MECMAU ZEVAİD |
NÜBÜVVET ALAMETLERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Doğumu, Süt Emmesi ve Mübarek Göğsünün Yarılması
13838. İbn Abbas dedi
ki: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Pazartesi günü doğdu ...
"
*ilim kitabının Tarih konusunda bu hadis geçmişti. *Hadisi
Ahmed ve Taberani rivayet etmişlerdir.
13839. Osman b. Ebi'ı-As
dedi ki: Annem bana şunu anlattı:
"Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i doğurduğu zaman Amine'ye tanık oldum. Doğum sancısı tuttuğu
zaman yıldızlar öyle sarkmıştı ki, neredeyse üzerime düşecekler, diyordum. Onu
doğurduğu zaman da bir nur çıkıp içinde bulunduğumuz odayı ve evi öyle
aydınlattı ki, o nurdan başka bir şey göremez oldum."
*Taberani rivayet etmiştir. Senedinde Abdülazız b. imran
vardır ki metruk bir ravidir.
13840. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Sa'd oğullarma mensup süt annesi Halime binti'I-Haris
anlatıyor: Sa'd b. Bekir oğullarından bazı kadınlarla birlikte emzirecek çocuk
aramak için ak merkebimin üzerinde Mekke'ye doğru yola çıktım. Kıtlık
senesindeydik, hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Yanımda kocam Haris b. Abdiluzza da
vardı. Yanımızda bir de yaşlı deve vardı. Allah'a yemin olsun ki deveden bir
damla süt bile gelmiyordu. Beraberimde bir çocuk vardı, Allah'a yemin olsun ki
geceleyin uyumuyordu, elinde onu susturabileceğim bir şey de bulamıyordum,
devemizde süt te yoktu ki ona içirelim. Yağmur ümidinden başka ümidimiz
kalmamıştı. Mekke'ye gelince Resulullah herkese takdim edildi; fakat kimse onu
almadı. Biz ise: "O yetim bir çocuktur. Sütannesi ona ikram eder, babası
da ona iyi davranır" dedik; ama yine de: "Onun annesi bize ne
yapabilir ki?" diye söylendik. Benim bütün arkadaşlarım emzirmek için
birer çocuk aldı. Birini almadan dönmek benim de hoşuma gitmedi. Kocama şöyle
dedim: "Allah'a yemin olsun ki dönüp onu alacağım." çocuğu aldım ve
kervana getirdim. Kocam: "Onu aldın mı?" dedi. Ben de: "Allah'a
yemin olsun ki başkasını bulamadığımdan dolayı onu aldım" dedim. O da:
"Doğru yaptın, belki Allah onda hayır yaratır" dedi. Allah'a yemin
olsun ki daha onu kucağıma alır almaz memelerim sütle doldu. Onu ve kardeşini
(kendi çocuğumu) emzirdim. Babası (kocam) kalktı ve devenin yanına gitti. Bir
de ne görsün, devenin sütü bollaşmış. Onu sağdı ve bana içirdi. O gece güzelce
ve tok olarak uyuduk. Kocam o zaman dedi ki: "Ey Halime biliyor musun;
Vallahi biz mübarek bir nimete rastladık. çocuğumuz sütten doyup uyudu."
Halime anlatmaya devam
ediyor: Tekrar ülkemize dönmek için yola çıktık. Allah'a yemin olsun ki
merkebimiz döndüğümüzden daha hızlı bir şekilde yürüdü. Öyle ki; kadınlar:
"Bizi bekle, bu merkep, üzerinde geldiğin merkep değil midir?" dediler.
Ben: "Evet!" dedim. Nihayet Sa'd b. Bekir oğullarının yerleşim
yerindeki evlerimize vardık. Allah'ın en çorak toprağına gelmiştik. Halime'nin
canını elinde tutan zata yemin olsun ki, çobanlarımız sabahları koyunları
salıyordu, Beni Sa'd'ın koyunları akşam aç dönüyor, benim koyunlarım ise tok ve
memeleri dolu olarak dönüyordu. Biz de onları sağıyor, sütlerini içiyorduk.
Köylüler ise çobanlarına şöyle diyordu: "Yazık size! Siz de koyunlarınızı
Halime'nin koyunlarının yanına götürüp otlatsanız ve onlarla birlikte serbest
bıraksanız ya!" Öyle yaptıkları halde koyunlar tekrar aç gidip aç
geldiler. Hallerinde hiç bir değişiklik olmadı. Benim koyunlarım ise eskisi
gibi aç gidip tok geliyordu.
Halime anlatmaya devam
ediyor: "O (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hiç bir çocuğun büyümediği
şekilde büyüyordu. Onun bir günlük büyümesi, başkasının bir aylık büyümesine;
onun bir aylık büyümesi başkasının bir senelik büyümesine bedeldi. Altı ayına
ulaşınca iyice gürbüzleşti."
Halime anlatmaya devam
ediyor: Annesine gidip: Mekke'nin veba veya hastalıklarının ona bulaşmasından
korkuyoruz. Onu yanımıza bırak. Sen şifa bulunca onu tekrar sana
getiririz" dedik. Biz onda gördüğümüz bereketten dolayı öyle ısrar ettik
ki sonunda annesi izin verdi, Muhammed'i tekrar alıp döndük. İki ay daha
yanımızda kaldı.
O ve sütkardeşleri evin
arkasında kuzularla oynadıkları sırada bir kardeşi hızlıca gelip şöyle dedi:
"Yetişin! Kureyş'li kardeşimizin yanına iki adam geldi. Onu alıp
yatırdılar, sonra da karnını yardılar." Bunun üzerine ben ve babası hemen
çıktık ve onun yanına geldik. O ayakta duruyordu, rengi atmıştı. Ben ve babası
onu alıp bağrımıza bastık ve:
"Ey çocuğum, ne
oldu sana?" diye sorduk. O şöyle anlattı: "Üzerlerinde beyaz elbise
olan iki adam geldi, beni yere yatırıp karnımı yardılar. Vallahi bana ne
yaptıklarını bilmiyorum." Babası: "Allah'a yemin olsun ki kesinlikle
çocuğuma bir şeyoldu. Onu ailesinin yanına götür! Korktuğumuz başımıza gelmeden
onu götürüp iade edelim!" dedi. Bunun üzerine onu alıp annesinin yanına
getirdik. Annesi bizi görünce:
"Onu sizden
istemeden niçin bana getirdiniz? Sizler yanınızda kalmasına çok ısrar
etmiştiniz" dedi. Biz: "Bir şey yok. Vallahi ona baktık ve üzerimize
düşeni yaptık. Sonra onun hakkında endişe verici şeyler oldu. Biz de: ‘‘O, ailesinin
yanında dursun!’‘ dedik." Annesi:
"Hayır, size bir
şeyler oldu. Onu bana anlatın" dedi. Olanları anlatıncaya kadar bizi
bırakmadı. Annesi şunları anlattı: "Onun adına endişe mi ettiniz?! Hayır,
asla endişe etmeyin. Çünkü benim oğlumun ayrı bir şanı vardır. Size onun
durumunu anlatayım mı: Ona gebe kaldığımda Allah'a yemin olsun ki ondan daha
hafif bir şey taşımamıştım. Ondan daha büyük bir bereket de görmedim. Sonra ben
onu doğurduğum sırada ta Busra'daki develerin boyunlarını aydınlatan bir nur çıkmıştı.
Allah'a yemin olsun ki o, diğer çocukların doğduğu gibi doğmadı. Elleri üzerine
yere düşmüş, başını göğe kaldırarak doğmuştu. Onu bana bırakın ve işinize
bakın!"
*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiştir. Taberani de yakın bir
metinle rivayet etmiştir.
Halime'nin Ebu Züeyb'in
kızı olduğunu söylemiştir. Her ikisinin ravileri de güvenilir ravilerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: