باب: السجود
على الثوب في
شدة الحر
23. Aşırı Sıcakta Elbise Üzerine Secde Etmek
-وقال
الحسن: كان
القوم يسجدون
على العمامة
والقلنسوة،
ويداه في كمه.
Hasan-ı Basrî şöyle demiştir: "İnsanlar, ellerini
yenlerinden çıkarmadan sarık ve takke üzerine secde ederlerdi."
حدثنا
أبو الوليد،
هشام بن عبد
الملك، قال:
حدثنا بشر بن
المفضل قال:
حدثني غالب
القطان، عن
بكر بن عبد
الله، عن أنس
بن مالك قال:
كنا
نصلي مع النبي
صلى الله عليه
وسلم، فيضع أحدنا
طرف الثوب، من
شدة الحر، في
مكان السجود.
[-385-] Enes İbn Malik'ten şöyle nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ile namaz kılıyorduk. Bazılarımız, aşırı sıcak yüzünden
elbiselerinin bir ucunu secde ettiği yere koyardı.
Tekrar: 542, 1208.
AÇIKLAMA: Aşırı sıcakta
elbise üzerine secde etmek); İmam Buhârî'nin konu başlığına aşırı sıcak kaydını
koyması, hadisin lafzını koruma gayretinden ileri gelir. Yoksa soğukta da, aynı
şekilde secde edilir. Hatta elbise üzerine secdenin caiz olduğunu söyleyenler,
bunu ihtiyaç ile takyit etmezler.
Bu hadise göre, namaz kılanın sıcağından veya soğuğundan
korunmak İçin üzerinde namaz kıldığı toprağın üstüne elbise vs. gibi şeyleri
koyması caizdir.
Ayrıca bu rivayette, secde sırasında yerle temasın asıl olduğuna
işaret vardır. Çünkü bu hadiste, elbisenin yere serilmesi sıcaktan dolayı secde
edememeye bağlanmıştır. Bu hadis aynı zamanda, namaz kılanın giydiği
elbisesinin üstüne secde etmesinin caiz olduğuna delil olarak kullanılmıştır.
Bu hususta İmam Nevevî şunları söylemiştir: "Ebu Hanife ve çoğunluk bu
görüştedir. İmam Şafiî ise, buradaki elbiseyi giyilmeyen elbise olarak
yorumlamıştır." Beyhaki ise, İsmâilî'nin bu konuda naklettiği hadîs ile
onun bu yorumunu desteklemiştir. Söz konusu hadis şöyledir: "Bazılarımız,
eline küçük taş alırdı. Yer soğuk olunca onu koyup üzerine secde ederdi."
Beyhakî şöyle der. "Eğer giyili elbise üzerine-secde etmek caiz olsaydı
İnsanlar, zahmetli olmasına rağmen taşların serinliğinden istifade etmeye
muhtaç olmazlardı." Ancak, soğutulmuş taşlarla yerin sıcaklığından
korunmaya çalışanların, elbiselerinin sadece avret mahallerini örtecek kadar
olmasından dolayı olduğunu hatırlatmak gerekir. Bu hususta İbn Dakîku'l-'îyd
şöyle demiştir: "Bu hadisi, secdeye giderken giyîli olan elbisenin sıcak
ve soğuktan korunmak için kullanılabileceğine delil olarak getirenler, iki
şeyi tespit etmek zorundadırlar: İlki 'Elbisesi' lafzının giyilen elbise yani
namaz kılanın o anda sırtında bulunan elbise olduğuna delalet ettiği
konusudur. Bu ya lafız bakımından olur, nitekim İmam Müslim'in rivayetinde
secdenin elbisenin serilmesinden hemen sonra gerçekleşmesi bunu destekler ya
da haricî bir delille mümkündür. O da, ashâb-ı kiramın çok az elbiseye sahip
olmalarıdır. Bu da ispatı gereken ikinci husustur. Böyle olması durumunda
elbisenin bu hususta, tartışma konusu olup olmadığını tespit etmek gerekir.
Yani elbisenin, namaz kılanın hareketiyle hareket eden bir elbise olup
olmadığını ortaya çıkarmak lazımdır. Hadiste ise, buna delalet eden bir bilgi
yoktur. Allah her şeyi daha iyi bilir.
Hadisten, namazda amel-i katil ile huşuyu gözetmenin caiz olduğu
anlaşılır. Çünkü ashabın bu şekilde davranması, toprağın sıcaklığı yüzünden
meydana gelebilecek huşûu bozan durumu gidermeye yöneliktir. Ayrıca bu hadise
göre, öğle namazı (sıcak günlerde bile) vaktin başlarında kılınır. Vakitler
bölümünde geleceği üzere, öğle namazının hava serinlemeye başlayınca
kılınmasını emreden hadisler bu rivayetle çelişir. Ancak öğle namazının
serinlikte kılınmasının ruhsat olduğunu söyleyenler vardır. Bu durumda ortada
bir problem kalmaz. Öğle namazının serinlik vaktinde kılınmasının sünnet
olduğunu söyleyenler de vardır. Buna göre, ya bu hadiste geçen vaktin ilk
başlarında kılmak ruhsattır veya vaktin ilk başlarında kılma serinlikte kılma
emri ile neshedilmiştir. Şu izah, bu iki uzlaştırmadan daha güzeldir: Havanın
sıcak olması, bazen serinlik zamanına kadar sürer. Bu durumda elbiseye veya
soğuk taşlara secde etmeye İhtiyaç duyulur. Çünkü namaz serinliğe bırakılmasına
rağmen, havanın sıcaklığı devam etmektedir. Bu durumda namazı serinlik vaktine
bırakmanın faydası, camiye gölgeden gidebilme imkanının bulunmasında veya (üstü
açık} mescidlerde gölgede namaz kılmakta ortaya çıkar. Rivayetler arasını bu
şekilde uzlaştırmaya Kurtubî temas etmiştir. Ondan sonra da, İbn bu konuyu ele
almıştır. Bu şekilde hadisleri uzlaştırmak, iki hadis arasında çelişki olduğunu
iddia etmekten daha iyidir.