MECMAU ZEVAİD |
MENKIBELER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Ikrime b. Ebi Cehl -
Urve b. Mes'ud - Suday b. Aclan (Ebu Umame) - Eşec ve Arkadaşları - Dırar b.
el-Ezver - Nubeyşetu'I-Hayr - Velid b. el-Velid
*****************
Ikrime b. Ebi Cehl
*****************
16047- Taberani dedi ki:
"İkrime b. Ebi Cehl b. Hişam b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum.
Annesi, Ümmü Mücalid'dir ve Beni Hilal'dendir.
Fetih yılı Müslüman
oldu. Yermuk savaşında Ömer'in hilafeti döneminde şehit oldu. Ecanid günü şehit
olduğu da söylenir."
16048- Mus'ab b.
Abdillah ez-Zübeyri dedi ki: "İkrime b. Ebi Cehl b. Hişam'ın nesli devam
etmemiştir. Mekke'nin fethinde kaçtı. Hammı, Ümmü Hakim binti Hişam, kendisi
için eman dileyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona eman verdi.
Hammı ona Yemen'de yetişip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdi.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), İkrime'yi görünce kalkıp kucakladı
ve: "Ey süvari muhacir merhaba" dedi.
*Taberanı rivayet etti. isnadında kopukluk vardır.
16049- İbn Ebi Muleyke
dedi ki: "İkrimeb. Ebi Cehl, büyük yemin edeceği zaman: ‘‘Bedir günü beni
kurtaran Allah'a yemin ederim ki’‘ derdi. Mushafı alır yüzüne koyup: ‘‘Rabbimin
sözü, Rabbimin sözü’‘ derdi."
*Taberani mürselolarak rivayet etti. Ravileri Sahıh'in
ravileridir.
16050- İkrime b. Ebi
Cehl bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem, geldiğim zaman bana
dedi ki: "Ey süvari muhacir merhaba! Ey süvari muhacir merhaba!" Ben:
"Ya Resulallah! Bugün benden dilediğin şeyi, senden başka kimseye
vermediğim şeyi sana vereceğim" dedim.
*Derim ki: Tirmizı'de "Ey süvari muhacir merhaba"
kısmı sadece bir defa yer almıştır. Taberani rivayet etti. Ravileri Sahıh'in
ravileridir. Fakat Mus'ab b. Sa'd ikrime'yi dinlememiştir.
16051- Ümmü Seleme,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Cennette Ebu Cehl'e ait (olduğu söylenen) bir boyun gördüm." İkrime
b. Ebu Cehil Müslüman olunca da: "Ebu Cehl'e ait Cennette gördüğüm o
boyun, işte budur" buyurdu.
*Taberani rivayet etti. Ravilerden Ya'kub b. Muhammed
ez-Zühri güvenilir sayılmıştır, ama çoğunluk zayıf olduğunu söylemiştir. Diğer
ravileri güvenilirdir.
*******************
Urve b. Mes'ud
*******************
16052- Urve b. ez-Zübeyr
bildiriyor: Hicretin dokuzuncu yılında hac mevsiminde, Urve b. Mes'ud
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip müslüman oldu. Kavmine dönmesi
için Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin isteyince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Seni öldürmelerinden korkarım" dedi.
Urve: "Vallahi, değil öldürmek, beni uykudan uyandırmaya bile
kıyamazlar" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendisine izin verince kavmine müslüman olarak döndü.
Kabilesine yatsı vakti yetişti. Kavmi ona hoşgeldine gittiler. Urve onları
İslam'a davet etti. Onu akılsızlıkla suçladılar ve tahmin edemeyeceği şeyler
söyleyip kızdırdıktan sonra yanından çıktılar. Gecenin sonu olup tan ağarınca,
Urve evindeki bir odanın damına çıkıp ezan okudu. Sakif'ten bir kişi onu akla
vurarak öldürdü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Urve'nin
kavmiyle olan durumu, Sahib-i Yasin'in kavmi arasındaki durumuna benzer.
Sahib-i Yasin, kavmini, Allah'a imana davet etmişti de kavmi onu
öldürmüştü" dedi.
*Taberanı rivayet etti. Zühri'den buna benzer bir rivayette
bulundu. ikisi de mürseldir ve isnadları hasendir.
16053- İbn Abbas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Urve b. Mes'ud'u Taif'e gönderdi.
Bir adam onu akla vurarak öldürdü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Urve, Sahib-i Yasin'e ne kadar benziyor" dedi.
*Taberanı rivayet etti. Ravilerden Ebu Ubeyde b. el-Fadl
zayıftır.
16054- Ali b. Zeyd b.
Cud'an, Urve b. Mes'ud'un, Hudeybiye günü kavmine şöyle dediğini nakleder:
"Ey kavmim! Ben kralları görüp onlarla konuştum. Beni Muhammed'e gönderin
onunla konuşayım." Urve, Hudeybiye'de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) gelip, O'nunla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşmaya başladı.
Konuşurken Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sakalını tutuyordu.
Muğire b. Şu'be ise silahıyla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
başucunda duruyordu. Muğire, Urve'ye: "Elini kesmeden önce Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sakalından çek" dedi. Urve başını kaldırıp
dedi ki: "Vallahi sen o kişisin! Ben hala senin (geçmişteki) gadr ve
ihanetini ödemekle meşgulum."
Urve kavmine dönüp dedi
ki: Ey kavim! Ben krallar görüp onlarla konuştum. Vallahi, Muhammed'in ashabının,
Muhammed'e gösterdiği saygıya, hiç bir kralın tebaasında rastlamadım. O kral da
değildir. Vallahi tükürecek olsa alıp ağızlarına sürüyorlar. Büyük bir belaya
bulaştığınızı görüyorum."
Sonra Urve kavminden
müslüman olanları alıp orayı terk etti ve Taif surlarına çıkıp Kelime-i
şehadeti söyledi. Kavminden birisi onu bir okla vurarak öldürdü. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölüm haberini alınca dedi ki: "Ümmetimde
Sahib-i Yasin gibilerini yaratan Allah'a hamdolsun."
*Ebu Ya'la mürselolarak rivayet etti. Senedi hasendir.
*******************
Suday b. Aclan (Ebu
Umame)
*******************
16055- Ebu Uma me
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onları İslam'a davet etmem
için beni kavmi me yolladı. Kabileme vardığımda develerini sulayıp sağmışlar ve
sütlerini içmişlerdi. Beni görünce: "Merhaba! Senin dinini terk edip şu
adama tabi olduğunu öğrendik" dediler. Ben: "Hayır! Allah'a ve
Resul'üne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iman ettim. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) beni size İslam'ı anlatmam için gönderdi" dedim. Biz bu
durumdayken hayvanın sakatatlarından yapılmış bir tabak yemek getirip etrafında
toplandılar ve yemeye başladılar. Bana: "Gel sen de ye, ey Sudey!"
dediler. Ben: "Size yazıklar olsun! Ben, Allah'ın adını anmadan kesilen
şeyi haram eden kişinin yanından geliyorum. Onlar: "Ne söyledi?"
dediler.
Ben: "Şu ayet nazil
oldu: "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, -canları
çıkmadan önce kesmemişseniz, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp
yuvarlanmış, başka birhayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından
yenmiş olanları- dikili taşlar üzerine boğazlananlar ile fal oklarıyla kısmet
aramanız size haram kılındı" (Maide, 3) dedim ve onları İslam'a davet
etmeye başladım. Onlarsa buna yanaşmıyordu. Onlara: "Size yazıklar olsun!
Bana bir testi su getirin. Çok susadım" dedim. Başımda da bir sarık vardı.
Bana: "Hayır, seni susuzluktan ölmen için susuz bırakacağız" dediler.
Sarığımı başıma sarıp kızgın güneşin olduğu zamanda sıcakta yattım. Rüyamda,
birisi bana cam bir bardakla geldi. İnsanlar o bardaktan daha güzelini
görmemiştir. İçinde insanların daha önce bundan lezzetlisini görmediği bir
içecek vardı, onu bana uzattı ve ben bardaktaki içeceği içtim. İçmeyi bitirince
uyandım. Vallahi ondan sonra hiç susuzluk hissetmedim.
*Taberani rivayet etti. Ravilerden Beşır b. Süreye zayıftır.
16056- Ebu Umame
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni Bahile'ye gönderdi. Onlara
gittiğim zaman yemek yiyorlardı. Beni iyi karşılayıp ikram ettiler ve:
"Gel sen de ye" dediler. Ben: "Ben sizi bu yemekten menetmek
için geldim. Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona iman etmeniz
için gönderdiği elçisiyim" dedim. Beni yalanlayıp taşladılar. Oradan aç ve
susuz bir şekilde ayrıldım. Üzerime bir bitkinlik düştü ve uyudum. Rüyamda bana
bir sürahi süt verildi. Sütü içince susuzluğum ve açlığım gitti, hatta karnım
şişti. Oradakiler: "Size, eşrafınızdan ve hayırlılarınızdan birisi geldi,
siz onu kovdunuz. Ona gidip istediğini yedirip içiriniz" dediler. Bana
yemek ve içecek getirdiler. Ben: "Benim, sizin yemek ve suyunuza ihtiyacım
yoktur. Allah beni yedirip içirdi. Halime bakmız, hiç aç ve susuz birine
benziyor muyum?" dedim. Bana bakıp halimi görünce, bana ve Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdiğime iman ettiler.
16057- Bir rivayet ise
şöyledir: "Onlara karnımı gösterdiğimde, hepsi iman ettiler."
*Taberanı iki isnadla rivayet etti. Birinci rivayetin senedi
hasendir ve ravilerinin içinde Ebu Galib vardır. O da güvenilir sayılmıştır,
*******************
Eşec ve Arkadaşları
*******************
16058- Abdurrahman b.
Ebi Bekre, Eşec b. Asar'ın şöyle dediğini nakleder: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), bana dedi ki: "Sende, Allah'ın sevdiği iki huy
vardır." Ben: "Onlar nedir?" diye sorunca: 'Bilim ve
teennidir" buyurdu.
Ben: "Bunlar bende
daha önce mi vardı, yoksa sonradan mı oldu?" dediğimde ise: " Hayır,
Allah seni bu cibilliyette yarattı" buyurdu.
Ben: "Allah ve
Resulü'nün sevdiği bu iki huyu bana ihsan eden Allah'a hamdolsun" dedim.
*Ahmed rivayet etti. Ravileri Sahıh'in ravileridir. Sadece
ibn Ebi Bekre, Eşec'e yetişmemiştir.
16059- İbn Ömer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Eşec Abdulkays'a şöyle dediğini
nakleder: "Sende, Allah'ın ve ResUlü'nün sevdiği iki huy vardır. Onları
hilim ve teennidir."
*Taberanı iki kanalla rivayet etti. Birinin ravileri,
Sahlh'in ravileridir. Sadece Nu'aym b. Yakub değildir. O da güvenilirdir. Ayrıca
M. el-Evsat'ta hasen isnadla rivayet etmiştir.
16060- Hud el-Asarınin
dedesi Mezbede bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabıyla
konuşurken: "Şu yönden yanınıza doğunun en hayırlısı olan bir süvari
çıkacak" buyurdu.
Ömer b. el-Hattab kalkıp
o istikamete yöneldi. O yönden gelen on üç süvariyle karşılaştı. Onlara
yaklaşıp merhabalaştı ve "Kimsiniz?" diye sordu. Onlar:
"Abdikays kabilesindeniz" dediler. Ömer: "Buraya neden geldiniz.
Ticaret için mi?" diye sordu. Onlar: "Hayır" deyince Ömer:
"Bu kılıçlarınızı satar mısınız?" dedi. Onlar: "Hayır"
dediler. Ömer: "Şu adamı görmek için gelmiş olmayasınız?" deyince,
onlar: "Evet" diye cevap verdiler. Ömer, Hz. Peygamber'e (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yetişene kadar onlarla konuşarak yürüdü. Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce dedi ki: "Görmek istediğiniz kişi
budur."
Topluluk kendilerini
bineklerinden alıp, kimisi koşarak kimisi acele yürüyerek kimi de normal
yürüyüşle Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiler ve elini
alıp öpmeye başladılar. Sonra yanında oturdular. İçlerinden sadece küçükleri
olan Eşca', devesini çökertip bağladı ve arkadaşlarının dağılan eşyalarını
topladı. Sonra ağır ağır yürüyerek Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gelip elini öptü. Resulullan (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sende,
Allah'ın ve Resulü'nün sevdiği iki haslet vardır" dedi. Eşec, "Onlar
nedir ya Resulallah!" deyince: "Teenni ve utanma duygusu" dedi.
Eşec: "Bunlar bende doğuştan mı var; yoksa sonradan mı oldu?"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlar senin
yaradılışında vardı" buyurdu. Eşec: "Allah'ın ve Resulü'nün sevdiği
bu iki huyu bana ihsan eden Allah'a hamdolsun" dedi.
Eşec'in arkadaşları
gelip kendilerine ait hurmaları yemeye başladılar.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara yedikleri hurmaların cinslerini saymaya başladı.
Onlar: "Evet ya Resulallah, bunların ismini biz senden daha iyi
bilemeyiz" dediler. İçlerinden birisine: "Sepetinde kalan hurmalardan
bize yedir" dediler. Adam kalkıp berni cinsi hurma getirdi Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu bernı cinsi hurma, sizin diğer
hurmalarınızdan daha iyidir. Bu ilaç gibidir. İçinde zararlı bir şey
yoktur" buyurdu.
*Taberani ve Ebu Ya'la rivayet etti. ikisinin de ravileri
güvenilirdir. Bazılarında ihtilaf vardır.
16061- Zari' anlatıyor:
Zari', Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi. Beraberinde
anneleri aynı olan, ismi Matar b. Hilal b. Aneze olan kardeşini ve akli dengesi
yerinde olmayan yeğenini getirdi.
Beraberlerinde İsmi,
Münzir b. Aiz olan Eşec de vardı. Münzir: "Ey Zari'! Bir deli ve bizden
olmayan bir çocukla bizi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
getirdin" dedi. Zari': "Deliyi getiriş sebebim, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendisine dua eder de belki Allah ona şifa verir. Anezı çocuk
ise, annemden olan kardeşimdir. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona
dua etmesini ve duanın kabulolmasını temenni ederim'' karşılığını verdi.
Çok geçmeden Medine'ye
yetiştik ve: "İşte bu Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)"
deyip bineklerimizden inip onları öylece bırakıp Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) koşarak ellerini ve ayaklarını öpmeye başladık. Münzir,
bineğini çökertti ve bağladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
gözlüyordu. Sonra bizim bineklerimizi de birer birer çökerterek bağladı. Sonra
heybesini açarak yolda giymiş olduğu elbiseleri değiştirip yanımıza geldi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Eşec! Sende Allah'ın ve
Resulü'nün sevdiği iki haslet vardır" dedi. Eşec, "Annem babam sana
feda olsun! Onlar nedir ya Resulallah!" deyince:
"Hilim ve
teenni" buyurdu. Eşec: "Bunlar bende doğuştan mı var; yoksa Allah
bunu bana sonradan mı verdi?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bunlar senin yaradılışında vardır" dedi. Eşec:
"Allah'ın ve Resulü'nün sevdiği bu iki huyolan hilim ve teenniyi bana
ihsan eden Allah'a hamdolsun" dedi.
Zari' bildiriyor: Ben:
"Ya Resulallah! Annem babam sana feda olsun!
Hasta olan yeğenimi
getirdim. O şimdi bineklerin yanında duruyor. Ona dua etsen" dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu getir!" buyurunca
getirdim. Eşec'in yaptığını görmüştüm. Heybemi alıp içinden iki güzel elbise
çıkardım Üzerinden yolculuk giysilerini çıkararak elbiselerini değiştirdim.
Sonra elinden tutarak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
getirdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yeğenim deliye bakıyordu.
"Sırtını bana çevir" dedi. Ben delinin sırtını Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru, yüzünü de bana doğru çevirdim. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu alıp ridasının altına koyup koltuk
altının beyazlığını görebileceğim kadar ellerini kaldırdı. Sonra giysisiyle
delinin sırtına vurdu ve: "Çık ey Allah'ın düşmanı!" dedi. Ben deliye
baktığımda akıllı gibi bakmaya başlamıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onu önüne oturttu ve dua ederek yüzünü meshetti.
(Şu an) ihtiyar biri
olmasına rağmen şimdiye kadar meshettiği yerin izi yüzünde durmaktadır. Yüzü
genç delikanlı yüzü gibidir. Kavmimiz içinde Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) sonra kimsenin duası onun duasından üstün tutulmazdı.
Sonra Abdulkays'ı
çağırarak dedi ki: "Doğu ahalisinin en hayırlısı Abdulkays'a Allah rahmet
etsin. İnsanlar Müslüman olmak için geldiklerinde, onlar baskı altında kalmadan
kendi rızalarıyla gelip Müslüman oldular. " Sonra güneş batana kadar bize
dua etti. Zari': "Ya Resulallah! Bizim kabilemizden olmayan bir
kızkardeşimiz oğlu vardır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir
kavmin kızkardeşinin oğlu onlardandır" dedi. Sonra oradan ayrılıp geri
döndük.
Eşec: "Ey Zari'!
Sen, kardeşin ve yeğenin hakkında benden daha iyi görüşlüydün'' dedi. Aramızda
Cehm b. Kusem isimli birisi vardı. Daha önce Bahreyn'de bir amcası oğluyla içki
içmiş. (Sarhoş olunca) amcası oğlu ona saldırıp baldırına kılıçla vurmuştu. O
darbenin izi hala baldırındaydı. Topluluktan birisi Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) dedi ki: ''Annemiz babamız sana feda olsun! Bizim toprağımız
kötü ve kirli bir topraktır. Biz yemekle beraber bu içkiyi de içiyoruz."
Resulullah: "Biriniz birkaç kap içerekı içki elinden alınana kadar devam
ettikten sonra kalkıp amcasının oğlunun baldırına kılıçla vurmuş olmasın."
Bu söz üzerine Cehm b. Kusem baldırını örtmeye çalıştı.
(Ravi) ekledi:
"Kabak ve hurma kütüğünden oyulmuş kap ile testi içine şıra kurulmasını
yasakladı."
*Bir bölümü Ebu Davud'da vardır.
Bezzar rivayet etti. Ravilerden
Ümmü Eban binti'z-Zari'den Ebu Davud rivayette bulunmuş ve rivayet hükmünde
yorum yapmamıştır. Hadis hasendir. Diğer ravileri güvenilirdir.
16062- Nafi el-Abdi
bildiriyor: Münzir b. Sava yanında bazı kişilerle Bahreyn'den Medine'ye geldi.
Ben henüz küçük bir çocuktum. Develerini tutuyordum.
Silahlarıyla gidip
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verdiler. Münzir ise silahını
bıraktı, elbiselerini değiştirdi, sakalına yağ sürüp Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına öyle gidip selam verdi. Ben develerin yanında
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakıyordum. Münzir dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sende arkadaşlarında görmediğim
şeyi gördüm" dedi. Ben: "Ne gördün ya Resulallah!" deyince:
"Silahını bıraktın, elbiselerini değiştirdin ve saçlarına yağ sürdün"
dedi. Ben: "Bunlar bende doğuştan mı var; yoksa Allah bunu bana sonradan
mı verdi?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlar
senin yaradılışında vardır" dedi. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) selam verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanlar
istemeyerek İslam'a girerken, Abdülkays kabilesi kendi isteğiyle Müslüman oldu.
Allah, Abdülkays kabilesine bereket versin" dedi.
Nafi (oğlu Süleyman'a):
"Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sana baktığım gibi baktım.
Ama o zaman aklım ermiyord u" dedi.
Nafi yüz yirmi yaşında
vefat etti.
*Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ında
rivayet etti. Ravilerden, Süleyman b. Nafi el-Abdıyi, ibn Ebi Hatim zikretmiş,
ama cerh veya güvenilirlik konusunda bir şey söylememiştir. Diğer ravileri
güvenilirdir.
*********************
Dırar b. el-Ezver
*********************
16063- Dırar b. el-Ezver
bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Elini uzat
İslam üzere sana biat edeyim" deyip şu şiiri okudum:
Kumar, içki, eğlenceyi,
lanet ettim, terk ettim Müslümanlarla savaşı, uyumayı bıraktım. Ey Rabbim,
biatimde aldanmış olmayayım, Ailemi, malımı bu yolda feda ettim
*Taberanı rivayet etti ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel:
"Müslümanlara" yerine "Müşriklerle savaşı bıraktım" ifadesi
yanında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ticaretin zarar
etmedi, ey Dırar" buyurduğunu nakletti.
isnadında yer alan
Muhammed b. Said el-Bahili el-Kuraşı zayıftır. Allah en doğrusunu bilir.
Taberanı birinde zayıf
olan Muhammed b. Said b. Ziyad el-Etrem'in bulunduğu iki isnadla rivayet etti.
Onu ibn Hibban Sikat'ında, Muhammed b. Said b. Ziyad olarak vermiş, ama
el-Etrem dememiştir. Eğer Etrem ise güvenilirdir. Yoksa zayıftır. Diğerinde
tanımadığım kişiler vardır.
***************
Nubeyşetu'I-Hayr
***************
16064- Tabenın! dedi ki:
"Nubeyşetu'l-Hayr'ın ismi, Nubeyşe b. Abdillah el-Huzeli'dir. Soyu şöyledir:
Nubeyşe b. Abdillah b. Şeyhın b. Attab b. el-Haris b. Husayn b. el-Haris b.
Abdiluzza b. Vasile."
16065- Süfyan b. Seleme
b. el-Muhabbik el-Hüzeli'nin oğlunun annesi Ümmü Asım dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nubeyşe'ye Nubeyşetu'l-Hayr adını vermişti.
Nubeyşe, yanında esirlerle, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
girdi ve dedi ki: "Ya Resulallah! Ya bunları serbest bırakıp minnet
altında bırak veya onlardan fidye alarak bırak." Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "(Sen hayırlı bir şey söyledin) Sen
Nubeyşe'tul-Hayr'sın" buyurdu.
*Taberanı rivayet etti. Senedi hasendir.
****************
Velid b. el-Velid
****************
16066- İsmaIl b. Eyyub
b. Seleme b. Abdillah b. el-Velid b. el-Muğire b. Abdillah b. Ömer b. Mahzum
der ki: Velid b. el-Velid, Mekke'de hapsedilmişti. Hicret etmek istediği zaman,
Mena adındaki malını, Taif'teki bir deve karşılığında sattı ve dedi ki:
Hicret edip malını sattı
Sonra onunla bir deveyle ip aldı Sonra kendini özlediklerinin yanına attı
Kureyş'in dalgın olduğu bir anda, Ayyaş b. Ebi Rabia b. el-Muğire ve Seleme b.
Hişam b. el-Muğire ile beraber yaya olarak yola çıktılar. Takip edilme
endişesiyle yorulana kadar yürüdüler. Velid arkadaşlarından geride kalınca dedi
ki:
Ey ayaklarım
arkadaşlarına yetiş Bu günden sonra tembelliğe alışmayın Edras gölünün
yakınlarına geldiklerinde, Velid tökezledi ve dedi ki:
Sen kanayan bir
parmaktan başka bir şey misin?
Bu uğradığın şey Allah
yolunda olan bir şeydir.
Medine'ye, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına girip dedi ki: "Ya Resulallah!
Öldüğüm zaman, beni gömleğinle kefenle. Senin gömleğin benim tenime
değsin." Vefat ettiği zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
gömleğiyle kefenledi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), daha sonra
Ümmü Seleme'nin yanına girdiğinde, Ümmü Seleme'nin kucağında bir erkek çocuğu
vardı ve Ümmü Seleme şöyle diyordu:
Ey göz velid b. el-
velid b. el-Muğıre'ye ağla Velid b. el- velid, Ebu'l-velid aşiretine yardım
eden biriydi Yillar boyu yağmur, suyu bolırmak ve azık gibiydi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Neredeyse Velfd'i merhamet sembolü olarak kabul
edecektiniz" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Velid'e
Abdullah ismini verdi.
*Taberanı rivayet etti. Ravilerden Abdulazız b. imran
metruktur.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: