باب: {واذكر
في الكتاب
مريم إذ
انتبذت من
أهلها} /مريم: 16/.
448. YÜCE ALLAH'IN: "KİTAPTA MERYEM'İ DE AN. HANİ O KENDİ
AİLESİNDEN DOĞU TARAFıNDA BİR YERE ÇEKİLMİŞTİ."[Meryem, 16] AYETİ
نبذناه:
ألقيناه:
اعتزلت.
{شرقيا} /مريم: 16/:
مما يلي
الشرق.
{فأجاءها}
/مريم: 23/: أفعلت
من جئت،
ويقال: ألجأها
اضطرها.
{تساقط} /مريم: 25/:
تسقط. {قصيا}
/مريم: 22/: قاصيا.
{فريا} /مريم: 27/:
عظيما.قال
ابن عباس:
{نسيا} /مريم: 23/:
لم أكن شيئا.
وقال غيره:
النسي الحقير.وقال
أبو وائل:
علمت مريم أن
التقي ذو نهية
حين قالت: {إن
كنت تقييا}
/مريم: 18/.قال
وكيع، عن
إسرائيل، عن
أبي إسحاق، عن
البراء: {سريا}
/مريم: 24/: نهر
صغير
بالسريانية.
"Onu ... sığınmaya mecbur etti. "[Meryem, 23] Onu
oraya sığınmaya -başka çaresi olmadığından- mecbur etti diye açıklanmıştır.
"Büsbütün unutulsaydım {nesiyya)"[Meryem, 23]
buyruğunu İbn Abbas hiçbir şey olmasaydım diye açıklamıştır. Başkaları ise
bunun hakir ve değersiz şeyanlamına geldiğini söylemişlerdir. Ebu Vail dedi ki:
Meryem takva sahibi olan bir kimsenin kötülükten çekinebilecek birisi olduğunu
bildiğinden: "Eğer takva sahibi bir kimse isen"[Meryem, 18] demiştir.
Vekt, İsrail'den, o Ebu İshak'dan, o el-Bera'dan "Seriyy"[Meryem,
24], Süryanice'de küçük ırmak demektir.
حدثنا مسلم
عن إبراهيم:
حدثنا جرير بن
حازم، عن محمد
بن سيرين، عن
أبي هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (لم
يتكلم في المهد
إلا ثلاثة:
عيسى، وكان في
بني إسرائيل رجل
يقال له جريج،
كان يصلي،
جاءته أمه
فدعته، فقال:
أجيبها أو
أصلي، فقالت:
اللهم لا تمته
حتى تريه وجوه
المومسات،
وكان جريج في
صومعته،
فتعرضت له
امرأة وكلمته
فأبى، فأتت
راعيا
فأمكنته من
نفسها، فولدت
غلاما، فقالت:
من جريج،
فأتوه فكسروا
صومعته
وأنزلوه
وسبوه، فتوضأ
وصلى ثم أتى
الغلام، فقال:
من أبوك يا غلام؟
قال: الراعي،
قالوا: نبني
صومعتك من
ذهب؟ قال: لا،
إلا
من طين. وكانت
امرأة ترضع
ابنا لها من
بني إسرائيل،
فمر بها رجل
راكب ذو شارة،
فقالت: اللهم
اجعل ابني
مثله، فترك
ثديها وأقبل
على الراكب،
فقال: اللهم
لا تجعلني مثله،
ثم أقبل على
ثديها يمصه -
قال أبو
هريرة: كأني
أنظر إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم يمص إصبعه
- ثم مر بأمة،
فقالت: اللهم
لا تجعل ابني
مثل هذه، فترك
ثديها، فقال:
اللهم اجعلني
مثلها، فقالت:
لم ذاك؟ فقال:
الراكب جبار من
الجبابرة،
وهذه الأمة
يقولون: سرقت،
زنيت، ولم
تفعل).
[-3436-] Ebu Hureyre'den rivayete göre Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Beşikte sadece üç kişi konuşmuştur.
(Bunlardan biri) İsa'dır. {Diğerine gelince} İsrailoğulları arasında Cureyc
adında bir adam vardı. Namaz kılıyordu. Annesi yanına gelip onu çağırdı. (Kendi
kendisine): Ona karşılık mı vereyim, yoksa namaza mı devam edeyim dedi. Annesi:
Allahlım sen ona fahişelerin yüzlerini göstermeden canını alma.
Cureyc manastırında iken bir kadın karşısına çıktı, onunla
konuştu. O kadından yüz çevirdi. Daha sonra bir çobanın yanına gitti. Çobanın
kendisi ile beraber olmasına imkan tanıdı. Bir çocuk doğurdu. Kadın: Bu,
Cureyc'dendir, dedi. İnsanlar onun yanına gittiler, manastırını yıktılar,
oradan onu indirdiler, ona ağır sözler söylediler. Abdest aldıktan sonra namaz
kıldı. Sonra çocuğun yanına giderek: Ey çocuk, baban kimdir, diye sordu. Çocuk:
Çobandır dedi. Bu sefer manastırını yıkanlar: Senin manastırını altından bina
edelim, dediler. O: Hayır çamurdan başkasını kabul etmem, dedi.
(Üçüncülerine gelince) İsrailoğullarından bir kadın çocuğunu
emziriyordu. Bineği üzerinde yakışıklı bir adam geçti. Annesi: Allah'ım, benim
oğlumu da bunun gibi kıl, dedi. Çocuğu annesinin memesini bırakarak bineği
üzerindeki adama dönüp: Allah'ım, beni onun gibi yapma, dedi. Sonra da
annesinin memesini emmeye koyuldu.
Ebu Hureyre dedi ki: Şu anda ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in parmağını emişini görüyor gibiyim.
Daha sonra bir cariyenin yanından geçti(ler). Annesi: Allah'ım,
oğlumu bu cariye gibi kılma, dedi. Çocuk annesinin memesini bırakarak:
Allah'ım, beni onun gibi kıl, dedi. Annesi: O nedenmiş, diye sordu. Çocuk dedi
ki: Bineği üzerindeki adam zorbalardan bir zorba idi. Bu cariyeye ise hırsızlık
yaptın, zina ettin diyorlar. Oysa o bunları yapmamıştır."
حدثني
إبراهيم بن
موسى: أخبرنا
هشام، عن
معمر. حدثني
محمود: حدثنا
عبد الرزاق:
أخبرنا معمر،
عن الزهري
قال: أخبرني
سعيد ابن
المسيب، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ليلة
أسري بي: (لقيت
موسى قال:
فنعته، فإذا
رجل - حسبته
قال - مضطرب
رجل الرأس،
كأنه من رجال
شنوءة، قال:
ولقيت عيسى -
فنعته النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال -
ربعة أحمر،
كأنما خرج من
ديماس - يعني
الحمام -
ورأيت
إبراهيم وأنا
أشبه ولده به،
قال: وأتيت
بإناءين،
أحدهما لبن
والآخر فيه
خمر، فقيل لي:
خذ أيهما شئت،
فأخذت اللبن
فشربته، فقيل
لي: هديت
الفطرة، أو: أصبت
الفطرة، أما
إنك لو أخذت
الخمر غوت
أمتك).
[-3437-] Ebu Hureyre r.a.'dan dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
İsra'ya götürüldüğü gece(yi anlatırken) dedi ki: Musa ile karşılaştım. (Ebu
Hureyre) dedi ki: Onu şöylece anlattı: Onun -zannederim şöyle dedi- aşırı
olmamak üzere cüsseli birisi olduğunu gördüm. Saçları hafif dalgalı idi. Sanki
Şenuelilerden bir adamı andırıyordu. (Devamla) buyurdu ki:
İsa ile de karşılaştım. -Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun
niteliklerini anlatarak şöyle buyurdu: "Orta boylu, teni kırmızıya
çalıyordu. Sanki hamamdan çıkmış gibi idi. İbrahim'i de gördüm. Onun soyundan
gelen çocukları arasında ona en çok benzeyen kişi benim. (Devamla şöyle)
buyurdu:
Bana birisinde süt, diğerinde şarap bulunan iki kap getirildi.
Dilediğini alabilirsin, denildi. Ben süt'ü alıp, içtim. Bana: Sen fıtrata doğru
iletildin -ya da: fıtratı isabet ettirdin- denildi. Eğer şarabı almış olsaydın,
senin ümmetin azmış olacaktı."