MECMAU ZEVAİD |
TEFSİR |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Tevbe Suresi 3 - 34-35
- 41 - 49 - 72 - 74 - 75-77 - 79
**************************
Yüce Allah'ın "Bu
Hacc-ı Ekber (En Büyük Hac) Gününde Allah ve Resulü Tarafından Insanlara
Yapılmış Bir Duyurudur" Ayeti [Tevbe, 3]
**************************
11036. Semure'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hacc-ı
ekber günü, Ebu Bekir'in insanlara hac yaptırdığı gündür" buyurmuştur.
*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup ravileri, Sahıh'in
ravileridir. Yalnız Muaz b.
Hişam rivayetinde
"Ben bunu babamın yazıları arasında buldum" demiştir.
11037. Semure b.
Cundub'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
(Mekke'nin) Fetih günü "Bu, hacc-ı ekber günüdür" buyurmuş ve
eklemiş: "Zira Müslümanların hadarı ile Müşriklerin hadarı müteakip üç gün
süresince birlikte gerçekleşmiştir. Hıristiyanlarla Yahudiler takip eden üç gün
boyunca bir arada olmuşlardır. Müslümanların, Müşriklerin, Hıristiyanların ve
Yahudilerin hadarı bu yıl müteakip altı günde birlikte yaşanmıştır ki göklerin
ve yerin yaratıldığı günden bu yıla kadar hacd'a böyle bir birliktelik
yaşanmadığı gibi kıyamet kopuncaya dek de yaşanmayacaktır. "
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir kabul
edilmişlerdir. Fakat metin, münkerdir.
11038. Abdullah b. Amr
anlatıyor: Araplar bir yil bir ayı, diğer yıl iki ayı helal kabul ederler ve bu
sürette ancak 26 yılda bir kere hac ayına rastladardı. İşte Yüce Allah'ın
Kitab'ında zikrettiği nesie / geciktirmeden maksat budur. Ebü Bekir'in
insanlara hac ettirdiği yıl ise (farklılıklarına rağmen tümünün ortak) hac
ayına denk geldi. Bu yüzden Allah onu hacc-ı ekber (en büyük hac) olarak
nitelendirdi. Sonra gelen yıl Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haccetti
ve halk hilali gözetleyip takip etmeye başladı. Allah Resülü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de: "Bundan böyle zaman Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı
günkü haline dönmüştür" buyurdu.
*Bunu Taberanı. el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup
ravileri, güvenilir kimselerdir.
11039. Hz. Ali der ki:
Beraat (Tevbe) süresinden (ilk) on ayet inince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Ebu Bekir'i çağırdı ve Mekke halkına onları okuması için onunla
beraber gönderdi. Sonra beni çağırarak şu emri verdi: "Ebu Bekir'e yetiş.
Ona yetiştiğin yerde kendisinden mektubu al ve Mekke halkına sen oku. "
Hemen yola çıkıp Ebü
Bekir'e yetiştim. Kendisinden mektubu aldım.
Ebü Bekir, Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geri dönerek "Ya
Resulallah! Hakkımda bir şey mi indi?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) da: "Hayır. Ama Cebrail bana gelerek ‘‘Bu görevi senin
adına ancak sen ya da senden olan bir zat yerine getirir’‘ dedi" buyurdu.
*Bunu Abdullah b. Ahmed rivayet etmiş olup ravilerinden
Muhammed b. Cabir es-Suhaymi zayıf olmakla beraber güvenilir de görülmüştür.
**************************
Yüce Allah'ın
"Altın ve Gümüşü Biriktirip de Onları Allah Yolunda Harcamayanlar Yok mu,
Onlara Can Yakıcı Bir Azabı Müjdele. Bu Paralar Cehennem Ateşinde Kızdırılıp
Onlarla Alınları, Böğürleri ve Sırtları Dağlanacağı Gün (Onlara Denir ki)"
Ayeti [Tevbe, 34,35]
**************************
11040. Abdullah (b.
Mes'ud) bu konuda şunları söylemiştir: "Servet biriktiren kişi, dağlamrken
ne dirhem dirheme, ne de dinar dinara dokunur. Aksine kişinin bedeni
genişletilerek her dinar ve dirhem ayrı ayrı onun vücudu üzerıne
yerleştirilir."
*Bunu Taberani. rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in
ravileridir.
11041. Abdullah b. Abbas
anlatıyor: "Altın ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda
harcamayanlar yok mu, onlara can yakıcı bir azabı müjdele" ayeti nazil
olunca, bu hüküm Müslümanlara ağır geldi ve "Artık bizden hiç kimse kendisinden
sonra çocuğuna mal bırakamaz" dediler. İbn Abbas: "Ben sizi bundan
kurtarırım, haydin bakalım" dedi. Önce Ömer kalkıp yola düştü. Onu Sevban
takip etti. Hep birlikte Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
vararak "Ey Allah'ın Nebisi! Bu ayetin hükmü ashabına ağır geldi"
dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Biz zekatı ancak
sizin (ihtiyaçlarınız dışında) geride kalan mallarınız üzerine farz kıldık.
Yine (Allah) mallarınızı miras paylarına ayırdı ki sizden sonra geridekilere
kalsın," Ömer bunu duyunca: "Allahu ekber" dedi. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Fakat sana kişinin asıl biriktirip
azık yapacağı serveti söyleyeyim mi? Saliha kadın; zira yüzüne baksa neşe duyar;
bir şey söylese, yerine getirir; gurbete çıksa, geride namusunu korur"
buyurdu.
*Bunu Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravilerinden Osman b.
Umeyr zayıftır.
**************************
Yüce Allah'ın "(Ey
Müminler) Istar Hafif Techizatla, Ister Ağırlıklı Olarak Savaşa Çıkın"
Ayeti [Tevbe, 41]
**************************
11042. Ebu Raşid
el-Hubram der ki: Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) süvarisi
Mikdad'ı Humus'da sarraflara ait sandıklardan bir sandık üzerinde otururken
gördüm. İri oluşundan sandık üzerine sığmamıştı. Savaşmak istiyordu. Kendisine:
"Allah seni (yaşından dolayı) mazur saydı" deyince; "Bize buus
(askeri birlikler) suresi; "Ey müminler! Ister hafif techizatla, ister
ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızia, canlarınızia Allah yolunda cihad
edin. Eğer bilirseniz böylesi sizin için daha hayırlıdır" ayeti nazil
oldu" karşılığını verdi.
*Bunu Taberanı, rivayet etmiş olup ravilerinden Bakıyye b.
el-Velid, zayıf yönü bulunmakla birlikte güvenilir kabul edilmiştir. Diğer
ravileri ise güvenilir kimselerdir.
**************************
Yüce Allah'ın
"Onlardan ‘‘Bana izin Ver, Beni Fitneye (Isyana) Sevk Etme’‘ Diyen de
Vardır" Ayeti [Tevbe, 49]
**************************
11043. İbn Abbas
anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk seferine çıkmak
isteyince Ced b. Kays'a: "Ey Ced b. Kays! Bizanslılarla savaşmaya ne
dersin?" diye sordu. O da: "Ya Resulallah! Ben kadınlara düşkün bir
kişiyim. Bizans kadınlarım görür görmez, baştan çıkarım. Bu yüzden benim sefere
katılmayıp geride kalmama izin verir misin? Benim baştan çıkmama sebep olma
(beni fitneye sevk etme)" dedi. Bunun üzerine Allah "Onlardan ‘‘Bana
izin ver, beni fitneye (isyana) sevk etme’‘ diyen de vardır. Bilesiniz ki onlar
(böyle diyerek) fitnenin ta içine düştüler. Şüphesiz ki cehennem, kafirleri
elbette kuşatacaktır" ayetini indirdi.
*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu'l-kebır ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta
rivayet etmiş olup ravilerinden el-Himmanı zayıftır.
11044. İbn Abbas'ın
naklettiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Savaşın ve
Bizans kızlarına sahip olun" buyurdu. Bu söz üzerine münafıklardan bir
takım kimselerin: "O sizleri kadınlarla ayartmaya çalışıyor" demeleri
üzerine Yüce Allah "Onlardan ‘‘Bana izin ver, beni fitneye (isyana) sevk
etme’‘ diyen de vardır. Bilesiniz ki onlar (böyle diyerek) fitnenin ta içine
düştüler. Şüphesiz ki cehennem, kafirleri elbette kuşatacaktır" [Tevbe,
49] ayetini indirdi.
*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravilerinden Ebu Şeybe
ibrahim b. Osman zayıftır.
**************************
Yüce Allah'ın " ...
Cennetler ve Adn Cennetlerinde Çok Güzel Köşkler Vaad Etti" Ayeti [Tevbe,
72]
**************************
11045. Hasan(-ı Basri)
anlatıyor: Ben, İmran b. Husayn ve Ebu Hureyre ile karşılaştım. Kendilerine
"Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, ebedi olarak kalacakları,
içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler
vaadetti" ayetinin tefsirini sordum. Şu karşılığı verdiler:
Tam da uzmanına düştün.
Biz bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) . sorduğumuzda o bize şöyle
buyurmuştu: "Bu, inciden bir köşktür. O köşkte yeşil zümrütten bin yurt
vardır. O yurtların her bir hanesinde yetmiş divan, her bir divanda her renkten
yetmiş döşek, her döşekte bir huri vardır. Ayrıca her bir hanede bir sofra, her
sofrada yetmiş tür yiyecek bulunur. Yine her bir hanede yetmişer erkek ve bayan
hizmetçi vardır. (Bunu kazanan) kişiye, aynı sabah ta bunların hepsiyle
birlikte olabilecek güç verilir."
*Bunu Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberanı rivayet etmiş
olup ravilerinden Cisr b. Ferkad zayıf olmakla beraber Said b. Amir kendisini
güvenilir olarak değerlendirmiştir. Taberanl'nin diğer ravileri ise güvenilir
kimselerdir.
**************************
Yüce Allah'ın
"Başaramadıkları Bir Işe Kalkıştılar" Ayeti [Tevbe, 74]
**************************
11046. İbn Abbas, Yüce
Allah'ın "Başaramadıkları bir işe kalkıştılar"[Tevbe, 74] ayeti ile
ilgili olarak Esved isminde bir kişinin Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) öldürmeye kalkıştığını belirtmiştir.
*Bunu Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup
ravilerinden Ata b. esSilib ahir ömründe ihtilat'a düşmüştür.
**************************
Yüce Allah'ın
"Onlardan Kimi de ... Allah'a Söz Vermişti"[Tevbe, 75-77] Ayeti
**************************
11047, Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Sa'lebe b. Hatıb, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
giderek: "Ya Resulallah! Allah'ın bana servetle rızık vermesi için dua
et" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona: "Yazıklar
olsun sana Sa'lebe! Şükrünü eda edeceğin az mal, sorumluluğunu taşıyamayacağın
çok maldan daha hayırlıdır, Sen Allah ResUlü gibi olmak istemez misin? Eğer ben
Yüce Allah'tan dağlan benim için altın ve gümüşe dönüştürüp akıtmasını
isteseydim, mutlaka (dağlar altın ve gümüş olup) akardı" buyurdu. Sonra
tekrar gelerek: "Ya Resulallah! Allah'ın bana servetle rızık vermesi için
dua et. Vallahi eğer Allah bana servet verirse, ben kesinlikle her hak sahibine
hakkını vereceğim" dedi, Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allahım! Sa'lebe'ye servetle rızık ver. Allahım! Sa'lebe'yi
servetle rızıklandır. Allahım! Sa'lebe'yi servetle rızıklandır" diye dua
etti.
Derken Sa'lebe bir sürü
edindi. Sürüsü ağaç kurdu gibi çoğaldı. Öyle ki Medine sokakları almaz oldu. O
da sürüsünü alıp uzaklara gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte namazı kılar, sonra sürüsünün yanına giderdi. Zamanla sürüsü daha da
çoğaldı ve Medine otlakları ona yetmez oldu, O da sürüsünü alıp daha uzaklara
götürdü. Bu defa Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Cuma
namazını kılar, sonra sürüsünün yanına giderdi. Zamanla sürüsü daha da çoğaldı
ve onları alıp çok daha uzaklara götürdü, Nihayet cumayı da, cemaati de terk
etti.
Kervanların yoluna
çıkar, "Ne var ne yok? İnsanların durumu nasıldır?" diye haber
sorardı. Bu sırada Yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onların mallarından sadaka / zekat ai; bununla onları (günahlardan)
arındırır, paklarsın"[Tevbe, 103] ayetini indirdi.
Bunun üzerine Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ensar'dan iki kişi ile Süleym
oğullarından bir kişiyi zekatları toplamakla görevlendirdi. Kendilerine zekata
konu malları ve yaşlarını yazarak halkın zekatlarını toplamaları için emir verdi.
Ensarh iki kişiye Sa'lebe'nin yanına uğrayıp malının zekatını almalarını
tembihledi. Onlar da dediği gibi yaptılar. Bu amaçla Sa'le'be'nin yanına
gittiler. Kendisine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yazısını
okudular. Sa'lebe: "Siz önce halkın zekatlarını toplayın. İşinizi
bitirince bana uğrayın "dedi. Onlar da öyle yaptılar. Bu sefer Sa'lebe
"Vallahi bu cizyeye benzemektedir" dedi. O iki kişi bunu duyunca
hemen geri dönüp doğruca Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
vardılar. Bu olay üzerine Allah şu ayeti indirdi:
"Onlardan kimi de
‘‘Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette
salihlerden olacağız’‘ diye Allah'a söz verdiler. Fakat Allah lütfundan onlara
(zenginlik) verince cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden
döndüler. Allah'a verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için
O'nunla karşılaşacakları güne kadar Allah kalplerine nifak soktu."[Tevbe,
75-77]
Yakını olan bir Ensarlı
hemen devesine atlayıp Sa'lebe'nin yanına vardı. Ona: "Yazıklar olsun sana
Sa'lebe! Helak oldun! Allah senin hakkında şöyle şöyle Kur'an indirdi"
dedi. Sa'lebe başına toprak koyup ağlayarak geldi. "Ya Resulallah, ya
Resulullah!" diyordu. Ama Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah
ruhunu kabzedene kadar onun zekatını kabul etmedi.
Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra Sa'lebe Ebu Bekir'e gelerek "Ey Ebu
Bekir! Sen benim kavmin arasındaki konumumu ve değerimi bilirsin. Zekatımı
kabul et" dedi. Fakat Ebu Bekir de onun zekatını almayı reddetti. Sonra
Ömer'e gitti, o da zekatını kabul etmedi. Sonra Osman'a gitti, o da kabul
etmedi ve Sa'lebe, Osman'ın halifeliği döneminde öldü.
*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravilerinden Ali b. Yezid
el-Elhani metruktur.
**************************
Yüce Allah'ın
"Müminlerden Gönüllü Olarak Sadaka Verenleri Çekiştirenler " Ayeti
[Tevbe, 79]
**************************
11048. Ebu Seleme ve Ebu
Hureyre'nin naklettiklerine göre bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sadaka verin; zira ben bir müfreze göndermek istiyorum"
buyurdu.
Bunun üzerine
Abdurrahman b. Avf gelerek: "Ya Resulallah! Benim dört bin (altın ya da
gümüş)üm var. Bunun iki binini Allah'a ödünç veriyorum. İki binini de çoluk
çocuğuma saklıyorum" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"Allah senin adına verdiklerini de (ailene) sakladıklarını da bereketli
kılsın" diye dua etti.
O gece Ensarlı bir adam
iki sa' kuru hurma kazandı ve: "Ya Resulallah! İki sa hurma kazandım.
Bunun bir sa' ı Rabbim için, bir sa' ı da çoluk çocuğum içindir" dedi.
Münafıklar bu kişiyi çekiştirerek "İbn Avf verdiğini ancak gösteriş olsun
diye verdi" ya da "Sanki Allah ve Resulü bunun bir sa'ına mı
muhtaç?!" dediler. Bunun üzerine Allah: "Müminterden gönüllü olarak
sadaka verenleri ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenleri çekiştirip
onlarla alayedenler var ya, asıl Allah onlarla alay etmiştir / edecektir ve
onlar için can yakıcı bir azap vardır."
*Bunu Bezzar iki ayrı tarikle rivayet etmiş olup bunlardan
biri Ebu Hureyre'den muttasıl, diğeri de Ebu Seleme'den mürsel bir isnadla
nakledilmiştir. Bu hususta Bezzar "Ömer b. Ebi Seleme hadisini Talut b.
Abbad dışında muttasıl olarak nakleden birini işitmedik" demiştir.
Senedinde ismi geçen Ömer b. Ebi Seleme'yi el-Idi, Ebu Hayseme ve ibn Hibban
güvenilir görürlerken, Şu'be ve başkaları zayıf olarak değerlendirmişlerdir. He
iki rivayetin de diğer ravileri güvenilir kimselerdir.
11049. Ebu Akil, kendi
anlattığına göre iki sa' hurma karşılığında gece boyunca sırtında ipek taşıdı.
Bunun birini yararlanmaları için ailesine götürürken, diğerini Yüce Allah'a
yaklaşmak amacıyla (sadaka olarak) vermek istedi ve Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) giderek bu niyetini ona bildirdi. Resülullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "Onu sadaka / zekat malına kat" buyurdu.
Münafıklar bu kişiyi eleştirip onunla alayederek: " Allah'a yakın olmak
için bir sa' hurmadan daha fazlasını veremez miymiş?" dediler. Bunun
üzerine Yüce Allah "Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan
ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alayeden kimselere bu
davranışlarının cezasını Allah verir; onlara can yakıcı azab
vardır"[Tevbe, 79,80] ayetini indirdi.
*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir. Sadece Halid b, Yesar', cerh, ya da tadil edeni görmedim.
11050. Münafıkların
çekiştirip alayettikleri iki sa' sahibi Sehl'in kızı Umeyre'nin bildirdiğine
göre Sehl yanına bir sa' hurma alarak kızı Umeyre ile birlikte yola çıktı ve
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına varıp hurmayı ortaya
döktü. Sonra: "Ya Resulallah! Benim sana ihtiyacım var" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne ihtiyacın var?" diye
sorunca; " Allah'a dua edip benim ve kızım için bereket dilemeni ve
kızımın başını sıvazlamam istiyorum. Zira benim bundan başka çocuğum
yoktur" dedi.
Umeyre der ki: Bunun
üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini başıma koyup
sıvazladı. Allah adına yemin ederim ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) elinin soğukluğunu adeta ciğerlerimde hissettim.
*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu'l-kebir'de
rivayet etmiş olup ravilerinden Enıse binti Adı'yi tanımıyorum. Diğer ravileri
ise güvenilir kimselerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Tevbe Suresi 84 -
105 - 101 - 108 - 112 - 114 - 128-129