باب: إذا
اشترط في
المزارعة: إذا
شئت أخرجتك.
14. EKİN ORTAKLIĞINDA "DİLERSEM SENİ ÇIKARTIRIM" DİYE
ŞART KOŞMAK
حدثنا
أبو أحمد:
حدثنا محمد بن
يحيى، أبو
غسان الكناني:
أخبرنا مالك،
عن نافع، عن
ابن عمر رضي
الله عنهما
قال:
لما
فدع أهل خيبر
عبد الله بن
عمر، قام عمر
خطيبا فقال:
إن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم كان عامل
يهود خيبر على
أموالهم،
وقال: (نقركم ما
أقركم الله).
وإن عبد الله
بن عمر خرج
إلى ماله
هناك، فعدي
عليه من
الليل، ففدعت
يداه ورجلاه،
وليس لنا هناك
عدو غيرهم، هم
عدونا
وتهمتنا، وقد
رأيت
إجلاءهم،
فلما أجمع عمر
على ذلك أتاه
أحد بني أبي
الحقيق، فقال:
يا أمير
المؤمنين،
أتخرجنا وقد
أقرنا محمد
صلى الله عليه
وسلم،
وعاملنا على
الأموال،
وشرط ذلك لنا،
فقال عمر:
أظننت أني
نسيت قول رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(كيف بك إذا
أخرجت من خيبر
تعدو بك قلوصك
ليلة بعد
ليلة). فقال: كانت
هذه هزيلة من
أبي القاسم،
قال: كذبت يا
عدو الله،
فأجلاهم عمر،
وأعطاهم قيمة
ما كان لهم من
الثمر، مالا
وإبلا وعروضا
من أقتاب
وحبال وغير
ذلك.
رواه
حماد بن سلمة،
عن عبيد الله -
أحسبه - عن نافع،
عن ابن عمر، عن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم: اختصره.
[-2730-] Abdullah İbn Ömer r.a.'den nakledilmiştir: Hayber halkı Abdullah
İbn Ömer'in elini ve ayağını kırınca Hz. Ömer şu konuşmayı yapmıştı: Allah
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber Yahudileri ile malları karşılığında
bir anlaşma yaparak "Allah onları yerlerinde bıraktığı sürece biz de
onları yerlerinde bırakırız" buyurmuştu. Abdullah İbn Ömer oradaki
hurmalığına gidince geceleyin saldırıya uğradı ve eli-ayağı kırıldı. Bizim
orada onlardan başka düşmanımız yoktur. Bizim düşmanımız ve kuşkulandığımız
kişiler onlardır. Ben onların sürgün edilmesi görüşündeyim, "
Ömer bu konuşmayı yapınca Ebu'l-Hukayk oğullarından biri gelerek
"Ey mu'minierin emiri! Muhammed, bizim burada kalmamıza müsaade edip
mallarımız karşılığında bizimle anlaştığı ve bize bunu şart koştuğu halde sen
bizi buradan çıkartacak mısın?" dedi.
Ömer "Sen, Allah Resulü'nün "Hayber'den çıkartıldığın
zaman dişi deven .seni her gece oraya buraya koşturduğunda halin nice
olacak!" buyurduğunu unuttuğumu mu sanıyorsun?" dedi.
Adam "Bu, Ebu'l-Kasım'ın (Muhammed'in) yaptığı küçük bir
şakaydı" dedi. Ömer "Yalan söylüyorsun, Allah'ın düşmanı!" dedi.
Onları sürgün etti ve onlara sahip oldukları hurmaların değeri
kadar mal, deve, deve palanı, ip vb. eşyalar verdi.
AÇIKLAMA: Bu hadisin muhabere
ortaklığının caiz olduğu konusuna nasıl delil getirildiği "Müzaraa"
(Ekin ortaklığı) bölümünde açıklanmıştı.
Bu hadis, sulama ortaklığında (müsakat) tarla sahibinin süresiz
muhayyerliği bulunduğunu gösterir. Bunu caiz görmeyenler sürenin zikredilmiş
olduğunu ancak nakledilmediğini veya süre zikredilmemiş olmakla birlikte her
yılın bir miktar mala karşılık olarak belirlendiğini ya da Hayber halkının
Müslümanların köleleri statüsünde olduğunu ve efendinin kölesiyle karşılıklı
olan işlemlerinde yabancı ile arasındaki şartların söz konusu olmadığını ileri
sürmüşlerdir.
Buhari'nin konu sonuna eklediği Hammad İbn Seleme rivayetinde şu
ifade yer almıştır: Ömer'in halifeliği döneminde Hayber Yahudileri Müslümanlara
verdikleri sözü tutmadılar ve Abdullah İbn Ömer'i bir evin damından aşağı
atarak kolunu ve ayağını kırdılar.
Mühelleb şöyle demiştir: Bu olay, düşmanlığın öldürme ve
yaralama suçlarında suçlunun belirlenmesinde bir ipucu olduğunu gösterir. Nitekim
Hz. Ömer "Bizim onlardan başka düşmanımız yok" diyerek oğluna karşı
düzenlenen saldırıda Yahudileri suçlamış ve düşmanlık şahidine dayanarak
onların cezalandırılmasını istemiştir. Onlara kısas cezası verilmesini
istemeyişinin sebebi ise şudur:
Abdullah İbn Ömer saldırıya uğradığında uyuyordu. Onun için
kimlerin saldırdığını görmemişti.
Bu olay, Hz. Nebi'in söz ve fiillerinin, mecaz deli li
bulunmadığı sürece gerçek anlama yorulacağını gösterir.
Muhabere, tarlayı bir kişinin ekmesi ve işlemesi karşılığında
ürünün belirli bir payına sahip olmasıdır. Bu ortaklıkta tohum da tarlayı ekip
işleyen kişinin yükümlülüğündedir.