SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HAC

<< 820 >>

باب: ركوب البدن.

103- Kurbanlık Deveye Binmek

 

-لقوله: {والبدن جعلناها لكم من شعائر الله لكم فيها خير فاذكروا اسم الله عليها صواف فإذا وجبت جنوبها فكلوا منها وأطعموا القانع والمعتر كذلك سخرناها لكم لعلكم تشكرون. لن ينال الله لحومها ولا دماؤها ولكن يناله التقوى منكم كذلك سخرها لكم لتكبروا الله على ما هداكم وبشر المحسنين} /الحج: 36، 37/.

قال مجاهد: سميت البدن لبدنها. والقانع: السائل، والمعتر: الذي يعتر بالبدن من غني أو فقير، وشعائر: استعظام البدن واستحسانها، والعتيق: عتقه من الجبابرة، ويقال: وجبت سقطت إلى الأرض، ومنه وجبت الشمس.

"Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerinde dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin, hem de ihtiyacını gizleyen - gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik. Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!"[Hac 36 - 37]

Mücahid şöyle demiştir: "Develerin bedeni büyük olduğu için, "büdn" olarak isimlendirilmiştir. Kanil, dilenci demektir. Mu'ter ise, zengin veya fakir, kurbanların etrafında dolaşan kimselere denir. "Allah'ın şiarlarından kılmak" onları büyütmek ve güzel görmek anlamındadır."

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم رأى رجلا يسوق بدنه، فقال: (اركبها). فقال: إنها بدنة، فقال: (اركبها). قال: إنها بدنة، قال: (اركبها ويلك). في الثالثة أو في الثانية.

 

[-1689-] Ebu Hureyre r.a. şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah kurbanlık deve götüren birini gördü. Ona, "Bin o'na" buyurdu. Adam, "O kurbanlık devedir" dedi. Hz. Nebi (tekrar): "Bin ona" buyurdu. Adam yine, "O kurbanlık devedir" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikinci veya üçünjsü defasında, "Yazık sana, bin şu deveye!" buyurdu.

 

Tekrarı : 1706, 2755, 6160

 

 

حدثنا مسلم ابن إبراهيم: حدثنا هشام وشعبة قالا: حدثنا قتادة، عن أنس رضي الله عنه: أن النبي صلى الله عليه وسلم رأى رجلا يسوق بدنة، فقال: (اركبها). قال: إنها بدنة، قال: (اركبها). قال: إنها بدنة، قال: (اركبها). ثلاثا.

 

[-1690-] Enes'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah kurbanlık deve götüren bir kimse gördü. Ona, "Bin ona" buyur­du. Adam, "O kurbanlık devedir" dedi. Hz.Nebi: "Bin ona" buyurdu. Adam yine, "O kurbanlık devedir" dedi. Resulullah üçündü kez, "Bin şu deveye!" buyurdu.

 

Tekrarı : 2754, 6159.

 

 

AÇIKLAMA:     Buharî, ayetteki "Onlarda sizin için hayır vardır" ifadesinin genel olmasın­dan yola çıkarak kurbanlık deveye binmenin caiz olduğu hükmüne ulaşmıştır. Ayrıca bu konuda, İbrahim en-Nehaî'nin, "dileyen biner dileyen sütünü sağar" sözüne işarette bulunmuştur. Bu rivayeti, İbn Ebû Hatim ve diğer bazı alimler "ceyyid" (sağlam) bir senetle nakletmiştir.

 

Hadiste geçen "Bin ona" ifadesi, kurban ister nafile olsun isterse vacip bir kurban olsun ona binmenin caiz olduğuna delil teşkil etmektedir. Çünkü Hz. Nebi, kurban sahibine, kurbanının nafile mi yoksa vacip bir kurban mı olduğunu sormamıştır. Bu da caizlik hükmünün, kurbanın nafile veya vacip olması ile değişmeyeceğini gösterir.

 

Kurtubî şöyle der: Hz. Nebi, "Yazık sana" ifadesini, durumunu bildiği halde Efendimiz'e itiraz ettiği için onu edebe davet amacıyla söylemiştir. İbn Abdilberr ve İbnü'l-Arabî de bu konuda keskin ve mübalağalı bir ifade ile, "Bütün bu sözlerden son­ra itiraz eden kimseye yazık! Eğer Hz. Nebi ile Allah arasında (helak et­meme konusundaki) anlaşma olmasaydı bu kişi kesin helak olurdu" demiştir.

 

Hadiste, fetva tekrar edilmiştir. Verilen fetvaya hemen uymak menduptur. Fetvayı yerine getirmeyen kimse kınanır.

 

Yolculuğa çıkarken büyüklerin peşinden onlarla birlikte gitmek caizdir. Bü­yük olan kimse de eğer bunda küçük için bir yarar görüyor ise reddetmez.

 

Buhari, vakfeden kişinin, vakfettiği maldan yararlanmasının caiz olduğu so­nucunu çıkarmıştır. Genel vakıflarda alimler çoğunluğu da bu görüştedir. Özel vakfa gelince kişinin kendisine vakıf yapması Şafiîler ve diğer bazı alimlere göre sahih olmaz. Bu konuya ileride inşallah temas edilecektir.

 

 

SONRAKİ