MECMAU

ZEVAİD

NÜBÜVVET ALAMETLERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Hayvanlar, Ağaçlar ve Daha Başka Şeylerle Ilgili Mucizeleri

 

14153. Enes b. Malik anlatıyor: Ensar'dan bir hane halkının bir develeri vardı. Onunla su taşıyorlardı. Ancak deve bir ara onlara zorluk çıkarmaya; bir şey taşımamaya başladı. Bunun üzerine Ensar, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldi ve: "Bizde bir deve var; onunla su taşıyoruz. Ancak o huysuzlaştı; bir şey taşımıyor. Ekin ve hurma ağaçları susuz kaldı" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına: "Kalkın!" buyurdu. Kalktılar ve bahçeye girdiler, Deve, bahçenin bir köşesindeydi. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deveye doğru yürüdü. Ensar dedi ki: "Ya Resülallah! Bu, köpek gibi saldırgan oldu. Sana saldırmasından korkarız." Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ondan bana zarar gelmez" buyurdu. Deve, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görünce ona doğru yöneldi ve önünde secde etti. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun başından tuttu ve işe başlattı. Deve o güne kadarki en sakin halindeydi.

 

Ashabı, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e şöyle dedi: "Ya Resulallah! Bu hayvanda akıl yokken sana secde ediyor. Biz ise akıllı varlıklarız. sana secde etmeye biz daha layıkız!" Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu: "İnsanın insana secde etmesi doğru olmaz. Eğer bu olsaydı, kocanın karısı üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Kocasının ayaklarından başına kadar vücudu irin ve cerahatle dolsa ve kadın da onu yalasa kocasının hakkını ödeyemez."

 

*Hadisi ve Bezzar rivayet etmiştir, Bezzar'ın ravileri, güvenilir bir ravi olan Enes'in kardeşinin oğlu Hafs hariç, Sahlh ravileridir.

 

 

 

14154. İbn Abbas anlatıyor: Ensar'dan bir grup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geldiler ve: "Bir devemiz huysuzlaştı; bahçenin içinde bizden kaçıyar" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin yanına vardı ve: "GelI" buyurdu. Deve başını eğerek geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yular takıp sahiplerine verdi. Ebu Bekir, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ya Resulallah! O senin peygamber olduğunu anlamış gibiydi" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buranın iki kara taşlığı arasında insanların ve cinlerin kafirleri dışında her varlık benim Peygamber olduğumu bilir" buyurdu.

 

*Taberani rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir; ancak bazılarında zayıflık vardır.

 

 

 

14155. İbn Abbas bildiriyor: Ensar'dan bir adamın iki tane damızlık devesi vardı. Onlar azdılar. O da bu iki deveyi bahçeye sokup üzerlerine kapıyı kapadı. Sonra dua etmesini istemek için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ensar'dan bir grupla birlikte oturuyordu. Adam dedi ki: "Ya Resulallah! Ben sana bir iş için geldim. Benim iki damızlık devem azdı. Onları bahçeye soktum ve üzerlerine kapıyı kapadım. Dileğim, Allah'ın onları sakinleştirip . emrime vermesi için dua etmendir." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına: "Kalkın gidelim!" buyurdu. Sonra bahçenin kapısına kadar gitti ve: "Aç!" buyurdu. Adam Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başına bir şey gelmesinden korktu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aç!" buyurdu. Kapıyı açtığında devenin biri kapının yakınındaydı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görünce ona secde etti (yere kapandı). Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir şey getir de başını bağlayayım ve onu senin eline vereyim" buyurdu. Adam yular getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin başını bağladı ve deveyi adama teslim etti. Sonra bahçenin öbür ucundaki diğer deveye gitti. O da Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görünce secde ederek yere kapandı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Bana onun başını bağlamaya yarayacak bir şey ver" dedi. Sonra onun da başını bağladı ve adama teslim etti. Sonra: "Gidebilirsin!

 

Artık onlar sana isyan etmeyecekler!" buyurdu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı bunları görünce dediler ki: 'Ya Resulallah! Bu ikidevede akıl yokken sana secde ettiler. Biz de sana secde edelim mi?'' Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu: "Kimsenin kimseye secde etmesini emretmem. Eğer birine bunu emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim. "

 

*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Ebu Azze ed-Debbağ vardır ki ibn Hibban onu güvenilir görmüştür. Adı, Hakem b. Tahman'dır. Diğer ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

14156. Ya'la b. Murre anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den sadır olan üç şey gördüm ki benden önce onları kimse görmemiştir; benden sonra da kimse göremez: Onunla birlikte bir yolculuğa çıkmıştım; yolda, yanındaki çocukla oturan bir kadına rastladık. Kadın dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bu oğlumun başına bir bela geldi. Biz de bundan dolayı sıkıntı çekiyoruz. Günde bu durum onu kaç kez yakalıyor, bilmiyorum!" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): 'Onu bana ver!" buyurdu. Kadın çocuğu alıp getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu devenin boynu ile kendisi arasına koyup taşıdı. Sonra onun ağzını açtı ve üç defa üfledi. Sonra: "Bismillah, ben Allah'ın kuluyum, defol ey Allah'ın düşmanı!" buyurdu. Sonra çocuğu kadına verdi ve: "Biz (bu yolculuğumuzdan) döndüğümüzde bu yerde bizimle buluşup olan biteni bize bildirirsin" buyurdu. Ravi diyor ki: Gidip döndük. Dönerken kadın bizi o yerde karşıladı. Yanında da üç tane koyun vardı. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "çocuğun ne yaptı?" diye sordu. Kadın: "Seni hak ile gönderene and olsun ki, bu ana kadar onunla ilgili endişe edecek bir şey görmedik. Bu koyunları kabul et!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnip onlardan birini al, diğerlerini geri ver!" buyurdu.

 

Ravi anlatmaya devam ediyor: Bir gün çöle çıkmıştım. İyice boş bir yere gelince bana "Etrafa bak! Beni gizleyecek bir şey görebiliyor musun?" diye sordu. Dedim ki: "Seni gizleyecek bir şey göremiyorum; ancak bir ağaç görüyorum, onun da seni gizleyeceğini zannetmiyorum." "Peki onun yakınında ne var?" diye sordu. "Onun gibi başka bir ağaç veya onun yakınında bir ağaç!" dedim. Buyurdu ki: "O ikisine git ve onlara ‘‘Resulullah Allah'ın izniyle birbirinize yaklaşmanızı emrediyor’‘ de!" Ravi diyor ki: Nihayet o iki ağaç bir araya geldi, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de def-i hacet giderdi ve döndü. Sonra da: "Onlara gidip de ki: ‘‘Resulullah sizden her birinin yerine dönmesini emrediyor!’‘" buyurdu. Ben de dönüp bunu söyledim.

 

Ravi anlatmaya devam ediyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte oturuyordum. Devenin biri böğürerek geldi ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in önünde boynunu yere koydu. Sonra gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yazık! Bak bakalım bu deve kimin? Belli ki onun bir derdi var!" dedi. Çıktım, araştırdım ve devenin sahibini buldum. Ensar'dan bir adamınınış. Adamı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın yanına çağırdım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Senin devenin nesi var?" diye sordu. Adam:

 

"Nesi varmış ki?" dedi ve şunu belirtti: "Vallahi ne derdi olduğunu bilmiyorum. Onu çalıştırıp üzerinde su çektik; sonunda su taşımaktan aciz kaldı. Biz de dün gece onu kesip etini paylaşmayı kararlaştırdık.'' Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu yapma! Onu ya bana bağışla, ya da sat!" buyurdu. Adam da: "Ya Resulallah! Öyleyse o senin olsun!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona zekat damgası vurdu ve gönderdi.

 

 

 

14157. Ya'la'dan gelen başka bir rivayet ise şöyledir: Benim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den gördüğüm kadar büyük bir hadiseyi başkasının gördüğünü zannetmiyorum. Belki ondan daha aşağısını görmüş olabilir." Ya'la böyle diyerek yukarıdakine benzer şekilde hadisi anlatmış, ancak bu rivayette şu ifadeyi kullanmıştır:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin sahibine dedi ki: "Senin devenin neyi var ki, seni şikayet ediyor?! İddia ettiğine göre sen onun üzerinde yaşlanıncaya kadar su çekmişsin, şimdi de onu kesmek istiyormuşsun!" Adam dedi ki: "Doğru söylemiş! Seni hak ile gönderen zata and olsun ki bunu yapmak istedim. Seni hak ile gönderene yemin olsun ki bunu bir daha yapmayacağım!."

 

 

 

14158. Başka bir rivayet ise şöyledir: Sonra yürüdük ve bir yerde konakladık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) orada uyudu. Bu sırada bir ağaç, toprağı yarıpk gelerek O'nu(n üzerine gölge yapmak için) kapladı. Sonra tekrar eski yerine döndü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca bunu ona anlattım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "O ağaç, ResUlullah'a selam vermek için Yüce Rabbi'inden izin istedi. O da ona izin verdi. "

 

*Hadisi Ahmed iki isnadla rivayet etmiştir. Taberani de yakın metinle rivayet etmiştir. Ahmed'in iki isnadından birinin ravileri, Sahih ravileridir.

 

 

 

14159. Rivayetlerinden birinde Tabenini şöyle nakleder: O sırada ağzı köpüren bir deve gelip boynunu uzattı. Bunu gören Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana bunun sahibini bulun!" dedi. Sahibi gelince ona dedi ki: "Bu diyor ki: Onların yanında yavruladım, beni kullandılar. Yaşlanınca ise beni kesmek istediler." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "İsyan eden veya inkar eden insan ve cinlerden başka benim Allah'ın Resulü olduğumu bilmeyen hiç bir varlık yoktur".

 

 

 

14160. Ya'la b. Murre es-Sekafi, babasından naklediyor: Bir kadın, yanında cin uğramış olan oğluyla Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çık ey Allah'ın düşmanı! Ben Allah'ın Resulüyüm!" dedi ve çocuk iyileşti. Kadın da Peygamberimiz'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki koç ve biraz yağ ve biraz da süzme peynir hediye etti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peyniri, yağı ve koçun birini alın; diğerini geri verin!" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed rivayet etmiştir. Ravileri Sahih ravileridir.

 

 

 

14161. Baska bir kanalla Murre'den şu rivayet gelmiştir: Bir yolculukta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Bir yerde konakladık. Bana dedi ki: "Şu iki çalıya git ve onlara de ki: ‘‘Resulullah ikinizin bir araya gelmesini emrediyor!’‘ '' Ben de gidip bunu onlara söyledim. Biri diğerine doğru sıçradı, bu şekilde birleştiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp onları kendisine perde yaptı ve hacet giderdi. Sonra çalıların her biri kendi yerine sıçrayıp döndü.

 

*Bunu da Ahmed rivayet etmiştir.

 

 

 

14162. Ya'la b. Siyabe anlatıyor: Bir yolculukta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Def-i hacette bulunmak istedi, iki fidana emir verdi; bunlar bir araya gelip birleştiler (Resulullah için perde oluşturdular), sonra onlara yine emir verdi, tekrar yerlerine döndüler.

Öte yandan bir deve gelip boynunu yere koydu ve böğürerek ağladı.

Hatta çevresindekiler, onun gözyaşlarından ıslandılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu devenin ne söylediğini anlıyor musunuz? Bu, sahibinin kendisini boğazlamak istediğini söylüyor" buyurdu. Böyle dedikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sahibine haber göndererek yanına çağırttı ve ona: "Şu deveyi bana hibe eder misin?" diye sordu. Adam: "Ya Resulallah! Benim bundan daha çok sevdiğim bir malım yok" dedi. "Öyleyse buna iyi davran" buyurdu. O da: "Elbette ya Resulallah! Benim için ondan daha değerli malım olmayacak" dedi.

Bundan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sahibinin azap çekmekte olduğu bir mezara geldi ve: "Bu adam, büyük bir günahtan değil, küçük bir günahtan dolayı azap çekiyor" buyurdu. Bir hurma dalının getirilmesini emretti. Getirilen hurma dalı mezarın üzerine konuldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Umarım ki, bu hurma dalı yaş kaldığı sürece, onun azabı hafifletilecektir. "

 

*Hadisi Ahmed ve -yakın metinle- Taberani rivayet etmiştir. Ancak Taberani. hadisi "iki mezara rastladı" ifadesiyle vermiştir. Onun isnadı hasendir.

 

 

 

14163. Ebu Hureyre'den: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir bahçeye girdi; bir deve gelip ona secde etti. Ashab-ı kiram ise: "Sana secde etmeye biz daha layıkız!" dediler. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şöyle buyurdu: "Eğer birinin birine secde etmesini emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim."

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiştir. -Tirmizı de son kısmını rivayet etmiştir-. isnadı hasendir.

 

 

 

14164. Cabir b. Abdillah anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuktan dönerken Neccar oğullarının bahçelerinden birine yaklaştık. Orada azgın bir deve vardı. Kimseyi yanına yaklaştırmıyordu. Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söylediler. Gelip bahçeye girdi ve deveyi çağırdı. Deve dudağını yere koymuş vaziyette geldi ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in önünde diz çöktü. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yular getirin!" buyurdu. onu bağladı ve sahibine verdi. Sonra oradaki insanlara döndü ve şöyle buyurdu: "Yer ve gök arasında, isyankar insan ve cinlerden başka benim Allah'ın ResUlü olduğumu bilmeyen hiç bir şey yoktur."

 

*Hadisi Ahmed rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir; ancak bazılarında zayıflık vardır.

 

 

 

14165. Cabir b. Abdillah anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Zatu'r-rika' gazvesine çıktık. Harret-i Vakım (kara taşlık) bölgesine ulaştığımızda yanında oğlu ile bir bedevi kadın peyda oldu ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip şöyle dedi: "Ya Resulallah! Bu benim oğlumdur. Şeytan onun üzerinde hakimiyet kurdu, beni çaresiz bıraktı" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu bana yaklaştır!" buyurdu. Kadın da oğlunu yaklaştırdı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına: "Onun ağzını aç!" dedi, kadın da ağzını açtı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çocuğun ağzının içine tükürdü. Sonra üç defa: "Defol, ey Allah'ın düşmanı! Ben Allah'ın Resulüyüm!" dedi. Sonra kadına: "Şimdi çocuğu alabilirsin .. Artık onun üzerinde etkisi yok. Başına gelenlerden hiçbiri asla ona dönmeyecektir" buyurdu.

 

Sonra çıkıp hiç ağaç olmayan çıplak bir sahrada konakladık. Hz.

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cabir'e dedi ki: "Ey Cabir! Git ve bana bir yer bak!" -Resül-i Ekrem bununla abdest bozmak için kullanacağı yeri kastediyordu-. Ben gidip baktım; ancak birbirinden ayrı yerlerde bulunan iki ağaçtan başka bir şey göremedim. O iki ağaç bir araya gelse ancak ona perde olabilirdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına dönerek dedim ki: "Ya Resülallah! Birbirinden ayrı iki ağaçtan başka bir şey göremedim. O iki ağaç bir araya gelse ancak sana perde olabilir." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de buyurdu ki: "Onlara gidip de ki: ‘‘ResUlullah ikinize "Bir araya gelin!" diyor’‘." Ben hemen çıkıp onlara bunu söyledim; bir araya geldiler. Öyle birleştiler ki sanki aynı kökten bir ağaç gibi oldular. Sonra dönüp Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bunu haber verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip hac et giderdi, sonra döndü ve şöyle dedi: "Gidip onlara de ki: ‘‘ResUlullah size önceki halinize dönmenizi emrediyor’‘" Nihayet ağaçlar eski hallerine döndüler.

Derken Muharib oğullarının vadilerinden birinde konakladık. O sırada Gavres b. el-Haris adında bir adam, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kılıcını kuşanmış bir haldeyken ona görünüp: "Ey Muhammed! Şu kılıcını bana ver!" dedi. O da kılıcını sıyırıp ona verdi. Adam kılıca bir süre baktıktan sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üzerine doğru gelerek: "Ey Muhammed! Şimdi sana karşı bana kim mani olabilir?!" dedi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana karşı sana Allah mani olur!" buyurdu. Bunu duyunca adamın eli titredi ve elinden kılıç düştü. Kılıcı Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alıp: "Ey Gavres! Sana karşı bana kim mani olabilir?!" buyurunca o şöyle karşılık verdi: "Hiç kimse! Babam saha feda olsun, yapma!" Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua etti: "Allahım! Gavres ve kavmine karşı bize kafi oll"

Sonra dönüş yoluna devam ettik. Derken Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından biri, içinde yavru olan bir kuş yuvasıyla çıkageldi. Sonra kuşun anne-babası gelerek kendilerini yavrusunu alan zatın önüne attılar. Bu sırada Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yanındaki insanlara dönerek şöyle buyurdu: "Şu iki kuşun yavruları için yaptığına şaşıyor musunuz? Beni hak ile gönderen zata and olsun ki, Allah kullarına, şu iki kuşun yavrularına olan merhametinden daha merhametlidir."

 

Sonra dönüş yoluna devam ettik. Harret-i Vakim denilen (volkanik kara taşlık) bölgeye geldiğimizde -daha önce hasta oğlunu getirenbedevi kadınla karşılaştık. Yanında süt ve bir koyun vardı. Onları bize hediye etti. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) : "Oğlun ne yaptı? Başına gelen o hastalık yine onu yakalıyor mu?" diye sordu. Kadın dedi ki: "Seni hak ile gönderene and olsun ki, o hastalıktan hiçbir şey bir daha onu tutmadı.'' Resül-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kadının hediyesini kabul etti.

 

Dönüş yolunda Harre inişine geldiğimizde, koşarak bir deve bize doğru geldi. Onu görünce Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şu devenin ne dediğini biliyor musunuz?'' diye sordu. ''Allah ve Resulü bilir!'' dediler.

 

Buyurdu ki: ''Bu, efendisine karşı benden yardım isteyen bir devedir. Efendisinin senelerdir onunla çift sürdüğünü, simdi ise yaşlanıp işten düşünce kendisini boğazlamak istediğini ileri sürüyor. Ey Cabir, git ve sahibini getir!'' Ben: ''Ya Resülallah! Ben sahibini tanımıyorum!'' dedim. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Deve seni ona götürecektir!'' buyurdu. Deve, hızh bir şekilde önüme düştü. Gidip beni Hatme oğullarının meclisinde durdurdu. Ben: "Bu devenin sahibi nerede?'' diye sordum. ''Bu, filan oğlu filanın devesidir!" dediler. Ona gidip dedim ki: "Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seni çağırıyor, hemen gel!" Sonra adamı alıp Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona dedi ki: "Deven senden davacı. Bir zaman onunla çift sürdüğünü, yaşlanıp işten düşünce de kendisini boğazlamak istediğini ileri sürüyor." Adam dedi ki: "Seni hak ile gönderene and olsun ki durum aynen böyle!" dedi. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu bana sat!" dedi. Adam da bana "Olur, ya Resülallah!" diyerek kabul etti. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun devesini satın aldı ve onu bir ağaca bağladı. Sonra onu otlaması için serbest bıraktı; hörgücü dikilene kadar otladı. Muhacir ve Ensar'dan birinin su çeken devesi hastalanınca bunu ona verirdi. Bir süre böyle devam etti.

Muhammed b. Talha dedi ki: Zatu'r-Rika gazvesine ''OIağanüstü olayalar gazvesi" denirdi.

 

*Ben derim ki: Sahih'te bu hadisin bir kısmı vardır.

*Bu hadisi el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani ile bayağı bir kısaitmayla Bezzar rivayet etmiştir. Senedinde Abdülhakım b. Süfyan vardır. ibn Ebi Hatim ondan bahsetmiş; kimse de onu cerh etmemiştir. Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.

 

 

 

14166. Abdullah b. Mes'ud, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mekke'ye bir yolculuk yaptığını belirterek şunu anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hacet gidermeye çıkacağı zaman iyice uzaklaşırdı ki kendisini kimse görmesin. Bu defa Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birbirinden uzakta olan iki ağaç gördü ve dedi ki: "Ey İbn Mes'ud! Şu iki ağaca git ve onlara de ki: ‘‘ResUlullah, sizinle gizlenmesi için ikinizin bir araya gelmenizi emrediyor’‘!" Nihayet biri diğerine doğru yürüdü, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hacetini giderdi, onlar da eski yerlerine döndüler.

 

Sonra yoluna devam etti. Medine sokaklarına geldiğimizde devenin biri sızlanarak geldi ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e secde etti. Sonra kalktı; gözlerinden yaşlar akıyordu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu devenin sahibi kim?" diye sordu. "Filan kişi!" dediler, "Onu çağırın!", buyurdu. Onu getirdiklerinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Bu senden şikayetçi!" dedi. Sahibi de şöyle dedi: "Ya Resulallah! Biz bu devenin üzerinde yirmi senedir su taşıyorduk. Sonra onu kesmeyi karar verdik." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dedi ki: "Bundan şikayet etti. Onu ne de kötü ödüllendirmişsiniz! Yirmi Sene kullandınız, kemikleri eriyip derisi incelince de kesmeye kalktınız ha! Sen onu bana sat!" Adam: "Öyleyse o senin olsun, ya Resulallah!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun develerin arasına katılmasını emretti. Bu arada ashabı şöyle dedi: "Ya Resulallah! Bu deve sana secde etti. Halbuki sana secde etmeye biz daha layıkız!" Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu: "Maazallah! Birinin bir başkasına secde etmesi hiç olur mu?! Eğer biri, bir başkasına secde edecek olsaydı, kadının kocasına secde etmesini emrederdim."

 

*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. el-Mu'cemu'l-kebir'de de kısa metinle benzer şekilde rivayet etmiş; ancak orada, bu hadisenin Huneyn gazvesinde geçtiğini söylemiştir. Ayrıca şu ilaveyi vermiştir: Sonra insanlar şiddetli bir susuzluğa maruz kaldılar. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Abdullah! Bana su ara!" buyurdu. Ben de gidip bir kapta bulduğum su artığını getirdim. Onu alıp bir küçük bir kova ya döktü. Sonra elini kabın içine koydu ve Besmele çekti; parmakları arasından su akmaya başladı. insanlar o sudan içtiler, diledikleri kadar abdest aldılar."

Bunu yakın metinle Bezzar da rivayet etmiştir. M. el-Evsat'taki rivayetin senedinde Zem'a b. Salih vardır ki onun zayıf olduğu kesin görülmüştür. Diğer ravileri, hadisi hasen olan kimselerdir. iki tarikin isnadı da zayıftır.

 

 

 

14167. Hz. Aişe diyor ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muhacirler ile Ensar'dan oluşan bir grubun arasında iken bir deve gelip ona secde etti Bu sırada ashabı: "Ya Resulallah! Hayvanlar ve ağaçlar sana secde etti. Halbuki sana secde etmeye biz daha layıkız!" dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise şöyle buyurdu: "Rabbinize kulluk edin, kardeşinize de saygı gösterin!"

 

*Ben derim ki: Hadis aslında devam etmektedir.

*Hadisi Ahmed rivayet etmiştir. isnadı ceyyiddir.

 

 

 

14168. Ya'la b. Umeyye anlatıyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında yürürken bir deveye rastladık. Deve, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görünce başını eğdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dedi ki: "Ey Ya'la! Şu devenin sahiplerine git ve onu sahibinden satın aL. Onu sana satmazlarsa da ‘‘Resulullah ona iyi davranmanızı tavsiye ediyor’‘ de." Ben yanlarına gidince devenin sahipleri şöyle dediler: " Allah'a yemin olsun ki onun üzerinde yirmi sene su çektik. Kesin karar vermiş olarak sabahleyin de onu kesmek istiyorduk. Madem ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona iyi davranınarruzı tavsiye ediyor; biz ona ancak iyi davranırız."

 

*Taberani rivayet etmiştir. isnadı hasendir.

 

 

 

14169. Taberihli, aynı senedle Ya'la'dan şu rivayeti vermiştir: Biz, bir yürüyüş esnasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında iken birbirinden ayrı üç tane çalı gördük. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Ey Ya'la! Şu çalılara git ve de ki: ‘‘Resulullah size, Allah'ın izniyle bir araya gelmenizi emrediyor’‘." Çalılar yürüyerek tek köktenmiş gibi bir araya geldiler, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de tuvalet ihtiyacını gidermek için onları kendisine perde yaptı. Sonra şöyle dedi: "Ey Ya'la! Onlara git ve Allah'ın izniyle yerlerine dönmelerini emret!'' Nihayet çalılardan her biri yürüyerek kendi yerine döndü.

 

*Taberani rivayet etmiştir.

 

 

 

14170. Büreyde anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir adam gelerek: "Bana bir mucize göster!" dedi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Git şu ağacı çağırf" buyurdu. Adam gidip: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seni çağırıyor!" dedi. Bunun üzerine ağaç, köklerini sökene kadar her yana eğildikten sonra kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yerine dönmesini emretti. Bunu gören adam kalkıp Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in başını, ellerini ve ayaklarını öperek Müslüman oldu.

 

*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. Senedinde Salih b. Hayyan vardır ki zayıf bir ravidir.

 

 

 

14171. İbn Abbas anlatıyor: Beni Amir kabilesinden muayene ve tedavi işleri yapmakta olan bir adam, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek şöyle dedi: "Ey Muhammed! Sen birtakım (abuk sabuk) şeyler söylüyorsun! İster misin seni tedavi edeyim?" Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu yanına çağırıp: "İster misin ben seni tedavi edeyim?" buyurunca o da: "Olur!" dedi. O sırada yanında hurma ağacı ile bir ağaç vardı.

Ravi dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o ağacın bir dalını kendine çağırdı, dal secde ederek ona yöneldi. Ona ulaşıncaya kadar yukarı kalkıp yine secde ediyordu. Gelip Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in önünde durdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona "Yerine dön!" buyurdu, dal yerine döndü. Bunu gören adam şöyle dedi:

"Vallahi, bundan sonra senin söylediğin hiçbir şeyi asla yalanlamayacağım!" Sonra kavmine de şöyle dedi: "Ey Amir b. Sa'saa kabilesi! Vallahi, bundan sonra O'nun söylediğin hiçbir şeyi asla yalanlamayacağım!"

 

*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiştir. Ravileri, güvenilir bir ravi olan ibrahım b. elHaccac eş-Şamı hariç, Sahih ravileridir.

 

 

 

14172. Ömer b. el-Hattab anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hacun'da iken müşrikler onu reddetmişlerdi. Buna üzülen Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedi: "Allahım! Bugün bana öyle bir mucize göster ki, bundan sonra beni yalanlayanlara aldırış etmeyeyim.'' Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ilahi buyruk üzerine bir ağaca seslendi. Ağaç, yeri yararak gelip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne geldi ve selam verdi. Sonra yine ona emir verdi. Tekrar -Davud'a göre: Bittiği yere, Affan'a göre: Bulunduğu yere- döndü. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bundan sonra kavmimden beni. yalanlayanlara artık aldırış etmeyeceğim" dedi.

 

*Bezzar ve Ebu Ya'la rivayet etmiştir. Ebu Ya'la'nın isnadı hasendir,

 

 

 

14173. Zeyd b. Sabit anlatıyor: Bir gün, sabah yürüyüşlerinden birinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikteydik. Medine yollarının birleştiği yerde iken devesinin yularını tutmuş bir bedevi gördük. Gelip Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in önünde durdu. O sırada biz de onun etrafındaydık. Bedevi: "Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun!" diye selam verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de selamını aldı ve "Sabaha nasıl çıktın?" diye sordu. Ravi bunu anlatmaya devam ediyor: Deve ağzından köpük çıkardı. Bu sırada bekçiye benzer bir adam gelip: "Ya Resulallah! Bu bedevi deveyi çaldı!" dedi. Ravi diyor ki: Deve bir süre köpük çıkararak bağırdı ve inledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bağırtısını ve inI ey işini dinleyerek ona kulak verdi. Nihayet deve sakinleşince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bekçiye dönüp: "Ondan uzaklaş! Zira deve senin yalancı olduğuna şahitlik etti!" dedi. Adam da oradan ayrıldı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu defa bedeviye dönüp: "Bana geldiğinde söylediğin şey ne idi?" diye sordu. Bedevi dedi ki: "-Anam babam sana feda olsun, şöyle dedim: Allahım! Hiçbir salavat kalmayana dek Muhammed'e salavat eyle! Hiçbir bereket kalmayana kadar Muhammed'e bereket ver! Allahım! Hiçbir selam kalmayana kadar Muhammed'e selam eyler Allahım! Hiçbir rahmet kalmayana kadar Muhammed'e rahmet eyle!" Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Deve özrünü söylerken, Yüce Allah bunu bana ortaya çıkardı. Melekler de o sırada ufku kapatmıştı."

 

*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde tanımadığım bir ravi vardır.

 

 

 

14174, Hakem b. el-Haris es-Sülemı diyor ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni ganimet mallarını almaya gönderdi. Bir ara Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma uğradı, devem huysuzlaşmıştı, ben de ona vuruyordum. Bana: "Ona vurma!" dedi. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Onu salıver!" buyurdu. Deveyi bıraktım, kalktı ve (uysal bir halde) insanların yanında yürüdü.

 

*Taberani rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Devesiyle Ilgili Olayı Anlatan Cabir Hadisi