EMEKKE VE MEDİNE MESCİDİNDE NAMAZIN FAZİLETİ
باب: فضل
الصلاة في
مسجد مكة
والمدينة.
1. Mekke Ve Medine Mescitlerinde Namazın Fazileti
حدثنا
حفص بن عمر:
حدثنا شعبة
قال: أخبرني
عبد الملك، عن
قزعة قال:
سمعت أبا سعيد
رضي الله عنه
أربعا قال:
سمعت من النبي
صلى الله عليه
وسلم، وكان
غزا مع النبي
صلى الله عليه
وسلم ثنتي
عشرة غزوة، (ح).حدثنا
علي: حدثنا
سفيان، عن
الزهري، عن
سعيد، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
تشد الرحال
إلا إلى ثلاثة
مساجد: المسجد
الحرام، ومسجد
الرسول صلى
الله عليه
وسلم، ومسجد
الأقصى).
[-1188-] Kazaa' şöyle demiştir: Ebu Said r.a.'den dört şey işittim. O şöyle
dedi: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittim." Ebu Said, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte on iki gazaya katılmıştır.
[-1189-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ancak üç mescide (ziyaret
maksadıyla) yolculuk yapılır: Mescid-i Haram, Mescid-i Resul (mescid-i nebevi)
ve Mescid-i Aksa."
حدثنا
عبد الله بن
يوسف قال:
أخبرنا مالك،
عن زيد بن
رباح، وعبيد
الله بن أبي
عبد الله الأغر،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه:
أن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(صلاة في
مسجدي هذا خير
من ألف صلاة
فيما سواه،
إلا المسجد
الحرام).
[-1190-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Benim bu mescidimde kılınan bir
namaz, Mescid-i Haram dışındaki başka mescitlerde kılınan bin namaz'dan daha
hayırlıdır."
AÇIKLAMA: Buharî İlk hadiste
yalnızca on iki gazayı rivayet etmekle yetinmiş, metinden herhangi bîr şey
zikretmemiştir. Bundan sonraki Ebu Hüreyre hadisinde ise mescitlere yolculuk
yapma konusunu rivayet etmiştir. Şarih Davudî Buharî'nin iki hadis senedini bu
metin için zikrettiğini zannetmiştir. Oysa bu itiraza açıktır. Çünkü Buharî'nin
belirttiği gibi Ebu Said hadisi dört şeyi içermektedir. Ebu Hüreyre hadisi
yalnızca yolculuk konusunu içermektedir. Ancak Buharî hadisleri özetle vermeyi
onayladığından, iki hadisin bir noktada birleştirilmesi mümkündür.
İbnü'r-Reşîd şöyle der: Ebu Said'den işitilen dört şeyden biri
de, üç mescitten başkasına yolculuk yapılmayacağı konusudur. Buharî Ebu
Said'in hadisini, Ebu Hüreyre'nin hadisi ile birleştiği noktaya kadar
zikretmiş, ikisinin birleştiği noktada hadisi kesmiştir. O, böyle yaparak
hadisi ezbere bilmeyen kişiyi hadis ezberlemenin önemi konusunda uyarmıştır.
Üstelik bunun açıklamasını İhmal etmeden, daha sonra hadisin bütününü beşinci
konu başlığı altında vermiştir.
Üç Mescid’den
Başka Mescide Yolculuk Yapmak
"Yolculuk yapılmaz" sözü ile kasıt başka mescitlere
yolculuk yapılmasını yasaklamaktır. Tîbî şöyle demiştir: Bu ifade, açık olarak
yasaklamaktan daha tesirlidir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sözü ile adeta şöyle söylemiş olmaktadır:
"Ziyaret amacı ile sadece bu mescidlere gidilebilir, çünkü buralarda
ziyaretin bu bölgelerle sınırlandırılmasını gerektiren durumlar
bulunmaktadır." Bu yolculuğun deve, at, katır, eşek ile veya yürüyerek
yapılması arasında bir fark yoktur.
Mescid-i Haram'dan kasıt bütün harem bölgesidir. Diğer bir
görüşe göre ise evler vb. gibi harem bölgede bulunan diğer yerlerin dışında
yalnızca namaz kılınan bölümdür.
Mescid-i Aksa, Beytü'l-makdis'tir. Beytü'l-makdis'in yirmiye
yakın ismi bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı; îliya, Beytül-makdis,
Beytü'l-mukaddes ve Kudüs'tür.
Hadiste bu mescitlerin, peygamber mescitleri olması sebebiyle
diğer mescitlere üstünlüğü ve onlara karşı ayrıcalığı yer almaktadır. Çünkü
birincisi insanların (namaz kılarken yöneldikleri) kıblesi ve hac için
gittikleri yerdir. İkincisi önceki ümmetlerin kıblesi idi. Üçüncüsü ise takva
temeli üzerine bina edilmiştir.
Hayatta olan veya ölmüş olan salih kimseleri ziyaret etmek,
teberrük kastıyla faziletli yerlere gitmek ve oralarda namaz kılmak için
yolculuk yapma konusunda ilim adamları arasında farklı yorumlar yapılmıştır
Şeyh Ebu Muhammed el-Cüveynî şöyle demiştir; Bu hadisin ilk anda
anlaşılan anlamı esas alınarak, başka yerlere ibadet ve ziyaret maksadıyla
yolculuk yapmak haram kabul edilir. Kadı Hüseyin de bu görüşü tercih ettiğine
işaret etmiştir. Kadı İyaz ve bir grup alim de bu görüştedir. Sünen yazarların,
[Ebu Davud, Tirmİzî, Nesaî, İbn Mace. (Mütercim.)] şu rivayeti de
bunu göstermektedir: Basra el-Gıffarî Tur dağına yolculuk yapmış, Ebu Hüreyre
bu hareketini yadırgayarak ona şöyle demiştir: "Sen yola çıkmadan önce
sana yetişmiş olsaydım, sen yola çıkmazdın," Ebu Hüreyre bu hadisi delil
getirerek onun hadisin genel anlamını esas aldığını göstermektedir.
Şafiîler'den İmamü'l-Harameyn ve diğer bazı alimlere göre sahih
olan bunun haram olmamasıdır. Onlar yukarıdaki hadise birkaç şekilde cevap
vermişlerdir. Bunlardan bazıları şöyledir:
Tam fazilet, yalnızca bu mescitlere yolculuk yapılması halinde
söz konusudur. Diğer mescitler böyle olmamakla birlikte, onları ziyaret etmek
caizdir. Ahmed İbn Hanbel'in bir rivayetinde şöyle denilmiştir: "Develerin
yolculuğa çıkarılması uygun değildir..." Bu, haram kılma dışında
kullanılması yaygın olan bir ifade tarzıdır.
İbn Battal şöyle demiştir: Buradaki yasak, bu üç mescid dışında
başka bir mescitte namaz kılmayı adayan kimseye özgüdür. Çünkü bu adağı tutmak
gerekli değildir.
Bundan kasıt yalnızca mescitlerin hükmüdür. İçinde namaz kılmak
için bu üç mescitten başka mescide yolculuk yapılmaz. Mescitler dışında salih
bir kimseyi, bir yakını, arkadaşı ziyaret etmek, ilim öğrenmek, ticaret, gezi
amacıyla yapılan yolculuklar bu hadisteki yasağın kapsamına girmez.
Üç Mescide
Gitmeyi Adayan Kişinin Adağının Hükmü
Bu hadis, bu mescitlerden birine gitmeyi adayan kişiye bu adağın
gerekli olduğuna delil getirilmiştir. İmam Malik, Ahmed İbn Hanbel, Şafiî,
Buveytf ve Ebu İshak el-Mervezî bu görüşü kabul etmiştir. Ebu Hanife bunun
mutlak olarak gerekli olmadığını söylemiştir. İmam Şafiî el-Ümm'de şöyle der:
Diğer İki mescidin aksine, hac ile ilgili İbadetler Mescid-i Harama özgü
olduğu için, oraya gitmeyi adayan kişinin bunu yerine getirmesi gerekli olur.
Şafiî mezhebine mensup alimlerin destekledikleri görüş de budur,
İbnü'l-Münzir'e göre iki harem mescidine (Mescid-i Haram ve
Mescid-i Ne-bevî'ye) gitme adağını yerine getirmek gereklidir. Mescid-i Aksa'ya
gitmek ise gerekli değildir. O, Cabir'in rivayet ettiği şu hadisi görüşüne
delil getirmiştir: Bir adam Nebi'e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : "Allah
sana Mekke'nin fethini nasip ederse Beyt-i Makdis'te namaz kılmayı adadım"
dedi, Nebi (s.a.v.) o adam’a "Namazını burada kıl" buyurdu.
Îbnü't-Tîn şöyle demiştir: Şafiî aleyhine delil şudur: Medine
mescidine ve Mescid-i Aksa'ya yolculuk yapmak ve oralarda namaz kılmak Allah'a
yaklaştırıcı bir ibadettir. Dolayısıyla Mescid-i Haram'a gitmeyi adamak gibi,
buralara gitmeyi adama durumunda da adak bağlayıcı olur.
Üç Mescit
Dışındaki Mescitlere Gitmeyi Adamak
Bu hadis, bu üç mescit dışındaki yerlerde namaz kılmayı veya
başka fiilleri adama durumunda bunun bağlayıcı olmadığına delil getirilmiştir. Çünkü
diğer mescitlerin birbirine karşı üstünlüğü yoktur. Kişinin herhangi bir
mescitte namazını kılması yeterlidir.
Nevevî şöyle demiştir: Leys'in bunu gerekli gördüğüne dair
rivayet dışında bu konuda görüş ayrılığı yoktur. Hanbelîler'den bir rivayete göre
yemin kefareti gerekir, adak yapılmış sayılmaz. Malikîler'den gelen rivayete
göre ribat örneğinde olduğu gibi gidilmesi adanan yere Özgü bir ibadet
buiunursa adak gerekli olur, aksi takdirde gerekli olmaz. Malikîler'den
Muhammed İbnü'l-Mesleme'den rivayet edildiğine göre Küba mescidine gitme adağı
bağlayıcıdır. Çünkü, Nebi (s.a.v.) her cumartesi günü Küba mescidine giderdi.
Kirmanî şöyle demiştir: Bu konuda bizim devrimizde Şam
beldelerinde pek çok tartışmalar yapılmış ve her iki görüşü savunan risaleler
yazılmıştır.
Ben (İbn Hacer) derim ki: Kirmanî bu sözleri ile; Şeyh
Takiyyüddin es-Sübkî ve diğer alimlerin, İbn Teymiyye'ye yaptığı reddi ve Hafız
Şemsüddin İbn Abdülhadî ile diğer alimlerin İbn Teymiyye'yi desteklemesine
işaret etmektedir. Bu tartışma bizim bulunduğumuz bölgede de meşhurdur. Özetle
söylemek gerekirse İbn Teymiyye'nin karşısında yer alanlar, İbn Teymiyye'nin,
Nebi'in (s.a.v.) kabrini ziyaret etmek için yolculuk yapmanın haram olduğu
görüşünü kabul ettiğini söyleyerek onun görüşünü çürütmek istemektedirler. Biz
bunu reddediyoruz. Bu meselede her bir tarafın uzun açıklamaları bulunmaktadır.
Bu, İbn Teymiyye'den nakledilen en çirkin ve tepki çeken konulardan biridir.
Nebi'in kabrini ziyaret etmenin meşru olduğuna dair icma bulunduğu iddiasını
reddetmek için getirilen delil, Malik'in "Hz. Peygamber'in kabrini
ziyaret ettim" sözünü mekruh saymasıdır. Malikîler'den muhakkik alimler,
İmam Malik'in bu sözü söylemeyi edeben mekruh saydığını söylemişlerdir. Kabrin
ziyaret edilmesi ise aslında en faziletli amellerden, Yüce Allah'a yaklaştıran
en önemli fiillerden olup, bunun meşru olduğu konusunda tartışma söz konusu
olmaksızın icma bulunmaktadır.
Nevevî şöyle demiştir: Kişinin, sonradan Mescid-i Nebevî'ye
katılan yerde değil bizzat Nebi'in namaz kıldığı yerde namaz kılma konusunda
hırslı olması gerekir. Çünkü sevabın kat kat verilmesi onun mescidine özgüdür.
Nitekim Nebi bu sözünü "Mekke mescidi hariç" diyerek pekiştirmiştir.
Çünkü o, Mekke'nin tümünü içermektedir. Hatta Nevevî bunun, bütün harem
bölgesini kapsadığını söylemiştir.
Bu hadis, Mekke'nin Medine'den faziletli olduğuna delil olarak
getirilmiştir. Çünkü mekanlar, oralarda yapılan ibadetin başka yerde yapılan
İbadete üstün gelmesi ile başkasına üstün olur.