باب:
الاعتكاف في
العشر
الأواخر،
والاعتكاف في
المساجد كلها.
1- Ramazanın Son On Gününde İtikaf Yapmak Bütün Mescitlerde
İtikaf Yapmak
-لقوله
تعالى: {ولا
تباشروهن
وأنتم عاكفون
في المساجد
تلك حدود الله
فلا تقربوها
كذلك يبين
الله آياته للناس
لعلهم يتقون}.
/البقرة: 187/.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Mescitlerde itikaf yaparken
hanımlarınızla ilişkide bulunmayın. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır, bunlara
yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara böylece açıklıyor, umulur ki
sakınırlar".[Bakara, 187]
حدثنا
إسماعيل بن
عبد الله قال:
حدثنا ابن وهب،
عن يونس: أن
نافعا أخبره،
عن عبد الله
بن عمر رضي
الله عنهما
قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يعتكف
العشر
الأواخر من
رمضان.
[-2025-] Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle dedi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Ramazan ayının son on gününde itikaf yapardı.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: حدثنا
الليث، عن
عقيل، عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير، عن
عائشة رضي
الله عنها،
زوج النبي صلى
الله عليه
وسلم:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان
يعتكف العشر الأواخر
من رمضان حتى
توفاه الله،
ثم اعتكف أزواجه
من بعده.
[-2026-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in eşi Aişe
(r.anha) şöyle dedi; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat edinceye
kadar Ramazanın son on gülünde itikaf yapardı. Onun vefatından sonra hanımları
bu itikafa devam etmişlerdi.
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني مالك،
عن يزيد بن عبد
الله بن
الهاد، عن
محمد بن
إبراهيم بن
الحارث
التيمي، عن
أبي سلمة بن
عبد الرحمن،
عن أبي سعيد
الخدري رضي
الله عنه: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان
يعتكف في العشر
الأوسط من
رمضان،
فاعتكف عاما،
حتى إذا كان
ليلة إحدى
وعشرين، وهي
الليلة التي
يخرج من
صبيحتها من
اعتكافه، قال:
(من كان اعتكف
معي فليعتكف
العشر
الأواخر، وقد
أريت هذه الليلة
ثم أنسيتها،
وقد رأيتني
أسجد في ماء
وطين من
صبيحتها،
فالتمسوها في
العشر
الأواخر،
والتمسوها في
كل وتر). فمطرت
السماء تلك
الليلة، وكان
المسجد على
عريش، فوكف
المسجد، فبصرت
عيناي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
جبهته أثر
الماء
والطين، من
صبح إحدى
وعشرين.
[-2027-] Ebu Said el-Hudrî r.a. şöyle dedi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Ramazan ayının ortasındaki on günde itikaf yapardı. Bir yıl itikaf
yaptı. Yirmi birinci gece olunca -ki her zaman bu gecenin sabahında itikafından
çıkardı- şöyle buyurdu: "Benimle birlikte itikaf yapanlar, son on günde
itikaf yapmaya devam etsinler. Bana bu gece (kadir gecesi) gösterildi ancak
unutturuldu. Ben (rüyamda) kadir gecesinin sabahında su ve çamur içinde secde
ettiğimi gördüm. Öyleyse kadir gecesini son on günde arayın. Onu her tekli
gecede arayın."
O gece öyle şiddetli yağmur yağdı ki mescidin tavanı hurma
dallarından olduğundan tavanından sular aktı. Yirmi birinci gecenin sabahında
gözlerimle Resulullah'ın alnında su ve çamurun izini gördüm.
AÇIKLAMA: İtikafın Mescitte
Olması Şart Mıdır? Ayetin buna delil
getirilme yönü şudur: Mescit dışında itikafın yapılması sahih olsa, cinsel
ilişkinin haram kılınması sadece itikaf sebebiyle değil aynı zamanda mescitte
bulunma sebebiyle de olurdu. Oysa cinsel ilişkinin itikafla çeliştiği
konusunda icma vardır. Bundan anlaşılmaktadır ki mescitlerin zikredilmesi ile
kastedilen, başka yerlerde itikafın olmayacağını anlatmaktır.
Ibnü'l-Münzir ayette geçen "mübaşera" kelimesinin
cinsel ilişki anlamına geldiği konusunda icma bulunduğunu nakletmiştir.
Alimler itikafın meşru olması için mescidin şart olduğunda
ittifak etmişlerdir. Hanefîler kadının evindeki mescitte yani namaz kılmak için
ayrılan yerde itikaf yapmasını caiz görmüşlerdir. Şafiî'nin önceki görüşü de
böyledir. Şafiîlerden bazılarına ve Malikîlere göre ise hem erkekler hem de
kadınların mescit dışında itikaf yapmaları caizdir. Çünkü evlerde yapılan
nafile ibadetler daha faziletlidir.
Ebu Hanife ve Ahmed İbn Hanbel itikafın yalnızca (Cuma ve bayram
gibi toplu) namazların kılındığı mescitlere özgü olduğu görüşünü kabul
etmiştir. Ebu Yusuf bunun yalnızca vacip itikafta şart olduğunu, nafile
itikafın ise her mescitte yapılabileceğini söylemiştir.
Çoğunluk ise ayetin genel ifadesi sebebiyle İtikafın her
mescitte yapılabileceği görüşünü benimsemiştir. Ancak kendisine Cuma namazı
farz olanların Cuma kılınan bir camide itikaf yapmalarını Şafiî müstehap kabul
etmiştir. Malik ise bunu şart kılmıştır. Çünkü bu ikisine göre itikaf Cuma
namazına gitme ile kesintiye uğrar. İtikafa başlandığında bu kişiye vacip
olur.
Zührî gibi seleften bir grup mutlak olarak bunun Cuma namazı
kılınan bir camide olmasını şart koşmuş, Şafiî de önceki görüşünde bunu ima
etmiştir.
Huzeyfe İbnü'l-Yeman itikafı yalnızca üç mescide, Ata yalnızca
Mekke ve Medine mescidine, İbnü'l-Müseyyeb ise yalnızca Medine mescidine özgü
kabul etmiştir.
İtikafın Süresi
İtikafın zaman bakımından üst sınırı olmadığında alimler ittifak
etmişler, en az ne kadar olacağında ise ihtilaf etmişlerdir.
İtikafta oruç tutmayı şart koşanlar itikafın en az süresinin bir
gün olduğunu kabul etmiştir. İbn Kudame'nin aktardığına göre oruç şartı ile
birlikte bir günden aha az zamanda da itikaf yapılabileceğini kabul edenler
vardır.
Malik'ten bir rivayete göre itikafın en azı on gün, bir başka
rivayete göre ise bir yahut iki gündür.
İtikafta orucu şart koşmayanlara göre bunun en azı "kalma /
bekleme / durma" denilebilecek en az sürenin geçmesidir. İtikafta oturmak
şart değildir. Bir görüşe göre Arafat vakfesinde olduğu gibi yürüyüp geçmek
yeterlidir.
İtikafın Bozulduğu Durumlar
Cinsel ilişki ile itikafın bozulacağı konusunda ittifak vardır.
Hasan ve Zührî şöyle demiştir: "İtikafta iken cinsel
ilişkide bulunan kişiye kefaret gerekir". Mücahid "iki dinar sadaka
verir" demiştir.
Cinsel ilişki dışındaki şeylerde ihtilaf edilmiştir. Dokunma
konusunda üç görüş vardır. Bunların üçüncüsü "şayet erkek itikaf halinde
iken kadına dokunduğunda kendisinden meni gelirse itikafı bozulur, değilse
bozulmaz".
İtikafın Hükmü
Ebu Davud, Ahmed İbn Hanbel'den şunu rivayet etmiştir:
"İtikafın sünnet olduğu konusunda alimlerden hiçbirinin farklı görüş
belirttiğini bilmiyorum".