MECMAU ZEVAİD |
MEĞAZİ VE SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Mu'te Savaşı
10215. İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mu'te'ye bir ordu
gönderdi. Başlarına Zeyd'i emir (komutan) olarak tayin etti. Şayet Zeyd şehit edilirse
yerine Cafer, o da şehit olursa yerine İbn Revaha'nın kumandan olmasını emir
buyurmuştu.
*Hadisi Ahmed uzun bir hadis arasında rivayet etmiş olup
senedinde Haccac b. Ertat bulunmaktadır ki bu ravi; müdellistir. Diğer ravileri,
Sahih'in ravileridir.
10216. Halid b. Sumeyr
anlatıyor: Abdullah b. Rabah el-Ensarı yanımıza geldi. Ensar ona fıkhı (İslam
dinini) öğretiyorlardı. Mirbed'e nazır Şerik b. el-A'ver'in evlerindeyken
yanına vardım. Bu arada insanlar onun yanında toplanmışlardı. Abdullah b. Rabah
dedi ki:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) süvarisi Ebu Katade el-Ensari bize (Mute
savaşını) anlatıp şöyle dedi:
Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutanlar ordusunu gönderip: "Başınıza Zeyd
b. Harise'yi emir (kumandan) olarak tayin ediyorum. Şayet Zeyd şehit edilirse
yerine Cafer b. Ebi Talib, o da şehit edilirse yerine Abdullah b. Revaha
el-Ensarı kumandan olsun" buyurdu. Cafer sıçrayıp kalktı ve: "Anam,
babam sana feda olsun ya Resulallah! Zeyd'i benim üzerime kumandan tayin
edeceğini sanmazdım!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sen emre göre hareket et! Hangisinin hakkında daha hayırlı olduğunu
bilemezsin!" buyurdu. Sonra mücahidler yola çıktılar. (Medine'de kalanlar)
Allah'ın dilediği kadar beklediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) minbere çıkıp oturdu ve namaz için toplanılmak üzere seslenilmesini
emir buyurdu. (İnsanlar toplanınca) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Haber geldi veya haber kesinleşti veya haber ulaştı! Gazaya çıkan
ordunuzdan size haber vereyim mi? Onlar buradan yola çıkıp gidince dÜşmanla
karşılaştılar. Zeyd isabet alıp şehit oldu! Onun için Allah'tan mağfiret
dileyin!" buyurdu. İnsanlar onun için mağfiret dilediler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sonra Cafer b. Ebi Talib sancağı aldı. Kavmin üzerine
saldırıp şehit oluncaya kadar çarpıştı. Ben onu şehit olduğuna şahadet
ediyorum. Onun için Allah'tan mağfiret dileyin! Sonra Abdullah b. Revaha
sancağı aldı ve şehit oluncaya kadar ayaklarım sabit kılmaya çalıştı! Onun için
Allah'tan mağfiret dileyin! Sonra Halid b. el-Velid sancağı aldı" buyurdu.
Halid kumandan olarak tayin edilenlerden değildi; kendi kendini kumandan tayin
etmişti. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki parmağını kaldırıp:
"Allahım! Bu
(Halid) senin kılıçlarından bir kılıçtır! Ona yardım et!" diye dua etti.
İşte o günden beri Halid, "Seyfullah (Allah'ın kılıcı)" ünvanını
aldı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Allah yolunda)
seferber Ollin! Kardeşlerinize yardım edin ve kimse geride kalmasın!"
buyurdu. Böylece insanlar şiddetli bir sıcakta yaya ve atlı (piyade ve süvari)
olarak sefere çıktılar.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri Sa!ıfh'in
ravileridir. Sadece Halid b, Sumeyr güvenilir ravidir,
10217. Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zeyd'i, Cafer'i ve
Abdullah b. Revaha'yı (biri şehit olduğu zaman diğeri kumandan olmak üzere
Mu'te savaşına) gönderip sancağı Zeyd'in eline verdi.
*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in
ravileridir.
10218. Abdullah b. Cafer
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ordu hazırlayarak
başlarına Zeyd b. Harise'yi kumandan olarak tayin edip gönderdi ve: "Şayet
Zeyd öldürülür veya şehit edilirse emiriniz Cafer'dir. O da öldürülür veya
şehit edilirse emiriniz Abdullah b. Revaha'dır" buyurdu. Düşmanla
karşılaşınca sancağı Zeyd aldı ve şehit oluncaya kadar çarpıştı. Sonra Cafer
sancağı aldı ve şehit oluncaya kadar çarpıştı. Sonra Abdullah b. Revaha sancağı
aldı ve şehit oluncaya kadar çarpıştı. Sonra Halid b. el-Velid sancağı aldı,
Yüce Allah onu muzaffer kıldı ve haberleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ulaştı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların yanına
çıkıp Allah'a hamdü sena ettikten sonra:
"Kardeşleriniz
düşmanla karşılaştı ve Zeyd sancağı alıp ölünceye veya şehit oluncaya kadar
çarpıştı. Ondan sonra Cafer b. Ebi Talib sancağı alıp ölünceye veya şehit
oluncaya kadar çarpıştı. Ondan sonra Abdullah b. Revaha sancağı alıp ölünceye
veya şehit oluncaya kadar çarpıştı. Sonra Allah'ın kılıçlarından bir kılıç olan
Halid b. el-Velid sancağı aldı ve Yüce Allah onu muzaffer kıldı" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cafer'in ailesinin yanına gitmek için
üç gün mühlet verdi. Üç gün sonra onların yanına gelip: "Bugünden sonra
kardeşim için ağlamayın! Kardeşimin iki oğlunu bana çağırın!" buyurdu.
(Abdullah b. Cafer): "(Kuş) yavrularıymışız gibi alınıp yanına
getirildik" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Berberi
çağırın!" buyurdu. Berber getirildi, başlarımızı tıraş etti. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Oğlu) Muhammed'e gelince
amcamız Ebu Talib'e benzemektedir. Abdullah ise yaratılış ve ahlak olarak bana
benzemektedir" buyurdu. Sonra elimi tutup kaldırarak: "Allahım! Sen
Cafer'in ailesinde ona halef ol ve Abdullah'a elinin kazandığını bereketli
kılI" diye dua etti ve bu duayı üç defa tekrarla dı. Sonra annemiz gelip
yetimliğimizi O'na zikrederek sevincinin gittiğini ve keder içinde kaldığını
dile getirmeye başladı. Bunun üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Dünyada ve ahirette ben onların dostu ve sahipleri olduğum halde
onlar adına fakirlikten mi korkuyorsun?" buyurdu.
*Derim ki: Bu hadisin bir bölümünü Ebu Davud ve başkası
rivayet etmiştir. Hadisi Ahmed ve Taberani rivayet etmiş olup ravileri,
Sahih'in ravileridir.
10219. Ebü'l-Yeser b.
Amr el-Ensarı demiştir ki: Ben, sancağı Abdullah b. Revaha'ya verdim, isabet
alıp (şehit olunca) sancağı Sabit b. Akram el-Ensari'ye verdim. O, Halid b.
el-Velid'e verdi. Halid: "Neden sancağı bana veriyorsun?" diye
sorunca: "Sen, savaşmayı benden daha iyi biliyorsun!" dedi.
*Hadisi Taberanı el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup
senedinde zayıf sayılan Ebu Hamza es-Su mali bulunmaktadır.
10220. Urve b. ez-Zübeyr
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicretin sekizinci yılının
Cemaziyelevvel ayında Mute'ye bir ordu gönderdi. Başlarına Zeyd b. Harise'yi
kumandan olarak tayin adip: "Şayet Zeyd şehit düşerse Cafer b. Ebi Tlilib
insanların başına geçsin! Cafer de şehit düşerse Abdullah b. Revliha insanların
başına geçsin!" diye emir buyurdu. İnsanlar savaşa çıkmak üzere
hazırlandılar; sayıları üç bin kişi idi. (Medine'den) çıkma zamam gelince insanlar
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) komutanları (kumandan olarak tayin
ettiği şahıslar) ile vedalaştı ve onlara dua etti. Abdullah b. Revaha,
yanındaki kumandan arkadaşlarıyla birlikte vedalaştıkları sırada ağladı. Ona:
"Ey İbn Revaha! Ne için ağlıyorsun?" diye sordular. Abdullah b.
Revaha: "Vallahi, ben ne dünya sevgisinden, ne de dünyaya üzüldüğümden
dolayı ağlıyorum! Fakat ben, Yüce Allah'ın Kitabından, içinde Cehennem ateşi
amlan; "(Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur.
Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir"[Meryem, 71]
ayetini okurken, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işitmişimdir.
Cehenneme uğradıktan sonra, oradan selametle nasıl geri dönebileceğimi
bilmiyorum ve bunun için ağlıyorum!" dedi. Müslümanlar: "Allah sizin
yardımcınız olsun! Sizleri her tehlikeden korusun! Sizi sağ salim geri
çevirsin!" dediler. Abdullah b. Revaha onlara şu şiiri söyledi:
Fakat ben, Rahman olan
Allah'tan, mağf;ret (dilerim) ve kanları fışkıriıp köpürten bir kılıç
darbesiyle, Yahut ciğer ve barsakları kasıp kavuran bir kargı
s"aplamasıyla şehit olma isterim ki;
Kabrime uğrayanlar:
"Allah, bu savaşçıya doğru yolu göstermiş, o da doğru yolu
bulmuştur!" desinler! Sonra ordu gitmeye hazırlandı, bu sırada Abdullah b.
Revaha vedalaşmak için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip
dedi ki: Allah, Musa'ya olduğu gibi, sana olan iyilik ve güzellikleri sabit ve
devamlı kılsın! Onlara yardım edip muzaffer kıldığı gibi sana yardım edip
muzaffer kılsm! Ben, sende hayır bulunduğunu ferasetimle anlamışımdır.
Onların görüşlerine
karşı koyduğum ferasetimle!
Sen, hiç şüphesiz,
Allahim Resalüsün!
Kim onun iyiliklerinden
ve hayrından mahrum olursa, Kader onu helak etmiş demektir!
Sonra askerler yola çıktılar.
Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlarla vedalaşmak için çıktı.
Onlarla vedalaşıp geri dönünce Abdullah b. Revaha dedi ki: Geride kalan
hurmalıkta kendisine veda ettiğim Zata, O en hayırlı uğurlayıcıya, en hayırlı
dosta selam olsun!
Sonra İslam mücahitleri
yollarına devam ederek Şam topraklarından Maan'a vardılar. Kayzer Herakliyus'un
yüz bin askerle Belka' topraklarından Meab'a gelip konakladığı Beliyy
kabilesinden Malik b. Zinane adında birinin kumandası altında Lahm, Cüzam,
Kayn, Behra Vail, Bekr ve Beliyy Hıristiyan Araplarından yüz bin kişilik bir
kuvvetin de gelip onlara katıldığını haber aldılar. Bu durumu haber alınca
İslam mücahitleri, durumu gözden geçirmek üzere Maan'da iki gece (iki gün)
kalıp: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mektup yazıp
düşmanımızın sayısını haber verelim; ya bize yardım etmek için adam gönderir ya
da bize vereceği emirlerle hareket ederiz" dediler. Abdullah b. Revaha
insanları cesaretlendirip: "Ey topluluk! Vallahi, sizin şimdi istememiş
olduğunuz şey, arzulayıp elde etmek için sefere çıktığınız şehitliktir! Biz,
insanlarla, sayıca, silahça, at ve süvarice olan çokluğumuzla savaşmıyoruz,
Allah'ın bizi şereflendirdiği şu din kuvvetiyle savaşıyoruz! Gidin ve çarpışın!
Bunda muhakkak iki iyilikten biri; ya zafer, ya da şehitlik vardır!" dedi.
Abdullah b. Revaha bulunduğu yerde (bunları) söyledi.
Muhammed b. İshak
ekledi: Abdullah b. Ebi Bekr, Zeyd b. Erkam'ın şöyle dediğini nakletmiştir:
Ben, Abdullah b. Revaha'nın terbiyesi altında bir yetimdim. Kendisi Mu'te
seferine çıktığında, beni de devesinin terkisine bindirmişti. Vallahi,
geceleyin biraz gidince, onun şu beyiti okuduğunu işittim:
Ey devem! Beni ve
yükümü, kumluktaki kuyuya vardıktan sonra dört konak daha götürsen (artık seni
başka sefere çıkarmayacağım!)
Kendisinden bunları
işitince, ağladım. Abdullah b. Revaha, bana kamçısıyla dokunarak: "Ey
yaramaz! Allah'ın bana şehitlik nasip etmesinden ve senin de hayvan üzerinde
yolculuk eşyalarının iki yanı arasında geri dönüp gitmenden sana ne zarar
olur?" dedi. Sonra insanlar yola çıktılar. Mücahitler ilerleyerek Belka
sınırlarına varıp dayandıkları zaman, Belka köylerinden Meşarif adlı köyde,
Herakliyus'un Bizans ve Hıristiyan Araplardan oluşmuş ordularıyla
karşılaştılar. Sonra müşrikler, mücahitlere doğru yaklaşmaya başladılar. İslam
mücahitleri ise, Mu'te denilen köye doğru yönelip, onun yakınında düşmanla
çarpışmak için hazırlarıdılar. Benu Uzre'den Kutbe b. Katade adlı kişiye sağ
kol kumandasını, Ensar'dan Abaye (Ubade) b. Malik'i de sol kol kumandasını
verdiler. Sonra insanlar karşı karşıya gelip çarpışmaya başladılar. Zeyd b.
Harise, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağı elinde olduğu
halde, çarpışmaya başladı. Vücudu Bizanslıların mızraklarıyla delik deşik
edilip kanları saçılıncaya kadar çarpışmaktan geri durmadı. Sonra sancağı Cafer
aldı. Sancak elinde olduğu halde savaşta zor durumda kalıncaya kadar savaştı.
Kurtuluş yolu olmadığım görünce, kendisine ait beyaz bir atın üzerinden yere
atladı ve onu boğazladı. Sonra şehit oluncaya kadar düşmanla çarpıştı. Cafer,
İslam'da, Müslümanlardan atını boğazlayan ilk kişi oldu.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup Urve'ye kadar olan
ravileri. güvenilir kimselerdir.
10221. Abbad b. Abdullah
b. ez-Zübeyr, süt babasının -ki, Benu Murra b. Avf'tan biri idi ve Mute
gazvesine katılmıştı- şöyle dediğini nakletmiştir: Allah'a yemin olsun ki,
beyaz atının üzerinden inip onu boğazladıktan sonra şehit oluncaya kadar
düşmanla savaşan Cafer'i görüyor gibiyim. Cafer şehit düşünce Abdullah b.
Revaha sancağı aldı. Abdullah b. Revaha, sancağı alınca, atının üzerinde olduğu
halde düşmana doğru ilerledi. ilerlerken de, nefsini (koku ve çekincelerine)
boyun eğdirmeye ve içindeki tereddütlerini gidermeye uğraşıyordu. Sonra şöyle
dedi:
Ey nefs! Ben seni indirmeye
(kendime boyun eğdirmeye) yemin ettim! Sen ya kendiliğinden ineceksin, ya da
zorla inersin! Sana ne oluyor ki, seni Cennetten pek hoşlanmıyor görüyorum?
İnsanlar toplanmış, ağlayarak bağırmaya başlamışlarsa! Uzun zamandır mutmain ve
huzurluydun! Sen, eski bir su kırbasında bulunan nutfeden başka nesin ki?
Abdullah b. Revaha devamla şöyle dedi: Ey nefs! Sen şimdi öldürülmesen, er geç
öleceksin ya! Bu öyle bir ölüm ateşidir ki; sen ona girmiş bulunmaktasın! İşte,
özleyip durduğun şey sana verilmiş bulunmaktadır! Eğer sen o iki kişinin
yaptıkların yaparsan, doğru bir iş yapmış olursun! Bununla (daha önce şehit
olan) iki arkadaşı Zeyd ve Cafer'i kasdediyor. Sonra atından indi. Atının
üzerinden inince amcasının oğlu, ona etli bir kemik getirip: "AL, bunu ye
de biraz güçlen! Çünkü sen, hayatında hiç karşılaşmadığın şeyle bugün
karşılaştın!" dedi. Etli kemiği amcasının oğlundan alıp ondan azıcık
ısırmıştı ki, o sırada, Müslümanların bulundukları köşede bir kargaşa koptu ve
bozulma oldu. Abdullah b. Revaha, kendi kendine: "Sen hala dünyadasın!
Dünyada yiyip içmekle uğraşıyorsun?" diyerek kendisini kınadı ve hemen
elindeki etli kemiği yere attı. Sonra kılıcını alıp ilerleyerek şehit düşünceye
kadar çarpıştı. Abdullah b. Revaha şehit düşünce Bel'adan'dan biri olan Sabit
b. Akram sancağı aldı ve: "Ey insanlar! Siz, içinizden birini kendinize
kumandan olarak seçin ve onun çevresinde toplanın!" dedi. Mücahitler:
"Biz seni kumandan seçtik!" dediler. Sabit b. Akram: "Ben bu işi
yapamam!" dedi. Bunun üzerine Müslümanlar Halid b. el-Velid'in
kumandanlığı üzerinde söz ve görüş birliğine vardı. Halid b. el-Velid, sancağı
alır almaz saldırıya geçti. Sonra çekilip insanlarla beraber geri döndü.
Müslümanların kumandanIarı isabet alıp şehit edildikleri anda (Medine'de)
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zeyd b. Harise sancağı alıp
şehit düşünceye kadar çarpıştı. Sonra Cafer sancağı alıp şehit düşünceye kadar
çarpıştı" diye anlattı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sustu. Bu arada Ensar'ın yüzleri değişti ve Abdullah b. Revaha'nın, hoşlarına
gitmeyen bazı işler yaptığını sandılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sonra Abdullah b. Revaha sancağı alıp şehit düşünceye kadar
çarpıştı" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rüyamda
onlar, cennette altın tahtlar üzerinde oturur oldukları halde bana gösterildi!
Abdullah b. Revaha'nın tahtının arkadaşlarınkinden engin ve eğri olduğunu
gÖrdüm. ‘‘Bununki neden böyle?’‘ diye sorunca ‘‘İki arkadaşı çekinmeden
çarpışmaya gittikleri halde Abdullah çarpışmaya giderken bazı tereddütler
geçirdikten sonra gitmiştir!’‘ denildi" buyurdu.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10222. İbn Şihab
(ez-Zühri) anlatıyor: Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mu'te'ye
bir ordu gönderdi. Başlarına Zeyd b. Harise'yi kumandan olarak tayin etti.
Şayet Zeyd şehit düşerse Cafer b. Ebi Talib'in, Cafer de şehit düşerse Abdullah
b. Revaha'nın kumandan olmasını emir buyurdu. Yola çıkıp Mu'te'ye kadar
gittiler; orada İbn Ebi Sebra el-Cassani ile karşılaştılar. Orada
Bizanslılardan ve Hıristiyan Araplardan oluşan bir ordu bulunuyordu. Tenuh ve
Behra kabileleri de orada konuçlanmışlardı. İbn Ebi Sebra üç gün boyunca
Müslümanlara karşı kale kapılarını kapattı. Sonra kaleden çıkıp yeşil bir ekin
üzerinde iki ordu karşılaştı ve aralarında çok şiddetli çatışma yaşandı.
Sancağı Zeyd b. Harise alıp şehit düşünceye kadar çarpıştı. Sonra sancağı Cafer
aldı ve şehit düşünceye kadar çarpıştı. Sonra sancağı Abdullah b. Revaha aldı
ve şehit düşünceye kadar savaştı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
tayin ettiği kumandanların şehit olmasından sonra Müslümanlar Halid b.
el-Velid'in kumandanlığı üzerinde görüş birliğine vardılar. Onun kumandan
seçilmesinden sonra Yüce Allah düşmanı hezimete uğratıp Müslümanları muzaffer
kıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu orduyu Cemaziyelevvel ayında
göndermişti.
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
kimselerdir.
10223. İbn'l-Müseyyib'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cennette inciden yapılmış bir çadır içinde her biri bir taht üzerinde
oturduğu halde bana gösterildi. Zeyd ve Abdullah b. Revaha'nın boyunlarını
eğdiklerini (yüzlerini çevirdiklerini) gördüm. Cafer ise düzgündü ve boyunda
eğrilme yoktu. Bunun sebebini sordum (veya bana denildi ki): "Bu ikisi
ölümle karşılaşınca tereddüt geçirdiler veya ölümden yüz çevirir gibi oldular.
Cafer ise öyle bir şey yapmadı. "
İbn Uyeyne ekledi: İşte
bundan dolayı İbn Revaha şöyle demişti: Ey nefis! Ben seni indirmeye kendime
boyun eğdirmeye yemin ettim! Sen ya kendiliğinden ineceksin, ya da zorla
inersin! Uzun zamandır mutmain ve huzurluydun! Cafer ise: "Cennetin kokusu
ne güzeldir" demişti.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde Ali b. Zeyd
bulunmaktadır ki; bu ravinin hadisi hasendir. Diğer ravileri, Sahih'in
ravileridir, ancak hadis mürseldir.
10224. Ebu'l-Yeser
el-Ensari bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturuyordum;
Ebu Amir el-Eş'ari gelip: "Beni şu şu mesele için gönderdin! Sonra ben
Mute'ye gittim! İnsanlar (savaşmak üzere) saf oluşturunca Cafer atına binip
zırlu giydi ve sancağı alıp insanların yanına geldi. Sonra: "Bunu kim
sahibine ulaştırır?" diye seslendi. İnsanlardan biri: "Ben"
deyince onu sahibine gönderdi. Sonra düşmana doğru ilerleyerek şehit düşünceye
kadar kılıcıyla çarpıştı" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bunları duyunca gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve bizimle beraber öğle
namazını kıldıktan sonra konuşmadan evine geçti. Sonra ikindi namazının kameti
getirilince evinden çıkıp geldi ve ikindi namazını bizimle kıldıktan sonra
evine geçip yine bizimle konuşmadı. Aynı şeyi akşam ve yatsı namazlarında da
yaptı. Yani bizimle konuşmadan evine girdi. Halbuki daha önce namazı
kıldırdıktan sonra yüzünü bize karşı dönüp otururdu, Sabah namazı vaktinde -her
zamanki çıktığı saatte- yanımıza çıktı. Ben ise Ebu Amir el-Eş'ari ile
(Mescid'de) oturuyorduk; aramızda oturup: " Görmüş olduğum rüyayı size
anlatayım mı? Cennete girdim; Cafer'i iki kanatlı olarak gördüm! Kanatlarının
üzerinde kan bulunuyordu. Zeyd karşısında, Abduztah b. Revaha da aralarında
bulunuyordu; sanki onlardan yüzünü çeviriyordu. Bunun sebebini size
bildireceğim. Cafer düşmana karşı ilerleyip ölümü gördüğÜ zaman yüzünü
çevirmedi, Zeyd de onun gibi tereddüt göstennedi. Abdullah b. Revaha ise (ölümÜ
görÜnce) yÜzünü çevirdi (tereddüt etti)" buyurdu.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf sayılan
Sabit b. Dinar Ebu Hamza bulunmaktadır.
10225. (Cafer'in eşi)
Esma binti Umeys anlatıyor: Cafer ve arkadaşları şehit oldukları zaman,
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma geldi. O gün kırk deri
tabaklamıştım. Ekmeklik hamurumu yoğurduktan sonra çocuklarımı yıkayarak
başlarını yağlayıp temizlemiştim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bana: "Cafer'in çocuklarını yanıma getir" buyurdu. Çocukları yanına
getirince onları sarılıp kokladı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Kendine:
"Ya Resulallah! Babam, anam sana feda olsun! Seni ağlatan nedir? Yoksa
Cafer ve arkadaşlarından sana acı bir haber mi erişti?" dedim. Resülullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet! Onlar bugÜn şehit oldular!"
buyurunca kalkıp feryat etmeye başladım, kadınlar da başıma toplandılar.
Resülullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ailesinin yanına gidip:
"Cafer ailesi için
yemek yapmayı ihmal etmeyin! Onlar için yemek yapın! Onlar kaybettikleri aile
bÜyüklerinin acısıyla uğraşıyorlar!" buyurdu.
*Derim ki: Hadisin bir bölümünü ibn Mace rivayet etmiştir.
Bunu Ahmed rivayet etmiş
olup senedinde iki kadın bulunmaktadır ki; bu iki kadını ne cerh edeni, ne de
güvenilir sayanı bulamadım.
10226. Urve'nin
bildirdiğine göre Mu'te savaşında Ensar'dan şehit olanların adları şöyledir: Haris
b. en-Nu'man b. Yesaf b. Nadle b. Abdiavf b. Ğanm ile Süraka b. Amr b. Atiyye
b. Hansa (bu savaşta şehit olmuştur).
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde zayıf olmakla
birlikte hadisi hasen sayılan ibn Lehia bulunmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Fetih Gazası
(Mekke'nin Fethi)