MECMAU

ZEVAİD

TEFSİR

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Maide Suresi 7 - 24 - 27 - 33 - 41 - 44 - 54 - 55

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Allah'ın Size Olan Nimetini ve Hani ‘‘Duyduk, Kabul Ettik’‘ Dediğinizde Sizden Aldığı Sözü Hatırlayın" Ayeti [Maide, 7]

*****************************

 

10968. İbn Abbas, Yüce Allah'ın "Allah'ın size olan nimetini ve hani ‘‘Duyduk, kabul ettik’‘ dediğinizde sizden aldığı sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilir"[Maide, 7] ayeti hakkında şunları söylemiştir: Yani bunlar, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), peygamber olarak gönderilip kendisine Kitap indirildiğinde "Peygamber'e ve Kitab'a inandık, Tevrat'ta olanları kabul ettik" demişlerdi. İşte Allah bu ayetle kendilerine, daha evvel kabul edip sadık kalacaklarına dair söz verdikleri o sözleşmeyi hatırlatmıştır.

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiştir. Fakat Ali b. Ebi Talha, ibn Abbas'dan hadis işitmemiştir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Sen ve Rabbin Gidin Savaşın" Ayeti [Maide, 24]

*****************************

 

10969. Utbe b. Abd es-Sülemi'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına: "Kalkın savaşın!" buyurdu. Onlar da: "Tabii ki savaşırız ya Resulallah. Biz, İsrailoğullarının Musa'ya dediği gibi ‘‘Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturacağız’‘ demeyiz. Fakat deriz ki: Ey Muhammed! Sen ve Rabbin harekete geçin. Biz de sizinle beraber savaşınz" diye karşılık verdiler.

 

*Bunu Ahmed b. Hanbel ve Taberani rivayet etmiştir. Fakat Taberani'nin rivayetinde şu ilave geçmiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına savaşmayı emretti ve hemen içlerinden biri bir ok atıverdi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Bu ona (cenneti) hak ettirdi" buyurdu. Ashabı, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine savaşmayı emredince şöyle dediler .... Her iki rivayetin de senedi hasendir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Onlara Adem'in iki Oğlunun Gerçek Haberini Oku" Ayeti [Maide, 27]

*****************************

 

10970. Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İnsanların en şerlileri şu üç kişidir: Semud kavminin dişi devesini kesen, Adem'in kendi kardeşini öldüren oğlu ki yeryüzünde akıtılan her kanın onun üzerinde bir vebali vardır; çünkü o, öldürme adetini başlatan ilk kişidir. "

 

*Ben derim ki: Asıl nüshada üçüncü şahıs silinmişti. Fakat üçüncüsünün de Hz. Ali'nin katili olduğu anlaşılmaktadır.

Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravilerinden ibn ishak müdellistir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Allah'a ve Resulüne Karşı Savaş Açanların Cezası ..." Ayeti [Maide 33]

*****************************

 

10971. İbn Abbas, Yüce Allah'ın "Allah'a ve Resulüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar, onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır" ayeti ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

Kitab ehlinden bir topluluk ile Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arasında anlaşma ve sözleşme vardı. Fakat onlar anlaşmalarını bozdular, yeryüzünde bozgunculuk yaptılar. Allah da Peygamber'ini (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları dilerse öldürmek, dilerse asmak, dilerse ellerini ve ayaklarını çaprazlama kesmek konusunda muhayyer bıraktı. Sürgünden maksat ise yeryüzünün bir bölgesine kaçmaktır. Eğer bu durumdaki bir kimse tövbe ederek dönüp İslam'a girerse önceden işledikleri sebebiyle cezalandırılmaz.

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiştir. Ancak Ali b. Ebi Talha, ibn Abbas'dan hadis işitmemiştir.

 

 

 

10972. İbn Abbas yine der ki: Kur'an'da her nerede ni;" kelimesi geçmişse, bu ''azab"; her nereden eP" kelimesi geçmişse bu da ''rahmet" ifade eder.

 

*Bunu Taberani. rivayet etmiş olup ravilerinden Sehl b. ibrahım el-Mervezi hakkında bilgim yoktur,

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Eğer Size Şu Verilirse Hemen Alın ... " Ayeti [Maide, 41]

*****************************

 

10973. İbn Abbas, Yüce Allah'ın ''Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle ‘‘Inandık’‘ diyen kimselerden ve Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. ‘‘Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!’‘ derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır' ayeti ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır:

Bunlar, Yahudilerdirler. Onlardan bir kadın zina etmişti. Yüce Allah, zina suçuna Tevrat'ta recm cezasını takdir etmişti. Yahudiler, kadını recmetmek istemediler ve " Muhammed'e gidin. Belki onun yanında bir ruhsat vardır. Varsa, kabul edin" dediler. Bu maksatla Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gittiler ve: "Ey Ebu'l- Kasım! Bizden bir kadın zina etti. Onun hakkında ne buyurursun?" diye sordular. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tevrat'ta Allah'ın zina eden kimse hakkında verdiği hükmü nedir?" diye sordu. "Sen Tevrat'ı boş ver. Bu konuda senin görüşün nedir?" dediler. Bunun üzerine Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana içinizde Musa'ya indirilen Tevrat'ı en iyi bilenlerinizi getirin" dedi. Sonra onlara: "Sizi Firavun hanedanlığın(ın zulmün)den kurtaran, denizi yarıp selamete çıkaran ve Firavun hanedanını suda boğan (Allah) hakkı için bana söyleyin: Tevrat'ta Allah'ın zina eden hakkındaki hükmü nedir?" diye sordu. Onlar da: " Allah'ın hükmü recimdir" dediler.

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiştir. Ancak ravilerinden Ali b. Ebi Talha, ibn Abbas'tan hadis işitmemiştir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Onların Bir çoğunun ... Haram Yemede Yarıştıklarını Görürsün" Ayeti [Maide, 41]

*****************************

 

10974. Abdullah (b. Mes'üd)'a ayette geçen "...." kelimesinin manası soruldu. O da: "Rüşvet" dedi. ''(Bir davada) hüküm verirken mi?" diye soruldu. "O (dediğin şey) küfürdür" karşılığını verdi.

 

*Hadisi Taberani, Şerik kanalıyla Seri'den, o da Ebu'd-Duha'dan rivayet etmiştir ki Seri'yi tanımıyorum. Diğer ravileri ise güvenilir kimselerdir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Kim Allah'ın Indirdikleriyle Hükmetmezse, Işte Onlar Kafirlerin Ta Kendileridirler" Ayeti [Maide, 44]

*****************************

 

10975. İbn Abbas anlatıyor: Yüce Allah, "Kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse, işte onlar kafirlerin ta kendileridirler."[Maide, 44] "Kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridirler."[Maide, 45] "Kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse, işte onlar fasıkların ta kendileridirler"[Maide, 46] ayetlerini indirdi. Yüce Allah, bu ayetleri Yahudilerden iki grup hakkında indirmiştir. Cahiliye döneminde bunlardan biri diğerini mağlup etmiş ve bunun sonucunda galip tarafın (şerefli olanın) öldürdüğü her maktul için 50 vesak, mağlup (zelil) tarafın galip taraftan (şereflilerden) öldürdüğü her maktul için de 100 vesak fidye verilmesi hususunda anlaşıp aralarında barış yapmışlar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicret edip Medine'ye ayak bastığında onlar bu anlaşmalarına göre davranıyorlardı. Bu iki grup ta Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelişine (kendiliklerinden) rıza gösterdiler. Yoksa Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara üstünlük kurmak suretiyle onları kendisine itaate zorlamamıştı. Bu şekilde barış içinde yaşamlarını devam ettirirken bir gün mağlup fırka, galip fırkaya mensup bir adamı öldürdü. Galip taraf mağlup tarafa: "Bize 100 vesak gönderin" diye haber yoHadı. Mağlup taraf ise: "Bu adalet midir? İki grubun da dinleri bir, soyları bir, ülkeleri bir olduğu halde birinin diyeti diğerinin diyetinin yarısı kadar! Biz bu şartı daha önce sadece sizin bize olan zulmünüz ve bizim sizden korkumuz sebebiyle kabul etmiştik. Fakat şimdi Muhammed geldi. Artık bu fidyeyi size vermeyeceğizN deyip bu taleplerini reddettiler.

Neredeyse bu yüzden iki fırka arasında savaş çıkacaktı. Sonunda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aralarında hakem tayin etme konusunda anlaştılar. Sonra galip taraf meseleyi aralarında müzakere ederek şu karara vardılar: "Vallahi Muhammed, sizden alıp onlara verdiğinin iki katını onlardan alıp size vermez. Onlar bize verilen miktarı kabul etmişlerdi. Bu, bizim haksızlık yapmamız ve onları yenmemiz sebebiyleydi. Bu yüzden Muhammed'in yanına birini sızdırın, size onun konuyla ilgili görüşünü aktarsın. Eğer size istediğinizi verirse, onu hakem kabul edersiniz. Eğer vermezse, ondan uzak durur, hakem tayin etmezsiniz." Bunun sonucunda münafıklardan bazılarını Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına sızdırdılar ki kendilerine onun bu konudaki görüşünü öğrenip bildirsinler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince Allah onIarın kurdukları bütün planlarını ve ne yapmak istediklerini Resulüne haber verdi. Bu konuda Yüce Allah şu ayetleri indirdi: "Ey Resul! Kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla, ‘‘Inandık’‘ diyenlerden küfür uğrunda mücadele edenlerin hali seni üzmesin ... Kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse, işte onlar fasıkların ta kendileridirler."[Maide, 41-47]

 

Sonra o iki grup hakkında: "Vallahi onlar hakkında ayet nazil oldu. Yüce Allah bu ayetle, onları kastetmiştir" buyurdu.

 

*Ben derim ki: Rivayetin bir kısmını Ebu Davud da nakletmiştir.

Bu şekliyle ise Ahmed b. Hanbel ve Taberani rivayet etmiş olup ravilerinden Abdurrahman b. Ebi'z-Zinad zayıf olmakla beraber güvenilir de kabul edilmiştir. Ahmed b. Hanbel'in diğer ravileri ise güvenilir kimselerdir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın" Allah, Kendilerini Sevdiği, Onların da O'nu Sevdiği Bir Topluluk Getirir" Ayeti [Maide, 54]

*****************************

 

10976. Iyad el-Eş'ari der ki: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Işte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir" ayeti inince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Musa'yı kastederek: "İşte onlar, bu zatın kavmidir" buyurdu.

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in ravileridir.

 

 

 

10977. Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona "Allah, kendilerini sevdiği, onların da O'nu sevdiği bir topluluk / kavim getirir" ayeti sorulunca şöyle buyurdu: "Bunlar önce Yemen'den, sonra Kinde'den, sonra Sekun'dan ve sonra da Tucib'den olan şu kavimdir."

 

*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu'l-evsat'ta hasen bir isnadla rivayet etmiştir.

 

 

 

*****************************

Yüce Allah'ın "Sizin Dostunuz Ancak Allah, O'nun Peygamberi ve inananlardır" Ayeti [Maide, 55]

*****************************

 

10978. Ammar b. Yasir anlatıyor: Nafile bir namazda rükü halindeyken Ali b. Ebi Talib'in başına bir dilenci dikildi. O da yüzüğünü çıkarıp dilenciye verdi. Sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına giderek bunu ona anlattı. Bunun üzerine Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu ayet nazil oldu: "Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden müminlerdir." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayeti okuduktan sonra buyurup niyaz etti: "Ben kimin dostu isem Ali de onun dostudur. Allahım! Ona dost olanlara sen de dost ol; ona düşman olanlara sen de düşman ol. "

 

*Bunu Taberanı, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup ravileri, arasında tanımadıklarım vardır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Maide Suresi 64 - 67 - 82 - 83 - 91 - 105 - 117 Ayetler