باب:
كلام الخصوم
بعضهم في بعض.
4. DAVACI VE DAVALILARIN BİRBİRİ HAKKINDAKİ SÖZLERİ
حدثنا
محمد: أخبرنا
أبو معاوية،
عن الأعمش، عن
شفيق، عن عبد
الله رضي الله
عنه قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (من حلف
على يمين، وهو
فيها فاجر،
ليقتطع بها
مال امرئ مسلم،
لقي الله وهو
عليه غضبان).
قال: فقال
الأشعث: في
والله كان
ذلك، كان بيني
وبين رجل من
اليهود أرض
فجحدني،
فقدمته إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال لي
رسول الله صلى
الله عليه وسلم:
(ألك بينة). قلت:
لا، قال: فقال لليهودي:
(احلف). قال: قلت:
يا رسول الله،
إذا يحلف
ويذهب بمالي،
فأنزل الله
تعالى: {إن
الذين يشترون
بعهد الله
وأيمانهم
ثمنا قليلا}
إلى آخر الآية.
[-2416 - 2417-] Abdullah (İbn Mes'ud) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
şöyle buyurduğunu nakleder: "Kim bir müslümanın malını elde edebilmek için
yalan yere yemin ederse kıyamet günü Allah'ı kendisine kızmış bir şekilde
karşısında bulur."
Eş'as şöyle demiştir:
Allah'a yemin ederim ki bu olay benimle ilgilidir. Benimle bir yahudi
arasında bir arazi meselesi vardı. Yahudi arazinin benim olduğunu inkar etti.
Ben de olayı Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arzettim. Bana,
"Şahidin-delilin var mı?" diye sordu. Ben de "hayır" diye
cevap verdim. Yahudiye "Yemin et" buyurdu. Ben de, "Ey Allah'ın
Resulü! Bu durumda yemin eder ve benim malımı elde eder" dedim.
Bunun üzerine Allah (c.c), "Allah'a olan ahid ve yeminleri
karşılığında az bir bedeli satın alanlar var ya 'işte onların ahirette hiçbir
nasibi yoktur. " [Al-i İmran, 77] ayetini indirdi.
حدثنا
عبد الله بن
محمد: حدثنا
عثمان بن عمر:
أخبرنا يونس،
عن الزهري، عن
عبد الله بن
كعب بن مالك،
عن كعب رضي
الله عنه: أنه
تقاضى ابن أبي
حدرد دينا كان
له عليه في المسجد،
فارتفعت
أصواتهما حتى
سمعها رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وهو في
بيته، فخرج
إليهما حتى
كشف سجف حجرته،
فنادى: (يا كعب).
قال: لبيك يا
رسول الله،
قال: (ضع من
دينك هذا).
فأومأ إليه:
أي الشطر،
قال: لقد فعلت
يا رسول الله،
قال: (قم فاقضه).
[-2418-] Abdullah, babası Ka'b İbn Malik'ten şöyle nakleder: Ka'b, İbn Ebu
Hadred'den alacağını mescidde talep etmişti. Bu sırada sesleri o kadar yükseldi
ki ta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kadar ulaştı. Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem O sırada evinde idi. Odasının perdesini aralayarak: "Ey
Ka'b'" diye seslendi. Ka'b, "Emrinize hazırım Ey Allah'ın
Resulül" diye yanıt verdi. Yarısını ima ederek "Alacağını indir"
buyurdu. Ka'b da, "İndirdim Ey Allah'ın Resulü!" dedi. Bunun üzerine
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem İbn Ebu Hadred'e, "Artık (kalan)
borcunu öde" buyurdu.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير، عن
عبد الرحمن بن
عبد القاري
أنه قال: سمعت
عمر بن الخطاب
رضي الله عنه
يقول: سمعت هشام
بن حكيم ابن
حزام: يقرأ
سورة الفرقان
على غير ما
أقرؤها، وكان
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
أقرنيها،
وكدت أن أعجل
عليه، ثم
أمهلته حتى
انصرف، ثم لببته
بردائه، فجئت
به رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقلت:
إني سمعت هذا
يقرأ على غير
ما
أقرأتنيها،
فقال لي: (أرسله).
ثم قال له:
(اقرأ). فقرأ،
قال: (هكذا
أنزلت). ثم قال
لي: (اقرأ).
فقرأت، فقال:
(هكذا أنزلت،
إن القرآن
أنزل على سبعة
أحرف،
فاقرؤوا منه
ما تيسر).
[-2419-] Abdurrahman İbn Abdu'l-kari şöyle anlatır: Ömer İbn el-Hattab
r.a.'ı şöyle derken işittim: Hakim İbn Hizam'ın oğlu Hişam'ı, Furkan suresini
benim okuduğumdan farklı bir şekilde okurken işittim. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bu sureyi bana okutmuştu. Neredeyse onu hemen durduracaktım.
Fakat tamamlaması için biraz mühlet tanıdım. Sonra hemen ridasından tutup
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e götürerek, "Ben bu adamı, senin
bana okuttuğundan farklı bir şekilde Kur'an okurken işittim" dedim.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Onu bırak"
dedi. Ona da, "Oku" buyurdu. Adam okudu. Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem, "Kur'an bu şekilde indirildi" buyurdu. Sonra bana
"Oku" dedi. Ben de okudum. Bana da "Kur'an bu şekilde indirildi.
Muhakkak ki Kur'an yedi harf üzere indirildi, hangisi kolayınıza geliyorsa öyle
okuyun" buyurdu.
Tekrar: 4992, 5041, 6936, 7550
AÇIKLAMA: Konu başlığında
sözü edilen, davacı ile davalının, had ve tazır gerektirmeyen konularla ilgili
konuşmaları hakkındadır. Bu tür konuşmalar haram olan gıybet sayılmaz.
باب:
إخراج أهل
المعاصي
والخصوم من
البيوت بعد
المعرفة.
5. DURUMLARI (veya HÜKÜM) ORTAYA ÇIKTIKTAN SONRA SUÇLULARIN VE
DAVA TARAFLARININ EVLERİNDEN ÇIKARTILMASI
وقد
أخرج عمر أخت
أبي بكر حين
ناحت.
Ömer r.a. ölünün arkasından ağladığı zaman Ebu Bekir'in kız
kardeşini evden çıkarmıştır .
حدثنا
محمد بن بشار:
حدثنا محمد بن
أبي عدي، عن
شعبة، عن سعد
بن إبراهيم،
عن حميد بن
عبد الرحمن،
عن أبي هريرة، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (لقد
هممت أن آمر
بالصلاة
فتقام، ثم
أخالف إلى
منازل قوم لا
يشهدون الصلاة،
فأحرق عليهم).
[-2420-] Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İçimden namaz için ezan okunmasını
emrettikten sonra namaza gitmeyerek, namaz için cemaate gelmeyenlerin evlerine
gidip evlerini yakmayı geçirdim."
AÇIKLAMA: Evlerden çıkarma,
te'dib ve terbiye amacıyladır.
باب:
دعوى الوصي
للميت.
6. ÖLÜ LEHİNE VAsiNİN DAVA AÇMASı
حدثنا
عبد الله بن
محمد: حدثنا
سفيان، عن
الزهري، عن
عروة، عن عائشة
رضي الله عنها: أن
عبد بن زمعة
وسعد بن أبي
وقاص، اختصما
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم في ابن
أمة زمعة، فقال
سعد: يا رسول
الله، أوصاني
أخي إذا قدمت
أن أنظر ابن
أمة زمعة
فأقبضه، فإنه
ابني، وقال عبد
بن زمعة: وأخي
وابن أمة أبي،
ولد على فراش
أبي. فرأى
النبي صلى
الله عليه
وسلم شبها
بينا بعتبة،
فقال: (هو لك يا
عبد بن زمعة، الولد
للفراش،
واحتجبي منه
يا سودة).
[-2421-] Aişe r.anha şöyle anlatır: Abd İbn Zem'a ve Sa'd İbn Ebı Vakkas,
Zem'a'nın cariyesinin oğlunun nesebiyle ilgili olarak davalaştılar.
Sa'd, "Ey Allah'ın Resulü! Kardeşim (Zem'a) bana, '(Mekke'ye)
gittiğin zaman cariyemin oğluna alıp bak, çünkü o benim oğlumdur' diye
vasiyette bulunmuştu" dedi.
Abd İbn Zem'a ise, "O çocuk benim kardeşim olur, babamın
cariyesinin oğludur. Babamın nikahı altında iken doğmuştur" dedi.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem çocuğun açıkça Utbe'ye
benzediğini gördü. Sonra: "Ey Abd İbn Zem'a! Çocuk senindir. Çünkü çocuk
kimin nikahı altında doğmuş ise ona ait olur. Ey Sevde! Sen de bundan sonra
çocuğa karşı nikah düşen kimselere örtündüğün gibi örtün" buyurdu.
AÇIKLAMA: Konu ölen kişi
adına, nesep vb. hakları dava etmekle ilgilidir.
İbnü'l-Münir şöyle demiştir: "Vasi'nin vasiyetten dolayı
borçlu olan kişiye dava açabilmesi konusunda hiçbir tartışma
bulunmamaktadır."
Bu konudaki geniş açıklama "Feraiz" bölümünde
gelecektir.
باب:
التوثق ممن
تخشى معرته.
7. HOŞ OLMAYAN İŞ YAPMASINDAN VEYA BOŞ VAKİT GEÇİRMESİNDEN
ENDİşE EDİLEN KİMSEYLE İLGİLİ TEDBİR ALMAK
وقيد ابن
عباس عكرمة
على تعليم
القرآن والسنن
والفرائض.
İbn Abbas r.a. kölesini, Kur'an'ı, sünneti ve farzları öğrenmesi
için bağlamıştır.
حدثنا
قتيبة: حدثنا
الليث، عن
سعيد بن أبي
سعيد: أنه سمع
أبا هريرة رضي
الله عنهما
يقول: بعث
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خيلا قبل
نجد، فجاءت
برجل من بني
حنيفة يقال له
ثمامة بن
أثال، سيد أهل
اليمامة، فربطوه
بسارية من
سواري
المسجد، فخرج
إليه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
قال: (ما عندك
يا ثمامة). قال:
عندي يا محمد
خير، فذكر
الحديث. قال: (أطلقوا
ثمامة).
[-2422-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Necd tarafına bir süvari grubu gönderdi. Müfreze, beraberinde Beni
Hanife kabilesinden Yemame'lilerin efendisi olan Sümame adında birini getirip
mescidin bir direğine bağladılar.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun yanına gelip "Ey Sümame!
Ne düşünüyorsun?" diye sordu.
Sümame, "Hayr düşünüyorum" diye cevap verdi. Bunun
üzerine Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Onu salıverin" buyurdu.
AÇIKLAMA: İbn Abbas'la ilgili
haberi İbn Said "Tabakat" adlı eserinde ve Ebu Nuaym "Hıiye"
adlı eserinde, İkrime, Zübeyr İbn el-Hırrit ve Hammad İbn Zeyd yoluyla
nakletmiştir. İkrime "İbn Abbas ayaklarımı bağlardı" diyerek yukarıda
zikredilen Ebu Hureyre hadisini nakletmiştir. Bu hadis "Meğazı"
bölümünde detaylı bir şekilde yer almaktadır.
باب:
الربط والحبس
في الحرم.
8. HAREM'DE BAĞLAMAK VE HAPSETMEK,
واشترى نافع
بن عبد الحارث
دارا للسجن
بمكة، من
صفوان بن
أمية، على أن
عمر إن رضي
فالبيع بيعه،
وإن لم يرض
عمر فلصفوان
أربعمائة.وسجن
ابن الزبير
بمكة.
Nafi' İbn Abdülharis, Safvan
İbn Ümeyye'den Mekke'de: ceza evi yapmak üzere bir konak satın almış ve ona
Ömer'in razı olması halinde satım akdinin geçerli olacağını şart koşmuştur.
Eğer razı olmazsa ona dörtyüz dinar vereceğini söylemiştir. İbnü'z-Zübeyr de
Mekke'de (bazı kimseleri) hapsetmiştir.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: حدثنا
الليث قال:
حدثني سعيد بن
أبي سعيد: سمع
أبا هريرة رضي
الله عنه قال: بعث
النبي صلى
الله عليه
وسلم خيلا قبل
نجد، فجاءت
برجل من بني
حنيفة يقال له
ثمامة بن أثال،
فربطوه
بسارية من
سواري المسجد.
[-2423-] Said İbn Ebu Said r.a., Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini işitmiştir:
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necd tarafına bir süvari grubu gönderdi.
Müfreze, beraberinde Beni Hanife kabilesinden Sümame İbn Usal adında birini
getirip mescidin bir direğine bağladılar.
باب:
الملازمة.
9. ALACAKLININ BORÇLUYU TAKİBİ
حدثنا
يحيى بن بكير:
حدثنا الليث:
حدثني جعفر بن
ربيعة، وقال
غيره: حدثني
الليث قال:
حدثني جعفر بن
ربيعة، عن عبد
الرحمن ابن
هرمز، عن عبد
الله بن كعب
بن مالك
الأنصاري، عن
كعب بن مالك
رضي الله عنه: أنه
كان له على
عبد الله ابن
أبي حدرد
الأسلمي دين،
فلقيه فلزمه،
فتكلما حتى
ارتفعت
أصواتهما،
فمر بهما
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال: (يا
كعب). وأشار
بيده، كأنه
يقول: النصف،
فأخذ نصف ما
عليه وترك
نصفا.
[-2424-] Ka'b İbn Malik el-Ensari'den nakledildiğine göre onun Abdullah İbn
Ebi Hadred el-Eslemi'de bir alacağı vardı. Onunla karşılaşınca borcunu ondan
talep etti. Konuşurlarken seslerini yükselttiler. Sesleri Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e kadar ulaşınca Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların
yanına geldi ve "Ey Ka'b'" diyerek eliyle borcunun yarısını
indirmesini istedi. Sonra Ka'b yarısını alıp yarısından vazgeçti.
باب:
التقاضي.
10. BORCUN ÖDENMESiNi TALEP ETMEK
حدثنا
إسحاق: حدثنا
وهب بن جرير
بن حازم: أخبرنا
شعبة، عن
الأعمش، عن
أبي الضحى، عن
مسروق، عن
خباب قال:
كنت
قينا في
الجاهلية،
وكان لي على
العاص بن وائل
دراهم،
فأتيته
أتقاضاه،
فقال: لا
أقضيك حتى
تكفر بمحمد.
فقلت: لا
والله لا أكفر
بمحمد صلى
الله عليه
وسلم حتى
يميتك الله ثم
يبعثك. قال:
فدعني حتى
أموت، ثم
أبعث، فأتى
مالا وولدا ثم
أقضيك. فنزلت: {أفرأيت
الذي كفر بآياتنا
وقال لأوتين
مالا وولدا}
الآية.
[-2425-] Mesruk'un naklettiğine göre Habbab şöyle anlatır: Ben cahiliyye
döneminde demirci idim. As İbn Vail'den dirhem alacağım vardı. Alacağımı talep
etmek için ona gittim. Bana, "Muhammed'i inkar etmedikçe borcu
ödemem" dedi.
Ben de, "Hayır, vallahi, Allah seni öldürüp tekrar
diriltinceye kadar Muhammed'i inkar etmem" dedim. o da bana, "O halde beni bırak, öleyim,
diriltileyim sonra bana mal ve evlad verilsin de ben de borcumu ödeyeyim"
dedi.
Bunun üzerine, "Ayetterimizi inkar edip de bana, mal ve evlad
verilecektir diyen kimseyi gördün mü?" [Meryem, 78-80] ayeti nazil oldu.
KİTABU’L-HUSUMAT BİTTİ
KİTABU’L-LUKATA BİR SONRAKİ SAYFA’DA