EK SAYFA – 942-2
باب: صوم يوم
عرفة.
65- Arefe Günü Oruç Tutmak
حدثنا
مسدد: حدثنا
يحيى، عن مالك
قال: حدثني سالم
قال: حدثني
عمير، مولى أم
الفضل: أن أم
الفضل حدثته
(ح). وحدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن النضر،
مولى عمر بن
عبيد الله، عن
عمير، مولى
عبد الله بن
العباس، عن أم
الفضل بنت
الحارث: أن
ناسا تماروا
عندها يوم
عرفة في صوم
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال
بعضهم: هو
صائم، وقال
بعضهم: ليس
بصائم،
فأرسلت إليه
بقدح لبن، وهو
واقف على
بعيره، فشربه.
[-1988-] Ümmü'l-Fadl'ın azatlısı Umeyr, Ümmü'l-Fadl'ın kendisine şunu
anlattığını söylemiştir: Birileri, Ümmü'l-Fadl'ın yanında Arefe gününde Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in oruçlu olup olmadığı hakkında tartıştılar.
Bazıları "Hz. Nebi oruçlu" dediler, bazıları da "oruçlu
değil" dediler. Bunun üzerine Ümmü'l-Fadl devesi üzerinde vakfe apan Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir bardak süt gönderdi. Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem de bunu içti.
حدثنا
يحيى بن
سليمان: حدثنا
ابن وهب، أو
قرئ عليه،
قال: أخبرني
عمرو، عن
بكير، عن
كريب، عن
ميمونة رضي
الله عنها:
أن
الناس شكوا في
صيام النبي
صلى الله عليه
وسلم يوم
عرفة، فأرسلت
إليه بحلاب،
وهو واقف في الموقف،
فشرب منه
والناس
ينظرون.
[-1989-] Meymune r.anha şöyle demiştir: İnsanlar Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in arefe günü oruç tutup tutmadığı konusunda şüphe ettiler. Bunun
üzerine Meymune, Vakfe alanında vakfe apan Hz. Nebi'e bir süt kabı ile süt
gönderdi. Hz. Nebi de insanlar kendisine bakarken süt'ü içti.
AÇIKLAMA: Bu konu, Arefe günü
oruç tutmanın hükmü ile ilgilidir.
Anlaşıldığı kadarıyla, arefe günü oruç tutmaya teşvik eden
hadisler Buharî'nin şartlarına uymadığı için onun nezdinde sabit değildir. Bu
hadislerin en sahihi Ebu Katade'nin rivayet ettiği şu hadistir: "Bu (arefe
günü oruç tutmak) gelecek ve geçmiş seneye kefaret olur". Hadisi Müslim ve
diğerleri rivayet etmiştir. Bu hadisi, hacda olmayan kişiye yormak suretiyle,
bu hadisle yukarıdakini uzlaştırmak mümkündür. Yahut da bunu, oruç tutmak hacda
yapılması istenen zikir ve duaları yapmasına engel olmayacak kişinin oruç
tutmasına yormak mümkündür.
Bu hadis, arefe günü hazarda iken oruç tutmanın sahabe
tarafından bilindiğini ve bunun onların adeti olduğunu göstermektedir. Hz.
Nebi'in oruçlu olduğunu düşünenler, onun İbadeti konusunda bildikleri duruma
dayanmışlardır. Onun oruçsuz olduğunu düşünenler ise, onun yolculuk halinde
bulunduğu karinesine dayanmışlardır.
Bu iki hadis, Arafatta Arefe günü oruç tutmamanın müstehap
olduğuna delil getirilmiştir. Ancak bu itiraza açık bir görüştür. Çünkü mücerred
olarak Nebi (s.a.v.)'in fiili, bir şeyin müstehap olmadığını göstermez. Çünkü
Nebi (s.a.v.), terk etmenin caiz olduğunu göstermek amacıyla müstehap bir fiili
terk edebilir. Bu, tebliğ maslahatı sebebiyle onun hakkında daha faziletli
olur. Evet Ebu Davud, Nesaî, İbn Huzeyme ve Hakim İkrime aracılığıyla Ebu
Hureyre'nin şunu anlattığını rivayet etmişlerdir: "Resulullah (s.a.v.),
Arefe günü Arafatta oruç tutmayı yasakladı". Selefin bir kısmı bu
hadis’ten ilk anda anlaşılan anlamı esas almıştır.
Yahya İbn Said el-Ensarî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Hac yapan kimsenin Arafatta oruç tutması vaciptir (farzdır)".
İbnü'z-Zübeyr, Usame İbn Zeyd ve Hz. Aişe'nin bu orucu
tuttukları rivayet edilmiştir.
Hasan-ı Basrî'de bu orucu tutmayı sever ve bunu Hz. Osman'dan
rivayet ederdi.
Katade'ye ait diğer bir görüş ise şudur: "Bu oruç, hac
yapan kişinin dua yapmasını zayıflatmıyorsa bunda bir sakınca yoktur".
Beyhakî ei-Ma'rife isimli eserinde bunun Şafiî'nin eski görüşü olduğunu
söylemiştir. Hattabî ve Şafiîler-den Mütevelli de bu görüşü benimsemiştir.
Çoğunluk ise bu günde oruç tutmamanın müstehap olduğu görüşünü
benimsemiştir. Hatta Ata şöyle demiştir: Zikir için kuvvetini muhafaza etmek
amacıyla o gün oruç tutmayan kişi, oruç tutmuş gibi sevap alır.
Taberî şöyle demiştir: Resulullah'ın (s.a.v.) Arafatta oruç
tutmamasının sebebi, hac yapan kişinin Arafatta yapması istenilen dua ve zikri
yapmaktan aciz duruma düşmemesi için oruç tutmayabileceğini göstermek içindir.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
Gözle görmek, her türlü şüpheyi giderecek kadar kesin bir delil
olup bu haberin üzerindedir.
İnsanların bulunduğu bir toplulukta yemek ve içmek mubahtır,
zaruret sebebiyle bunda bir mekruhluk yoktur.
İnsanların Hz. Nebi'in fiiline uyması,
Hz. Nebi'in hayatını araştırma,
İlim konusunda erkekler ve kadınlar arasında görüş
alış-verişinin yapılması,
Bir konunun hükmünü öğrenmek için soru sorma dışında başka
yollara başvurulması,
Ümmü Fadl'ın zekası. Çünkü o, şer'î hükmü bu vesile ile duruma
uygun bir vesile ile ortaya çıkarmıştır. Çünkü bu olay, sıcak bir gün öğleden
sonra yaşanmıştı.