2. ABDULLAH BİN ZEYD'iN, NEBİ (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'DEN
DİYE NAKLETMiŞ OLDUĞU: "HİCRET OLMASAYDI ELBETTE ENSARDAN BiR ADAM
OLURDUM" SÖZÜ
حدثني محمد
بن بشار:
حدثنا غندر:
حدثنا شعبة، عن
محمد بن زياد،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، أو: قال
أبو القاسم صلى
الله عليه
وسلم: (لو أن
الأنصار
سلكوا واديا،
أو شعبا،
لسلكت في وادي
الأنصار،
ولولا الهجرة
لكنت امرأ من
الأنصار).
فقال أبو
هريرة: ما
ظلم، بأبي
وأمي، لآووه
ونصروه، أو
كلمة أخرى.
[-3779-] Ebu Hureyre r.a., Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den, --diye yahut Ebu'l-Kasım dedi (diyerek)--: "Eğer Ensar bir
vadiden yahut da bir dağ yolundan gidecek olsalar şüphesiz ben de Ensarın
vadisinden giderim. Eğer hicret olmasaydı, Ensardan bir kişi olurdum."
Ebu Hureyre dedi ki: Babam, anam ona feda olsun. O, bu sözü
söylerken haksızlık etmedi. Onlar onu barındırdılar, ona yardım ettiler. Yahut
da (buna yakın) başka bir söz söyledi.
Tekrar: 7244
AÇIKLAMA: el-Hattabi der ki:
Nebi (s.a.v.), bununla Ensarın kalplerini hoş tutmak istemiştir. Çünkü bu
sözleri ile eğer hicretin üstünlüğü gibi bir engel olmasaydı, onlardan bir kişi
olmaya razı olacağını ifade etmektedir.
"Ebu Hureyre dedi ki: Haksızlık etmedi." Yani o bu
sözü söylemekle haddi aşmadı ve onlara hak ettiklerinden fazlasını vermiş
olmadı. Daha sonra Ebu Hureyre bunu: "Onu barındırdılar, ona yardım
ettiler" sözleri ile açıklamaktadır.
"Ya da bir başka söz söyledi." Muhtemelen maksat, onu
ve ashabını mallarıyla kollayıp, gözetlediklerini kastetmiştir.
"Ensarın vadisinden giderdim" sözleri ile de onlara
güzel bir şekilde muvafakat edeceğini, onlara uygun hareket edeceğini anlatmak
istemiştir. Çünkü onların güzel komşuluklarını ve ahde vefalarını görmüş,
bunlara tanık olmuştur. Yoksa maksat onlara tabi olacağı değildir. Çünkü her
mu'minin kendisine uyması ve itaat etmesi farz olan, emrine itaat olunan kişi
odur.
3. NEBİ (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'IN MUHACİHLER İLE ENSAR
ARASINDA KARDEŞLİK KURMASI
حدثنا
إسماعيل بن
عبد الله قال:
حدثني
إبراهيم بن
سعد، عن أبيه،
عن جده قال:
لما
قدموا
المدينة آخى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بين عبد
الرحمن ابن
عوف وسعد بن
الربيع، قال
لعبد الرحمن:
إني أكثر
الأنصار
مالا، فأقسم
مالي نصفين،
ولي امرأتان،
فانظر أعجبهما
إليك فسمها لي
أطلقها، فإذا
انقضت عدتها
فتزوجتها.
قال: بارك
الله لك في
أهلك ومالك،
أين سوقكم؟
فدلوه على سوق
بني قينقاع،
فلما انقلب
إلا ومعه فضل
من أقط وسمن،
ثم تابع
الغدو، ثم جاء
يوما وبه أثر
صفرة، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (مهيم).
قال: تزوجت،
قال: (كم سقت
إليها). قال:
نواة من ذهب،
أو وزن نواة
من ذهب. شك
إبراهيم.
[-3780-] İbrahim b. Sa'd babasından o da dedesinden
rivayetle, dedi ki: "Medine'ye geldiklerinde Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem, Abdurrahman ile Sa'd b. er-Rebı'i kardeş yaptı. (Sa'd b. er-Rebı')
Abdurrahman'a dedi ki: Ben Ensar arasında malı en çok olanım. Malımı ortadan
ikiye böleceğim. İki tane de hanımım vardır. Bak, hangilerini daha çok
beğenirsen söyle, ben de onu boşayayım. İddeti sona erince de onunla
evlenirsin.
Abdurrahman dedi ki: Allah aileni de, malını da senin için mübarek
kılsın. Pazarınız nerede? Ona Kaynuka
oğullarının pazarını gösterdiler. Geri döndüğünde beraberinde bir miktar keş ve
yağ artmıştı. Daha sonra sabah erkenden pazara gitmeyi sürdürdü. Arkasından bir
gün üzerinde zaferan izi bulunduğu halde geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem: Hayrola deyince, Abdurrahman: Evlendim dedi. Peki hanımına ne kadar
mehir verdin, diye sordu. Abdurrahman: Bir çekirdek kadar altın --yahut da bir
çekirdek ağırlığı kadar altın-- dedi." Şüphe eden (ravilerden) İbrahim'dir.
حدثنا قتيبة:
حدثنا
إسماعيل بن
جعفر، عن حميد،
عن أنس رضي
الله عنه أنه
قال:
قدم
علينا عبد
الرحمن بن
عوف، وآخى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بينه
وبين سعد بن
الربيع، وكان
كثير المال،
فقال سعد: قد
علمت الأنصار
أني من أكثرها
مالا، سأقسم
مالي بيني
وبينك شطرين،
ولي امرأتان،
فانظر
أعجبهما إليك
فأطلقها، حتى
إذا حلت
تزوجتها،
فقال عبد الرحمن:
بارك الله لك
في أهلك، فلم
يرجع يومئذ
حتى أفضل شيئا
من سمن وأقط،
فلم يلبث إلا
يسيرا حتى جاء
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وعليه
وضر من صفرة،
فقال له رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(مهيم). قال:
تزوجت امرأة
من الأنصار،
فقال: (ما سقت
إليها). قال:
وزن نواة من
ذهب، أو نواة من
ذهب، فقال:
(أولم ولو
بشاة).
[-3781-] Enes r.a.'dan dedi ki: "Abdurrahman b. Avf
bize geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onu ve Sa'd b. er-Rebi'i kardeş
yaptı. --Sa'd malı çok olan birisi idi.-- Sa'd dedi ki: Ensar da bilir ki ben
Ensar arasında malı en çok olan birisiyim. Malımı kendim ve senin aranda iki
eşit parçaya böleceğim. Benim iki tane de hanımım var. Bak onların hangisini
daha çok beğenirsen onu boşayayım. İddeti bitti mi de onunla evlenirsin.
Abdurrahman dedi ki: Allah aileni sana mübarek kılsın. O gün geri
döndüğünde bir miktar yağ ve keş arttırmıştı. Aradan fazla zaman geçmeden
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına üzerinde za'feran parçaları
bulaşmış olarak geldi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona: Hayrola,
diye sordu. O, Ensardan bir kadın ile evlendim, dedi. Mehir olarak ona ne
verdin, diye sordu. O, bir hurma çekirdeği ağırlığı kadar altın --ya da, bir
hurma çekirdeği kadar altın-- dedi. Allah Resulü: Bir koyun ile dahi olsa düğün
ziyafeti ver, diye buyurdu."
حدثنا الصلت
بن محمد أبو
همام قال:
سمعت المغيرة
بن عبد
الرحمن: حدثنا
أبو الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال: قالت
الأنصار: اقسم
بيننا وبينهم
النخل، قال: (لا.
قال: تكفوننا
المؤونة
وتشركونا في
التمر). قالوا:
سمعنا وأطعنا.
[-3782-] Ebu Hureyre r.a. dedi ki: "Ensar: Bizimle
onlar arasında hurma ağaçlarını paylaştır, dedi. O, hayır diye buyurdu. Bu
sefer, siz ağaçların bakımını bizim yerimize yaparsınız, mahsulde de bize ortak
olursunuz dedi(ler}. (Muhacirler) dinledik ve itaat ettik, dediler."
AÇIKLAMA: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Muhacirler ile Ensarı kardeş yapması."
İleride Meğazi bölümünden biraz önce hicret ile ilgili başlıklar sırasında buna
dair geniş açıklamalar gelecektir.
"Medine'ye geldiklerinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, Abdurrahman b. Avf ile Sa'd b. er-Rebi'i kardeş yaptl." Sa'd b.
er-Reb'i b. Amr b. Ebi Zuheyr, Ensari ve Hazrecli olup Nakiblerden birisidir.
Uhud günü şehit düşmüştür. Abdurrahman b. Avfın evlenmesi ile ilgili bilgi,
Nikah bölümünde, Velime (düğün yemeği) başlığında gelecektir.
"Ensar, hurma ağaçlarını bizimle onlar arasında paylaştır,
dediler." Onlardan kasıt Muhacirlerdir. Buna dair açıklamalar da Muzaraa
bahsinde geçmiş bulunmaktadır. Burada
Ensarın açıkça bir fazileti görülmektedir.