باب: التعاون
في بناء
المسجد.
63. Mescid Yapımında Yardımlaşmak
-وقول الله عز
وجل: {ما كان
للمشركين أن
يعمروا مساجد
الله شاهدين
على أنفسهم
بالكفر أولئك حبطت
أعمالهم وفي
النار هم
خالدون، إنما
يعمر مساجد
الله من آمن
بالله واليوم
الآخر وأقام الصلاة
وآتى الزكاة
ولم يخش إلا
الله فعسى أولئك
أن يكونوا من
المهتدين}
/التوبة: 17، 18/.
"Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kafirliğine bizzat
kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme yetkileri
yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedî
kalacaklardır. Allah'ın mescitlerini
ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren
ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola
ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.[Tevbe 17-18]
حدثنا
مسدد قال:
حدثنا عبد
العزيز بن
مختار قال:
حدثنا خالد
الحذاء،
عن
عكرمة: قال لي
ابن عباس
ولابنه علي:
انطلقا إلى
أبي سعيد،
فاسمعا من حديثه،
فانطلقنا،
فإذا هو في
حائط يصلحه،
فأخذ رداءه
فاحتبى، ثم
أنشأ يحدثنا،
حتى أتى ذكر بناء
المسجد، فقال:
كنا نحمل لبنة
لبنة، وعمار لبنتين
لبنتين، فرآه
النبي صلى
الله عليه وسلم،
فينفض التراب
عنه، ويقول:
(ويح عمار،
تقتله الفئة
الباغية،
يدعوهم إلى
الجنة، ويدعونه
إلى النار).
قال: يقول
عمار: أعوذ
بالله من الفتن.
[-447-] İkrime'den şöyle nakledilmiştir: İbn Abbâs bana ve oğlu Ali'ye
"Ebu Saîd'e gidip ne dediğini dinleyin" dedi. Biz de kalkıp gittik.
Bir de baktık ki, o bir bahçeyi suluyordu. Sonra ridasını tuttu ve ayaklarını
elbisesinin içine sokarak oturdu. Sonra da konuşmaya başladı. Derken lafı,
mescid yapımına getirdi ve şöyle dedi: "Biz kerpiçleri birer birer, Ammâr
ise, ikişer ikişer taşıyordu. Allah Resulü o'nu böyle görünce üzerine bulaşan
tozu temizlemeye başladı. Bir yandan da, şöyle buyurdu: "Vâh Ammâr'a!..
Onu azgın bir grup öldürecek... Ammâr onları cennete, onlar da kendisini
cehenneme davet edecek...' Bunun üzerine
Ammâr: 'Fitnelerden Allah'a sığınırım!' dedi.
Tekrar: 2812.
AÇIKLAMA: (Allah'ın
mescitlerini) Bu ifade ile secde yapılan veya namaz kılmak için tahsis edilen
yerler kasdedilmiş olabilir, ikinci ihtimale göre, imardan maksat, caminin
İnşası olabileceği gibi camilerde Allah'ı anmak için bulunmak da olabilir.
(Suluyordu) Bu hadiste, bütün ilmi bir tek kişinin
öğrenemeyeceğine işaret vardır. Çünkü İbn Abbâs, ilminin genişliğine rağmen,
oğluna gidip Ebu Saîd'den bir şeyler öğrenmesini emretmiştir. Belki de onun,
kendisinin bilmediği bir-şeyi bildiğinden haberdardı. Ya da, âli isnada
ulaşması için oğlunu ona göndermiş de olabilir. Zira Ebu Saîd çok önceden
sahâbî olma şerefine nail olmuş ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den İbn Abbâs'a göre daha fazla hadis işitmişti.
Bu Hadisten
Selef-i Salihinin Şu Özellikleri Ortaya Çıkar:
1- Tevazu sahibi idiler.
2- Kibirden uzak dururlardı. 3-
Birbirlerinin yaşam standartlarına muttali idiler.
4- Faziletli kimselerin üstün yönlerini kabul ederlerdi. 5- İlim öğrencisine lütufkâr davranırlardı.
6- ilim talebesinin ihtiyaçlarını karşılamayı kendi
ihtiyaçlarını karşılamaya tercih ederlerdi.
(Sonra ridasını tuttu ve ayaklarını elbisesinin içine sokarak
oturdu.) Bu hadise göre ilim öğretmek için gerekli hazırlıklar yapılır, fitne
ve baskının olduğu dönemlerde hadise saygıdan dolayı hadis rivayet edilmez.
(Ammâr ise, İkişer İkişer taşıyordu) Ammâr kerpicin birini kendi
yerine, ötekini Allah Resûlü'nün yerine taşıyordu, Buna göre hayır işlerinde
meşakkate girmek caizdir. Ayrıca, maslahatların gerektirdiği ölçüde ve cami
yapmanın fazileti sebebi ile Öndere saygı gösterip onun yerine iş yapılır.
(Üzerine bulaşan tozu) Burada, Allah yolunda çalışan birine
fiilî ve sözlü olarak iyilikte bulunup ona karşı onur verici davranış
sergilemek söz konusudur.
Burada Ammâr'ı öldürenler kasdedilmiştir. Nitekim hadisin bu
kısmı başka bir senetle "Onu kendisinin cennete davet edeceği azgın bir
kitle/ bir grup öldürecek..." şeklinde nakledilmiştir.
Ammâr Sıffin savaşında Hz. Ali'nin yanında yer almıştı. Onu
öldürenler ise Muâviye'nin yanında Hz. Ali'ye karşı savaşıyorlardı. Malum
olduğu üzere Muâvİye'nin de yanında bazı sahâbîler bulunuyordu. Onların
cehenneme davet etmesi nasıl mümkündür?" şeklinde bir itiraz yöneltilecek
olursa şu şekilde cevap verilir: "Bazı sahâbîler, cennete davet
ettiklerini zannediyorlardı. Onların her biri müctehiddi. Dolayısıyla onlar
zanlarına tabi olduklarından dolayı kınanamaz. Buradaki cennete davet etmekten
maksat, cennete ulaştıracak vasıtaya davet etmektir. O da, devlet başkanına
İtaat etmektir. Benzer şekilde Ammâr da onları, Hz. Ali'ye itaate çağırıyordu.
Çünkü o dönemde itaat edilmesi gereken devlet başkanı oydu. Kısacası her iki
taraf birbirinin aksine çağrıda bulunuyordu. Ancak onların bu şekilde
davranmaları mazur görülür. Çünkü kanaatleri doğrultusundaki tevillerine göre
böyle davranmışlardı."
İbn Battal Mühelleb'e tabi olarak şöyle demiştir: "Azgın
bir grup ifadesi Haricîler hakkında kullanıldığı zaman yerinde bir ifade olur.
Nitekim Hz. Ali, kendilerini cemaate çağıran Ammâr'ı onlara elçi olarak
göndermişti. Ancak bu ifade, ashâb-ı kiramdan herhangi biri için
kullanılamaz." Bir çok sarih de bu konuda ona tabî olmuştur. Ancak birkaç
açıdan bu görüş tenkit edilir:
1- Haricîler Ammâr'ın öldürülmesinden sonra Hz. Ali'ye baş
kaldırmışlardır. Bu konuda ilim ehli arasında bir görüş farklılığı sözkonusu
değildir. Çünkü hâricîlik, tahkim olayından sonra başlamıştır. Tahkim ise,
Sıffîn savaşının sona ermesinin akabinde gerçekleşmişti. Ammâr ise kesinlikle
bu hadiseden önce öldürülmüştü. Ölümünden sonra Hz. Ali'nin onu, Haricîlere
elçi olarak göndermesi düşünülemez.
2- Hz. Ali'nin Ammâr'ı elçi olarak gönderdiği toplum, Küfe
halkıdır. Cemel vakasından önce onu Kufe'ye göndererek Kufelilerden Hz. Âişe ve
onunla birlikte hareket edenlere karşı kendi yanında savaşa girmelerini
istemişti. Hz. Âişe ile birlikte hareket eden sahâbîler vardı. Hatta
Muâviye'nin yanında yer alan sahâbîlerden daha faziletli olanlar vardı.
Dolayısıyla Mühelleb yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştur. Ayrıca onlara
Haricîler demek, son derece yanlıştır.
3- O, eksik olan bu
rivayette geçtiği üzere hadisi lafzî olarak anlayıp açıklamıştır.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
1- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İn nübüvvetinin
alametlerinden biri daha ortaya çıkmıştır.
2- Hz. Ali ve Ammâr'ın faziletleri belli olmuştur.
3- Bu rivayet, savaşa girmekle hata ettiğini, isabetli bir karar
veremediğini iddia ederek Hz. Ali'ye düşmanca tavır alanlara cevap
niteliğindedir.
باب:
الاستعانة
بالنجار
والصناع في
أعواد المنبر
والمسجد.
64. Minber Ve Caminin Diğer Ahşap Malzemesi Hakkında
Marangozlardan Ve Sanatkarlardan Yardım İstemek
حدثنا
قتيبة قال:
حدثنا عبد
العزيز، عن
أبي حازم، عن
سهل قال:
بعث
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إلى
امرأة: (مري
غلامك
النجار، يعمل
لي أعواد، أجلس
عليهن).
[-448-] Sehl'den şöyle nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bir kadın'a haber gönderip 'Marangoz kölene emret de benim için üzerine
oturacağım bir minber yapsın' buyurdu."
حدثنا
خلاد قال:
حدثنا عبد
الواحد بن
أيمن، عن
أبيه، عن جابر:
أن
امرأة قالت:
يا رسول الله،
ألا أجعل لك
شيئا تقعد
عليه، فإن لي
غلاما نجارا؟
قال: (إن شئت). فعملت
المنبر.
[-449-] Cabir'den şöyle nakledildi; "Kadının biri 'Ey Allah'ın elçisi
sizin mescitte üzerine oturacağınız bir şey yaptırayım mı? Zira benim marangoz
bir kölem var.' dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: 'Eğer istiyorsan bir
minber yaptır buyurdu.
Tekrar: 918, 2095, 3584, 3585.
Hadislerden
Çıkan Sonuçlar
1- İstemeden yapılan çalışmalar (yardım ve İyilikler) kabul
edilir.
2- Yerine getireceği bilinen birinin yerine vaatte
bulunulabilir.
3- Hayır işleri yaparak, iyi insanlara yaklaşılabilir.