SAHİH-İ BUHARİ

BED’UL-VAHİY

 

DEVAM-2: 3. Bâb

 

حدثنا موسى بن إسماعيل قال: حدثنا أبو عوانة قال: حدثنا موسى بن أبي عائشة قال: حدثنا سعيد بن جبير، عن ابن عباس، في قوله تعالى: {لا تحرك به لسانك لتعجل به}.قال: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يعالج ن التنزيل شدة، وكان مما يحرك شفتيه - فقال ابن عباس: فأنا أحركهما لكم كما كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يحركهما، وقال سعيد: أنا أحركهما كما رأيت ابن عباس يحركهما، فحرك شفتيه - فأنزل الله تعالى: {لا تحرك به لسانك لتعجل به. إن علينا جمعه وقرآنه}. قال: جمعه في صدرك وتقرأه: {فإذا قرأناه فاتبع قرآنه}. قال: فاستمع له وأنصت: {ثم إن علينا بيانه}. ثم إن علينا أن تقرأه، فكان رسول الله صلى الله عليه وسلم بعد ذلك إذا أتاه جبريل استع، فإذا انطلق جبريل قرأه النبي صلى الله عليه وسلم كما قرأه.

 

[-5-] لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ (Ayeti kerime’sinin tefsirinde) İbn-i Abbas r.a. şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tenzîl olunan Ayet-ı Kerîme (nin zabtı yüzün)den güçlük çekerler ve bundan dolayı çok kereler mübârek dudaklarını kımıldatırlardı. Bunu söylerken İbn-i Abbâs r.a.:  "İşte bak Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dudaklarını nasıl kımıldatıyor idiyse ben de (sana) öylece kımıldatıyorum." da demiş. Bunun üzerine Allâhu Teâlâ ona

لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ {16} إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ {17} فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ {18} ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ {19

[Kıyame suresi 16-Onu hemen okumak için dilini depretme.17-Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir. 18- O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.19- Sonra onu açıklamak da bize aittir.]  ayet-i Kerîme`sini inzâl eyledi.  İşte bundan sonra Resulullâh (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ne zaman Cibrîl a.s. nâzil olursa sükût buyurup onu dinlerlerdi. Cibrîl a.s. gidince getirmiş olduğu ayeti Kerîme`yi o nasıl tilâvet etmiş idiyse Nebî (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de öylece tilâvet ederdi.

 

Tekrar:4927, 4928, 4929, 5044, 7524.

 

Diğer tahri: Müslim, Salat, Tirmizi, Kitabu’t-tefsir

 

AÇIKLAMA:     Hadiste geçen "inen vahyin şiddetinden zorlanır" ifadesi, zorluğun vahyi ezberlemek için dudağı kıpırdatmaktan kaynaklandığını göstermektedir.

 

Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ali b. el Medîni, Yahya b. Saîd’den naklederek şöyle dedi: Sûfyân es Sevrî; Musa b. ebî Âişe’yi hayırla yâd ederdi. İb-i Abbas Hazretleri bu fi'l-i Resuli hikaye -bu zamanın ta'birince takli- ettiği gibi kendisinden rivayet edenler de esna-yı rivayetde müteselsilen hep öyle hikaye ile dudaklarını tahrik etmişlerdir. Bu yolda rivayet edilen hadise (Hadis-i müselsel) denir. Musafaha hadisi de bu tarzda müteselsilen rivayet edilmiştir.

 

 

SONRAKİ