DEVAM: 1. ADEM'İN VE ZÜRRİYETİNİN YARATILMASI VE YÜCE ALLAH'IN:
"HANİ RABBİN MELEKLERE: 'MUHAKKAK BEN YERYÜZÜNDE BİR HALİFE
YARATACAĞIM" DEMİŞTİ." Bakara, 30. AYETİ
حدثنا
عمر بن حفص بن
غياث: حدثنا
أبي: حدثنا الأعمش
قال: حدثني
عبد الله بن
مرة، عن
مسروق، عن عبد
الله رضي الله
عنه قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (لا تقتل
نفس ظلما، إلا
كان على ابن
آدم الأول كفل
من دمها، لأنه
أول من سن
القتل).
[-3335-] Abdullah (b. Mes'ud) dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur: "Haksızca öldürülen her bir nefsin, günahından
bir pay da -haksızca dökülen kanı dolayısıyla- mutlaka Adem'in ilk (olarak kan
döken) oğluna da verilir. Çünkü öldürme çığırını ilk açan odur.''
Tekrar: 6867 ve 7321
AÇIKLAMA: Buhari bu başlık
altında 11 hadis zikretmiş bulunmaktadır.
Birinci hadis olan Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste:
"Allah Adem'i 70 zira' (arşın) boyunda yaratmıştır" diye
buyurmaktadır. Bu hadisi Abdurrezzak, Ma'mer'den: "Allah Adem'i sureti
üzere ve 60 zira' olarak yaratmıştır" şeklindedir. Bu rivayet ileride
isti'zan (izin alma) bölümünün baş taraflarında gelecektir. ltk (kölelikten
azad etme) bölümü esnasında da bu lafzın anlamı ile ilgili açıklamalar geçmiş
bulunmaktadır. Bu rivayet buradaki ("Sureti" anlamındaki lafızdaki)
zamirin Adem'e ait olduğunu kabul edenlerin görüşlerini desteklemektedir. Yani
yüce Allah, onu suretlendirirken yarattığı şekliyle var etmiştir. Soyundan
gelenler gibi yaratılışında ne halden hale geçmiştir, ne de rahimden rahime.
Aksine Allah onu kendisine ruh üflediği ilk andan itibaren eksiksiz ve her şeyi
yerli yerinde tam bir adam olarak yaratmıştır. Bunun akabinde "boyunun
altmış zira' olduğu"nu belirtmektedir. Burada da zamir Adem'e aittir.
"Sureti üzere" buyruğunun, tabiatçıların görüşünü
çürütmek amacı ile, yaratılışında kimse Allah ile ortak olmamıştır, anlamında
olduğu da söylenmiştir. Özellikle sözkonusu edilmesi ise, daha üst mertebede
olanın zikredilmesi ile daha alt mertebede bulunana dikkat çekmek içindir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
"Cennete girecek olan herkes Adem'in Sureti" yani onun
nitelikleri "üzere girecektir." Bu da kusur olarak kabul edilen
siyahlık ve daha başka niteliklerin cennete girileceği vakit ortadan
kalkacağına delildir.
"Hilkat (yaratılış) şu ana kadar eksilip durmaktadır."
Yani her bir nesil kendisinden önceki nesilden daha kısadır, boy. kısalması bu
ümmete kadar devam edip gelmiştir ve bu şekilde kısalık karar kılmış (sona
ermiş)dir.
İbnu't-Tin der ki: "Hilkat hala eksilip durmaktadır"
ifadesinin anlamı şudur:
Kişi nasıl azar azar artış gösteriyor ve bu, bir iki saat ve bir
iki günde fark edilemiyor ancak zamanla anlaşılabiliyor ise, eksilmekteki durum
da bu şekildedir.
Ancak bu açıklamaya göre Semud halkının diyarı gibi geçmiş
ümmetlerden kalan ve şu anda görülen eserlerin izahını yapmak zor bir durumdur.
Çünkü onların kalmış oldukları meskenler, boylarının sözü geçen bu tedrici
kısalmanın gerektirdiği şekilde ileri derecede kısa olmadıklarını
göstermektedir. Onların yaşadıkları dönemin eski olduğunda şüphe yoktur. Aynı
şekilde onlar ile Adem arasında geçen sürenin de kendileri ile bu ümmetin
ilkieri arasında geçen süreden daha az olduğunda da şüphe yoktur. Şu ana kadar
ben açıklanması zor olan bu durumu izah edebileceğim güçlü bir açıklama şekli
bulabilmiş değilim.
"şayet İsrailoğulları olmasaydı et kokmazdı."
Denildiğine göre bunun Asıl sebebi şudur: İsrailoğulları selva (bıldırcın) etlerini
sakladılar. Halbuki bu daha önce kendilerine yasaklanmıştı. Bundan dolayı bu
şekilde cezalandırıldılar. Bunu Kurtubi nakletmiş, başkaları da bunu Katade'den
diye rivayet etmiştir. Kimi ilim adamının da dediğine göre bunun anlamı şudur:
Eğer İsrailoğulları kokana kadar eti saklama işini başlatmamış olsaydı, et
saklama cihetine gidilmez ve dolayısıyla kokmazdı.
"Havva" Adem'in hanımıdır. Her bir hay (canlı insan)ın
annesi olduğundan dolayı ona bu ismin verildiği de söylenmiştir.
"Hiçbir dişi kocasına ihanet etmezdi" buyruğu ile
Havva'nın Adem'e yasak ağacın meyvesinden yemeyi güzel göstererek sonunda onu
bu işi yapmaya kadar ittiğine işaret edilmektedir. Onun ihanet etmesinin
anlamı, İblis'in ona güzel gösterdiğini kabul edip, sonunda bunu da Adem'e
güzel göstermesidir. O Adem'in kızlarının annesi olduğundan ötürü, ondan doğmuş
olmaları sebebiyle kızları da annelerine benzemiştir ve bu damar onlara da
sirayet etmiştir. Fiiliyle yahut da sözüyle kocasına hainlik etmekten kurtulan
hiçbir kadın hemen hemen yoktur.
Burada sözü geçen hainlikten maksat, fuhşiyat işlemek değildir,
Asla! Ancak Havva'nın, ağaçtan yemek hususunda arzusu doğrultusunda hareket
etmek iste yip, bunu da Adem'e güzel göstermesi ona bir hıyanet olarak
sayılmıştır. Ondan sonra gelen kadınların her birisinin hainliği ise kendi
durumuna göre değişiklik gösterebilir. Şu hadis de (bu yönüyle) buna yakındır:
"Adem inkar etti, bu sebeple onun soyundangelenler de inkar etti"
Hadis, aynı şekilde erkeklere, onların ilk annelerinin yapmış oldukları
hatırlatılarak zevcelerinden gördükleri hususlar için bir tesellidir. Bunun,
onların tabiatlarının bir gereği olduğu hatırlatılmaktadır. O halde, kasıt
olmayarak ya da nadiren görülen halleri dolayısıyla erkek, hanımının yaptıkları
kusurları kınamakta aşırıya gitmemelidir. Onların da bu kabilden işleri
alabildiğine çoğaltarak böyle bir huyun kendilerinde yer etmemesine dikkat
etmeleri, hatta nefislerini dizginlemeleri arzu ve isteklerine karşı da
mücadele etmeleri gerekir. Yardımı Allah'tan dileriz.
"Tavsiyemi kabul ediniz." Onlar hakkındaki tavsiyemi
kabul ediniz, gereğince uygulama yapınız, onlara yumuşak davranınız, onlarla
güzel geçininiz, demektir.
"Kaburga kemiğinin en eğri tarafı, onun üst kısmıdır"
buyruğunda denildiğine göre kadında en eğri tarafının dili olduğuna işaret
edilmektedir.
"Onu düzeltmeye kalkışırsan kırarsın." Denildiğine
göre bu, boşamaya bir misaldir. Eğer sen ondan eğriliğini terk etmesini
isteyecek olursan sonunda durum ondan ayrılmaya kadar gider, demektir. Bunu da
Müslim'de yer alan el-A'rec'in, Ebu Hureyre'den diye naklettiği rivayetteki şu
ifadeler desteklemektedir:
"Eğer sen onu (kadını) düzeltmeye kalkışırsan kırarsın, onu
kırmak ise onu boşamaktır."
"Yüce Allah cehennemlikler arasında azabı en hafif olan
kimseye ... diyecektir" buyruğunda sözkonusu edilen kişinin, Ebu Talib
olduğu söylenmiştir. İleride yüce Allah'ın izniyle er-Rikaak adlı bölümün
sonlarında açıklaması gelecektir. Bunun konu başlığı ile ilişkisi ise "Sen
henüz Adem'in sulbünde iken" şeklindeki ifadedir. Bunda da yüce Allah'ın:
"Hani, Rabbin Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları
kendilerine şahit tutarak ben sizin Rabbiniz değil miyim diye buyurmuştu.
" [A'raf, 172] buyruğuna işaret edilmektedir.
Onun cu hadis ise, Abdullah b. Mes'ud'un rivayet ettiği hadis
olup: "Zulmen öldürülen her bir nefis dolayısıyla mutlaka ilk Ademoğluna
kanından da bir pay verilir" hadisi olup, ileride kısas bölümünde
açıklaması gelecektir.