MECMAU ZEVAİD |
MEĞAZİ VE SİYER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Merhab
10199. Ca bir b.
Abdillah el-Ensari anlatıyor: Yahudi olan silahını kuşanıp kalelerinden
çıkarken şu şiiri terennüm edip: Hayber, benim Merhab olduğumu bilmektedir
Silahını kuşanmış, cesareti denenmiş bir kahramanım çoğu zaman (mızrakla)
saplar, bazen (kılıçla) vururum Aslanlar yanan ateş gibi kükreyip geldiği zaman
Deneyimli cengaverlel'in saldırısını engelledi Benim korumam altında olan yere
yaklaşmak ne mümkün
''Düelloya çıkacak kimse
var mı?" demeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Buna karşı kim çıkar?" buyurunca Muhammed b. Mesleme: "Ya
Resulallah! Ben çıkarım, dün benim kardeşimi öldürdüler, onun intikamını almak
için kızgın halde bekliyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kalk, onunla çarpış! Allahım! Ona karşı kendisine (Muhammed b.
Mesleme'ye) yardım et!" buyurdu. Birbirlerine yaklaşınca zamklı ağaçlardan
yaşlı bir ağaç aralarına girdi. Biri ağaçla korunmaya kalkışınca diğeri ağacın
koruyan dalını kılıçla kesmeye başladı. Ağaç ayakta duran bir adam gibi
oluncaya kadar böyle devam ettiler (kendilerini koruyan dalları kestiler) ve
böylece karşı karşıya geldiler. Sonra Merhab, Muhammed'in üzerine saldırıp
(kılıcıyla) vurdu. Muhammed onun vuruşunu (deriden yapılmış) kalkanıyla
karşılayıp kendini koruyunca Merhab'ın kılıcı kalkana saplanıp takıldı. Bunun
üzerine Muhammed b. Mesleme ona vurup öldürdü.
*Hadisi Ahmed ve Ebu Ya'la rivayet etmiş olup Ahmed'in
ravileri, güvenilir kimselerdir,
10200. Büreyde el-Eslemi
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber kalesinin yanına
gelip yerleşince sancağı Ömer b. el-Hattab'a verdi ve Müslümanlardan birçok
kişi onunla beraber kalkıp Hayber halkıyla karşı karşıya geldiler. Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yarın sancağı öyle
bir yiğide vereceğim ki, Allah ve Allah'ın Resulü onu sever, o da Allah'ı ve
O'nun Resulünü sever!" buyurdu. Ertesi gün gelince Ali'yi çağırdı, Ali'nin
gözleri iltihaplanmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'nin
gözlerine tükürüğünden sürüp sancağı kendisine verdi. İnsanlar onunla beraber
kalkıp Hayber halkıyla karşı karşıya geldiler. Bu arada Merhab, Yahudilerin
önünde şu şiiri terennüm ediyordu: Hayber, benim Merhab olduğumu bilmektedir
Silahını kuşanmış, cesareti denenmiş bir kahramanım çoğu zaman (mızrakla)
saplar, bazen (kılıçla) vururum Aslanlar yanan ateş gibi kükreyip geldiği zaman
Hz. Ali, Merhab'la karşı
karşıya gelip birbirine karşılıklı iki vuruş vurunca Ali kılıcıyla Merhab'ın
başına bir darbe indirdi; kılıç (başını yarıp) dişlerine kadar indi ve askerler
vuruşunun sesini duydu. Daha insanlar tam olarak Ali'nin etrafında toplanmadan
Hayber'in fethi gerçekleşti.
*Hadisi Ahmed ve Bezzar rivayet etmiş olup senedinde Meymun
Ebu Abdillah bulunmaktadır ki; bu raviyi ibn Hibban güvenilir saymış, bir
cemaat ise zayıf addetmiştir. Diğer ravileri, güvenilir ravilerdir.
10201. Büreyde
anlatıyor: Hayber'i kuşattığımız zaman sancağı Ebu Bekir alıp (çarpışmaya)
gitti, ama fetih kendisine müyesser kılınmadı. Ertesi gün sancağı Ömer alıp
(çarpışmaya) çıktı, fetih kendisine müyesser kılınınadı. O gün insanlar sıkıntı
ve zorluğa maruz kaldılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Yarın sancağı öyle bir yiğide vereceğim ki, Allah ve Allah'ın
Resulü onu sever, o da Allah'ı ve O'nun ResUlünü sever! Elleriyle fetih
gerçekleşmeden dönmez" buyurdu. Ertesi gün fetih gerçekleşecek diye mutlu
bir şekilde yattık. Sabaha kavuşunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah
namazını kıldıktan sonra ayağa kalkıp sancağı istedi. İnsanlar saflarında
duruyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ali'yi çağırdı-Ali'nin
gözleri iltihaplanmıştı- Ali'nin gözlerine tükürüğünden sürüp sancağı kendisine
verdi. (O gün) fetih Ali'ye müyesser kılındı.
Büreyde: "O zaman
ben de sancağın bana verilmesini umuyordum" dedi.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri, Sahih'in
ravileridir.
10202, Ebu Said el-Hudri
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağı alıp salladıktan
sonra: "Kim bunu (sancağı) alıp hakkını verebilir?" buyurunca falan
gelip: "Ben" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Çekil!" dedi.
Sonra başka bir adam geldi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona da:
"Çekil!" dedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Muhammed'in yüzünü mükerrem (şerefli) kılan Allah'a yemin olsun ki,
sancağı savaştan kaçmayan birisine vereceğim! Ey Ali! Al sancağı!"
buyurdu. Ali sancağı alıp gitti ve Allah kendisine Hayber'i ve Fedek'i
fethetmeyi müyesser kılıncaya kadar savaştı. (Hayber'in ve Fedek'in) hurmasını
ve kurutulmuş etini (ganimet olarak) getirdi.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri. güvenilir
kimselerdir.
10203. Hz. Ali
anlatıyor: Hayber'e vardık. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Hayber'e geldiği zaman Ömer'i (kendisine sancağı verip) insanlarla (orduyla)
beraber gönderdi; çok geçmeden Ömer ve arkadaşları hezimete uğradılar (geri
püskürüldüler). Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Üzerlerine öyle bir adam (yiğit) göndereceğim ki, Allah ve Allah'ın
Resulü onu sever, o da Allah'ı ve Allah'ın Resulünü sever! Yüce Allah kendisine
fethi gerçekleştirinceye kadar onlarla çarpışır" buyurdu. İnsanlar bu
müjdeye nailolmak isteyip boyunlarını uzattılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bir süre bekledikten sonra: "Ali nerede?" diye sordu.
(İnsanlar): "Gözleri ağrıyar (iltihaplanmış)" dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu bana çağırın" diye emir buyurdu.
Ben yanına gelince gözümü açıp tükürüğünden gözüme sürdükten sonra sancağı bana
verdi. Sancağı alıp Yahudilerin üzerine yürüdüm. Onların yanına vardığım zaman
Merhab aralarında durmuş şiİr okuyordu. Merhab'la karşı karşıya gelip
çarpıştık; Yüce Allah onu (benim elimle) öldürdü ve adamları kaçarak kaleye
girip arkalarından kapıyı kapattılar. Biz de kapının önüne geldik; Yüce Allah
onun açılmasını müyesser kılıncaya kadar onunla uğraştım (kapıyı açmaya
çalıştım).
*Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup senedinde Nuaym b. Hakim
bulunmaktadır ki; ibn Hibban ve başkası kendisini güvenilir saymışlar, ama bu
ravi hadiste Leyyinı'dir.
10204. Cabir b. Abdullah
bildiriyor: Hayber gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam
gönderdi; adam korkaklık gösterdi. Muhammed b. Mesleme gelip: "Ya
Resulallah! Bugün gibisini görmedim" dedi ve ağladı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Düşmanla (savaşmak için) karşılaşmayı
temenni etmeyiniz ve Allah'tan afiyet isteyiniz! Çünkü onlardan neyle imtihan
edileceğinizi (neyle karşılaşacağınızı) bilemezsiniz. Ama düşmanla
karşılaşırsanız: ‘‘Allahım! Sen bizim de Rabbimizsin, onların da Rabbisin!
Perçemlerimiz senin elindedir! Onları ancak sen öldÜrÜrsün!’‘ diye dua edin.
Sonra yere oturun. Üzerinize geldikleri zaman ayağa kalkıp tekbir getirin!"
buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yarın üzerlerine
öyle bir adam (yiğit) göndereceğim ki, Allah ve Allah'ın Resulü onu sever, o da
Allah'ı ve Allah'ın ResulÜnü sever! Geri dönÜp kaçmaz!" buyurdu. Ertesi
gün gelince gözleri çok rahatsız olan Ali'yi çağırtıp: "Yürü!"
buyurdu. Hz. Ali: "Ya Resulallah! Ayağımın bastığı yeri göremiyorum"
deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun gözlerine tükürüğünden
sürdü ve sancağı hazırlayıp kendisine verdi. Ali: "Ya Resulallah! Ne üzere
onlarla savaşayım?" diye sorunca: "La ilahe illallah (Allah'tan başka
ilah yoktur) deyip şahadet getirinceye ve benim Allah'ın elçisi olduğumu kabul
edinceye dek onlarla savaş! Bunu kabul ederlerse (şahadet getirip MÜslüman
olurlarsa) kanlarını (canlarını) ve mallarını koruma altına almış olurlar!
Ancak şahadetin hakkı olan ameller müstesna, bundan sonra (samimi olup
olmadıklarına dair) durumları Allah'a kalmıştır, ona hesap vereceklerdir"
buyurdu.
*Hadisi Taberanı el-Mı'cemu's-sağir'de rivayet etmiş olup
senedinde Halil b. Murra bulunmaktadır ki; onun hakkında Ebu Zür'a: "Salih
bir ravidir" dedi. Ama bir topluluk onu zayıf saymıştır.
Derim ki: Bu hadislerin
geri kalanı, Hz. Ali'nin menkıbelerinde gelecektir.
10205. Hz. Ali der ki:
Merhab'ı öldürdüğüm zaman kellesini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına getirdim.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde ibn Kabus
bulunmaktadır ki; bu raviyi tanımıyorum. Diğer ravileri, zayıf oldukları halde
güvenilir de sayılmışlardır.
10206. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kölesi Ebu Rafi' anlatıyor: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağını Hz. Ali'ye verip gönderdiği zaman
onunla beraber gittik. Kaleye yaklaşınca kale halkı karşısına çıktı, Ali
onlarla savaşmaya başladı. Yahudilerden bir adam ona vurup kalkanını elinden
düşürdü. Bunun üzerine Ali kalenin yanında bulunan bir kapıyı alıp kalkan
olarak kullanmaya başladı. Yüce Allah kendisine fethi müyesser kılıncaya kadar
savaşırken o kapıyı kalkan olarak elinde bulundurdu. Sonra (fetih gerçekleşip)
savaş bitince kapıyı elinden bıraktı. Ben sekizincisi olduğum yedi kişiyle
beraber o kapıyı yerinden oynatıp çevirmeye çalıştık; fakat bir türlü
çeviremedik.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde adı zikredilmeyen
bir ravi bulunmaktadır,
10207. Ümmü Seleme
-Hayber gazvesine katılmıştı- der ki: Kılıcın Merhab'ın dişlerinden (onları
parçaladığında) çıkardığı sesi işitmiştim.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup ravileri, güvenilir
ravilerdir.
Nesai, İbn Sa'd ve Darakutni
onu zayıf saymışlardıf. İbn Main ise kendisini güvenilir addetmiştir.
10208. İbn Abbas
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hayber halkıyla; kendi
canları ve çoluk çocukları dışında kalan sarı ve beyaz (altın ve gümüş) neleri
varsa vermeleri karşılığında anlaşma yaptı. Bu arada Ebu'l-Hukayk'ın iki oğlu
Rabi' ve Kim'ine getirildi, biri Safiyye binti Huyey ile evleniyordu. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Medine düğünlerinde sizden ödünç
olarak alınan kaplarınız nerede?" diye sorunca: "Bizi Medine'den
çıkarıp uzaklaştırdın; biz de onları infak ettik" dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne dediğinizi iyi düşünün benden bir şey
saklarsanız; bununla kanlarınızı ve züriyyetinizi helal saymış olurum"
buyurdu. Sonra Ensar'dan bir kişiyi çağırıp: "Falan yere git! Üzerinde bez
bulunan küçük bir hurma ağacı göreceksin; o bezi çek ve kapları oradan çıkarıp
bana getirI" diye emir buyurdu. Adam gidip kapları getirdi ve
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne koydu. Resulullah ta
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların boynunu vurdurdu ve züriyyetlerinin
(çoluk çocuklarının) getirilmesini emretti. Gelin olduğu halde Safiyye
getirildi. Bilare emir buyurdu. Bilal, Safiyye'yi Hz. Peygamber'in (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) çadırına götürdü. Bilal onu götürürken öldürülmüş halde yerde
yatan kocası ve kocasının kardeşinin yanından geçti. Bilal, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına dönünce Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem):
"Sübhanallah! Ey BihZl!
Bekar bir kızdan ne istiyorsun ki, ölü (yakınları)nın yanından geçirip onları
kendisine gösteriyorsun? Sende acıma duygusu yok mu?" buyurdu. Bilal:
"Onun içini yakmak istedim" dedi. (Ravi) der ki:
Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safiyye'nin yanına geçip geceyi onunla geçirdi.
Ebu Eyyub kılıcı yanında olduğu halde çadırın yanında oturdu ve: "Şüpheli
bir şey duyarsam veya beni şüphelendirecek bir şey olursa Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakın olurum" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Bilal'İn -kamet getirdiğinde- sesini işitince çadırından
çıktı (karanlıkta Ebu Eyyub'u farkedince): "Bu kim? (Sen kimsin?)"
diye sordu. Ebu Eyyub: "Ben, Ebu Eyyub'um" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu saatte burada ne yapıyorsun? "
diye sorunca: "Ya Resulallah! Kocasını ve kocasının kardeşini öldürdüğün
bakire bir cariyenin yanına geçince senin için endişelendim; Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakın bir yerde bulunurum" diye düşündüm (onun
için burada durdum)" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç
defa: "Allah sana merhamet etsin, ey Ebu Eyyubl" buyurdu. Bu konuda
(Safiyye hakkında) insanlar (ileri geri) çok konuşmaya başladılar. Kimisi:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cariyesidir" diyor;
kimisi de: "Hanımıdır" diyordu. Ayrılma (Medine'ye dönme) zamanı
gelince: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bakın; eğer
Safiyye'ye örtü giydirirse (hür kadınlar gibi kendisini örterse) hanımı
demektir. Yokı örtü giydirmezse cariyesi demektir" dediler. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini çadırdan çıkardığı zaman örtü giydirdi
ve deveye bineceği zaman üzerine ayağını koyup binmesi için dizini koyup:
"Bin!" dedi. Safiyye, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
saygı gösterip ayağını değil de dizini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) dizine koyarak bindi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dana
önce; kendisini cariye olarak bırakmak veya kendisini azat edip kendisiyle
evlenmek konusunda muhayyer bırakmıştı. Safiyye: "Hayır, beni azat edip
benimle evlenmeni seçiyorum" dedi. Nitekim ResuluHan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onu azat edip kendisiyle evlendi.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde hafızası zayıf
biri olan Muhammed b.
Ebı Leyla bulunmaktadır.
Diğer ravileri, güvenilir kimselerdir.
10209. Urve bildiriyor:
Yüce Allah Resulullan'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'i fethetmeyi
müyesser kılıp onlardan birçok kişiyi öldürünce Yahudi bir kadın olan ve aynı zamanda
Merhab'ın yeğeni olan Zeyneb binti'l-Haris ateşte pişirilmiş bir keçiye zehir
katarak ResuluHan'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hediye edip O'nu zehirlemek
istedi. Kendisine Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kol ve kürek
etini yemeyi çok sevdiği haber verilince oralara daha çok zehir ilave etti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Benu Seleme kabilesine mensup Bişr b.
el-Bera b. Ma'rur'la beraber yanına girince (Zeyneb) Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) eti takdim etti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
keçinin kol ve kürek kemiğini alıp etinden bir lokma aldı. Aynı zamanda Bişr de
başka bir kemik alıp etinden bir lokma aldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ağzına aldığı lokmayı yere atınca Bişr de ağzına aldığı lokmayı
ağzından çıkarıp yere attı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ellerinizi çekin! Çünkkeçinin küreği kendisiyle zehirlenmem
kastedildiğini bana haber veriyor" buyurdu. Bişr b. el-Beni: "Sana
ikram edip şerefli kılan Allah'a yemin olsun ki, ağzıma aldığım lokmada onu
hissettim. Yemeğini bulandırmaktan çekindiğimden dolayı onu ağzımdan atmadım.
Sen ağzındaki lokmayı yiyince kendi canımı senin canına üstün tutmadım. Sen
ağzındaki lokmayı tükürdüğün zaman içinde zehir olmamasını umdum. Nitekim Bişr
yerinden kalkmadan rengi morardı ve bundan dolayı çektiği acı bir müddet devam
etti. Öyle ki, hareketsiz hale geldi; ancak birileri kendisini çevirince başka
tarafa dönebiliyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bu olaydan
sonra üç sene daha yaşadı. Üç sene sonra vefat etmiş olduğu hastalığa
yakalanmıştı.
*Hadisi Taberanı mürselolarak rivayet etmiş olup senedinde
ibn Lehia bulunmaktadır ki; bu ravi, zayıf omkakla birlikte hadisi hasen
sayılmıştır.
10210. Enes anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'i fethettiği zaman Haccac b.
ilat: "Ya Resulallah! Mekke'de malım ve çoluk çocuğum var. Ben onların
yanına gitmek istiyorum. (Malımı müşriklerden alabilmek uğruna gerektiğinde)
Senin hakkında uygunsuz şeyler söylemem bana helal olur mu?" diye sordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisi hakkında istediğini
söylemesine izin verdi. Mekke'ye varınca eşinin yanına gelip: "Haydi,
yanındaki mallarımı toplayıp yanıma getiriver! Muhammed ile ashabının satılacak
ganimetlerinden bir şeyler satın almak istiyorum. Çünkü onlar, Hayber
Yahudileri tarafından yenilgiye uğratılarak kanları akıtılmış ve malları
yağmalanmıştır!" dedim. Bu acı haber, Mekke'de çabucak yayılmıştı.
Müslümanlar tasalarından mahvoldular! Müşrikler ise sevinç ve hoşnutluklarını
izhar ettiler. Hz. Abbas, bu haberi işitir işitmez, sırt üstü yıkıldı ve ayağa
kalkamaz oldu.
(Ravi) Ma'mer dedi ki:
Osman el-Cezeri'nin Miksem'den naklettiği rivayette: Abbas yere uzanıp Kusem
adlı oğlunu göğsüne alarak şöyle demeye başladı:
"Yaşa Kusem! Yaşa!
Bundan hoşlanmayanlara rağmen o, kendisine nimetler bahşedilen kabileden olan
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benzeyen kişidir!"
Enes anlatmaya devam
ediyor: Sonra Abbas, Haccac b. İlat'a bir köle gönderip: "Yazık sana! Bu
getirdiğin haber neyin nesi? Sen ne diyorsun? Allah'ın vaadi senin getirdiğin
haberden daha hayırlıdır!" diye söylemesini emretti. Haccac b. İIM,
Abbas'ın kölesine: " Ebu'l-Fadl'a benden selam söyle ve kendisine bir odasında
yalnız başına beni beklemesini söyle! Ben yanına geleceğim, haber (aslında) onu
sevindirecek bir mahiyettedir!" dedi. Kölesi geri dönüp evin kapısına
ulaşınca: "Müjde! Sevin ey Ebu'l-Fadl!" dedi. Bunun üzerine Abbas
sevincinden yerinden fırlayıp köleyi gözlerinden öptü. Köle de Haccac'ın
dediklerini kendisine haber verince Abbas onu azat etti. Sonra Haccac yanına
gelip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'i fethettiğini ve
Yahudilerin mallarını ganimet olarak aldığını haber verdi. Ganimetlerin
Allah'ın istediği şekilde taksim edildiğini ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Safiyye'yi kendine seçerek kendisini azat edip ailesinin yanına
gitmesi veya azat olup kendisiyle evlenmesi konusunda kendisini muhayyer
bıraktığını; Safiyye'nin kendisiyle evlenmeyi seçtiğini de haber verdi. Sonra:
"Fakat aslında ben burada bulunan malımı toplayıp götürmek için geldim.
Nitekim bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin istedim,
istediğim şeyi söylemem konusunda bana izin verdi. Dolayısıyla dediklerimi üç
gün gizli tuttuktan sonra dilediğini söyle" dedi. Haccac'ın eşi yanında
bulunan süs eşyasını ve diğer mallarını toplayıp kendisine verdi. Sonra malını
alıp gitti.
Üç gün geçtikten sonra
Abbas, Haccac'ın eşinin yanına gelip: "Kocan ne yaptı?" diye sorunca
falan günde gittiğini söyleyip: "Ey Ebu'l-Fadl! Allah seni rezil etmesin!
(Aziz kılsın) Sana ulaşan haber bize ağır geldi" dedi. Abbas: "Evet,
Yüce Allah beni rezil etmez! Allah'a hamdolsun ki, bizi sevindirenden başka bir
şeyolmadı. Yüce Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'i
fethetmeyi müyesser kıldı. Elde edilen ganimetler Allah'ın dilediği şekilde
taksim edildi. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safiyye binti
Huyey'i kendine eş olarak seçti. Kocandan bir şey istiyorsan eğer onun peşinden
git!" dedi. Kadın:
"Senin doğru
söylediğini zannediyorum" dedi. Abbas: "Evet, ben doğru söylüyorum!
Durum sana haber verdiğim gibidir!" dedi. Sonra oradan çıkıp Kureyşlilerin
meclislerine geldi. Kureyşliler, Abbas yanlarından geçerken: "Ey
Ebu'l-Fadl! Sana hayırdan başka bir şey isabet etmesin!" diyorlardı. Abbas
onlara: "Evet, Allah'a hamdolsun ki, bana hayırdan başka bir şey isabet
etmedi. Haccac b. İlM, Allah'ın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber'i
fethetmeyi müyesser kıldığını, elde edilen ganimetlerin Allah'ın istediği
şekilde taksim edildiğini ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Safiyye'yi kendisine eş olarak seçtiğini haber verdi. Bu arada bu haberi üç gün
gizlememi talep etti. Buraya malını ve kendisine ait olan eşyalarını almak için
geldiğini, sonra geri gideceğini de haber vermişti" dedi. Bunun üzerine
Yüce Allah, Müslümanlarda bulunan üzüntüyü giderip onu müşriklere verdi. Bu
arada Müslümanlar ve evlerine üzgün halde girenler evlerinden çıkıp Abbas'ın
yanına geldiler. Abbas onlara haberin aslını anlattı. Bu durum Müslümanları
sevindirdi ve Yüce Allah, Müslümanlarda bulunan sıkıntı, öfke ve hüznü
müşriklere aktardı.
*Hadisi Ahmed, Ebu Ya'la, Bezzar ve Taberanı rivayet etmiş
olup ravileri, Sahih'in ravileridir.
10211. Urve der ki:
Hayber (fethi) günü Kureyş kabilesinin Benu AbdimenM kolundan; Benu Esed b.
Huzeyme'den müttefikleri olan Sakif b. Amr şehit oldu. Ensar'dan; Benu
Zurayk'tan: Mes'ud b. Sa'd b. Halid de şehit oldu. Ensar'dan; Benu Amr b.
Avf'tan: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber Hayber savaşına
katılan Ebu'd-Dıyah veya Ebu Sabah da şehit oldu.
*Hadisi Taberanı rivayet etmiş olup senedinde ibn Lehia
bulunmaktadır ki; bu ravi zayıf olmakla birlikte hadisi hasen sayılmıştır.
10212. İbn Şihab'ın
bildirdiğine göre Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber Hayber
fethine katılıp şehit olanların adları şöyledir: Ensar'dan; Benu Harise'den: Mahmud
b. Mesleme. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muhammed b.
Mesleme'ye: "Kardeşinin iki şehit sevabı vardır" buyurduğunu
zikrettiler. Ensar'dan; Benu Zurayk'tan: Mes'ud b. Sa'd b. Kays (Hayber
fethinde şehit oldu).
*Hadisi Taberani rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in
ravileridir,'
10213. Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber bulunduğum her ganimet
taksiminde bana hisse ayırmıştı. Sadece Hayber fethinde elde edilen ganimetten
bana hisse ayırmadı. Çünkü Hayber'in ganimetleri Hudeybiye ahalisine has idi.
Ebu Hureyre ve Ebu Musa, Hudeybiye antlaşması ile Hayber fethi arasında
gelmişlerdi.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup senedinde Ali b. Yezid
bulunmaktadır ki; bu ravinin hafızası kötüdür. Diğer ravileri. Sahih'in
ravileridir.
10214. Ukbe b. Suveyd
el-Ensari'nin bildirdiğine göre -Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabından olan- babası der ki: Hz. Peygamber'le (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
beraber Hayber gazvesinden dönüyorduk; Uhud dağı görününce Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahu Ekber! Bu bizi seven ve bizim de
kendisini sevdiğimiz bir dağdır!" buyurdu.
*Hadisi Ahmed rivayet etmiştir. Ukbe'yi ise, ibn Ebi Hatim
zikredip: "Abdülaziz kendisinden hadis rivayet etti ve onu cerh etmedi.
Ahmed'in kitabında Zühri'nin ondan yaptığı rivayetler vardır" demiştir.
Diğer ravileri, Sahih'in ravileridir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: