باب:
قصاص المظلوم
إذا وجد مال
ظالمه.
18. HAKSIZLIĞA UĞRAYAN KİŞİ HAKSIZ YERE MALINI ALAN KİŞİNİN
MALINI BULDUĞUNDA ONUNLA ÖDEŞMESİ
وقال ابن
سيرين: يقاصه،
وقرأ: {وإن
عاقبتم فعاقبوا
بمثل ما
عوقبتم به}
/النحل: 126/.
İbn Sirin "kendi malına karşılık olarak onun malını
alabilir" demiş ve "Eğer ceza verecekseniz size yapılan işkencenin
misliyle ceza verin"[NahI 128] ayetini okumuştur.
حدثنا
أبو اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري: حدثني
عروة: أن
عائشة رضي
الله عنها
قالت: جاءت هند
بنت عتبة بن
ربيعة فقالت:
يا
رسول الله، إن
أبا سفيان رجل
مسيك، فهل علي
حرج أن أطعم
من الذي له
عيالنا؟ فقال:
(لا حرج عليك
أن تطعميهم
بالمعروف).
[-2460-] Urve'den rivayet edilmiştir: Aişe r.anha şöyle
demiştir: Hind binti Utbe İbn Rebıa geldi ve "Ey Allah'ın Resulül Ebu
Süfyan çok cimri bir adam. Onun (haberi olmadan) malından çocuklarımıza
yedirmemin bir zararı var mıdır?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem de "Onlara örf’ün gerektirdiği kadar yedirmenin bir zararı yoktur"
buyurdu.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: حدثنا
الليث قال:
حدثني يزيد،
عن أبي الخير،
عن عقبة بن
عامر قال: قلنا
للنبي صلى
الله عليه
وسلم: إنك
تبعثنا، فننزل
بقوم لا
يقروننا، فما
ترى فيه؟ فقال
لنا: (إن نزلتم
بقوم، فأمر
لكم بما ينبغي
للضيف فاقبلوا،
فإن لم
يفعلوا،
فخذوا منهم حق
الضيف).
[-2461-] Ukbe İbn Amir r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e "Siz bazen bizi bir yerlere görevli olarak gönderiyorsunuz ve biz
de bir kabileye konaklıyoruz. Ama bizi ağırlamıyorlar. Bu konuda ne
buyurursunuz?" dedik.
"Bir kabileye konakladığınız zaman sizi
misafir ederlerse onların ikramlarını kabul ediniz. Yok eğer böyle yapmazlarsa
o zaman misafirin hakkı ne ise onu alınız" buyurdu.
Tekrar: 6137
AÇIKLAMA: Malı haksız yere
elinden alınan kişi malını alana ait bir mal bulduğunda hakim kararı olmaksızın
kendi malı miktarınca ondan alabilir mi? Bu mesele "elde etme"
(zafer) meselesi olarak meşhurdur. İbn Sır!n "alır" demiştir.
Musannif (Buhari), İbn Sirin'in bu sözüne yer verdikten sonra
iki hadis zikretmiştir. Bunlardan birisi Hind binti Utbe ile ilgili Aişe
hadisidir. "Nafakalar" bölümünde bu hadis üzerinde ayrıntılı olarak
durulacaktır.(5364.
hadis)
İbn Battal şöyle demiştir: Hind İbn Utbe ile ilgili hadis, hak sahibinin,
hakkını tam olarak vermeyen veya hakkının miktarını inkar eden kişinin malından
almasının caiz olduğunu göstermektedir.
Misafir Ağırlamanın Hükmü
"Vermekten kaçınırlarsa misafirin hakkı ne ise onu
alın": Bu ifadeye göre misafir ağırlamak farzdır ve evine konaklanan kişi,
misafirini ağırlamaktan kaçın ırsa misafir hakkını ondan zorla alır.
Ebu Leys "mutlak olarak alır" (yani bunun başka hiçbir
şartı yoktur) demiştir.
Ahmed İbn Hanbel bunu yerleşik olan köylülere değil, göçebe
Araplara özel tutmuştur.
Fakihlerin çoğunluğu ise "Misafir ağırlamak müekked bir
sünnettir" demişler ve konuyla ilgili hadislere yönelik birkaç cevap
vermişlerdir:
1. Bunu zorda kalanlarla sınırlı görmüşler, sonra da zorda kalan
kimsenin bir bedel ödemesinin gerekip gerekmeyeceği konusunda kendi aralarında
görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bu konuyla ilgili tartışma Lukata (yitik mal)
bölümünün sonlarında geçmiştir.(2435. hadis)
2. Bu İslam'ın ilk dönemlerindeydi. O sırada yardımlaşmak
farzdı. Fetihler olunca bu hüküm neshedildi. Sahih-i Müslim'de misafir
ağırlamak konusunda geçen Ebu Şureyh hadisindeki "misafirin ödülü bir gün
bir gecedir" ifadesi bu hükmün neshedildiğini gösterir. Çünkü
"ödül" farz değil, bir lutuftur.
Ancak bu ikinci cevap zayıftır. Çünkü bu lütufla misafir
ağırlamanın kendisi değil, bir gün bir gecenin tamamı kastedilmiş olabilir.
3. Bu hüküm, devlet başkanı tarafından İslam şehirlerine zekat
toplamak için gönderilen memurlara özel bir hükümdür. Dolayısıyla memurların
gönderildiği yöre halkları, üstlendikleri bu görev karşılığında onları
ağırlamakla yükümlüdür. Çünkü bu olmaksızın onların bu görevlerini sürdürme
imkanları yoktur. Bu konuda Hattabi şöyle der: "Bu o zaman için geçerli
bir hükümdü. Çünkü o zamanlarda Müslümanların beytülmalı (devlet hazinesi)
yoktu. Bugün ise zekat memurlarının geçimleri beytülmaldan
karşılanmaktadır." Hattabi "Yalnızca Necran halkına misafir olmakla
ilgili olarak Ebu Yusuf bu görüşü benimsedi" demiştir.
باب: ما
جاء في
السقائف.
19. GÖLGELİKLER HAKKINDA GELEN HADİS
وجلس النبي
صلى الله عليه
وسلم وأصحابه
في سقيفة بني
ساعدة.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabıyla birlikte Saide
oğulları gölgeliğinde oturmuştur.
حدثنا
يحيى بن
سليمان قال:
حدثني ابن وهب
قال: حدثني
مالك. وأخبرني
يونس، عن ابن
شهاب: أخبرني
عبيد الله بن
عبد الله بن
عتبة: أن ابن
عباس أخبره،
عن عمر رضي
الله عنهم قال: حين
توفى الله
نبيه صلى الله
عليه وسلم، إن
الأنصار
اجتمعوا في
سقيفة بني
ساعدة، فقلت
لأبي بكر:
انطلق بنا،
فجئناهم في
سقيفة بني
ساعدة.
[-2462-] Ubeydullah İbn Abdullah İbn Utbe'den rivayet
edilmiştir: Abdullah İbn Abbas r.a. ona Ömer r.a. hakkında şunu anlatmıştır:
Allah, Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i vefat ettirince ensar Saide
oğullarının gölgeliğinde toplandı. Ben Ebu Bekir'e:
"Haydi, biz de gidelim" dedim ve biz de Saide
oğullarının gölgeliğine, onların yanına geldik.
Tekrar: 3445, 4021, 6829, 6830, 7323
AÇIKLAMA: İmam Buhari, bu
hadisi zikrederek, herkese açık yerlerde oturmanın ve ev sahibinin evinin
önüne, geçenlere zarar vermiyorsa gölgelik ve çardak yapmasının caiz olduğuna
işaret etmiş gibidir.
Burada anlatılan olay, Hz. Ebu Bekir'e halife olması için bey’at
edilmesi olayının bir özetidir. Hicret ve Hudud (Had Cezaları) bölümlerinde
uzunca zikredilecek ve konu ayrıntılı olarak işlenecektir.
Bundan maksat, sahabenin r.a. Saide oğullarının gölgeliğinde
oturma alışkanlıklarının olduğunu vurgulamaktır.