باب:
وإذا أخبره رب
اللقطة
بالعلامة دفع
إليه.
1. YİTİK MAL SAHİBİ MALIN İŞARETİNİ HABER VERDİĞİNDE BULAN ONU
SAHİBİNE VERİR
حدثنا
آدم: حدثنا
شعبة. وحدثني
محمد بن بشار:
حدثنا غندر:
حدثنا شعبة،
عن سلمة: سمعت
سويد بن غفلة
قال:
لقيت
أبي بن كعب
رضي الله عنه
فقال: أخذت
صرة، مائة
دينار، فأتيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(عرفها حولا).
فعرفتها
حولا، فلم أجد
من يعرفها، ثم
أتيته فقال:
(عرفها حولا).
فعرفتها فلم
أجد، ثم أتيته
ثلاثا، فقال:
(احفظ وعاءها،
وعددها،
ووكاءها، فإن
صاحبها، وإلا
فاستمتع بها).
فاستمتعت،
فلقيته بعد
بمكة. فقال: لا
أدري ثلاثة
أحوال، أو
حولا واحدا.
[-2426-] Suveyd İbn Ğafele'den nakledilmiştir: Ubeyy İbn Ka'b r.a. ile
karşılaştım. Şöyle anlattı: "İçinde yüz dinar bulunan bir para kesesi
buldum. Hemen Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gittim. "Bir
yıl ilan et" buyurdu. Ben de bir yıl ilan ettim ama sahibini bulamadım.
Sonra yine Hz. Nebi'in yanına gittim. Yine "Bir yıl ilan et" buyurdu.
İlan ettim ama yine bulamadım. Sonra üçüncü kez yine Hz. Nebi'in yanına gittim.
"Kabını, sayısını ve bağını ezberle (iyice tanı. Sahibi
gelirse ona verirsin. Gelmezse sen kullan" buyurdu."
Sonra Ubeyy İbn Ka'b ile Mekke'de tekrar karşılaştım.
"Bilmiyorum, üç yıl mıydı, yoksa bir yıl mıydı?" dedi.
Tekrar: 2431
AÇIKLAMA: Yitik Eşyanın İlan
Edilme Süresi İle İlgili Görüşler
el-Münziri " İbn Ömer'den gelen bir rivayet dışında, fetva
imamlarından hiçbiri yitik malın üç yıl ilan edileceği görüşünde değildir"
demiştir.
Maverdi bu görüşü şazz (icma'ya aykırı) görüşü olan bazı
fakihlerden nakletmiştir.
İbnü'l-Münzir, Hz. Ömer'den bu konuda dört görüş nakletmiştir:
"Üç yıl ilan eder"; "Bir yıl ilan eder"; "Üç ay ilan
eder" ve "Üç gün ilan eder."
Bu farklılık, yitik malın değerli ve değersiz olması şeklinde
yorumlanır.
İbn Hazm, Hz. Ömer'den beşinci bir görüş, dört ay ilan etmesi
gerektiğini nakleder.
Übeyy İbn Ka'b hadisi ile ilgili diğer açıklamaları, "Yitik
Mal" Bölümünün sonlarında zikredeceğiz.
باب:
ضآلة الإبل.
2. SAHİPSİZ DEVE
حدثنا
عمرو بن عباس:
حدثنا عبد
الرحمن: حدثنا
سفيان، عن
ربيعة: حدثني
يزيد مولى
المنبعث، عن
زيد بن خالد
الجهني رضي
الله عنه قال: جاء
أعرابي النبي
صلى الله عليه
وسلم فسأله عما
يلتقطه، فقال:
(عرفها سنة،
ثم احفظ
عفاصها ووكاءها،
فإن جاء أحد
يخبرك بها
وإلا
فاستنفقها).
قال: يا رسول
الله، فضآلة
الغنم؟ قال:
(لك أو لأخيك
أو للذئب). قال:
ضآلة الإبل؟
فتمعر وجه
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال: (ما
لك ولها، معها
حذاؤها
وسقاؤها، ترد
الماء وتأكل
الشجر).
[-2427-] Zeyd İbn Halid el-Cüheni r.a.'den rivayet edilmiştir: Bir bedevi
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek bulduğu bir malın hükmünü sordu.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir yıl ilan et. Sonra
kabını ve bağını tanı (koru). Biri gelip onu sana (olduğu gibi) haber verirse
ona ver. Yoksa kendin harca" buyurdu.
"Ey Allah'ın Resulü! Sahipsiz koyun hakkında ne dersin?"
diye sordu.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ya senindir, ya
kardeşinindir, ya da kurdundur" buyurdu.
Adam "Peki ya sahipsiz deve?" dedi. Bunun üzerine Hz.
Nebi'in yüzü değişti ve "Ondan sana ne? Ayağı var, suluğu var. Suya
gidebilir, ağaç yiyebilir" buyurdu.
AÇIKLAMA: Sahipsiz deve
bulunduğunda tutulur mu, kendi haline mi bırakılır? Fakihlerin çoğunluğu,
hadisin zahirinden de anlaşıldığı üzere, tutulmayacağı görüşündedir. Hanefiler
ise "Evla olan tutulmasıdır" demişlerdir. Bazı fakihler, bu yasağı
korumak için değil de sahiplenmek için tutmak olarak yorumlamışlardır. Koruma
altına almak için tutmak ise caizdir. Şafiiler bu görüştedir. Bir köyde
bulunduğunda Şafiilere göre deveyi sahiplenmek de caizdir. Maliki alimler
arasında ise görüş ayrılığı vardır.
Sahipsiz Deveyi Tutmanın Yasak Oluş Hikmeti
Alimler şöyle demişlerdir: "Sahipsiz deveyi tutmanın yasak oluşunun
hikmeti şudur: Deve sahipsiz olarak kaldığı zaman sahibinin onu bulup tanıması,
birisinin yükünü taşırken bulup tanımasından daha kolaydır."
Alimler, "Kendi gücüyle küçük yırtıcı hayvanlardan
korunabilen diğer hayvanlar da deve hükmündedir" demişlerdir.
Tanıma mı, yoksa ilan mı daha öncedir?
"Bir yıl ilan et, sonra kabını ve bağını tanı"
rivayeti, ilan etmenin, tanımaktan önce olmasını gerektirir. Ancak Nevevi şöyle
der: "İkisi birleştirilir. Kişi her iki durumda da bulduğu eşyayı
tanımakla yükümlüdür. İlk bulduğunda bulduğu eşyanın özelliklerini tanır.
Böylece eşyanın özelliklerini anlatan kişinin doğru söyleyip söylemediğini
bilir. Bir yıl ilan ettikten sonra onu sahiplenmek istediğinde miktarını ve özelliklerini
tam anlamıyla kavrayabilmek için bir kez daha tanır (inceler). Sonra (sahibini
bulduğunda) ona iade eder."
Ben (İbn Hacer) derim ki: Her iki rivayette geçen (sonra
anlamındaki) "sümme" harfi, vav harfi anlamında olabilir. Bu durumda
tertip (sıralama) gerektirmez. Birleştirmeye (ikisini uzlaştırmaya) ihtiyaç
duyulan bir anlam farklılığını da gerektirmez. Kaynağın ve olayın aynı
olayolması da bu ihtimali güçlendirir.
"Yoksa kendin harca": Birkaç konu sonra bunun
açıklaması gelecektir.
Yitik eşyayı bulan kişi ondan faydalanabilir mi?
Bu hadis, ister fakir, ister zengin olsun yitik malı bulan
kişinin onu kullanabileceğine delil getirilmiştir.
Ancak Ebu Hanife'nin "Zenginse sadaka olarak verir. Sonra
sahibi çıkıp gelirse sadakayı onaylamakla malını bulana ödetmek arasında seçim
hakkına sahip olur" dediği nakledilmiştir.
Sahipsiz koyunu tutmak caiz midir?
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Ya senindir, ya
kardeşinindir, ya da kurdun" buyruğu, sahipsiz koyunu tutmanın caiz
olduğunu gösterir. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle demiş gibidir:
"Koyun, tek başına yaşayamadığı için zayıftır, ölebilir. Ya sen alacaksın,
ya kardeşin." Burada "kardeşin" ifadesinden maksat koyunun
sahibini ve koyunu bulacak başka bir kişiyi de kapsayan daha genel bir
anlamdır. "Kurt"tan maksat ise koyun yiyen yırtıcı hayvanların
tümüdür.
Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem bu buyruğu ile sahipsiz koyunun
tutulmasına teşvik etmiştir.
Çünkü bulan kişi, kendisi almadığında onu kurdun yiyeceğini
bildiği için almakta daha istekli olur.
Fakihler çoğunluğu "İlan edilmesi gerekir. İlan süresi
dolduktan sonra dilerse kesip yiyebilir, sahibi geldiğinde de ona değerini
öder" demişlerdir.
Şafii ise "ıssız bir yerde bulunduğunda ilan edilmesi
gerekmez. Köyde bulunduğunda ise sahih olan görüşe göre ilan edilmesi
gerekir." demiştir.
Devenin Korumaya İhtiyacı Yoktur
"Onun ayağı ve suluğu vardır": Hz. Nebi bu buyruğu ile
devenin korumaya ihtiyacı olmadığına işaret etmiştir. Çünkü deve, yaratılışı gereği
susuzluğa dayanaklı bir hayvandır. Ayrıca boynu uzun olduğu için hiç güçlük
çekmeksizin ağacın dalına uzanıp yiyebilir. Dolayısıyla birinin ona sahip
çıkmasına ihtiyacı yoktur.
باب:
ضآلة الغنم.
3. SAHİPSİZ KOYUN
حدثنا
إسماعيل بن
عبد الله قال:
حدثني
سليمان، عن
يحيى، عن يزيد
مولى المنبعث:
أنه سمع زيد
بن خالد رضي
الله عنه يقول: سئل
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن
اللقطة، فزعم
أنه قال: (اعرف
عفاصها
ووكاءها، ثم
عرفها سنة).
يقول يزيد: إن
لم تعرف
استنفق بها
صاحبها، وكانت
وديعة عنده.
قال يحيى:
فهذا الذي لا أدري
أفي حديث رسول
الله صلى الله
عليه وسلم هو
أم شيء من
عنده. ثم قال:
كيف ترى في
ضآلة الغنم؟
قال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (خذها،
فإنما هي لك
أو لأخيك أو
للذئب). قال
يزيد: وهي
تعرف أيضا. ثم
قال: كيف ترى
في ضآلة
الإبل؟ قال:
فقال: (دعها
فإن معها
حذاءها وسقاءها،
ترد الماء
وتأكل الشجر
حتى يجدها
ربها).
[-2428-] Yahya, Münba'is'in azatlı kölesi Yezid'den şöyle nakleder: Yezid,
Zeyd İbn Halid'i şöyle derken işittiğini anlattı: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e yitik malın hükmü soruldu. O da: "Kabını ve bağını tanı, sonra
bir yıl ilan et buyurdu." Yezid, "Sahibi bulunamazsa onu bulan
kullanır ve o mal, onun yanında emanet (vedia) olur" dedi. Yahya diyor ki:
"Bu söz Hz. Nebi'in hadisinde geçiyor mu, yoksa Yezid'in kendi sözümü
bilemiyorum." Sonra adam, "Sahipsiz koyun hakkında ne dersin?"
diye sordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Onu sahiplen. Çünkü o, ya
senindir; ya kardeşinindir, ya da kurdun" buyurdu. (Yezid "Sahipsiz
koyun da ilan edilir" demiştir) Sonra adam "Peki sahipsiz deve
hakkında ne dersin?" diye sordu.
Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Onu kendi
haline bırak. Çünkü onun kendi ayağı ve suluğu vardır. Sahibi onu buluncaya
kadar suya gidebilir, ağaca uzanıp yiyebilir" buyurdu.
AÇIKLAMA: Buhari, sahipsiz
koyunun hükmünün sahipsiz deveden farklı olduğuna dikkat çekmek için ayrı bir
başlık açmış gibidir. "ya senindir" ifadesine dayanarak koyunu
sahiplenmenin caiz olduğu görüşünü benimseyen tek fakih İmam Malik'tir. Ona
şöyle cevap verilmiştir: (Senin anlamını ifade eden) lam harfi, temlik (sahip
kılma) anlamında değildir. Nitekim Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem "veya
kurdun" buyurmuştur. Halbuki kurt, görüş birliği ile koyuna sahip olmaz.
Fakihler, koyunun sahibinin, bulan kişi koyunu yemeden önce çıkıp gelirse koyununu
ondan alacağı konusunda görüş birliği etmişlerdir.
باب: إذا
لم يجد صاحب
اللقطة بعد
سنة فهي لمن وجدها.
4.YİTİK MALIN SAHİBİ BİR YIL'A KADAR BULUNMAZSA MAL BULANIN OLUR
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن ربيعة
بن أبي عبد
الرحمن، عن
يزيد مولى المنبعث،
عن زيد بن
خالد رضي الله
عنه قال: جاء
رجل إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فسأله
عن اللقطة،
فقال: (اعرف
عفاصها
ووكاءها، ثم
عرفها سنة،
فإن جاء
صاحبها، وإلا
فشأنك بها). قال:
فضاَلة
الغنم؟ قال:
(هي لك أو
لأخيك أو للذئب).
قال: فضآلة
الإبل؟ قال:
(ما لك ولها،
معها سقاؤها
وحذاؤها، ترد
الماء وتأكل الشجر
حتى يلقاها
ربها).
, '
[-2429-] Zeyd İbn Halid r.a.'den nakledilmiştir: Birisi Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e gelerek yitik malın hükmünü sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) "Kabını ve bağını tanı. Sonra onu bir yıl ilan et. Sahibi
gelirse ona verirsin. Gelmezse istediğin gibi yaparsın" buyurdu. Adam
"Peki ya sahipsiz koyun?" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"O ya senindir, ya kardeşinindir, ya da kurdundur" buyurdu. Adam
"Peki ya sahipsiz deve?" diye sordu.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Ondan sana ne? Onun ayağı
var, suluğu uar. Sahibi onu buluncaya kadar suya gider, ağaca uzanıp yer"
buyurdu.
AÇIKLAMA: İlan Süresi
Bittikten Sonra Yitik Malın Hükmü. Yitik
malın sahibi bir yıla kadar bulunamazsa onu bulan kişi ister zengin, ister
fakir olsun ona sahip olur. Bu hadis, ilan süresi sona erdikten sonra yitik
malın bulana ait olacağına delil gösterilmiştir. Şafii'nin ifadesinin
zahirinden anlaşılan budur. Çünkü Hz. Nebi'in "İstediğin gibi
yaparsın" buyruğu, ne yapacağını bulanın seçimine bırakmaktadır.
Yukarıdaki hadiste geçen
"Onu kullan (harca)" emri, mübah kılma anlamında bir emirdir. Şafii
mezhebinde meşhur olan görüş, yitik mala sahip olmak için (bunu sahipleniyorum)
diyerek sahiplendiğini diliyle söylemektir. "Sahiplenmeyi aklından
geçirmesi yeterlidir" de denilmiştir. Tercihe şayan olan görüş de budur.
Bunun yanında "Sırf bulmasıyla (başka bir şeye gerek olmaksızın) onun
mülküne girer" diyenler de olmuştur.
"istediğin gibi yaparsın" (....): "Şe'n"
sözcüğü durum demektir. Yani onda dilediğin işlemi yapabilirsin, demektir.
Bulan kişi, bir yıl ilan ettikten sonra mal üzerinde bir işlem
yapsa, sonra sahibi çıkıp gelse bulanın o malın değerini sahibine ödeyip
ödemeyeceği konusunda alimler arasında farklı yorumlar yapılmış ve farklı
neticelere varılmıştır.
Alimlerin geneli, yitik mal, olduğu gibi duruyorsa kendisinin,
tüketilmiş ise bedelinin sahibine geri verileceği görüşündedir. Ebu Davud,
şöyle bir hadis rivayet etmiştir: "Sahibi gelirse, ona verirsin. Gelmezse
bağını ve kabını iyice öğrenirsin ve kendi malların arasına katarsın. Sonra
sahibi çıkagelirse malını ona verirsin. ,; Bu kesinleşince musannif Buhari'nin
başlıktaki "o, bulana aittir" ifadesini, üzerinde işlem yapmanın
mübah olduğu şeklinde yorumlamak mümkündür. Daha sonra tazmin edilmesi
(sahibine ödenmesi) durumuna ise hadiste değin ilmemiştir.
Nevevi ise şöyle der: Bulan kişi malı sahiplenmeden önce sahibi
çıkagelirse malından türeyen bitişik ve ayrı fazlalıklarıyla birlikte her
şeyiyle alır. Bulan onu sahiplendikten sonra ise sahibi gelmezse mal bulana
aittir. Ahirette de onun herhangi bir sorumluluğu yoktur. Sahibi gelirse,
malolduğu gibi duruyorsa sahibi onu bitişik fazlalıklarıyla birlikte alma
hakkına sahiptir. Mal kısmen tüketilmiş ise bulan onun değerini sahibine öder.
Alimler çoğunluğunun görüşü budur. Bazı selef alimleri ise "Ödemesi
gerekmez" demişlerdir. Buhari'nin tercihinden anlaşılan da budur. Doğrusunu
Allah bilir.
Zeyd İbn Halid hadisinden anlaşılan diğer hükümleri dört konu
sonra ele alacağım.
باب: إذا
وجد خشبة في
البحر أو سوطا
أو نحوه.
5. DENiZDE TAHTA, SOPA VB. ŞEYLERi BULMAK
وقال
الليث: حدثني
جعفر بن
ربيعة، عن عبد
الرحمن بن
هرمز، عن أبي
هريرة رضي الله
عنه، عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أنه
ذكر رجلا من
بني إسرائيل،
وساق الحديث:
(فخرج ينظر
لعل مركبا قد
جاء بماله،
فإذا هو
بالخشبة،
فأخذها لأهله
حطبا، فلما
نشرها وجد
المال
والصحيفة).
[-2430-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem İsrail oğullarından bir adamdan söz ederken şöyle buyurdu:
"Dışarı Çıktı. Belki bir gemi malını kendisine getirir diye bakınıyordu.
Derken bir tahta parçasıyla karşılaştı. Onu evine odun yapmak için aldı.
Tahtanın içini açınca malını ve mektubu buldu."
AÇIKLAMA: Kişi, denizde
tahta, sopa vb. bir şey bulduğunda onu ne yapar? Alır mı, bırakır mı? Aldığında
sahiplenebilir mi, yoksa yitik mal hükmünde mi olur? Alimler arasında bu konuda
da farklı yorumlar yapılmış ve farklı neticelere varılmıştır. Bu ayrıntılı
olarak kefalet konusunda ele alınmıştır. (2291. hadis) Buhari'nin konu
başlığının hükmünün, o hadisten nasıl çıkarıldığı da orada açıklanmıştır.
Bizden Öncekilerin Şeriatı :
Bizden öncekilerin şeriatı, bizim şeriatımızda aykırı bir hüküm
bulunmadığında bizim de şeriatımızdır. Özellikle din sahibi, onu yapan kişiyi
övmek üzere zikrettiğinde hüküm böyledir. Bu taktirde denizden tahta parçasını
almanın caiz olmasından maksadın ne olduğu anlaşılmıştır. Zikredeceğim üzere
alimler bu konuda görüş ayrılığına düşmüşlerdir: Şafiilere göre sahih olan,
yitik malın küçük olması ile büyük olması arasında ilanın gerekmesi açısından
herhangi bir farklılık yoktur. Diğer bir görüşe göre ise ilan etmek kesinlikle
gerekmez.