DEVAM: 1. Gusülden Önce Abdest Almak
حدثنا
محمد بن يوسف
قال: حدثنا
سفيان، عن
الأعمش، عن
سالم بن أبي
الجعد، عن
كريب، عن ابن
عباس، عن
ميمونة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم قالت:
توضأ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وضوءه
للصلاة، غير
رجليه، وغسل
فرجه وما
أصابه من
الأذى، ثم
أفاض عليه
الماء، ثم نحى
رجليه،
فغسلهما، هذه
غسله من الجنابة.
[-249-] Nebi s.a.v.'in (muhterem) eşi Meymûne validemizden şöyle
nakledilmiştir: "Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem namaz için abdest
alır gibi abdest aldı. Ama ayaklarını yıkamadı. Avret mahallini ve bu bölgede
kalmış olabilen meni kalıntılarını yıkadı. Sonra üzerine su döktü. Daha sonra
gusül abdesti aldığı yer'den biraz kenara çekilerek ayaklarını yıkadı. İşte
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cünüplükten dolayı bu şekilde ğusül abdesti
alırdı.
Tekrar: 257, 259, 260, 265, 266, 274, 276, 271.
AÇIKLAMA: Namaz için abdest
alır gibi abdest aldı Ama ayaklarını yıkamadı) Bu ifade açık bir şekilde gusül
abdesti alırken ayakların sona bırakılacağını göstermektedir. Bu da yukarıda
Hz. Âişe'den nakledilen hadisten ilk
etapta anlaşılan manaya aykırı düşer. Ancak bu iki rivayet arasını şu şekilde
bulabiliriz: Hz. Âişe'den nakledilen rivayet mecaz olarak değerlendirilebilir.
Nitekim yukarıda bundan söz edildi.
Rivayetlerde beliren iki farklı durumdan dolayı ilim adamları
arasında görüş farklılıkları olmuştur, şöyle ki: Çoğunluğa göre gusül abdesti
alırken ayakların sonra yıkanması müstehaptır. İmam Malik İse meseleye
ayrıntılı biçimde yaklaşmıştır. Ona göre abdest alınan yer temiz değilse,
ayakların sonra, eğer temiz ise önce yıkanması müstehaptır. Şafiî ekolünde önce
mi, yoksa sonra mı yıkamanın daha uygun ve makbul olduğu konusunda İki görüş
vardır. Bu hususta İmam Nevevî şöyle demiştir: "En güvenilir, yaygın ve
tercih edilen görüşe göre, abdestin tamamlanması gerekir. Zira Hz. Âişe ve
Meymûne'den nakledilen rivayetlerin çoğu bu doğrultudadır." Ayrıca onun şu
görüşü nakledilir: "Hz. Âişe ve Meymûne'den nakledilen rivayetlerde bu
konuya açıklık getiren her hangi bir bilgi yoktur. Bu husustaki rivayetler
'Namaz için abdest alır gibi abdest aldı' ifadesinde olduğu gibi ya meseleye
muhtemelen delalet etmekte veya biraz Önce geçen Ebu Muâviye hadisinde olduğu
gibi ayakların sona bırakıldığına zahiren delalet etmektedir." Bu konuda
Kurtubî ise şunları kaydeder: "Ayakların yıkanmasının sona bırakılmasmdaki
hikmet, gusül abdestine abdest organlarıyla başlayıp abdest organlarıyla bitirme
düşüncesidir."
Avret mahallini yıkadı. Hadiste takdim ve tehir vardır. Çünkü
avret mahalli, abdesten önce yıkanır. Bu iki durum hadiste (j ) harfi ile
birbirlerine atfe-dilmiştir. Malum olduğu üzere bu harf, tertibi gerektirmez.
(İşte bu şekilde gusül abdesti alırdı) Hadiste geçen bu şekilde
ifadesi ile, söz konusu fiillere işaret edilmiştir. Ya da, Hz. Peygamber'in
gusül abdestinin tasviri kasdedilmiş olabilir.
İmam Buhârî, Hz. Meymûne validemizden nakledilen bu hadisi,
abdeste ara verilebileceğine ve avucuyla (veya maşrabayla) su alan birinin sağ
eli ile sol eline su dökmesinin müstehap olduğuna delil getirmiştir. Ayrıca
önceki hadiste geçen "ağzını çalkaladı ve burnuna su verdi"
ifadesinden hareketle, gusül abdesti alan kimsenin ağzını çalkalayıp burnuna su
vermesinin dinî bir temeli olduğu sonucuna varmıştır. Hanefîler söz konusu
İfadeye dayanarak, ağza-burna su vermenin farz olduğu görüşüne varmışlardır.
"Mücerred amel, ancak bir şeyin farz olması kendisine bağlı olan mücmel
bir ifadeyi açıklarsa farza delalet eder. Burada ise böyle bir durum söz konusu
değildir. gerekçesi ile onlara İtiraz edilmiştir. Bu itiraz İbn
Dakîki’l-îyd'den gelmiştir. İmam Buhârî, yukarıda işaret edilen hadisin,
"elini yere veya duvara sürdü" ifadesine dayanarak gusül abdesti alınırken
eli, duvardaki veya yerdeki toprağa sürmenin müstehap olduğu sonucuna
ulaşmıştır. İbn Dakîk el-Id şöyle demiştir: "Bu hadise göre, necaseti
gidermek ve gusül abdesti almak için bir kez yıkama ile yetinilebileceği
anlaşılır. Zaten asıl olan bir şeyin tekrarlanmamasıdır. Birden fazla yıkama
hususunda ise, farklı yorum ve yaklaşımlar vardır." İmam Nevevî ve daha
başkalarına göre bir kez yıkamak yeterlidir. Ancak bu hadiste, söz konusu
yıkamanın necaseti gidermek için olduğu belirtilmemiştir. Aksine temizlik
endişesinden de kaynaklanabilir. Bu durumda bir defa ile yetinilemez.
Elin yere sürülmesi ise, hassasiyetten ileri gelir. Bununla,
Buhârî'nin de ifade ettiği gibi, ellerin daha da temiz olması hedeflenmiştir.
Bu; hadisi, meninin veya avret mahallindeki ıslaklığın necis
olduğuna delil getirenlerin iddia ve görüşlerinde haklı olduklarını göstermez.
Çünkü gusül abdesti, sadece necaseti gidermek için alınmaz. Ayrıca bu bâbda
zikredilen hadiste yer alan rahatsızlık veren kalıntıları ifadesi, meninin necis
olduğunu gösterme hususunda yeterli değildir.
Bu Hadisten
Çıkarılan Sonuçlar
1- Gusül abdesti alırken farz olan, yıkanması gereken yerlerin
bir kez yıkaması
2- Gusül abdesti alırken normal abdest alıp daha sonra vücudunun
geri kalan kısmını yıkayanların, abdesti bozan bir durumun gerçekleşmesi hariç
dinen abdest alması gerekmez.
3- Güsül abdesti aldıktan sonra ellerdeki sular silkelenir.
4- Aynı şekilde, abdest aldıktan sonra da ellerde kalan su
silkelenir.
5- Bîr insanın evinde
bile olsa, gusül abdesti alırken avret mahallini kapatması müstehaptır.
Bu hadiste bazı faydalı bilgiler tespit edilmiştir. Bunları da,
şu şekilde sıralamak mümkündür:
1- Gusül ve abdest suyunu hazırlamada başkasından yardım
istenebilir. Çünkü Hafs ve diğerlerinin rivayetine göre Hz. Peygamberin eşi
"Rasulullah için gusül abdesti suyu koydum" demiştir.
2- Yine bu ifadeden eşlerin kocalarına hizmet etmesi sonucuna
varılır.
3- Sol el ile avret mahallini yıkamak için sağ el ile sol ele su
dökülür.
4- Suyu avucuyla almak İsteyenler, avret mahallerinden önce,
ellerini yıkamalıdır. Bu şekilde, kirli olma ihtimali bulunan ellerini suya
batırmaktan korunurlar. Eğer su ibrik gibi bir kapta ise, bu durumda daha
uygun olan önce avret mahallinin yıkanmasıdır. Bu sayede, abdest alırken araya
fasıla girmesine engel olunur.
Bu hadisin hiçbir rivayetinde, gusülden önce alınacak abdestte,
açıkça başın meshedilmesini gösteren herhangi bir ifade yoktur. Malikiler,
"gusül sırasında alınan abdestte baş meshedilmez, bunun yerine yıkamakla
yetinilir" derken buna dayanmışlardır.
Bazıları Ebu Hamza ve başkalarının rivayetine göre, hadiste yer
alan Hz. Peygamber'in eşinin "Ona havlu uzattım, fakat almadı"
ifadesine dayanarak, gusülden sonra kurulanmanın mekruh olduğu sonucuna
varmıştır. Ancak hadis, bu görüş ve iddiaya delil olmaz. Çünkü bu hususta
birkaç ihtimal söz konusu olabilir. Mesela mekruh olduğu için değil de, başka
bir nedenden dolayı havluyu almamış olabilir. Belki de uzatılan havluyla ilgili
bir engel olmuş olabilir. Ya da, Hz. Peygamber acelesi olduğu için kurulanmak
istememiştir. Yahut başka bir neden de söz konusu olabilir.
Mühelleb şöyle demiştir: "Muhtemelen Hz. Peygamber suyun
bereketi kalsın diye, kendisine uzatılan havluyu reddetmiş olabilir. Teva-zudan
dolayı veya havlunun kirli olduğunu, belki de ipekten yapıldığını fark ettiği
için kurulanmamış olması da muhtemeldir.."
Bu hadisin Ahmed b. Hanbel ve İsmâilî rivayetinde Ebu Avâne
kanalıyla A'meş'ten şöyle nakledilmiştir: "Kurulanma meselesini İbrahim
en-Nehâî'ye sordum. O da, 'Bunda bir sakınca yoktur. Hz. Peygamber, bunun adet
olmasından endişe ettiği için kendisine uzatılan havluyu reddetmiştir.'
şeklinde cevap verdi."
Bu rivayetin açıklanması konusunda et-Teymî şöyle demiştir:
"Bu hadis, Hz. Peygamber'in, kurulandığını gösterir. Eğer kurulanmasaydı
eşi, ona havlu getirmezdi." İbn Dakîk el-Id de şöyle demiştir: "Hz.
Peygamber'in eliyle suyu silkmesi, kurulanmanın mekruh olmadığını gösterir.
Çünkü her ikisi de, suyu gidermeye yönelik bir faaliyettir." Nevevî ise
şöyle demiştir: "Bu konuda bizim mezhebimizde beş görüş vardır. Bunların
en meşhuruna göre, kurulanmayı terk etmek müstehaptır. Ancak kurulanmanın
mekruh, mubah, müstehap ve yazın mekruh, kışın müstehap olduğuna dair görüşler
de vardır." Ayrıca Nevevî bu hadisi, hükmî necasetten temizlenen kimsenin
organlarından dökülen suyun temiz olduğuna delil kabul etmiştir. Bu görüşüyle,
bu konuda aşırı gidip söz konusu suyun necasetine hükmeden Hanefiler'e
muhalefet etmektedir.