باب:
من قعد حيث
ينتهي به
المجلس، ومن
رأى فرجة في
الحلقة فجلس
فيها.
8. Meclisin Bittiği Yere Ve Halkada Bir Boşluk Görerek Oraya
Oturan Kimse
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني الك، عن
إسحاق بن عبد
الله بن أبي
طلحة: أن أبا
مرة مولى عقيل
بن أبي طالب
أخبره: عن أبي
واقد الليثي: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بينما هو
جالس في
المسجد
والناس معه،
إذ أقبل ثلاثة
نفر، فأقبل
إثنان إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وذهب
واحد، قال:
فوقفا على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فأما
أحدهما: فرأى
فرجة في
الحلقة فجلس
فيها، وأما
الآخر: فجلس
خلفهم، وأما
الثالث فأدبر
ذاهبا، فلما
فرغ رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال: (ألا
أخبركم عن
النفر
الثلاثة؟ أما
أحدهم فأوى
إلى الله
فآواه الله،
وأما الآخر
فاستحيا
فاستحيا الله
منه، وأما
الآخر فأعرض
فأعرض الله
عنه). [462].
[-66-] Ebu Vâkıd el-Leysî'den rivayet edildiğine göre: Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) insanlarla birlikte mescitte otururken üç kişi
mescide geldi. İkisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu yöne
yöneldi, biri başka tarafa gitti. Bu iki kişi Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in. huzurunda beklediler. Birisi halkada bir boşluk görerek oraya
oturdu, diğeri oturanların arkasına oturdu. Üçüncüsü ise arkasını dönerek
gitti. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü tamamlayınca şöyle dedi:
"Size şu üç kişinin durumunu bildireyim mi? Birisi Allah'a sığındı Allah
da onu kendi korumasına aldı. Diğeri haya etti, Allah da ondan haya etti.
Üçüncüsü yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi.
Tekrar: 474
Diğer tahric: Müslim
4/1713 (2176), Buhari 1/156 (66) ve Müsned-i Hanbel 604 (sahih)
AÇIKLAMA: Bu hadisin ilim
konusu ile alâkası şudur: Burada kasdedilen meclis ve halka, ilim meclis ve
halkasıdır.
Sözü edilen üç kişinin tümü önce mescide yönelmişler, mescide
girdikten sonra Nebi s.a.v.'in meclisini görmüşler, ikisi ona doğru yönelmiş,
birisi ise başka tarafa gitmiştir.
Selam Verme
Muvatta' ravilerinin çoğunluğu bu iki kişinin selâm verdiğini
söylemişlerdir
Bundan içeri giren kişinin söze selâmla başlayacağı, ayakta
olanın oturana selâm vereceği anlaşılır. Onların selâmına karşılık
verildiğinden bahsedilmemesi bunun zaten bilinmesi sebebiyledir. Ya da bundan
ibadete dalan kişiden selâm alma borcunun düştüğü anlaşılır. Bu konu başkasının
evine girerken ev halkından "izin isteme" bölümünde gelecektir.
Tahiyyetü'I-Mescid
Namazı
Hadiste bu iki kişinin "tahiyyetü'l-mescid" namazı
kıldıklarından bahsedilmemiştir. Bunun sebebi şunlardan biri olabilir: Olayın bu
namazın meşru kılınmasından önce gerçekleşmesi,
Söz konusu iki kişinin o sırada abdestsiz olması,
Bu namazı kıldıkları halde daha önemli meselelerin nakledilmesi
sebebiyle bunun aktarılmamış olması,
Nafile namaz kılmanın uygun olmadığı bir vakitte mescide girmiş
olmaları. Bu sonuncuyu Kadı Iyaz söylemiştir. Çünkü onun görüşüne göre
tahiyyetü'l-mescid namazı, namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerde kılınmaz.
Bu hadis zikir ve ilim meclislerinde halka yapmanın müstehap
olduğunu, bu halkada bir yere oturan kişinin, o yer konusunda başkalarından
daha çok hak sahibi olduğunu gösterir.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
"Allah'a sığındı, Allah da onu kendi korumasına aldı" sözü:
"Allah'a sığındı" ifadesi "Allah'a iltica etti" yahut
"Nebi s.a.v.'in meclisine katıldı" anlamına gelir. "Allah da onu
kendi korumasına aldı ifadesi "onu rahmet ve rızasına alarak ona kendi
fiiline uygun karşılığı verdi" anlamına gelir.
İlim
Meclisinde Adaba Riayet
Bu hadis, ilim meclislerinde edebe riayetin müstehap olduğunu,
namazda saflardaki boşlukları doldurmak teşvik edildiği gibi burada da
halkadaki boşlukları doldurmanın faziletli olduğunu gösterir. Yine başkasına
sıkıntı vermediği sürece kişinin boşluğu doldurmak için başkalarının arasından
geçmesi de caizdir. Ancak başkasına sıkıntı verme ihtimalinden korkarsa hadiste
yer alan ikinci kişinin yaptığı gibi meclisin bittiği yere oturabilir. Bu
hadis, hayrı talep etme konusunda başkaları ile yarışan kişinin övüldüğünü de
gösterir.
"Diğeri haya etti, Allah da ondan haya etti": Nebi
s.a.v.'den ve mecliste bulunanlardan haya ederek arkadaşının yaptığı gibi
halkayı sıkıştırmadı. Enes, rivayetinde bu ikinci kişinin niçin haya ettiğini
açıklamıştır. Hâkim'in rivayet ettiği hadisin lafzı şöyledir: "İkinci kişi
azıcık ilerledi, sonra dönerek geldi ve oturdu". Yani üçüncü şahsın
yaptığı gibi ilim meclisini bırakarak gitmekten haya etti.
Allah da ondan haya etti", yani ona merhamet etti,
cezalandırmadı.
Allah ondan yüz çevirdi": Ona öfkelendi. Bu, kişinin
özürsüz olarak ilim meclisini terk etmesine yorulur. Bu, söz konusu kişinin
Müslüman olması halinde geçerli olan yorumdur. Bu kişinin münafık olması da
muhtemel olup, Nebi s.a.v. bunun durumuna muttali olmuş olabilir. Hz. Peygamber'in
sözü haber verme anlamında anlaşılmaya müsait olduğu gibi "Allah ondan
yüz çevirsin" şeklinde beddua olarak da anlaşılmaya müsaittir. Enes'in
rivayet ettiği hadiste şöyle denilmiştir: "O kendini müstağni gördü, Allah
da ondan istiğna etti". Bu, Nebi s.a.v.'in sözünün beddua değil de haber
verme kastı taşıdığını göstermektedir. Allah hakkında "yüz çevirme"
ve benzeri ifadelerin kullanılması, mukabele ve müşâkele içindir. Bu şekildeki
ifadeler Allah'ın şanına layık olacak şekilde yorumlanır. Bu ifadelerin
kullanılmasının sebebi bir şeyi açık olarak ortaya koymaktır.
Bu hadis, günah işleyenleri ve durumlarını bunu engellemek
amacıyla haber vermenin caiz olduğunu, bunun gıybet (dedikodu) sayılmayacağını
göstermektedir.
Hadiste şu hususlar da yer almaktadır: ilim ve zikir halkalarına
bağlılığın fazileti, ilim öğreten ve zikir yaptıran kimselerin mescitte
oturması, Haya eden kişi’nin övgüye layık olması, Meclisin (halkanın) bittiği
yere oturulması.