باب:
كتابة الإمام
للناس.
181. DEVLET BAŞKANININ NÜFUS SAYIMI YAPTIRMASI
حدثنا
محمد بن يوسف:
حدثنا سفيان،
عن الأعمش، عن
أبي وائل، عن
حذيفة رضي
الله عنه قال: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (اكتبوا لي
من تلفظ
بالإسلام من
الناس).
فكتبنا له ألفا
وخمسمائة
رجل، فقلنا
نخاف ونحن ألف
وخمسمائة،
فلقد رأيتنا
ابتلينا، حتى
إن الرجل ليصلي
وحده وهو خائف.حدثنا
عبدان، عن أبي
حمزة، عن
الأعمش:
فوجدناهم
خمسمائة، قال
أبو معاوية:
ما بين ستمائة
إلى سبعمائة.
[-3060-] Huzeyfe r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Müslüman olduğunu söyleyenlerin sayımını
yapıp yazın!" diye talimat verdi. Biz de bu talimat üzerine sayım yaptık
ve bin beş yüz yetişkin erkeğin kaydını yaptık. Hatta sayım sonucunda
gördüğümüz rakamın çokluğu yüzünden: "Biz bin beş yüz kişiyiz ve
korkuyoruz öyle mi?!" diye şaşkınlığımızı dile getirdik. Fakat daha
sonraki yıllarda biz büyük bir kargaşa ortamında yaşadık ve bu yüzden bir kimse
tek başına namaz kılmaya korkar oldu."
A'meş'ten nakledilen rivayette: "Saydığımız yetişkin
erkeklerin sayısının beş yüz olduğunu gördük" diye geçmektedir. Ebu
Muaviye rivayeti ise şöyledir: "Altı yüz ile yedi yüz arasında yetişkin
erkeğin kaydını yaptık."
حدثنا
أبو نعيم:
حدثنا سفيان،
عن ابن جريج،
عن عمرو بن
دينار، عن أبي
معبد، عن ابن
عباس رضي الله
عنهما قال: جاء
رجل إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فقال: يا
رسول الله،
إني كتبت في
غزوة كذا
وكذا، وامرأتي
حاجة، قال:
(ارجع، فحج مع
امرأتك).
[-3061-] Abdullah İbn Abbas r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Birisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelerek: "Ey
Allah'ın Resulü, şu şu savaşa katılmak üzere kaydımı yaptırdım. Eşim de hacca
gitmek üzere yola çıktı" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da
ona: "Dön ve eşinle birlikte haccet!" dedi.
AÇIKLAMA: Bu başlık altında
savaşçıların veya diğer kesimlerin nüfus sayımının yapılması konusu ele
alınmıştır.
"Biz bin beş yüz kişiyiz ve korkuyoruz öyle mi?!"
cümlesi bir şaşkınlık ifadesidir. Ashabın bu şaşkınlığı Uhud savaşına veya
başka bir savaşa çıkarken yaşamış olabileceğini düşünürken daha sonra
İbnü't-Tın'in kesin bir ifade ile: "Bu şaşkınlık Hendek savaşı sırasında
yaşanmıştır" dediğini gördüm. Davudl ise böyle bir şaşkınlığın Hudeybiye
sırasında ashap tarafından dile getirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde
durmuştur. Çünkü o sırada Müslümanların sayısının ne kadar olduğu hakkında
farklı rakamlardan söz edilmiş ve bin beş yüz, bin dört yüz gibi sayılar
zikredilmiştir.
Huzeyfe'nin "Fakat daha sonraki yıllarda biz büyük bir
kargaşa ortamında yaşadık ve bu yüzden bir kimse tek başına namaz kılmaya
korkar oldu" şeklindeki sözü öyle görünüyor ki Hz. Osman'ın halifeliğinin
son yıllarında meydana gelen olayları anlatmaktadır. Buna örnek olarak Velid
İbn Ukbe gibi bazı kimselerin Kufe yöneticisi oldukları yıllar verilebilir.
Nitekim Velid İbn Ukbe namazı geciktirirdi veya şartlarına tam riayet ederek
kılmazdı. Hatta vera ve takva ehli bazı kimseler kendi başlarına gizli olarak
namaz kılar sonra da fitneye sebep olurum korkusuyla cemaatle yeniden kılardı.
Bazı alimler de bu ifadenin Hz. Osman'ın yolcu iken namazıarı tam olarak
kıldığı dönemle ilgili olduğunu söylemişlerdir. Zira bazı kimseler o dönemde
kendilerine karşı olumsuz düşüncelerin doğmaması için namazlarını gizli olarak
kısa bir şekilde kılıyorlardı.
Hadislerden Çıkarılan Dersler
1. Hz. Nebi (s.a.v.) bazen gelecekle ilgili olarak henüz
gerçekleşmemiş bazı olayları haber verirdi. İşte bunlar O'nun (s.a.v.) Nebiliğini
ispatlayan hadiseler arasındadır. Huzeyfe'den sonra Haccac gibi zalimler
zamanında bundan daha kötü olaylar yaşanmıştır.
2. Orduya katılanlarla ilgili kayıtların (divan - kütük)
tutulması meşrudur.
Hatta savaşa katılabilecek güç ve yeterlikte olanlarla
olmayanları birbirinden ayırma ihtiyacı duyulan durumlarda böyle bir uygulamaya
başvurmak daha gerekli olabilir.
3. İnsanlar çoklukları ile övünecek olurlarsa sonları pek iyi
olmaz ve cezalandırılırlar. Bu hüküm "Huneyn gününde sayıca çok olmanız
sizi şımartmıştı" [Tevbe 25] ayetinde ifade edilen duruma benzemektedir.
Ancak İbnü'l-Müneyyir'in şu açıklamaları konunun daha iyi anlaşılmasını
sağlayacaktır: "İmam Buhari'nin kullandığı başlıkta dikkat çekmek istediği
hüküm şudur: Ordunun yazılması ve askerlerin sayımının yapılması şeklindeki
uygulamanın, bereketi kaçıracağı düşünülmemelidir. Bu uygulama dini bir
maslahatı / yararı gerçekleştirme amacı taşır. Huneyn savaşında müslümanların
düştüğü kötü durumun sebebi ise, sayıca çok olmaları nedeniyle gurura
kapılmaları ve kendilerini beğenmeleri idi."(bkz.1862 nolu hadis)
باب: إن
الله يؤيد
الدين بالرجل
الفاجر.
182.ALLAH TEALA DİNİNİ GÜNAHKAR (FACİR) BİR İNSANLA BİLE
DESTEKLEYEBİLİR
حدثنا
أبو اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري (ح). وحدثني
محمود بن غيلان:
حدثنا عبد
الرزاق:
أخبرنا معمر،
عن الزهري، عن
ابن المسيب،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه
قال: شهدنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم خيبر، فقال
لرجل ممن يدعي
الإسلام: (هذا
من أهل النار).
فلما حضر
القتال قاتل
الرجل قتالا
شديدا فأصبته
جراحة، فقيل:
يا رسول الله،
الذي قلت إنه
من أهل النار،
فإنه قد قاتل
اليوم قتالا
شديدا وقد
مات، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إلى
النار). قال:
فكاد بعض
النار أن يرتاب،
فبينما هم على
ذلك إذ قيل:
إنه لم يمت، ولكن
به جراحا
شديدا، فلما
كان من الليل
لم يصبر على
الجراح فقتل
نفسه، فأخبر النبي
صلى الله عليه
وسلم بذلك
فقال: (الله
أكبر، أشهد
أني عبد الله
ورسوله). ثم
أمر بلالا فنادى
بالناس: (إنه
لا يدخل الجنة
إلا نفس مسلمة،
وإن الله
ليؤيد هذا
الدين بالرجل
الفاجر).
[-3062-] Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resul-i
Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir savaşta bulunmuştuk. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Müslüman olduğunu iddia eden ve İslam saflarında
çarpışan birisi için: "Bu cehennemliktir!" buyurdu. Savaş başlayınca
bu adam kahramanca çarpıştı ve çok ağır bir yara aldı. Bunun üzerine Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, demin cehennemlik
olduğunu söylediğiniz adam bu gün olağanüstü bir kahramanlık gösterdi ve
öldü" diyenler oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise: "Cehenneme
gitti!" buyurdu, Fakat bazı kimseler neredeyse O'nun s.a.v.'in bu sözünden
kuşku duymaya başladılar, Onlar bu şekilde konuşurlarken o adamın ölmediği
fakat çok ağır bir yara aldığı ve gece olduğunda acılarına daha fazla
dayanamayıp kendisini öldürdüğü haberi ulaştı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'e bunlar anlatıldı ve O Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Şehadet
ederim ki ben Allah'ın kulu ve Resulüyüm!" deyip Bilal'e insanlara şöyle
demesini emretti: "Cennete sadece Müslüman olan kimseler girer. Allah
Teala dinini günahkar (facir) bir insanla bile destekleyebilir. "
Tekrar: 4203, 4204, 6606
AÇIKLAMA: İmam Buhari'nin bu
başlık altında naklettiği rivayetin geniş açıklaması Kitabü'l-meğazı'de
gelecektir. Burada kullanılan başlık ile nakledilen rivayet arasındaki ilişki
açıkça görülebilmektedir.
el-Mühelleb ve diğer bazı alimler şöyle demişlerdir: "Bu
rivayet ile "Biz bir müşrikten yardım istemeyiz!" hadisi arasında
herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü bu rivayet ya o döneme has bir hükümdür veya
günahkar (facir) kelimesi ile kastedilen müşrikler dışındaki insanlardır."
"Biz bir müşrikten yardım istemeyiz!" hadisini İmam
Müslim nakletmiştir.
İmam Şafii de iki hadis arasındaki uyumu sağlamak için Allah'ın
dinini facir bir kimse ile bile destekleyebileceği hükmünün o döneme has
olduğunu söylemiştir. Müşriğin yardımına başvurulmayacağı ile ilgili hadisin
neshedildiğini söyleyenlerin delili ise müşrik olan Safvan İbn Ümeyye'nin,
Resulullah (s.a.v.) ile birlikte Huneyn savaşına katıldığını anlatan rivayettir.
Tahavi de Safvan’ın Huneyn savaşına katılması ile "Ben bir
müşrikten yardım almam!" hadisi hakkında şu değerlendirmeyi yapmıştır:
"Bu iki rivayet arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Safvan İbn
Ümeyye Resulullah (s.a.v.) ile birlikte Huneyn savaşına katılırken kendi isteği
ile hareket etmiştir. Onun savaşa katılması konusunda Hz. Nebi'in (s.a.v.)
herhangi bir emri ve talebi olmamıştır." Ancak bana göre Tahavi’nin bu
açıklaması herhangi bir delile ve rivayete dayanmamaktadır. Zira karşı görüş sahipleri
zaten Safvan'ın savaşa zorla ve kendi isteği olmadan katıldığını söylemedikleri
gibi Hz. Nebi'in (s.a.v.) Safvan'ın savaşa katıldığını gördüğü halde sesini
çıkarmaması bunu onayladığını (takrır) gösterir. Onaylamak ise yapılacak işi
emretmek anlamına gelir.
İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Devlet başkanı adil
değilse, günahkar tutumları ve dine aykırı davranışları varsa bununla birlikte
İslam'ı ve Müslümanları koruyorsa ona karşı ayaklanmanın caiz olacağı düşünülmemelidir.
Allah dilerse dinini günahkar (facir) bir insanla destekleyebilir; onun
günahkarlığı ise kendisini ilgilendirir. "
باب: من
تأمر في الحرب
من غير إمرة
إذا خاف العدو.
183. SAVAŞ SIRASINDA DÜŞMANIN iSLAM ORDUSUNU DAĞITACAĞI
KORKUSUNU TAŞIYAN BiR KiMSENiN DEVLET BAŞKANININ HERHANGİ BiR TALiMATI OLMADAN
ORDUNUN BAŞINA GEÇMESi
حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم:
حدثنا ابن
علية، عن أيوب،
عن حميد ابن
هلال، عن أنس
بن مالك رضي
الله عنه قال: خطب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(أخذ الراية
زيد فأصيب، ثم
أخذها جعفر
فأصيب، ثم
أخذها عبد
الله بن رواحة
فأصيب، ثم
أخذها خالد بن
الوليد عن غير
إمرة ففتح
عليه، وما
يسرني، أو
قال: ما
يسرهم، أنهم
عندنا). وقال:
وإن عينيه
لتذرفان.
[-3063-] Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize hitap ederek şöyle buyurdu:
"Sancağı önce Zeyd aldı ve şehit düştü. Sonra Ca'fer sancağı kaptı, o da
şehit düştü. Ardından Abdullah İbn Revaha sancağı aldı ve o da şehit edildi.
Bunun üzerine sancağı Halid İbnü'l-Velid herhangi bir talimat ve görevlendirme
olmaksızın teslim aldı. Allah onun sayesinde Müslümanlara zafer nasip etti.
Onların şu anda yanımızda olmaları beni sevindirmez.
(Ravi şek ifadesiyle bu hadisi şu lafızlarla da nakletmiştir.)
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Şu anda yanımızda olmaları onları
sevindirmez" buyurdu.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunları anlatırken göz
yaşları akıp duruyordu."
AÇIKLAMA: İmam Buhar! bu
başlık ile İslam ordusunun dağıtılacağı endişesini taşıyan bir kimsenin başsız
kalmaları durumunda komutayı üstlenebileceğine, bunun caiz olduğuna işaret
etmek istemiştir. Burada kullanılan başlık ile nakledilen rivayet arasındaki
uyum açıktır.
İbnü'l-Müneyyir bu rivayetle ilgili olarak şu açıklamalarda
bulunmuştur: "Bu rivayet devlet başkanına müracaat etme imkanının
bulunmadığı durumlarda herhangi bir göreve getirilmesi kesinlik kazanan ve
zorunlu olan kimselerin söz konusu göreve gelmesi şer'i bakımdan sabit olur ve
ona itaat etmek gerekir."
Ancak İbnü'l-Müneyyir'in bu görüşü söz konusu kişinin etrafında
bulunan kimselerin ittifakla onu bu göreve layık görmeleri durumuyla ilgilidir.
İbnü'l-Müneyyir bu hadise dayanarak sözlerine şöyle devam
etmiştir: "Maliki mezhebine göre devlet başkanı/görevlisi dışında
kendisini evlendirecek bir kimsesi olmayan kadınlar eğer devlet
başkanına/görevlisine ulaşma imkanı yoksa diğerleri tarafından evlendirilir.
İşte bu rivayet onların görüşünün doğru olduğunu göstermektedir. Cuma namazı
imamının kaybolması durumunda orada bulunan cemaatin imamlığa birisini
geçirmeleri ile ilgili olarak da aynı hüküm uygulanır."
باب:
العون بالمدد.
184. DÜŞMAN GÜÇLERİNE KARŞI DESTEK BİRLİKLERİ İSTEMEK
حدثنا
محمد بن بشار:
حدثنا ابن أبي
عدي وسهل بن
يوسف، عن
سعيد، عن
قتادة، عن أنس
رضي الله عنه: أن
النبي صلى
الله عليه وسلم
أتاه رعل
وذكوان وعصية
وبنو لحيان،
فزعموا أنهم
قد أسلموا،
واستمدوه على
قومهم، فأمدهم
النبي صلى
الله عليه
وسلم بسبعين
من الأنصار،
قال أنس: كنا
نسميهم
القراء،
يحطبون بالنهار
ويصلون
بالليل،
فانطلقوا
بهم، حتى بلغوا
بئر معونة
غدروا بهم
وقتلوهم،
فقنت شهرا يدعو
على رعل
وذكوان وبني
لحيان.
قال
قتادة: وحدثنا
أنس: أنهم
قرؤوا بهم
قرآنا: ألا
بلغوا عنا
قومنا، بأنا
قد لقينا
ربنا، فرضي
عنا وأرضانا.
ثم رفع ذلك
بعد.
[-3064-] Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Ri'l,
Zekvan, Usayye ve Lihyan oğulları kabilelerinden İslam'ı kabul ettiklerini
söyleyen bazı kimseler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldiler ve
kabilelerine karşı mücadelelerinde yardımcı olması için Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'den destek birlikleri istediler. Resul-i Ekrem Sallallahu
Aleyhi ve Sellem de Ensar'ın önde gelenlerinden yetmiş kişiyi onlarla birlikte
gönderdi. Biz Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönderdiği bu kimselere Kurra
derdik. Onlar gündüzleri odun toplayarak geçimlerini sağlar ve geceleri de
namaz kılarak ibadetle geçirirlerdi. İşte onların yardımına başvuran bu
insanlar hainlik ettiler ve ashabın önde gelen bu kurralarını pusuya düşürüp
şehit ettiler. Bunun üzerine ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir ay
boyunca Ri'l, Zekvan ve Lihyan oğulları kabilelerine namazda kunut dualarını
okuyarak beddua etti."
Katade şöyle demiştir: "Enes İbn Malik r.a. ashabın şehit
edilen bu sahabiler hakkında Kur'an cümlesinden olarak şu ayeti okuduklarını
bize anlattı: "Haydi, kavmimize bizim hakkımızda şu haberi verin: Biz
Rabbimize kavuştuk, Rabbimiz bizden hoşnut oldu ve bizi de halimizden hoşnut
kıldı." Ancak daha sonra bu ayet ref' edildi (kaldırıldı).
AÇIKLAMA: Bi'r-i Maune olayı
hakkında Enes İbn Malik'in naklettiği bu rivayetin ayrıntılı açıklaması
Kitabü'l-meğazı:'de gelecektir. Burada da kullanılan başlık ile nakIedilen
rivayet arasındaki uyum açıktır.
İbnü'I-Müneyyir bu hadisten elde ettiği bir sonuca şöyle işaret
etmiştir: "Bir kimse, verdikleri söze bağlı kalacaklarını söyleyen
kimselerin bu ifadelerinin zahirine dayanarak hareket eder ve kendi zannına
göre ictihad ederse mazurdur. Bu kimselerin sözlerinde durmamaları bu hükmü
değiştirmez."