باب: فضل
العشاء.
22. YATSI NAMAZININ FAZİLETİ
حدثنا
يحيى بن بكير
قال: حدثنا
الليث، عن
عقيل، عن ابن
شهاب، عن
عروة: أن
عائشة أخبرته
قالت: أعتم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ليلة
بالعشاء،
وذلك قبل أن
يفشو
الإسلام، فلم
يخرج حتى قال
عمر: نام النساء
والصبيان،
فخرج فقال
لأهل المسجد:
ما ينتظرها
أحد من أهل
الأرض غيركم).
[-566-] Urve Aişe r.anha'nın kendisine şöyle haber verdiğini nakletmiştir:
"Bir gece Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatsı namazını geciktirdi. Bu
olay İslâm'ın henüz yayılmadığı bir dönemde vuku bulmuştu. Ömer (r.a.),
'Kadınlar ve çocuklar uyuyakaldı' deyinceye kadar Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem namaz kılmaya gelmedi.
Sonra mescid'e gelip cemaat'e, Yeryüzünde sizin dışınızda kimse bu namazı
beklemiyor' dedi.
Tekrar: 569, 862, 864.
حدثنا
محمد بن
العلاء قال:
أخبرنا أبو
اسامة، عن
بريد، عن أبي
بردة، عن أبي
موسى قال: كنت
أنا وأصحابي
الذين قدموا
معي في
السفينة نزولا
في بقيع
بطحان،
والنبي صلى
الله عليه وسلم
بالمدينة،
فكان يتناوب
النبي صلى
الله عليه
وسلم عند صلاة
العشاء كل ليلة
نفر منهم،
فوافقنا
النبي عليه
السلام أنا وأصحابي،
وله بعض الشغل
في أمره،
فأعتم بالصلاة
حتى ابهار
الليل، ثم خرج
النبي صلى
الله عليه
وسلم فصلى
بهم، فلما قضى
صلاته قال لمن
حضره: (على
رسلكم،
أبشروا، إن من
نعمة الله
عليكم، أنه
ليس أحد من
الناس يصلي
هذه الساعة
غيركم). أو قال:
ما صلى هذه
الساعة أحد
غيركم). لا يدري
أي الكلمتين
قال، قال أبو
موسى: فرجعنا،
ففرحنا بما
سمعنا من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
[-567-] Ebu Musa'nın şöyle dediği nakledilmiştir; "Benimle birlikte
gemi İle Medine'ye gelen arkadaşlarımla birlikte Bakîu Buthân vadisine
yerleştik. O esnada Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'de idi. Yatsı
namazını arkasında kılmak için her gece sıra kime gelmişse o grup Allah
Resûlü'nün yanına giderdi. Ben ve arkadaşlarım Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in namaza geldiği an'a rastladık. O gece Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in bir işi vardı. Bu yüzden namazı gece yarısına kadar geciktirmişti.
Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem çıkıp cemaate namaz kıldırdı.
Namazı bitirdikten sonra orada bulunanlara, 'Gitmek için acele etmeyin! Sizlere
müjdem var. Şu an sizin dışınızda başka hiç kimsenin namaz kılmaması, Allah'ın
size bahşettiği nimetlerden biridir' veya 'Şu an sizin dışınızda hiç kimse
namaz kılmadı' buyurdu.
(Bu hadisi Ebu Musa'dan nakleden râvî, onun, Allah Resûlü'nün
hangi sözü söylediğini hatırlayamadığını söylemiştir).
Ebu Musa olayı anlatmaya şöyle devam etti: Sonra evimize döndük,
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den duyduklarımız bizi mutlu
etmişti."
AÇIKLAMA: Bu olay İslam'ın
henüz yayılmadığı bir dönemde vuku bulmuştu) Yani İslam Medine dışında
yayılmamıştı. Zira İslam'ın diğer bölgelerde yayılması ancak Mekke'nin
fethinden sonra gerçekleşmişti.
(kadınlar ve çocuklar uyuyakaldı) Bu ifade ile Hz. Ömer, camiye
gelen kadın ve çocukları kasdetmiştir. Sadece onların uyuyakaldığından
bahsetmesi, onların uykusuzluğa daha az tahammül etmelerinden dolayıdır. Ayrıca
onlara daha çok merhamet ve şefkat gösterilmesi gerekir.
(Ben ve arkadaşlarım Nebi'in namaza geldiği ana rastladık. O
gece Nebi s.a.v.'in bir işi vardı.) Bu ifade, Allah Resûlü (s.a.v.)'in yatsı
namazını bu vakte kadar kasıtlı olarak geciktirmediğini gösterir. Nitekim,
biraz sonra gelecek İbn Ömer hadisinde geçecek olan "Bir gece meşgul
olduğu için yatsı namazını geciktirdi" İfadesi ile Hz. Âişe hadisinde
geçen "Bir gece namazı geciktirdi" ifadesi aynı şekilde değerlendirilir.
Bütün bu rivayetler, yatsı namazını geç vakte bırakmanın Hz. Peygamber'in
âdeti olmadığını gösterir. Allah Resûlü'nün yatsı namazını ne zaman kıldırdığı
konusunu en iyi Câbir hadisi aydınlatır: "Cemaat toplandığı zaman Nebi
s.a.v. namazı geciktirmeden kılardı. Cemaatın ağırdan aldığı zamanlarda İse
namazı geciktirirdi."
(Allah'ın size bahşettiği nimetlerden biridir) Bu ifade, yatsı
namazını geciktirmenin faziletli bir davranış olduğuna delil olarak
getirilmiştir. Bu çıkarım, vaktin başlangıcının faziletli olması ile çelişmez.
Çünkü yatsı namazı için beklemek de fazilettir. Ancak İbn Battal şöyle
demiştir: "Günümüzde imamların yatsı namazını geciktirmesi doğru değildir.
Çünkü Nebi s.a.v. işlerin kolaylaştırılmasını emretmiştir. Bu konuda 'Cemaat
içinde güçsüz ve ihtiyaç sahibi kimseler vardır' buyurmuştur. Dolayısıyla
yatsı namazını geç bir vakte tehir edip aşırı derecede beklemeye son vermek
daha evladır."
Ahmed İbn Hanbel, Ebu Dâvûd, Nesâî, İbn Huzeyme ve diğerleri Ebu
Saîd el-Hudrî'den şu hadisi nakletmiştir: "Nebi s.a.v.le birlikte yatsı
namazını kıldık. Gece yarısı olana kadar namaz kıldırmaya gelmemişti.
Geldikten sonra cemaate şöyle dedi: Kuşkusuz sizler, namazı beklediğiniz
sürece namazdasınız. Eğer zayıf kimselerin dermansızlığı, hasta kimselerin
rahatsızlıkları ve ihtiyaç sahibi kimselerin de ihtiyaçları olmasaydı bu namazı
gece yarısına tehir ederdim." Tirmizî de Ebu Hureyre'den sahih olduğunu
beyan ettiği şu hadisi nakletmiştir: "Eğer ümmetime zorluk çıkarmaktan
korkmasaydım, onlara yatsı namazını gecenin 1/3'üne veya gecenin yarısına tehir etmelerini emrederdim."
Buna göre yatsı namazını ertelemeye gücü yeten, uykuya yenik
düşmeyen ve namaz kıldıracağı insanların hiçbirini müşkil duruma
sokmayacağından emin olan kimsenin, yatsı namazını tehir etmesi daha efdaldir.
Nitekim İmam Nevevî Müslim Şerhi'nde bunu belirtmiştir. Ayrıca bu görüş,
Şafiilerden ve diğer mezheplerden bir çok ehl-i hadisin tercihidir. Doğrusunu
en iyi Allah bilir.
İbnu'l-Münzir Leys ve İshak'tan yatsı namazının gecenin
1/3'ünden önce bir vakte tehir edilmesinin müstehap olduğu görüşünü
nakletmistir. Tahâvî de şöyle demiştir: "Yatsı namazının gecenin 1/3'üne
tehir edilmesi müstehaptır." İmam Mâlik, Ahmed İbn Hanbel, sahabe ve
tabiilerin çoğu bu kanaattedir. İmam Şafiî'nin de kavl-i cedîdi bu
doğrultudadır. Kavl-i kadîm'ine göre ise, yatsı namazını ilk girdiği anda
kılmak daha faziletlidir.
(bizi mutlu etmişti) Küşmihenî'nin rivayetinde ise, "sevinç
ve mutlulukla geri döndük" şeklinde bir ibare kaydedilir. Nebi s.a.v.'in
arkasında namaza durmalarının yanı sıra, çok sevap kazandıran büyük bir nimet
olan bir ibadetin o gün için yeryüzünde sadece mu'minler olarak sadece
kendilerine nasip edildiğini öğrendikleri için son derece mutlu olmuşlardı.