EK SAYFA-2 539-3
باب: إذا
استشفع
المشركون
بالمسلمين
عند القحط.
13. Kuraklık
Dönemlerinde Müşrikler Müslümanlardan Dua İsterlerse (Nasıl Hareket Edilir?)
حدثنا
محمد بن كثير،
عن سفيان:
حدثنا منصور
والأعمش، عن
أبي الأضحى،
عن مسروق قال:
أتيت بن
مسعود، فقال: إن
قريشا أبطؤوا
عن الإسلام،
فدعا عليهم
النبي صلى
الله عليه
وسلم،
فأخذتهم سنة
حتى هلكوا
فيها، وأكلوا
الميتة
والعظام،
فجاءه أبو سفيان،
فقال: يا
محمد، جئت
تأمر بصلة
الرحم، وإن
قومك هلكوا،
فادع الله.
فقرأ: {فارتقب
يوم تأتي
السماء بدخان
مبين}. ثم عادوا
إلى كفرهم،
فذلك قوله
تعالى: {يوم
نبطش البطشة
الكبرى}. يوم
بدر.قال
أبو عبد الله:
وزاد أسباط،
عن منصور:
فدعا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فسقوا الغيث،
فأطبقت عليهم
سبعا، وشكا
الناس كثرة
المطر، قال:
(اللهم حولينا
ولا علينا).
فانحدرت
السحابة عن
رأسه، فسقوا،
الناس حولهم.
[-1020-] Abdullah İbn Mes'ud'un
şöyle dediği nakledilmiştir: "Kureyş müşrikleri İslam'a girmekte gevşek
davranıp iş'i ağırdan almış ve geç kalmışlardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem onlara beddua etti ve bir kuraklık yılı başladı. Kureyş'liler bu
kuraklık yılında neredeyse yok oluyordu, hiçbir şey bulamadıkları için leş ve
kemik yemeye başlamışlardı. Bunun üzerine Ebu Süfyan (Bedİr savaşından önce
Medine'ye gelerek} Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Sen geldin ve bize
akrabalık ilişkilerini iyi tutmamızı emrettin. Halbuki işte kavminin hali,
helak oldular. Haydi artık Allah'a dua et!" dedi. Bunun üzerine Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Şimdi sen, göğün insanları bürüyecek açık bir
duman çıkaracağı günü gözetle [Duhan, 10] ayetini okudu. Fakat onlar yine
küfürlerinde ısrar ettiler, inkarcılıklarını devam ettirdiler. (Bu ayetin
devamında zikredilen ve) "Büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün"
diye ifade edilen gün Bedir savaşının yaşandığı gündür."
Esbat'ın Mansur'dan
naklettiği rivayette Mansur şöyle bir ek bilgi nakletmiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem dua etti ve bunun üzerine Allah Kureyş'lilere
yağmur lütfetti. Hatta yağmur bir hafta boyunca hiç kesilmeden yağdı. Bunun
üzerine halk yağmurun çok yağmasından şikayet etmeye başladılar. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Allah'ım, çevremize yağdır, üzerimize
değil!" diye dua etti. O'nun duasının ardından gökyüzündeki bulutlar
kayboldu ve çevredeki insanların üzerine yağmur yağmaya başladı."
AÇIKLAMA: Zeyn İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "İmam Buharî'nin
kullandığı bu başlıktan ilk bakışta anlaşılan şudur; İslam ülkesinde yaşayan
gayr-i müslimlerin yağmur duası talepleri geri çevrilebilir. Fakat bu başlıktan
böyle bir sonuç çıkarılması çok açık değildir. Hocalarımızın bir kısmı
Abdullah İbn Mesud hadisi ile bu başlık arasında tam bir uyum bulunmadığını
düşünmüşlerdir. Çünkü burada müşriklerin yardım talebi Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem bedduasının ardından gelen
kuraklık ve kıtlıktan sonra olmuştur. Zaten müşriklerin Resulullah'tan (s.a.v.)
bu kuraklığın bitmesi için dua etmesini istemeleri ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in duası da yaşanan bu kuraklıktan sonradır. Buna göre kafirlerin
kuraklığa düşmeleri için beddua eden imamın kendisi ise bedduası kabul olduktan
sonra kafirler yağmur yağması İçin dua istemeye gelince üzerine onlara dua
eder."
Özetle söylemek
gerekirse burada kullanılan başlığın kapsamı nakledilen rivayetten daha
geniştir. Fakat şunu söylemek mümkündür: Kullanılan başlık rivayette söz konusu
edilen (bedduadan sonra dua etmek) duruma uygundur. Diğer durumlar da aynı
kapsamda değerlendirilir. Zaten müşriklerin Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
bedduası veya herhangi bir beddua olmaksızın doğrudan Allah'ın musibet vermesi
dolayısıyla kuraklığa düştükten sonra dua istemeleri arasında bir fark
olmamalıdır. Zira her iki durumda da müminlere muhtaç olan ve onlar karşısında
eziklik hisseden onlardır. Çünkü kuraklıktan kurtulmak için onların duasını
istemişlerdir.
Bununla birlikte
hocamızın işaret ettiği durum İmam Buharî'nin başlıktaki ifadede (bir şart edatı) cevabını niçin
zikretmediğini açıklıyor olabilir. Zikredilmeyen cevap için şu ihtimaller söz
konusu olabilir:
1. Herhangi bir şart
söz konusu olmaksızın istekleri karşılanır,
2. Müşriklere bu
belanın gelmesi İçin beddua eden bizzat kendisi ise onların isteklerini
karşılayabilir,
3. Asla isteklerine
olumlu cevap vermez.
Bu kıssada Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem dışındaki kimselerin de aynı uygulamayı
yapabileceklerine dair herhangi bir işaret bulunmamaktadır. Görünen o ki, bu
durum Resulullah'a (s.a.v.) has olan bir uygulamadır. Çünkü o bu şekilde
hareket etmenin bir fayda sağlayacağını bilmektedir. Halbuki kendisinden sonra
gelen yöneticiler için böyle bir durum söz konusu değildir. Bununla birlikte
Müslümanların yöneticisi kafirlerin batıldan uzaklaşıp hakka döneceklerini veya
böyle bir uygulamanın Müslümanlara yarar sağlayacağını düşünüyorsa aynı şekilde
beddua etmesi mümkündür de denebilir. Her şeyin en doğrusunu sadece Allah
bilir.
Ebu Süfyan'ın
"Sen geldin ve bize akrabalık ilişkilerini iyi tutmamızı emrettin"
derken kasdettiği şudur: Senin bedduan yüzünden helak olanlar akrabalarındır.
Bu yüzden senin onlara dua ederek akrabalık bağlarını kesmemen ve iyileştirmen
gerekir.
باب: الدعاء
إذا كثر
المطر: حولينا
ولا علينا.
14. Şiddetli Yağmur
Yağdığı Zaman "Allah'ım, Çevremize Yağdır, Üzerimize Değil! Diye Dua Etmek
حدثنا
محمد بن أبي
بكر: حدثنا
معتمر، عن
عبيد الله، عن
ثابت، عن أنس
قال: كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يخطب يوم
الجمعة، فقام
الناس
فصاحوا،
فقالوا: يا
رسول الله، قحط
المطر،
واحمرت
الشجر، وهلكت
البهائم، فادع
الله أن
يسقينا. فقال:
(اللهم اسقنا).
مرتين، وايم
الله، ما نرى
في السماء
قزعة من سحاب،
فنشأت سحابة
وأمطرت، ونزل
عن المنبر
فصلى، فلما
انصرف، لم تزل
تمطر إلى
الجمعة التي
تليها، فلما
قام النبي صلى
الله عليه
وسلم يخطب
صاحوا إليه:
تهدمت
البيوت، وانقطعت
السبل، فادع
الله يحبسها
عنا. فتبسم النبي
صلى الله عليه
وسلم، ثم قال:
(اللهم حولينا
ولا علينا).
فكشطت
المدينة،
فجعلت تمطر
حولها، ولا
تمطر
بالمدينة
قطرة، فنظرت
إلى المدينة
وإنها لفي مثل
الإكليل.
[-1021-] Enes İbn Malik (r.a.)'in
şöyle dediği nakledilmiştir: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bir Cuma günü hutbe okurken cemaatten birileri ayağa kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü
yağmurlar artık yağmaz oldu, kuraklık içindeyiz; ağaçlar kurudu, hayvanlar
helak oldu. Bize yağmur yağdırması için Allah'a dua etseniz!" diye
seslendiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun üzerine iki defa:
"Allah'ım bize yağmur gönder! Allah'ım bize yağmur gönder!" diye dua
etti. Allah'a yemin ederim ki gökyüzünde bulut namına hiçbir şey göremiyorduk.
Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in duasından sonra bir bulut çıktı
ve yağmur yağmaya başladı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de
minberden indi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem minberden indikten sonra diğer
Cuma'ya kadar yağmur hiç kesilmeden devam etti. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bir sonraki Cuma hutbesini okurken cemaatten birileri ayağa kalkıp yine
bağırmaya başladılar: "Evler yıkıldı, yollar kesildi. Allah'a dua etseniz
de artık bu yağmurları bizden uzaklaştırsa!"
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve sellem) tebessüm etti ve sonra: "Allah'ım, çevremize
yağdır, üzerimize değil!" diye dua etti. Bu duanın ardından Medine
semalarındaki bulutlar açıldı ve yağmur çevredeki yerlere yağmaya başladı.
Artık Medine'ye tek bir damla yağmur bile düşmüyordu. Medine adeta bir taç
gibiydi."