باب: الإهلال
عند مسجد ذي
الحليفة.
20- Zu'l-huleyfe'de Telbiye Getirmek
حدثنا
علي بن عبد
الله: حدثنا
موسى بن عقبة:
سمعت سالم بن
عبد الله قال:
سمعت ابن عمر
رضي الله
عنهما. وحدثنا
عبد الله بن
مسلمة، عن
مالك، عن موسى
بن عقبة، عن
سالم بن عبد الله:
أنه سمع أباه
يقول: ما
أهل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إلا من عند
المسجد، يعني:
مسجد ذي
الحليفة.
[-1541-] Salim İbn Abdullah, babasını şöyle söylerken işitmiştir:
"Resûlullah ancak mescidin yanından telbiye getirerek ihram'a
girerdi." Mescid'den maksadı Zu'l-huleyfe'deki mesciddir.
AÇIKLAMA: Başlık, Medine'den
yola çıkarak hacca giden kimse ile ilgilidir. Bu konuya 28. başlık olan
"Kişinin, devenin tam olarak ayağa kalkmasından sonra telbiye
getirmesi" konusunda temas edilecektir.
Salih İbn Keysan'ın Nafi'den naklettiğine göre İbn Ömer
(r.anhüm) şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.) devesi tam olarak ayağa
kalkıp kendisini düz bir duruma getirdiği zaman telbiye getirmiştir." İbn
Ömer, iki konu sonra yer alacak olan İbn Abbas'ın "Bineğine binip çöle
yöneldi ve telbiye getirdi" şeklindeki rivayetini kabul etmemiştir.
Buradaki müşkili, Ebu Davud ve Hakim'in, Saîd İbn Cübeyr'den
aktardığı şu rivayet çözer: "İbn Abbas'a; "Resulullah'ın telbiye
getirmesi hakkında sahabilerin farklı görüşte olmalarına hayret ediyorum"
dedim. -Sonra hadisi zikretti. Hadiste şu sözler bulunmaktaydı- Nebi (s.a.v.),
Zülhuleyfe mescidinde iki rekat namaz kıldıktan sonra bulunduğu meclisten kalkarak
hac için telbiye getirdi. Bazı insanlar bu telbiyeyi duyarak böyle öğrendiler.
Daha sonra Efendimiz (s.a.v.) bineğine bindi. Bineği doğrulduğu zaman yine
telbiye getirdi. Sonra aradan bir süre geçti. Çöle yönelince yine telbiye
getirdi. Bu telbiyelere de daha önceki telbiyeleri bilmeyen bir grup insan
işitti. Daha sonra her grup kendi işittiği şeyi nakletti. Onun asıl (ilk)
telbiye getirdiği yer namaz kıldığı yerdir. Daha sonra ikinci ve üçüncü kez
telbiye getirmiştir." İbn Ömer, telbiyenin sadece çöle yönelindiği sırada
yapıldığı görüşüne bu yüzden karşı çıkmıştır. Fakihler sayılan bütün
telbiyelerin caiz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Görüş ayrılığı sadece
hangisinin daha faziletli olduğu konusundadır.