باب: الخطبة
قائما.
27. Hutbe Ayakta Okunur
-وقال
أنس: بينما
النبي صلى
الله عليه
وسلم يخطب
قائما.
Enes İbn Mâlik şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bir gün ayakta olduğu halde bize hutbe îrad ederken..."
حدثنا
عبيد الله بن
عمر
القواريري
قال: حدثنا خالد
بن الحارث
قال: حدثنا
عبيد الله، عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما قال: كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يخطب
قائما، ثم يقعد،
ثم يقوم، كما
تفعلون الآن.
[-920-] İbn Ömer'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Sizin tıpkı bugün
yaptığınız gibi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ayakta olduğu halde
hutbe îrad ederdi. Sonra biraz oturur ve ardından geri kalkardı.
Tekrar: 928.
Diğer tahric: Tirmizi Cum’a; Nesaî, Cuma
AÇIKLAMA: İbnü'l-Münzir
konuyla ilgili olarak şu bilgiyi kaydetmiştir; âlimlerin çoğunluğuna göre
imamın hutbe okurken ayakta durması şarttır. Bir rivayete göre Ebu Hanîfe hutbe
sırasında ayakta durmanın bir gereklilik/farz değil, bir sünnet olduğunu
söylemiştir. İmam Mâlik'ten nakledilen görüş ise, hutbe okurken ayakta durmayı
mutlak farz kabul ettiği yönündedir; buna göre imam, oturarak hutbe okursa
günahkâr olur fakat hutbe geçerlidir. Diğer başka âlimlere göre ise hutbe
sırasında ayağa kalkmak tıpkı namazda olduğu gibi ayakta durabilecek kadar
sağlıklı ve güçlü olan imamlar için farzdır.
Ayakta durmanın farz olduğunu söyleyen çoğunluğun delilleri
aşağıdaki gibidir:
a. Câbir İbn Semure'den nakledilen rivayet.
b. Ka'b İbn Ucre'den nakledilen rivayet: Bir gün Ka'b İbn Ucre
mescide girdi ve Abdurrahmân İbn Ebü'l-Hakem'in oturarak hutbe irad ettiğini
gördü. Onun bu tutumunun yanlış olduğunu İfade ederek "Seni öylece ayakta
bıraktılar [Cuma, 11] âyetini okudu. îbn Hüzeyme de bu rivayet şu ifadelerle
nakletmiştir: "Ka'b şöyle dedi: Ben böyle bir gün ömrümde görmedim. Birisi
Müslümanlara imamlık yapıyor ve oturduğu yerde hutbe okuyor, olacak şey
değil!" Ka'b bu sözlerini iki defa tekrar etmiştir.
c. İbn Ebu Şeybe Tâvus'un şöyle dediğini nakletmiştir: "Resul-i Ekrem Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Osman hutbe îrad ederken
ayakta dururlardı. Minberde oturarak hutbe okumaya başlayan ilk kişi
Muâviye'dir.
d. Resulullah hutbe okurken devamlı olarak ayakta durmuştur.
e. İki hutbe arasında oturmak Resul-i Ekrem'in bir uygulamasıdır.
İki hutbeyi birbirinden ayırmak maksadıyla hutbeler arasında oturulduğuna göre
hutbe sırasında ayakta durulduğu anlaşılacaktır.
f. Oturarak hutbe îrad edenlerin haklı bir mazeretleri ve gerekçeleri
bulunmaktadır. Nitekim İbn Ebu Şeybe'nin Şa'bî yoluyla naklettiği bir rivayete
göre Muaviye aşırı derecede şişmanladığı için oturarak hutbe okumuştur.
g. Câbir İbn Semure konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir:
"Resulullah ayakta durarak hutbe îrad eder sonra oturur ve ardından tekrar
kalkıp ayakta ikinci hutbeyi okurdu. Bu bakımdan birisi sana Nebi s.a.v.'in
oturarak hutbe okuduğunu haber verirse yalan söyledi-
باب: يستقبل
الإمام
القوم،
واستقبال
الناس الإمام
إذا خطب.
28. İmam Hutbe Okurken Yüzünü Cemaat'e Döner Cemaat De İmam'a
Yönelir
-واستقبل
ابن عمر وأنس
رضي الله عنهم
الإمام.
Abdullah İbn Ömer ve Enes İbn Mâlik (r.a.) hutbe sırasında
imam'a yüzlerini dönerlerdi.
حدثنا
معاذ بن فضالة
قال: حدثنا
هشام، عن يحيى،
عن هلال بن
أبي ميمونة:
حدثنا عطاء بن
يسار: أنه سمع
أبا سعيد
الخدري قال: إن
النبي صلى
الله عليه
وسلم جلس ذات
يوم على المنبر،
وجلسنا حوله.
[-921-] Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün minber'in üzerine oturdu
ve biz de onun çevresine toplanıp oturduk.
Tekrar: 1465, 2842 ve 6327.
AÇIKLAMA: Cemaatin, hutbe
sırasında imama yönelmesi âlimlerin çoğunluğuna göre müstehaptır. Bunun gerekli
olduğunu söyleyenler de vardır. Bu hükmün fayda ve hikmeti hakkında şu
açıklamalar yapılmıştır:
1. İmamın sözlerini can kulağı ile dinleme imkanı sağlar.
2. İmamın sözlerini tam bir edep içinde dinlemeye vesile olur.
3. Cemaat imama yüzünü dönüp, zihnen, kalben ve bedenen tam bir
konsantrasyon içinde hutbeyi dinlerse verilen öğütleri daha iyi anlayacaktır.
4. Hutbe sırasında imamın ayakta durması gerektiğine dair hükme
en uygun pozisyon hutbeyi imama yönelerek dinlemektir.
İbnü'l-Münzir şöyle demiştir: "Bu konuda âlimler arasında herhangi
bir görüş ayrılığı bulunduğunu bilmiyorum."
باب: من قال
في الخطبة بعد
الثناء: أما
بعد.
29. Hutbede Allah Teâlâya Hamd Ve Sena Ettikten Sonra Emma ba'du
(bundan sonra) Demek
-رواه
عكرمة، عن ابن
عباس، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
İkrime Abdullah İbn Abbâs'tan Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in böyle dediğini nakletmiştir.
وقال
محمود: حدثنا
أبو أسامة
قال: حدثنا
هشام بن عروة
قال: أخبرتني
فاطمة بنت
المنذر، عن أسماء
بنت أبي بكر
قالت: دخلت
على عائشة رضي
الله عنها،
والناس يصلون،
قلت: ما شأن
الناس؟
فأشارت
برأسها إلى
السماء، فقلت:
آية؟ فأشارت
برأسها: أي
نعم، قالت:
فأطال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم جدا
حتى تجلاني
الغشي، وإلى
جنبي قربة
فيها ماء،
ففتحتها فجعلت
أصب منها على
رأسي، فانصرف
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وقد تجلت
الشمس، فخطب
الناس، وحمد
الله بما هو
أهله، ثم قال:
(أما بعد). قالت:
ولغط نسوة من
الأنصار،
فانكفأت إليهن
لأسكتهن،
فقلت لعائشة:
ما قال؟ قالت:
قال: (ما من شيء
لم أكن أريته
إلا قد رأيته
في مقامي هذا،
حتى الجنة
والنار، وإنه
قد أوحي إلي
أنكم تفتنون
في القبور،
مثل - أو قريبا
من - فتنة
المسيح
الدجال، يؤتى
أحدكم فيقال له:
ما علمك بهذا
الرجل؟ فأما
المؤمن، أو
قال الموقن،
شك هشام،
فيقول: هو
رسول الله، هو
محمد صلى الله
عليه وسلم،
جاءنا
بالبينات
والهدى،
فآمنا وأجبنا
واتبعنا
وصدقنا،
فيقال له:
نم صالحا، قد
كنا نعلم إن
كنت لتؤمن به،
وأما
المنافق، أو
قال المرتاب،
شك هشام،
فيقال له: ما
علمك بهذا
الرجل؟ فيقول:
لا أدري، سمعت
الناس يقولون
شيئا فقلته).
قال
هشام: فلقد
قالت لي فاطمة
فأوعيته، غير
أنها ذكرت ما
يغلظ عليه.
[-922-] Esma binti Ebu Bekir şöyle demiştir: "Bir gün Aişe'nin yanına
gitmiştim. O sırada ashâb-ı kiram namaz kılıyordu. Ben, niçin bu vakitte namaz
kıldıklarını Aişe'ye sorunca başıyla göğe işaret etti. Ben, Olağanüstü bir
olay mı var, diye tekrar sorunca evet anlamında başını salladı. Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem o kadar uzun bir süre bekledi ki neredeyse
bayılacaktım. Yanıbaşımda bir kırba dolusu su vardı. Kırbayı açıp serinlemek
maksadıyla başıma biraz su döktüm. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem
namaz'ı bitirdiğinde güneş iyice açılmıştı.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem daha sonra cemaat'e dönüp Allah
Teâlâ'ya layık olduğu vechile hamd etti ve ardından: "Emma ba'du (Şimdi
asıl konuya gelelim)" dedi. Ben bu sırada gürültü çıkaran ensardan bir
kadın'ı susturmakla meşgul olduğum için Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in neler söylediğini kaçırmıştım. Bu yüzden Aişe'ye gidip Resul-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne söyledi diye sordum. Bana Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in. şöyle buyurduğunu söyledi: 'Daha önce bana hiç
gösterilmeyen ne varsa hepsini işte şu bulunduğum yerde gördüm. Hatta cennet ve
cehennemi bile. Bana, sizlerin kabirlerde Mesih-Deccal’in fitnesi (imtihan
vesilesi) gibi - veya bu fitneye yakın bir fitneyle karşılaşacağınız
vahyedildi. Siz kabirdeyken yanınıza gelecekler ve beni kasdederek: "Şu
zât hakkında bildiğiniz şeyler nelerdir?" diye soracaklar. Mu'minler -
hadisin ravilerinden Hişâm bunu veya yakın (kesin inanç) sahipleri ifadesiyle
de nakletmiştir hemen: "O Allah'ın Resulüdür, O Muhammed'dir. O bize apaçık
delilleri (beyyinât) ve hidayeti getirdi. Biz de ona iman ettik, kendisine
karşı çıkmadan icabet ettik. Biz ona uyduk ve kendisini tasdik ettik" diyecekler.
Bunun üzerine onlara: "Haydi, yaptıklarınızın karşılığını hakkıyla almak
üzere huzur içinde uyuyun bakalım! Biz sizin ona iman ettiğinizi zaten
biliyorduk " denecek. Buna karşılık münafıklar hadisin ravilerinden Hişâm
bunu veya şüphe eden kimseler ifadesiyle de nakletmiştir kendilerine yöneltilen bu soruya şöyle cevap vereceklerdir:
"Ne bilelim bizi Bir takım insanlar bir şeyler söylüyorlardı ve biz de
aynısını söyledik İşte."
Bu hadisin ravilerinden Hişâm İbn Urve şunları söylemiştir:
"Hadisi kendisinden naklettiğim Fâtıma Bİntü'l-Münzir bana bu rivayeti
çok sağlam bir şekilde ezberlediğini ve bu hadiste münafıklara çok can yakıcı
sert ifadelerle cevap ve-rildiğini de söylemişti."