DEVAM: 2. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İn: ''Onların
İçinde Bulundukları Bu Yılları Hz. Yusuf Zamanındaki Kıtlık Yıllarına Çevir.''
Diye Beddua Etmesi
حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة قال:
حدثنا جرير،
عن المنصور،
عن أبي الضحى،
عن مسروق قال:
كنا عند عبد
الله، فقال: إن
النبي صلى
الله عليه
وسلم لما رأى
من الناس
إدبارا، قال:
(اللهم سبع
كسبع يوسف).
فأخذتهم سنة
حصت كل شيء،
حتى أكلوا
الجلود
والميتة والجيف،
وينظر أحدهم
إلى السماء
فيرى الدخان
من الجوع. فأتاه
أبو سفيان
فقال: يا
محمد، إنك
تأمر بطاعة الله
وبصلة الرحم،
وإن قومك قد
هلكوا، فادع الله
لهم، قال الله
تعالى:
{فارتقب يوم
تأتي السماء
بدخان مبين -
إلى قوله -
عائدون. يوم
نبطش البطشة
الكبرى}.
فالبطشة يوم
بدر، وقد مضت
الدخان،
والبطشة
واللزام وآية
الروم.
[-1007-] Abdullah İbn Mesud
(r.a.)'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem hicretten önce Mekke'li müşriklerin İslam davetini kabul etmeyip yüz
çevirdiklerini görünce, 'Allah'ım onlara Yusuf döneminde yedi yıl süren kıtlık
seneleri gibi kıtlık yılları musallat et' diye beddua etti. Bunun üzerine
Mekkelİ müşriklerin başına öyle bir kıtlık yılı geldi ki, her şeyi kuruttu ve
bitki namına bir şey kalmadı. Hatta bu yüzden hayvan derilerini, ölmüş
hayvanları ve kokuşmuş leşleri yemek zorunda kaldılar. Onlardan biri gökyüzüne
baktığında açlıktan gözlerinin önü karardığı için gökyüzünü dumanlı bir şekilde
görürdü. Bu sıkıntılı anlarda Ebu Süfyan Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in yanına gelerek; "Ey Muhammed, sen Allah'a itaat etmeyi ve
akrabalık ilişkilerini sağlam tutmayı emrediyorsun, fakat şu kavminin haline
bir baksana, neredeyse yok olup gidecekler... Onlar için Allah'a dua et!"
dedi.
Allah
şöyle buyurmuştur: "Şimdi sen, göğün insanları bürüyecek açık bir duman
çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır, işte o zaman insanlar'
Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz derler. Nerede
onlarda öğüt almak! Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti. Sonra
ondan yüz çevirdiler ve 'Bu kendisine bir takım bilgiler öğretilmiş bir deli,
dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine eski halinize
döneceksiniz. Fakat biz (onları) büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün,
kesinlikle intikamımızı alırız. [Duhan, 10-16]
Bu ayette
geçen "şiddetle yakalayacağımız gün" ifadesi Bedir savaşını
anlatmaktadır. Buna göre duman (dühan), yakalama (batşe), kaçınılmaz ceza /
azap (lizam) ve İranlıların Bizanslılar tarafından mağlup edileceğine dair
Kur'an'ın verdiği haber meydana gelmiş demektir.
Tekrar:
1020, 4693, 4767, 4774, 4809, 4820 - 4825
AÇIKLAMA: İmam Buharî yağmur duası konusunu işlediği bu bölümde
yukarıdaki konu başlığı altında Resul-İ Ekrem (s.a.v.)'in müşriklere yaptığı
bedduaya yer vermekle şuna İşaret etmiştir: "Allah'ın müminlere yağmur
lütfetmesi İçin dua etmek meşru olduğu gibi, kafirleri kıtlık belasına
düşürmesi için beddua etmek de meşrudur." Zira böylece müminlerin
düşmanları olan kafirlerin zayıflamaları ve müminlere karşı olan tutumlarının
değişip kalplerinin yumuşaması sağlanacaktır. Nitekim bunun müminler açısından
olumlu sonuçları, müşrikler kıtlığın kaldırılması için dua etmesi maksadıyla
Resulullah (s.a.v.)'e geldiklerinde ortaya çıkmaya başlamıştır.
Şöyle
bir yorum yapmak da mümkündür: "Namazda kafirlere beddua etmek mümkün
olduğuna göre müminlere dua etmek de mümkün olacaktır. Zaten bu maksatla
yağmur duası namazı meşru kılınmıştır."
"Allah'ım
Gıfar oğullarını mağfiret eyle, Eşlem oğullarını da selamete erdir" duası
İsimle aynı kökten türeyen bir ifade ile Allah'a dua etmenin etkili bir yol
olduğunu gösterir. Bununla birlikte bu tür bir kullanım sadece dua cümlelerine
has değildir; normal ifadelerde de bu şekildeki kullanımlar etkili olur.
Nitekim bir hadîs-i şerifte geçen "Asiye, Allah'a ve Resulüne isyan etti
ifadesinde böyle bir kullanım söz konusudur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) duasında bu
iki kabileyi özellikle zikretmiştir. Çünkü Gıfaroğulları zaten daha önce
müslüman olmuştu. Eslemoğulları ise yaptıkları anlaşmaya sadık kalmıştı.