MECMAU ZEVAİD |
NÜBÜVVET ALAMETLERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük
Biyografi
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Soyunun Asaleti
13819. "$ecde
edenler arasında dolaşmanı görüyor" (Şuara, 219) ayetinin tefsiriyle
ilgili olarak İbn Abbas (takallüb = "dolaşma" bağlamında) der ki:
"(Yani) sen bir peygamberin sulbünden başka bir peygamberin sulbüne
aktarıldın, nihayet son peygamber oldun."
*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir
kimselerdir.
13820. Hz. Ali, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Hz.
Adem'den annem babam beni dünya getirinceye dek ben, hep nikahlılardan dünyaya
geldim. Asla zinadan meydana gelmedim."
*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir, Senedinde
Muhammed b. Cafer b. Muhammed b. Ali vardır. MÜstedrek'te Hakim bu ravinin
sağlam olduğunu söylemiştir. Ancak eleştirılmiş biridir. Diğer ravileri
güvenilir kimselerdir.
13821. İbn Abbas,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben Cahiliye iffetsizliği ve
zinakarlığından değil, İslam nikahı gibi bir nikahtan dünyaya geldim"
buyurduğunu bildirdi.
*Hadisi el-Med'in'i kanalıyla Ebu'I-Huveyris'den Taberani
rivayet etmiştir. Ben elMedınl'yi de, hocasını da tanımıyorum, Diğer ravileri
güvenilir görülmüştür.
13822. İbn Abbas,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Yüce Allah, halkı iki kısma ayırdı. Beni, onların en hayırlısından kıldı.
Ashab-ı yemın (Vakıa,
90) ile Ashab-ı şimal (Vakıa, 41) ayetinden kastedilen anlam budur. Ben,
Ashab-ı yemın'denim. Üstelik ben, Ashab-ı yemın'in en hayırlısıyım. Sonra o iki
kısmı, üçer gruba ayırdı. Ben, o hayırlı kısmın üç grubu içerisinde en
hayırlısındanım. Ashab-ı meymene, sabikun es-sabikun ayetinden kast edilen
anlam da budur (Vakıa, 8-9). Ben, iyilikte öne geçenlerdenim ve onların da en
hayırlısıyım. Sonra Yüce Allah, o üçer grubu kabilelere ayırdı. Beni, en
hayırlı kabileden kıldı. ‘‘Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki
birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na
karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah Alimdir, Habir'dir’‘ (Hucurat, 13)
ayet-i kerimesinden kastedilen anlam da budur. Övünmek olmasın ama ben, Allah
katında Ademoğullarının en değerlisi ve en takvalısıyım! Sonra yüce Allah,
kabileleri ailelere ayırdı. Beni en hayırlı aileden kıldı. ‘‘Ey Peygamber
ailesi! Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister’‘
(Ahzab, 33) ayet-i kerimesinden kastedilen anlam da budur.''
*Hadisi Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Yahya b.
Abdilhamıd el-Hımmanı ile Abaye b. Rib'ı vardır ki her ikisi de zayıf
ravilerdir.
13823. Abdullah b. Ömer
anlatıyor: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) avlusunda
oturmaktaydık. Derken bir kadın geldi. Oradakiler:
"Bu, Resulullah'ın
kızıdır" dediler. Bu sırada içlerinden biri: "Haşim oğulları arasında
Muhammed'in durumu, çöplük ortasındaki reyhana benzer" dedi. Bu sözü duyan
bir kadın, koşarak sözü Resulullah'a ulaştırdı. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de -öfkeli olduğu yüzünden anlaşılıyordu- gelip topluluğa hitaben
şöyle seslendi:
"Bazılarından bana
ulaşan şu bir takım sözler de ne oluyor?! Şüphesiz Yüce Allah, gökleri yedi kat
olarak yarattı. Bu yedi katın en yükseğini seçti. Kendisi oraya yerleşip,
mahlUkatından dilediği varlıkları da göklerine yerleştirdi. (Sonra) yeri yedi
kat olarak yarattı. Bu yedi katın en yükseğini seçti. MahlUkatından dilediği
varlıkları oraya yerleştirdi. Sonra mahlUkatı yarattı. MahlUkattan da
Ademoğullarını seçti. Ademoğullarından Arapları, Araplardan Mudarlıları,
Mudarlılardan Kureyşlileri, Kureyşlilerden Haşim oğullarını, Haşim oğullarından
da beni seçti. Ben, seçkinlerin seçkiniyim. Her kim Arapları severse, bana olan
sevgisinden dolayı onları sevmiştir. Her kim onlardan nefret ederse, bana olan
nefretinden dolayı onlardan nefret etmiştir. "
*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-kebir ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta
rivayet etmiştir. Ancak el-Mu'cemu'l-evsat'ta şu ifadeyle vermiştir: "Kim
Arapları severse bana olan sevgisinden dolayı onları sevmiştir; kim de
Araplardan nefret ederse bana olan nefretinden dolayı nefret etmiştir.''
Senedinde Hammad b.
Vakıd vardır ki zayıf bir ravidir; ancak hadisine itibar edilir. Diğer
ravileri, güvenilir görülmüştür.
13824. Abdulmuttalib b.
Rebia b. el-Haris b. Abdilmuttalib anlatıyor: Ensar'dan birtakım kimseler Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip şöyle dediler: "Biz senin
kavminden bazı sözler işitiyoruz. Hatta birisi: ‘‘Muhammed'in durumu çöplükte
biten hurma ağacı gibidir!’‘ bile diyor." Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar, ben kimim?'' diye sordu,
"Sen Allah'ın Resulüsün!'' dediler. Dedi ki: ''Ben, Abdulmuttalib'in oğlu
Abdullah'ın oğluyum!'' -Ravi ekledi: "Daha önce O'nun bu şekilde nesebini
söylediğini işitmemiştik.'' - "Şu bir gerçektir ki; Yüce Allah mahlukatını
yaratıp onları iki fırkaya ayırmış; beni de o iki fırkanın hayırlısında
kılmıştır. Sonra onları kabilelere ayırıp beni en hayırlı kabilede kılmıştır.
Sonra onları evlere ayırmış, beni en hayırlı evde kılmıştır. İşte ben, hane
itibariyle en hayırlısı, kişilik bakımından da en iyisiyim.''
*Ben derim ki: TirmizI, bu ravinin konuyla ilgili başka bir
hadisini rivayet etmiştir. Bu hadisi Ahmed rivayet etmiştir. Ravileri Sahih
ravileridir.
13825. Abdullah b.
ez-Zübeyr, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu
bildiriyor: "Benim ve Ehl-i beyt'imin misali, mezbelede biten hurma ağacı
gibidir.''
*Hadisi Taberani rivayet etmiştir. Hadis münkerdir. Öyle görünüyor
ki bu, -eğer ondan geldiği doğru ise- Zübeyr'in sözüdür. Senedinde belli ki ibn
Lehia ile tanımadığım bir ravi vardır.
13826. İbnü'z-Zübeyr
bildiriyor: Kureyş dedi ki: "Muhammed'in durumu, bataklıkta biten hurma
ağacı gibidir."
*Hadisi hasen bir isnadla Bezzar rivayet etmiştir. Bu bir
varsayımdır.
13827. İbn Abbas
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halası Safiyye'nin oğlu
vefat etmişti. Safiyye buna üzülüp ağladı.. Bağırıp çağırdı. O sırada
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yanına geldi ve:
"Halacığım, seni
ağlatan nedir?" diye sordu. O da: "Oğlum vefat etti" deyince;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Halacığıml Kimin İslam yolunda
çocuğu vefat eder de o kimse buna sabrederse, Allah ona cennette bir ev inşa
eder" buyurdu. Safiyye bu söz üzerine sustu.
Safiyye daha sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanından çıktı.
Yolda Ömer b. el-Hattab
ile karşılaştı. Ömer dedi ki: "Ey Safiyye! Senin bağırmanı işittim. Şunu
bilesin ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e olan yakınlığın Allah'a
karşı sana hiç bir fayda vermez!" Bu söz üzerine Safiyye de ağlamaya devam
etti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun hala ağladığını işitince
-ki onu sever ve sayardı-: "Ey halacığıml Ben sana o sözleri söylediğim
halde sen hala ağlıyor musun? i" dedi. O da:
"Beni ağlatan o
mesele değil ya Resulallah! Yolda bana Ömer b. elHattab rastladı ve
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e olan yakınlığın Allah'a karşı
sana hiç bir fayda vermez!" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bunun üzerine öfkelendi ve: "Ey Bilal! Ezan okul" buyurdu.
Bilal da ezan okuyarak insanları çağırdı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) minbere çıktı, Allah'a hamdü sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
"Birtakım kimselere
ne oluyor ki benim yakınlığımın fayda vermeyeceğini iddia ediyorlar?! Kıyamet
günü benim sebebim ve nesebim dışındaki her türlü sebep ve neseb kopuktur.
Çünkü benim sebebim ve nesebim, dünyada da, ahirette de birbirine bağlıdır."
Ömer ekledi: "O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu sözünü
duyunca (daha sonraları) Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm ile evlendim. -istedim ki
ondan sebebim ve nesebim olsun."
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanından çıktım. Yolda Kureyş'ten bir gruba
rastladım. Birbirlerine karşı böbürleniyor, Cahiliye'deki durumlarından
bahsediyorlardı. Ben: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bizden
değil mi?" dedim, onlar ise: "Şüphesiz o, çöplükte biten bir ağaçtır!"
dediler. Ben de Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e uğrayıp bunu
haber verdim. O da hemen: "Ey Bilal! Ezan okul" buyurdu. Bilal da
ezan okuyarak insanları çağırdı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
minbere çıkıp Allah'a hamdü sena ettikten sonra: "Ey insanlar, ben
kimim?" diye sordu, "Sen Allah'ın Resulüsün!" dediler.
"Benim nesebimi söyleyin!" dedi. "Sen Abdulmuttalib'in oğlu
Abdullah'ın oğlu Muhammed'sin!" dediler. Dedi ki: "Evet, ben
Abdullah'ın oğlu Muhammed'im! Ben Allah'ın ResUlü'yüm. Bazı kimselere ne oluyor
ki benim aslımı kötülüyorlar? Allah'a and olsun ki ben, asıl itibariyle onların
en üstünü, konum itibariyle de en hayırlısıyım."
Ravi dedi ki: Ensar
bunları duyunca birbirlerine "Davranın ve silaha sarılın! Zira Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızdırıldı!" dediler. Ensar kalkıp silaha
sarıldı ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldiler.
Etrafındaki insanları öylece çembere aldılar. Onları arazideki gibi
kıstırdılar, mescidlerin kapıları ve yollar tutuldu. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda durup şöyle dediler: "Bize
emredeceğin herkesin soyunu helak etmeye hazırız!" Bu durumu gören Kureyş
topluluğu kalkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den özür dilediler ve
kendilerini temize çıkardılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
şöyle buyurdu: "İnsanlar dış giysi (gibi), Ensar ise iç giysi
(gibi)dir." Bunu dedikten sonra onları övdü ve onların hakkında iyi şeyler
söyledi.
*Hadisi Bezzar rivayet etmiştir. Senedinde ismail b. Yahya b.
Seleme b. Küheyl vardır ki metruk bir ravidir.
13828. Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah mahlUkatı yarattığında
Cibril'i gönderip insanları iki kısma ayırdı. Arapları da bir kısma ayırdı;
Acemleri de bir kısma ayırdı. Allah'ın seçkinleri Arapların içindeydi. Sonra
Arapları iki kısma ayırdı. Yemen'i bir kısım olarak ayırdı, Mudar'ı bir kısım
olarak ayırdı, Kureyş'i de bir kısım olarak ayırdı. Allah'ın seçkinleri
Kureyş'in içindeydi. Sonra da beni arasından çıktığım insanların en hayırlısı
olarak çıkardı" buyurduğunu bildirdi.
*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.
Senedinde tanımadığım bir ravi vardır.
13829. Hz. Aişe, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den, o da Cibril aleyhisselam'dan naklediyor:
"Yeryüzünü doğusuyla batısıyla dolaştım. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den daha üstününü bulamadım. Beni Haşim'in evinden daha üstün bir ev de
bulamadım."
*Taberani bunu el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.
Senedinde Musa b. Ubeyde er-Rebezı vardır ki zayıf bir ravidir.
13830. Hureym b. Evs b.
Harise b. Lam anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında
iken Abbas b. Abdilmuttalib: "Ya Resulallah! Seni övmek istiyorum"
dedi. O da şöyle buyurdu: "Söyle! Allah senin ağzına dağıtmasın."
Bunun üzerine Abbas, şu şiiri okumaya başladı:
"Daha önce
gölgelerde ve üstü yapraklarla örtülü istirahat mahallinde (Cennette) idin.
Sonra dünyaya indin. Sen
henüz bir beşer, kan pıhtısı veya bir et parçası değilken,
Bilakis nutfe iken atan
Nuh 'un sulbünden gemiye bindin. Gemidekiler boğulma ile yüzyüze idi.
Sen, dededen babaya
intikal edip geldin. Kuşaktan kuşağa geçip teşrı! ettin.
Nihayet her şeyi gözeten
senin evini Handef-i Alya 'dan kuşattı. O evin altında seni övenler vardı.
Sen doğunca yeryüzü
aydınlandı, ufuklar senin nurunla ışıklandı.
İşte biz bu aydınlık ve
nur içindeyiz. Doğruluk yollarını bununla açıp kat etmekteyiz. 11
*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde tanımadığım raviler
vardır.
13831. Meymun der ki:
Zeyd b. Erkam'a, "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in annesinin
adı neydi?" diye sordum" Amine binti Vehb" dedi.
*Taberani rivayet etmiştir. Bu konu, isnada gerek olmayan
konulardandır.
13832. Ebü Umame el-Bahili
diyor ki: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu
işittim: "Maad b. Adnan'ın çocukları kırk kişiye ulaşınca Musa b. İmran'ın
askerine saldırıp onları yağmaladılar. Bunun üzerine Hz. Musa: "Ya Rabbi!
Şu Maad'ın çocukları askerime baskın yaptı!" diyerek onlara beddua etti.
Yüce Allah da ona şöyle vahyetti: "Ey Musa b. İmran! Onlara beddua etme!
Zira ümmf, uyarıcı ve müjdeleyid peygamber onların neslinden gelecektir. Rahmet
edilmiş ümmet olan Muhammed ümmeti, onların neslinden gelecektir. Ki onlar,
Allah'ın verdiği az bir rızka razı olurlar, Allah da onların az bir ameline
razı olur. Allah onları La ilahe illallah sözüyle cennete dahil eder. Onların
peygamberi Abulmuttalib'in oğlu Abdullah'ın oğlu Muhammed'dir. O, görünüşünde tevazu
sahibidir, sükutunda ise akıllılık toplanmıştır. Hikmetle konuşur, hilim
(yumuşaklık) ile muamele eder. Ben onu ümmetinin en hayırlı nesli olan Kureyş
arasından çıkardım. Sonra onu Kureyş'in özü Haşim'den çıkarmışımdır. Onlar,
hayırlı kimselerdir. Hayırdan gelip hayıra giderler. O ve ümmeti hayıra
giderler. "
*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Cisr b. Ferkad vardır
ki zayıf bir ravidir.
13833. Ebu Said el-Hudri
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yalan
yok, ben peygamberim! Ben, Abdulmuttalib'in oğluyum. Ben, Arabın hasıyım.
Kureyş içinde doğdum ve Sa'd b. Bekir oğulları arasında yetiştim. Öyleyse bozuk
konuşma bana nereden gelebilir?!"
*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Mübeşşir b. Ubeyd
vardır ki metruk bir ravidir.
13834. Cefşiş el-Kindi
dedi ki: Kinde kabilesinden bir grup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in yanına gelip: "Sen bizdensin!" diyerek bir iddiada
bulundular. O ise şöyle buyurdu: "Biz annemize nisbet edilmeyiz, babamızın
nesebini de inkar etmeyiz. Biz, Nadr b. Kinane'nin çocuklarıyız. "
13835. Bir rivayette de
Cefşiş "Hz. Peygamber'e dedim ki..." diyerek öncekinin aynı manasında
ifade kullanmıştır.
*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde tanımadığım bir ravi
vardır.
13836. Siyabe b. Asım
es-Süleml, Huneyn günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben
Atikelerinl oğluyum!" dediğini bildiriyar.
*Taberani rivayet etmiştir. Ravileri Sahih ravileridir.
13837. Rukayka binti Ebi
Sayfi b. Haşim -ki bu kadın Abdulmuttalib'in akranıydı- şunu anlattı: Kureyş
peş peşe birkaç sene deriyi kurutan, kemiği incelten bir kıtlığa maruz kaldı.
Bir gün ben uyurken (veya kestirirken) bir sözcünün cılız bir sesle şöyle
seslendiğini duydum: "Ey Kureyş topluluğu! İçinizden gönderilecek peygamberin
gölgesi başınızın üstüne düştü! Bu zamanlar, onun ortaya çıkma zamanıdır.
Haydi, yağmura ve bolluğa koşun! Dikkat edin! İçinizden şerefli, asil, iri
yarı, beyaz, berrak ve nazik tenli, kirpikleri uzun, yanakları düz, burnu
ileriye doğru çıkık, övünç duyulan ve peşinden gidilen bir kimse arayın! O
kimse ile oğlu ve her batından bir kişi yıkanıp güzel koku sürünsünler, sonra
Hacer-i Esved'e ellerini sürsünler, sonra da Ebu Kubeys dağına çıksınlar! O
adam yağmur duası yapsın, topluluk da ‘‘amin’‘ desin! Dikkat edin! Bu takdirde
dilediğiniz yağmura kavuşursunuz!" Allah biliyor, ürkmüş bir halde
sabahladım. Tüylerim diken diken olmuş, aklım başımdan gitmişti. Rüyam
anlatıldı ve Mekke koyağında yayıldı. Hürmet ve Harem'e and olsun ki çok
geçmeden Ebtahi: "Bu adam, Şeybe el-Hamd'dır (Abdulmuttalib'dir)"
dedi. Kureyş'in ileri gelenleri ona gitti; Abdulmuttalib her batından yanına
bir adam aldı. Bunlar yıkandılar ve güzel koku süründüler, Hacer-i Esved'i
istilam ettiler, sonra da Ebu Kubeys dağına çıktılar. Topluluk mümkün mertebe
Abdulmuttalib'in yanına yanaşıp etrafını sardı. Dağın tepesinde dizildiler.
Abdulmuttalib'in yanında Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de vardı.
Daha o zaman henüz buluğa ermiş veya buluğu yaklaşmış bir çocuktu. Abdulmuttalib
ellerini kaldırıp şöyle dua etti: "Allahım! İhtiyacı karşıla, belayı
kaldır! İlim saribi bizzat Sen'sin; başkasının ilmine muhtaç değilsin.
Kendisine yalvarılıp yakarılan Sen'sin; cimri değilsin! Bunlar ise senin
Harem'inin avlusundaki kulların ve kölelerindir. Sana, tırnakları ve tabanIarı
kurutup çatlatan bir kuraklıktan şikayet ediyorlar. Bize, bol, bereketli ve
verimli bir yağmur ver!" Kabe'nin Rabbine and olsun ki, daha onlar oradan
ayrılmadan gökten sular boşandı; vadi dolup taştı. Kureyş'in yaşlıları ve ileri
gelenlerinden Abdullah b. Cud'an, Harb b. Umeyye ve Hişam b. Muğire'nin
Abdulmuttalib'e şöyle dediklerini işittim:
"Mübarek olsun ey
Ebu'l Batha! Batha ahalisi senin vesilenle hayat buldu!" Rukayka binti Ebi
Sayfi bu konuda şu beyitleri terennüm etmiştir: "Şeybetü'I-Hamd'ın yüzü
suyu hürmetine Allah yurdumuza su verdi. Hayatı kaybetmiştik. Yağmur bizden
kaçıp gitmişti.
Gökten akar gibi şakır
şakır yağmur yağdı. Hayvanlar ve ağaçlar onunla hayat buldu.
Uğurlu kimsenin yüzü
suyu hürmetine Allah gökten sel akıttı. Mudar'ın müjdelediği kimselerin en
hayırlısı, İşi mübarek, adına yağmur istenilen, insanlar içinde eşi ve benzeri
olmayan....''
*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde tanımadığım raviler
vardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Doğumu, Süt Emmesi ve Mübarek Göğsünün
Yarılması