açıkça görüldüğü \,izere bu, Nebilikten uzun bir süre
sonra olmuştur. Zira az önce kaydettiğimiz gibi Ali r.a.'dan da söz
edilmektedir.