DEVAM: 49- Çarşı - Pazarlar
حدثنا
إبراهيم بن
المنذر: حدثنا
أبو ضمرة: حدثنا
موسى، عن
نافع: حدثنا
ابن عمر:
أنهم
كانوا يشترون
الطعام من
الركبان على
عهد النبي صلى
الله عليه
وسلم، فيبعث
عليهم من يمنعهم
أن يبيعوه حيث
اشتروه، حتى
ينقلوه حيث
يباع الطعام.
[-2123-] İbn Ömer r.a.'den rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem devrinde insanlar şehre gelen kervanlardan (şehrin dışında) yiyecek maddeleri
satın alıyorlardı. Bunun üzerine, Hz. Nebi yiyecek maddelerinin satıldığı
pazarlara ulaşıncaya dek kervandakilerin yiyecek maddelerini satmalarını
yasaklayan kimseler gönderiyordu.
Tekrar: 2131, 2137, 2166, 6852
قال:
وحدثنا ابن
عمر رضي الله
عنهما قال:
نهى النبي صلى
الله عليه
وسلم أن يباع الطعام
حيث اشتراه
حتى يستوفيه.
[-2124-] İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem,
yiyecek maddesi satın alan kişinin malını teslim almadıkça satmasını yasakladı.
Tekrar: 2126, 2133, 2136
2118, 2119, 2120, 2121, 2122, 2123, 2124’e ait,
AÇIKLAMA: ibn Battal şöyle
demiştir: Bu konuda anlatılmak istenen şey, şeref ve fazilet sahibi kimselerin
ticaret yapmasının, çarşı-pazarlara girmesinin mubah olduğudur. Buharı
bununla, kendi şartına göre sahih olmayan "yeryüzünün en şerli yerleri
çarşı-pazarlardır" hadisine işaret etmiş olmalıdır. Bu hadisi Ahmed ve
Bezzar rivayet etmiş, Hakim de hadisi sahih görerek Cübeyr ibn Mut'İm aracılığıyla
Hz. Nebi'den şu şekilde rivayet etmiştir: "Allah'ın en sevdiği yerler
mescitler, en buğzettiği yerler ise çarşı-pazarlardır". Hadisin isnadı
hasendir.
Burada kastedilen yalnızca çarşı-pazarların zikredilmesi, Hz.
Nebi döneminde de bunların mevcut olduğu, sahabenin şereflilerinin de
geçimlerini temin etmek, yeterli rızık elde etmek ve insanlara muhtaç olmamak
için buralara gittiklerini belirtmektir.
"Beycta": Mekke ile Medine arasında çorak bir arazinin
adıdır.
"Onlar içinde onlardan olmayanlar vardır": Onlarla
birlikte yolculuk yaptıkları halde onlara uymayanlar vardır.
Aişe hadisine göre Kabe'yi yıkmak maksadıyla savaşa çıkanlar ile
birlikte satım yapmak İçin çıkanlar da helak olur.
Müslim'in rivayetinde şöyle denilmektedir: "Biz: Yolda
başka insanlar da olur, dedik. O "Evet, onlar içinde savaş için çıkan,
istemediği halde çıkmaya zorlanan ve yolda kalanlar da vardır."
Burada kastedilen, cezalandırmaya sebep olan savaşı istemeyen
kimselere niçin azap edileceği bir problem teşkil etmiş buna verilen cevapta
ise, oradakilerin ecellerinin gelmiş olması sebebiyle azabın genel olacağı
ancak bundan sonra her birinin niyetlerine göre diriltileceği belirtilmiştir.
Müslim'in rivayetinde şöyle denilmektedir: "Her biri farklı
hedefe gittikleri halde hepsi aynı anda helak edilir."
Müslim'de yer alan rivayete göre Ümmü Seleme şöyle demiştir: Ey
Allah'ın resulü! Savaşmayı istemeyenin durumu ne olacak? diye sordum. O şöyle
cevap verdi: "O da yerin dibine batırılır. Ancak kıyamet gününde niyeti
üzerine diriltilir". Yani kötülerin uğursuzluğu sebebiyle hepsi yerin
dibine batırılır, sonra hesap görülürken her birine niyetine göre muamele
yapılır.
Mühelleb şöyle demiştir: Bu hadis, günah için bir araya gelmiş
bulunan bir topluluğun sayısını kendi isteğiyle arttıran kişinin başına da
onların başına gelen azabın gerekli bulunduğunu gösterir. Malik bu hadise
dayanarak içki meclislerinde bulunan kimseye, içki içmese bile ceza
uygulanması görüşünü kabul etmiştir.
Bu hadis, amellerin amel edenin niyetine göre
değerlendirileceğini gösterdiği gibi, zorunluluk hali dışında zulmedenlerle
arkadaşlık etmek, birlikte bulunmak ve onların sayısını çoğaltmaktan da
sakındırmaktadır.
Ebu Hureyre'nin "ne o benimle konuşuyor ne de ben onunla
konuşuyordum" sözünün anlamı şudur: Nebi (s.a.v.) vahyi düşünmüş veya
başka bir işle meşgul olmuş olabilir. Ebu Hureyre de Nebi (s.a.v.)'e
saygısından dolayı bir şey söylememiş olabilir. Sahabe, Hz. Nebi'i (s.a.v.)
konuşmaya istekli görmediklerinde böyle yaparlardı.
Davudî, Hz. Fatıma'nın evi ile ilgili hadisten bir bölümün
düştüğünü yahut iki hadisin birbirine girdiğini söylemiştir. Çünkü Hz.
Fatıma'nın evi Kaynuka çarşısında değildi.
Davudî'nin ilk söylediği İhtimal geçerlidir, İki hadisin
birbirine girmesi söz konusu değildir.
Müslim bunu Ebu Ömer'den şu lafızla rivayet etmiştir: "
Nebi (s.a.v.), Benî Kaynuka pazarına geldi. Sonra buradan ayrılarak Fatıma'nın
evinin avlusuna geldi".
Hattabî şöyle der: Hadisin Arapça aslında yer alan
"luka" ifadesi "küçük" ve "aşağılık" anlamına
gelir. [Bkz. 3749. hadis] Bu hadiste ilki kastedilmiştir. Bu kelimenin ikinci anlamının
kastedildiği bir hadisi Ebu Hureyre rivayet etmiştir: "Dünyada en mesut
kişi aşağılık oğlu aşağılık olacak." Ebu Hureyre'nin, Hz. Fatıma'nın
Ha-san'a taktığını zannettiği ve "Sehab" diye ifade ettiği şeyin
altın ve gümüşü olmayan fakat güzel kokusu olan bir kolye olduğunu anlatan
Hattabi'nin bu açıklamalarına karşılık Davudi bu kolyenin karanfilden olduğunu
söylemektedir.
Hadisten Çıkan Bazı Sonuçlar
Bu hadiste şu hususlar yer almaktadır: Sahabenin Nebi s.a.v.'e
nasıl saygı gösterdiği, Sahabenin Hz. Nebi ile birlikte yürüdüğü, Hz. Nebi'in
çarşı-pazara girme ve evin avlusunda oturma konusunda nasıl alçakgönüllülük
gösterdiği, Küçüklere merhamet göstermek, onlarla şakalaşmak, kucaklamak ve öpmek,
Ali'nin oğlu Hz. Hasan'ın fazileti. Hz. Hasan'ın fazileti ile ilgili geniş
bilgi ileride gelecektir.
4.CİLT BİTTİ 5. CİLT BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM EDİYOR