باب
الاطمأنينة
حين يرفع رأسه
من الركوع.
127. Rüku'dan Doğrulunca Vücudun Tam Anlamıyla Dingin Olacak
Şekilde Düz Tutulması
-وقال:
أبو حميد: رفع
النبي صلى
الله عليه
وسلم واستوى
جالسا، حتى
يعود كل فقار
مكانه.
Ebu Humeyd şöyle demiştir: "Resulullah s.a.v. rüku'dan
doğruldu ve omurga kemikleri iyice yerine oturacak şekilde sırtını
düzeltti."
حدثنا
أبو الوليد
قال: حدثنا
شعبة، عن ثابت
قال: كان
أنس ينعت لنا
صلاة النبي
صلى الله عليه
وسلم، فكان
يصلي، وإذا
رفع رأسه من
الكوع قام حتى
نقول قد نسي.
[-800-] Sabit şöyle demiştir: "Enes İbn Mâlik (r.a.) bize Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nasıl namaz kıldığını anlatırken şunları
söyledi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem rüku'dan başını kaldırıp doğrulunca
o kadar çok kıyamda beklerdi ki secdeye gitmeyi unuttuğunu zannederdik.
Tekrar: 821.
حدثنا
أبو الوليد
قال: حدثنا
شعبة، عن
الحكم، عن ابن
أبي ليلى، عن
البراء رضي
الله عنه قال: كان
ركوع النبي
صلى الله عليه
وسلم،
وسجوده، وإذا
رفع رأسه من
الركوع، وبين
السجدتين،
قريبا من
السواء.
[-801-] el-Berâ' (radiyallahu anh) şöyle demiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz kılarken rükularda, secdelerde, rükulardan
doğrulurken ve iki secde arasındaki oturuşlarda neredeyse birbirine eşit olacak
bir süre kadar beklerdi."
حدثنا
سليمان بن حرب
قال: حدثنا
حماد بن زيد، عن
أيوب، عن أبي
قلابة قال:
كان
مالك بن
الحويرث
يرينا كيف كان
صلاة النبي
صلى الله عليه
وسلم، وذاك في
غير وقت
الصلاة، فقام
فأمكن
القيام، ثم
ركع فأمكن
الركوع، ثم
رفع رأسه
فأنصب هنية،
فصلى بنا صلاة
شيخنا هذا أبي
بريد، وكان
أبو بريد: إذا
رفع رأسه من
السجدة
الآخرة استوى
قاعدا، ثم نهض.
[-802-] Ebu Kılabe (r.a.) şöyle demiştir: "Mâlik İbnü'l-Huveyris bize
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nasıl namaz kıldırdığını gösterirdi.
Hatta bunu namaz vakti dışında bir vakitte yapardı. Bir defasında şöyle namaz
kılmıştı; Kıyama durdu ve mükemmel, eksiksiz bir kıyam yaptı. Sonra rükua vardı
ve rükuyu da mükemmel bir şekilde yerine getirdi. Ardından rükudan kalkıp bir
süre sustu ve bekledi. Gerçekten de Mâlik İbnü'l-Huveyris bize hocamız Ebu
Büreyd (Amr İbn Seleme) gibi namaz kıldırdı. Nitekim Ebu Büreyd de secdeden
başını kaldırdıktan sonra iyice oturacak şekilde doğrulur, sonra ayağa
kalkardı."
AÇIKLAMA: İbn Dakîki'l-İyd bu
rivayetle ilgili olarak şunları söylemiştir: "Bu hadis rükudan
doğrulduktan sonra durulan kıyamın bir rükün kadar uzun olduğunu gösterir.
Gerçi bu kıyamın uzun olduğunu Enes İbn Mâlik'ten nakledilen rivayet daha açık
bir şekilde ortaya koymaktadır ve bu açık ifade konuyla ilgili bir nasstır.
Dolayısıyla zayıf bir delile dayanılarak nassı terk etmek doğru olmaz. Söz
konusu zayıf delil şudur: Rükudan doğrulduktan sonra durulan kıyamda rüku ve
secdelerin aksine tesbih ve duaların tekrar edilmesi emre dilme mistir,
dolayısıyla kısa olmalıdır." Zayıf olması, nass bulunan bir konunun zıttı
ile kıyas yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Zira nass varken kıyasa
başvurmak fasiddir ve kabul edilemez. Zaten Resulullah rükudan doğrulduktan
sonra daha uzun bir duanın okunmasını emir buyurmuştur. Nitekim İmam Müslim'in
Abdullah İbn Ebu Evfâ, Ebu Saîd el-Hudrî ve Abdullah İbn Abbas'tan naklettiği
bir rivayete göre yukarıdaki rivayetlerde geçen adamın "Ya Rabb Hamd sana
mahsustur dedikten sonra (bol ve her türlü gösterişten - desinler kaygısından
uzak halisane bir hamd ile sana hamd ederiz) şeklindeki duasının ardından
Resulullah (s.a.v.) (Rabbim, gökler, yer ve bunun ötesinde senin var olmasını
dilediğin her ne uarsa hepsinin dolusunca sana hamd olsun) demiştir. İbn Ebu
Evfâ hadisinde ise "Allahım, beni kar... ile temizle" buyurmuştur.
Ayrıca Resulullah kendisinin yapmadığı bir duayı okuyan kişiyi onaylamış ve
duasına ek bir dua daha yapmıştır ki bu kişinin duası da bir hayli uzuncadır.
Bir başka ilim adamı da kendi görüşlerini desteklemek için
el-Berâ hadisini şu şekilde yorumlamıştır: "Rivayette geçen (neredeyse
birbirine eşit olacak bir süre şeklinde tercüme ettiğimiz) .... ifadesi
Resulullah'ın rüku, secde ve rükudan doğrulduktan sonra durulan kıyamda Kur'an
okunan kıyamlar kadar uzun beklediği anlamına gelmez. Burada
Resulullah'ın namaz kılarken rükünlerin birbiriyle orantılı olmasına
dikkat ettiği vurgulanmıştır. Buna göre yukarıdaki ifadeden, Resulullah kıraati
uzattığı zaman diğer rükünleri de uzatırdı, ama kıraati kısa tuttuğu zaman
diğer rükünleri de kısaltırdı, sonucu çıkar. Zaten Resulullah'ın bir sabah
namazında Sâffât suresini okuduğu sabittir ve Sünen kitaplarında Enes İbn
Mâlik'ten nakledilen bir rivayete göre ashâb-ı kiram bu sabah namazındaki secdelerin
uzunluğunu on defa tesbih okuyacak kadardı şeklinde anlatmışlardır. Dolayısıyla
buradan Resulullah'ın Sâffât suresinden daha kısa sureler okuduğu zaman
tesbihatı da on defadan daha az yaptığı sonucu çıkacaktır. Aslında Sünen
kitaplarında sabit olduğu üzere secdelerde okunacak tesbihatın asıl sayısı
üçtür."