باب:
ما جاء أن
الأعمال
بالنية
الحسنة، ولكل
امرىء ما نوى. -فدخل
فيه الإيمان،
والوضوء،
والصلاة،
والزكاة،
والحج،
والصوم
والأحكام.
41. Ameller Niyetlere Ve Sevap Elde Etme İsteğine Göredir, Herkes
İçin Niyet Ettiği Vardır Buna; iman, abdest, namaz, zekat, hac, oruç ve (diğer)
hükümler de girer.
وقال
الله تعالى:
{كل يعمل على
شاكلته}
/الإسراء: 84/: على
نيته: (نفقة
الرجل على
أهله يحتسبها
صدقة). وقال:
(ولكن جهاد
ونية).
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "De ki: Herkes kendi mizaç
ve meşrebine göre iş yapar [İsrâ, 84] Yani kendi niyetine göre amel eder.
Kişinin Allah rızasını umarak ailesine yaptığı harcama sadakadır. Nebi s.a.v.:
fetihten sonra hicret yoktur) Ancak cihad ve niyet vardır" buyurmuştur.
حدثنا
عبد الله بن
مسلمة قال:
أخبرنا مالك،
عن يحيى بن
سعيد، عن محمد
بن إبراهيم،
عن علقمة بن
وقاص، عن عمر:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(الأعمال
بالنية، ولكل
امرىء ما نوى،
فمن كانت
هجرته إلى
الله ورسوله
فهجرته إلى
الله ورسوله،
ومن كانت
هجرته لدنيا
يصيبها أو
امرأة
يتزوجها،
فهجرته إلى ما
هاجر إليه).
[-54-] Ömer den rivayet edildiğine göre Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
selem şöyle buyurmuştur: "Ameller niyetlere göredir. Herkes için niyet
ettiği(nin karşılığı) vardır. Kimin hicreti Allah'a ve Resulüne ise onun
hicreti Allah'a ve Resûlünedir. Kimin de hicreti elde etmek istediği dünya ve nikahlamak istediği bir kadına ise onun
hicreti de hicret ettiği şeyedir.
Tekrar: 1, 2529, 3898, 5070, 6689, 6953
AÇIKLAMA: Konu başlığı, şer'î
amellerin niyete ve sevap elde etmek için yapılmaya göre değerlendirileceğini
göstermektedir.
Niyetin
Fonksiyonu
Niyetin imana dahil olması daha önce de açıkladığımız gibi
Buhârî'nin "iman ameldir" anlayışına dayanmaktadır. Tasdik anlamındaki
iman İse; Allah'tan korkmak, O'nu yüceltmek, O'nu sevmek ve O'na yaklaşmakta
olduğu gibi niyeti gerektirmez. Çünkü bunlar yalnızca Allah için yapılan şeyler
olduğundan başkalarından ayırmak İçin niyeti gerektirmezler. Zira niyet, Allah
için yapılan işi, gösteriş ile başkaları için yapılan İşten ayırmak, amellerin
farz ve mendup gibi mertebelerini birbirinden ayırmak ve oruç ile perhizde
olduğu gibi ibadet ile âdeti birbirinden ayırmak içindir.
İbadetlerde Niyet
Buhari başlıkta abdesti de zikretmekle, Evzâî ve Ebû Hanife gibi
abdestte niyeti şart koşmayanlardan farklı düşündüğüne işaret etmektedir.
Bunların delili şudur; "Abdest kendi başına bir ibadet olmayıp, namaz gibi
bir ibadetin vesilesidir." Oysa bu görüşte olanlar teyemmüm konusunda çelişkiye
düşmektedirler. Çünkü teyemmüm de bir vesile olduğu halde Hanefi'ler onda
niyeti şart koşmuştur. Çoğunluk abdestte niyetin şart olduğuna dair; buna
sevap vaad eden sahih deliller getirmişlerdir. Vaad edilen sevabı elde
edebilmek için abdesti başka şeylerden ayıran kasıt şarttır.
Namazda niyetin sari olduğu konusunda görüş ayrılığı yoktur.
Zekatta yalnızca devlet başkanının zekatı toplaması durumunda
niyet bulunmasa bile zekat borcu düşer. Çünkü devlet başkanı kişinin yerini
alır.
Hacda ise, îbn Abbas'ın Şübrüme ile ilgili olarak aktardığı olay
sebebiyle başkası yerine hac yapan kişinin haccı farz hac yerine geçer.
Oruca gelince, Buhari burada oruçta niyetin şart olmadığını,
onun zaten diğer şeylerden ayrıldığını söyleyen Züfer gibi âlimlerden farklı
düşündüğüne işaret etmiştir.
Buhârî, daha önce geçen "İslâm beş şey üzerine bina
edilmiştir" hadisini esas alarak haccı oruçtan önce zikretmiştir.
Hükümlerde
Niyet
"Hükümler": Yani muhakemeye İhtiyaç duyulan muameleler
de böyledir. Bu; alım satım, evlilik, ikrarlar vb. diğer konuları kapsar.
Niyetin şart koşulma-ması ancak özel bir delilin bulunması durumunda söz
konusudur.
İbnü'l-Müneyyir niyetin şart koşulduğu ve koşulmadığı konuları
tespit edebilmek için bir ilke belirlemekten bahsederek şöyle demiştir:
Dünyevî bir faydası bulunmayan, kendisinden sevap beklenen her işte niyet
şarttır. Derhal gerçekleşen bir yararı bulunan, din gelmeden önce insan
tabiatının kabul ettiği işlerde niyet şart koşulmaz. Ancak kişi fiili ile
sevabı gerektiren başka bir şey kasdederse o başka. Bu mesele ile ilgili bazı
konularda âlimlerin ihtilaf etmesinin sebebi ihtilaf konusu meselenin hangi
bölüme girdiği ile ilgilidir.
Korku ve ümit gibi tamamen soyut şeylerde niyet şart koşulmaz.
Çünkü bunlar zaten niyetsiz olarak meydana gelmezler. Bunlarda niyetin
olmadığını düşünürsek, söz konusu soyut gerçeklikler imkansızlaşır. Dolayısıyla
bunlarda niyet aklî bir şarttır. Teselsüle düşmemek bakımından niyet etmek için
niyet etmek şart koşulmaz.
Sözlerde şu üç durumda niyete ihtiyaç duyulur:
1. Gösterişten kaçmak İçin Allah'a yaklaşma,
2. Farklı anlamlara gelebilecek sözcüklerden kasdedilmeyen
anlamlar çıkarılmaması için ayırım yapmak,
3. Bir şeyin istemeksizin ağızdan çıkmasından ayırmak için
tasarrufu gerçekleştirme kastı.
"De ki: Herkes kendi mizaç ve meşrebine göre iş
yapar": Buradaki mizaç ve meşrebin niyet olarak tefsir edilmesi Hasan-ı
Basrî, Muâviye b. Kurre el-Müzenî ve Katâde'den nakledilmiştir. Abd b. Humeyd
ve Taberî bunu onlardan naklet-miştir. Mücâhid'den ise buradaki mizaç ve
meşrebin yol veya yön olduğu nakledilmiştir ki bu çoğunluğun görüşüdür. Diğer
bir görüşe göre bununla kasdedilen dindir. Bunların hepsinin anlamı birbirine
yakındır. "(Fetihten sonra hicret yoktur) Ancak cihad ve niyet vardır":
Bu hadis İbn Abbas'tan rivayet edilmiştir.
Bu hadis kitab’ın ilk hadisi 1 nolu olarak geçti, eğer
okumadıysanız onu ve izahını okuyun.