SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

EBVABU SUCUD-İ KUR’AN

<< 559 >>

باب: من رأى أن الله عز وجل لم يوجب السجود.

10. Allah Teala'nın Secdeyi Vacip / Farz Kılmadığını Söyleyenler

 

-وقيل لعمران بن حصين: الرجل يسمع السجدة ولم يجلس لها؟ قال: أرأيت لو قعد لها؟ كأنه لا يوجبه عليه. وقال سلمان: ما لهذا غدونا. وقال عثمان رضي الله عنه: إنما السجدة على من استمعها. وقال الزهري: لا يسجد إلا أن يكون طاهرا، فإذا سجدت وأنت في حضر فاستقبل القبلة، فإن كنت راكبا فلا عليك حيث كان وجهك. وكان السائب بن يزيد لا يسجد لسجود القاص.

İmran Ibn Husayn'a: "Secde ayetini duyup da secde etmeyen kimse hakkında ne dersiniz?" diye sorulduğunda: "Sen onun secde etmesi gerektiğini mi düşünüyorsun?" diye cevap verdi. Galiba secde'nin o kişiye vacip olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Selman-ı Farisî: "Biz bunun için gelmedik" demiştir. Osman (r.a.): "Secde etmek, secde ayetini dinleyenin boynunun borcudur" demiştir. Zührî şöyle demiştir: "Ancak abdestli, temiz ise secde edebilir. Secde ayeti okuduğunda yolcu değilsen secde etmek için kıbleye yönel. Eğer binek üzerinde isen, yüzünün ne tarafa dönük olduğu önemli değildir." Saib İbn Yezîd, kıssacılar secde ayeti okuduğu zaman secde etmezdi.

 

حدثنا إبراهيم بن موسى قال: أخبرنا هشام بن يوسف: أن ابن جريج أخبرهم قال: أخبرني أبو بكر بن أبي ملكية، عن عثمان بن عبد الرحمن التيمي، عن ربيعة بن بن عبد الله بن الهدير، قال أبو بكر: وكان ربيعة من خيار الناس، عما حضر ربيعة من عمر بن الخطاب رضي الله عنه: قرأ يوم الجمعة على المنبر بسورة النحل، حتى إذا جاء السجدة نزل فسجد، وسجد الناس، حتى إذا كانت الجمعة القابلة، قرأ بها، حتى إذا جاء السجدة، قال: يا أيها الناس، إنا نمر بالسجود، فمن سجد فقد أصاب، ومن لم يسجد فلا إثم عليه. ولم يسجد عمر رضي الله عبنه.وزاد نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما: إن الله لم يفرض السجود إلا أن نشاء.

 

[-1077-] Rebîa İbn Abdullah İbnü'l-Hudeyr et-Teymî - Bu zat hakkında Ebu Bekir, o insanların en hayırlılarından biridir, demiştir - Ömer ile birlikte bulunduğu anlardan birini şöyle anlatmıştır: "Ömer (r.a.) bir Cum'a günü minberde iken Nahl suresini okuyordu. Secde ayetine gelince indi ve secde etti. Bunun üzerine orada bulunan cemaat de secde etti. Diğer Cuma geldiğinde yine Nahl suresini okudu ve secde ayetine gelince cemaate: 'Ey insanlar, biz secde ayetlerini zaman zaman okuruz. Kim bu durumda secde ederse şüphesiz doğru davranmış olur. Fakat secde etmeyenler için de bir günah yoktur' diye seslendi ve secde de etmedi."

 

Nafi'in İbn Ömer'den naklettiğine göre Ömer (r.a.) ayrıca şöyle demiştir: "Allah Teala bize secde etmeyi farz kılmadı. Ancak dilediğimizde secde ederiz."

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî'nin kullandığı konu başlığı, bu başlıkta ifade edilen görüş için şu ihtimalleri akla getirmektedir:

 

1. Allah Teala'nın secdeyi farz kılmadığını söyleyip, "secde edin" emrinin nedb ifade ettiğini ve dolayısıyla bu secdenin mendup olduğunu savunanlar.

 

2. Secde edin" emriyle kasdedilenin namaz secdeleri olduğunu söyleyenler.

3. Farz namazlardakî secdelerin farz, tilavet secdelerinin ise mendup oldu­ğunu söyleyenler.

 

Tilavet secdelerinin farz olmadığını gösteren delillerden bîri de Tahavî'nin de işaret ettiği gibi secde ayetlerindeki ifadelerin bizzat kendisidir. Zira bu ifade­lerde bazen emir kipi kullanıldığı halde, bazen haber verme söz konusudur. Ay­rıca bu ayetlerden bir kısmında emir kipi kullanıldığı halde, bunlarda secde edi­lip edilmeyeceği tartışmalıdır; Hac süresindeki ikinci secde ayeti, Necm ve Alak surelerindeki secde ayetleri emir kipi içermesine rağmen bu ayetler okundu­ğunda secde edilip edilmeyeceği konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Şayet tilavet secdesi farz olsaydı, emir kipi kullanılan ayetlerde görüş birliğinin sağlanması daha uygun olurdu. Halbuki emir kipi kullanılmayan ve haber verme niteliğinde olan bazı secde ayetlerinde görüş birliği bulunmaktadır.

 

(Saib İbn Yezîd, kıssacılar secde ayeti okuduğu zaman secde etmezdi) Kıs-sacılar halka çeşitli menkıbeler, hikayeler anlatan ve bir takım öğütlerde bulunan kimselerdir. Bu rivayet ile başlık arasındaki ilişki açıktır. Çünkü tilavet secdesinin farz olduğunu zannedenler, secde ayetini okuyan ile dinleyen arasında herhangi bir ayırım yapmamışlardır. Hanefîler'den el-Hidaye adlı eserin müellifi el-Merğinanî şöyle demiştir: "Hac süresindeki ikinci secde ayeti dışında, secde edil­mesi gereken yerlerde hem okuyanın hem de duyanın secde etmesi vaciptir. Duyan kişinin özellikle Kur'an dinleme amacında olup olmaması arasında bu bakımdan herhangi bir fark yoktur." Bazı alimler ise konuyla ilgili olarak nakle­dilen rivayetlere dayanarak, duyan ile dinleyenin birbirinden farklı hükümlere tabî olduğunu söylemişlerdir. Nitekim İmam Şafiî konu hakkındaki görüşlerini şöyle ifade etmiştir: "Ben dinleyen kişinin secde etmesi gerektiğini kesin olarak söylüyorum. Fakat orada olduğu halde dinlemeyen, ancak ister istemez ayeti işiten kimse hakkında aynı kesinlikten söz edemem." Tilavet secdesinin vacib olmadığını gösteren en güçlü delil Hz. Ömer'den nakledilen bu rivayettir.

 

Hz. Ömer'in (Fakat secde etmeyenler için de bir günah yoktur) şeklindeki ifadesi tilavet secdesinin farz olmadığını açık bir şekilde göstermektedir.

 

Hz. Ömer'in secde ayeti okuduğu halde secde etmemesi herhangi bir zorunluluk/zaruret olmasa bile secdenin terk edilebileceğini pekiştiren bir tutumdur.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1. Hatip, hutbe sırasında Kur'an okuyabilir.

2. Hatip, secde ayeti okuduğunda minberde secde etmesi mümkün değilse yere inip secde edebilir.

3. İmamın minberden inerek secde etmesi onun hutbesini kesintiye uğrat­maz. Zira Hz. Ömer ashabın da bulunduğu bir cemaat içinde bu şekilde hareket ettiği halde itiraz eden hiç kimse olmamıştır.

 

İmam Malik'e göre hatip, secde ayeti okumuşsa hutbesine devam eder ve secdeye gitmez.

 

 

باب: من قرأ السجدة في الصلاة فسجد بها.

11.Namazda İken Secde Ayeti Okuyup Bu Nedenle Secde Etmek

 

حدثنا مسدد قال: حدثنا معتمر قال: سمعت أبي قال: حدثنيي بكر، عن أبي رافع قال:

 صليت مع أبي هريرة العتمة، فقرأ: {إذا السماء انشقت}. فسجد، فقلت: ما هذه ؟ قال: سجدت بها خلف أبي القاسم صلى الله عليه وسلم، فلا أزال أسجد فيها حتى ألقاه.

 

[-1078-] Ebu Rafi (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: Ebu Hureyre ile birlikte yatsı namazı kılmıştım; İnşikak suresini okumuş ve secde etmişti. Ben kendisine şaşkınlık İçinde: "Bu secde de neyin nesi?!" diye sorunca şu cevabı verdi: "Ben bu ayet dolayısıyla Ebü'l-Kasım'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem arkasında da secde ettim. O'na kavuşacağım gün'e kadar da secde etmeye devam edeceğim."

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî kullandığı bu konu başlığı İle farz namazlarda secde ayeti okumanın mekruh olduğunu söyleyen kimselere cevap vermiştir. Söz konusu görüş İmam Malik ile bazi Hanefîlerden nakledilmiştir. İmam Malik'in kıraatin açıktan değil gizli olduğu namazlarda bunu mekruh gördüğüne dair rivayet de nakledilmiştir.

 

 

باب: من لم يجد موضعا للسجود من الزحام.

12. Kalabalık Dolayısıyla Secde Edecek Yer Bulamamak

 

حدثنا صدقة قال: أخبرني يحيى، عن عبيد الله، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: كان النبي صلى الله عليه وسلم يقرأ السورة التي فيها السجدة، فيسجد ونسجد، حتى ما يجد أحدنا مكانا لموضع جبهته.

 

[-1079-] İbn Ömer (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem içinde secde ayeti bulunan bir sure okuduktan sonra secde ederdi ve biz de bunun üzerine secdeye varırdık. Hatta kalabalık dolayısıyla alnımızı koyacak yer bulamazdık."

 

 

AÇIKLAMA:     imam Buharî kullandığı bu başlık İle secde edecek yer bulamayan kimsenin ne şekilde hareket edeceğini açıklamak İstemiştir. Hz. Ömer bu durumda önde bulunan kişinin sırtına secde edileceği görüşündedir. Kufe'li alimler, Ahmed İbn Hanbel ve İshak İbn Rahuye de bu görüştedir. Ata ve Zührî ise cemaatin çok kalabalık olması durumunda, arkada bulunanların Öndekilerin secde edip kalk­malarını beklemeleri gerektiği görüşündedir. İmam Malik'in ve alimlerin çoğun­luğunun görüşü de bu yöndedir. Aslında farz olan secdelerde ne şekilde hareket edilmesi gerekiyorsa, tilavet secdelerinde de aynı uygulamanın geçerli olması gerekir. Zaten İmam Buharî'nin İfadelerinden anlaşıldığı kadarıyla, ona göre, cemaat kalabalıksa kişi öndekilerin sırtına bile olsa imkanı ölçüsünde secde et­meye çalışır.

 

 

SONRAKİ